Demirtaş Arınç’a yanıt verdi

Demirtaş Arınç’a yanıt verdi
  Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç’a yanıt veren HDP lideri Demirtaş, hükümete güvenmediklerini ifade ederek, "AKP’ye güvenmiyoruz, bu kısmı...

 

 

Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç’a yanıt veren HDP lideri Demirtaş, hükümete güvenmediklerini ifade ederek, "AKP’ye güvenmiyoruz, bu kısmı çıldırtıyormuş onları. Güvenmiyoruz, güvenmiyoruz, anlamıyor musun? Neyine güveneceğiz senin?" dedi.

Partisinin grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Bakanlar Kurulu Toplantısı sonrası kendisini hedef alan Başbakan yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç’ı eleştirdi. Demirtaş, "Açıklama benden dolayı gecikmişmiş. Açıklama 7 ay önce yapılacaktı, niye yapmadınız, yaptırmadınız? Neden? Yedi ay neden engellediniz, Hükümet olarak bunun cevabını bir verin önce. Neden biliyor musunuz, seçime yakın yapmak istediler. Seçime üç ay kala bu deklarasyonu yayınlıyoruz da, Meclis’ten hangi yasa çıkacak? AKP’ye güvenmiyoruz, bu kısmı çıldırtıyormuş onları. Güvenmiyoruz, güvenmiyoruz, anlamıyor musun? Neyine güveneceğiz senin?" ifadelerini kullandı.

"ANLAŞAMADIĞIMIZ NOKTA..."

Partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, “Kesinlikle silahlar susmalı ve bırakılmalı. Bu, en büyük arzumuzdur” diyen Selahattin Demirtaş, hükümetle ayrı düştükleri noktayı da şöyle anlattı.

"Barış yürüyüşünde Hükümetle anlaşamadığımız nokta şu: Onlar barış hayalini satmak istiyorlar, biz gerçek barışı halklarımıza armağan etmek istiyoruz. Tekrar edeyim: Biz sizin bu ülkeye demokrasi, özgürlük ve barış getireceğinize zerre kadar inanmıyoruz."

"SİLAH BIRAKILIR MI BIRAKILMAZ MI O AYRI AMA ÖYLEYMİŞ GİBİ DİYORLAR SEÇİM ÖNCESİ. PKK SİLAH BIRAKACAK AMA BİZ BIRAKTIRACAĞIZ" 

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, çözüm süreciyle ilgili yapılan toplantının ardından PKK'ya silah bırakma çağrısı gelmesine ilişkin, "Silah bırakılır mı bırakılmaz mı o ayrı ama öyleymiş gibi diyorlar seçim öncesi. PKK silah bırakacak ama biz bıraktacağız. Parlamentoya daha güçlü gireceğiz, biz PKK'ya silah bıraktıracağız. Cezaevlerini de dağları da bizler demokratik uzlaşı içinde boşaltacağız" dedi. 
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, yaşanan iş kazalarına işaret ederek, "10 işçi öldüğünde bir işyerinde en küçük hesap verme kaygısı yoksa iş güvenliği yok demektir. Uluslararası para babalarına senin paran varsa benim ülkeme getir, Türkiye'de işçinin canı çok ucuz diyor. Biz hesap sormayız, fatura kesmeyiz' mesajını vermiş oluyor. Mesele bir işyeriyle ilgili mevzu değil. Alnının hakkıyla çalışanların sermayeye peşkeş çekilmesinin örneğidir bunlar. O inşaatta ölen işçiler var ya grev yapmış olsa velev ki caddeyi kapatmış olsa, 10 dakika orayı o sokağı kapatsalar o işçileri döverler. İşçiye verdikleri mesaj şudur, grev yapamazsın. Hakkını arayamazsın. Devlet olarak burnundan fitil fitil getiririz diyorlar. Gün gibi ortadadır. Daha yakın zamanda grevi yasaklayan bunlar değil miydi? Geçen hafta sonu Maltepe Üniversitesi Hastanesi'nde 98 işçi 85 gündür grevdeler ve çadır kurmuş orada oturma eylemi yapıyorlar .Ne yaptılar peki her bir işçiye 4-5 polis düşecek şekilde işkencelerle gözaltına aldılar. 2 işçinin kolu çıktı. Ne yapmış işçiler hakkımızı istiyoruz diye Rektörlük binasına pankart asmışlar. Bugün 3 Mart kampanyanın güçleneceği gündür. Bütün işçi emeklerin ilerici sendikaların, sendika olup da içi patronlar dolu olanları demiyorum. Çalışanların durumu böyle ama resmi olarak 3 milyon 100 bin işçi var. Bu rakam evde oturanlar, üniversite öğrencileriyle 10 milyonu buluyor. 3 milyonun 1 milyonu üniversite öğrencileridir. Bu gençler okul okuyabilsin diye aileleri dişinden tırnağından artırmış. Üniversiteyi bitirmiş bu çocuklar iş yok. Mecbur muyuz diyor her üniversite mezununa iş bulmaya diyorlar. Üniversite mezunu işsizler ordumuz var" şeklinde konuştu.

"Ülkenin yüzde 60-70'i perişan durumda" diyen Demirtaş, "Bu insanları peki ne yapacaklar? Nasıl engelleyecekler. Bir iki yıl yalanla dolanla götürdün nereye kadar gidecek bu. Seçim öncesi büyük ekonomik kriz çıkmasın diye Cumhurbaşkanı sürekli merkez Bankası'na talimat yağdırıyor. Dolar fırlıyor, Cumhurbaşkanının umurunda değil. Alışveriş canlansın ki ekonominin tıkırında gittiğini zannetsinler. Seçim öncesinde kriz olmasın diye ülkenin Cumhurbaşkanı elinden geleni yapıyor. Ekonomik kriz patladığında, işverenleri başta olmak üzere en büyük mağduriyeti yaşayacaklar. Seçimi bir kazanayım umurumda değil gerisi' diyor. Kendi bakanını azarlamak. Merkez Bankası Başkanını vatan haini ilan ederek her şeyi yapıyor. Bizler, böyle bir anlayışın iktidara yeniden daha güçlü geldiğinde nasıl bir başkanlık sistemi uygulayacağını bunlara bakarak anlayabiliriz. Cumhurbaşkanının böyle bir yetkisi var mı, yok. Anayasayı ihlal ediyor, umurunda mı? Yok. 'Ben diyor kendime güzel bir anayasa yapacağım' diyor. Bunun için küçük bir eksik var, 400 milletvekili lazım. Bunu da halktan istiyor, bu kadar başka bir vaadi yok. Bunu durduracak kim bir tek güç var, HDP. Bize bu kadar yüklenmelerinin nedeni bu.

Demirtaş, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Cumhurbaşkanının Merkez Bankası Başkanını azarlama, talimatlar yağdırmasından 60 tane saray yapacak para havaya uçup gitti. Cumhurbaşkanı bilerek bunu ısrarla yapmaya devam ediyor. Doların tansiyonu düşürülememesine rağmen ülkenin Cumhurbaşkanı bunu yapıyor. Bu kadar uyarılara rağmen, ekonomiden sorumlu bakan istifa, intihar noktasına geldi. Merkez Bankası Başkanı bırakmak istiyor Başbakan engelliyor. Her gün Cumhurbaşkanının hakaretlerine katlatmak zorundalar. Düşünün ki bir de Başkan olmuş, düşünmeyin daha doğrusu çünkü böyle bir şey olmayacak. Biz bu ülkede böyle bir anlayışın gelişmesine izin vermeyeceğiz. Sizler HDP'yi yakından takip edenler iyi biliyor ki Türkiye halklarının adil, barış içinde yaşamı. demokratik sistemde yaşamı için ne gerekiyorsa bugüne kadar onu yaptık. Bundan sonra da tavrımız asla değişmeyecek. Kapalı kapılar ardından pazarlık yaptılar diyenler dönüp mücadele geçmişimize baksınlar. Bu tür iddialar sadece HDP'nin seçim yürüyüşünü durdurmuş komplolardır. Bizim seçim sonrası veya öncesinde AKP ile hiçbir uzlaşmamış yoktur. Bizimle birlikte bu mücadeleyi yürüten Türkiye'nin bütün ezilmiş halkları, Ege'den Doğu'ya İç Anadolu'ya kadar HDP'yi geleceğin kurtuluşu olarak benimsemişler bizim garantimizdir. Bu halk hareketi Türkiye'nin gerçek teminatı olmuştur. Panik bu nedenle giderek büyüyecektir. Bizi her türlü iftirayla yıpratmaya çalışacaklar. Kendi kirlilikleri kapatılamayacak boyutta olduğu için artık çamur at izi kalsın politikası da tutmuyor. Hükümetin her alandaki yanlışını eleştirmek bizim görevimiz temel misyonumuzdur."

"İşçilerin işsizlerin, üniversite öğrencilerinin, kadınların herkesin geleceğe dair umudunu yitirdiği durumda biz kendi sorumluluğumuzun farkındayız" diyen Demirtaş, "Nasıl bir yangın yerinden çıkıp buralara geldiğimizi iyi biliyoruz. Türkiye böyle bir partiyi geçmişte hiç görmedi. Gerçek hakiki bir söylem sokağa mahalleye teneffüs eden bir partiyi hiç görmedi. Bütün dünya o nedenle bizi yakından izliyor. O nedenle AKP iftiralarla bizi yıpratma çalışıyor. Yıpratarak bir proje olarak büyütülmüş AKP hareketinin ancak başka bir proje ile devrilebileceğini düşünüyorlar. Biz ihtimal vermedikleri gerçek bir halk projesiyiz. Genç arkadaşlarım özellikle gelecek Türkiyesini sizler yönetici olarak inşa edeceksiniz. Bugün atacağınız adımlar sizin torunlarınızın geleceğini belirleyecek. Kolektif bir iradeyi birlikte yürütelim anlayışını Türkiye'de halk iktidarına dönüştürmeye çalışıyoruz. Bizim yeni saraylara, sarayın yeni sahiplerine ihtiyacımız yok. Bizim emekçi iktidarına ihtiyacımız var, Türkiye'nin bütün renkleriyle. Yüreğiniz sizi nereye götürüyorsa oraya doğru gidin orası doğru bir yoldur" ifadelerini kullandı.

Üniversite öğrencilerinin sunacağı katkının önemine dikkati çeken Demirtaş, "Bütün seçim kampanyaları için üniversite öğrencilerinin sunacağı katkı önemlidir. Ben Bingöl Üniversitesi diyorum ama gerçek bir üniversite değil bir rektörü var kendisi Fırat Üniversitesi'nde görevli. Bu Gıyaseddin Baydaş denen rektör akrabalarından oluşan bir şirket kurmuş orada. Kendi ailesinin çıkar gruplarının kendi malı mülkiyeti gibi kullandığı bir üniversitede şimdi öğrencilere kan kusturuyor. Bütün üniversite çalışanlarına bir AKP yayın organı zorunluluğu getiriyor. Bu öğrenciler rektörlüğün bu zulmüne karşı basın açıklamalarına karşı hemen tamamına soruşturma açıyor. Bir kısmını tutuklatıyor, iftiralarıyla raporlarıyla bunları yapıyor. Şimdi MEB'e YÖK Başkanlığına sesleniyorum, bu üniversitede neler oluyor? Üniversite adı altında yapılmış en büyük harekettir, Bingöl halkına. Bu üniversite öğrencileri nefes alamıyorlar. Sekiz gündür açlık grevindeler. Milli Eğitim Bakanlığı'ndan YÖK'ten ses yok. Bu rektör aynı zamanda neyin Başkanı biliyor musunuz? Kürdoloji bölüm Başkanı. Oradan da maaş alıyor. Yazdığı raporda Zaza'lar Kürt değil. Bugün Milli Eğitim Bakanlığı, YÖK Başkanlığı'ndan açıklama bekliyoruz. Sen Bingöl gençliğini, üniversite öğrencilerini sahipsiz mi sanıyorsun? Haddini bilmesini istiyorum. O öğrencilere kalkan eller kırılır, bunu bilmelerini istiyorum. Bingöl'den bazı çetelerle, faşist gruplarla öğrencilere saldırtmak için plan yapanlar, haberdar değiliz zannetmeyin. Biz, Bingöl Üniversitesi'nde sükunet istiyoruz. Özgürlük ve demokrasinin üniversitelerde hakim olmasını istiyoruz. Hızlı bir şekilde Bingöl Üniversitesi'ne el atılsın istiyoruz. YÖK Başkanı ve Milli Eğitim Bakanını göreve çağırıyoruz" diye konuştu.

Demirtaş, konuşmasında şunları kaydetti: "Bu zihniyetle birlikte ülkeye barış getireceğim diyen politikayı nasıl bağdaştıracağız. Ortak açıklamadan sonra herkes çok iyi hatırlar ki biz uzun süredir bu açıklama için uğraşıyoruz dedik. Bu açıklama yapılsın diye katkımız var. Elbette ki bu ülkede silahlar susmalı, bu HDP ve HDP'yi destekleyenlerin arzusudur. En kısa zamanda bu çağrının gereğinin yapılması için herkesin hazırlık yapmasının gereğini belirttik. Burada hükümetin rahatsız olduğu ne var? Biz, bu hükümetin barış getireceğine inanmıyoruz demişiz, bunu dersen süreci bozmak istiyorsun anlamına geliyormuş. Hükümetle barış anlayışında anlaşamadığımız en temel konu budur. Onlar barış hayalini satmak istiyorlar, biz barışı halkımıza armağan etmek istiyoruz. Neden kızgınlar? Seçime 3 ay kala barış hayallerini halka pazarlayacaktık buna engel oldun diyorlar. Biz, sizin bu ülkeye özgürlük ve barış getireceğine zerre kadar inanmıyoruz. Açıklama benden dolayı 25 gün gecikmişmiş. Ben sormak istiyorum bunu soran kişiye, açıklama 7 ay önce yapılacaktı, 7 ay geciktiren kişi kimdir? O çağrı 7 ay önce gelecekti, ortak açıklama. 7 ay niye yaptırmadınız bu çağrıyı. Şu 25 günlük gecikmeyi soruyorsun da 7 aylık gecikmeyi neden sormuyorsun? Hükümet olarak bunun cevabını verin. Neden biliyor musunuz, seçime yakın yaptırıp barış rüyalarını pazarlamak istiyorlar. Parlamento bir ay daha çalışacak, Bunun tamamı da neredeyse güvenlik yasası denen zırvayla geçecek. Parlamentodan hangi yasa çıkacak? Takvim de uygun değil, o nedenle seçime 3 ay kala bu açıklamayı yaptırıyorlar. AKP'ye güvenmiyoruz. Bu kısmı çıldırtıyormuş bunları, güvenmiyoruz. Sen parlamentoda iç güvenlik yasa tasarısını tekme tokat geciren iktidarsın. Neyine güveneceğiz senin? Seçim barajını mı düşürdün, neyine güveneceğiz? Ne yaptın barış konusunda? Türkiye halklarına barış konusunda ne verdiniz ki ne istiyorsunuz? Bu tavrımızın iyi anlaşılması lazım. Bu hükümet bu ülkeye kalıcı barışı getiremez. O nedenle HDP'nin büyümesi HDP'nin alternatifi olması lazım."

"SİZİNLE BU POLEMİKLERE GİRMEYECEĞİZ"
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a seslenen Demirtaş, "Ülkenin gerilime ihtiyacı yok. Seçim ortamına gidiyoruz. Bu kadar antidemoktarik uygulamaya rağmen biz kendi özgücümüzle kazanacağımıza inanıyoruz. Sizinle bu polemiklere girmeyeceğiz. Bize destek vercek olan halktır, AKP'nin minnetine ihtiyacımız yok. Böylesine zalim bir iktidara karşı direnmek bile kutsaldır, bırak kazanmayı. Güvenlik Paketi'ni geri çekin tartışalım diyoruz, gruplar olarak uzlaşalım, parlamentoya birlikte getirelim, yok. Hem barış yapacağım diyor, hem de katliama yol açacak yasayı çıkaracağım diyor. Silah bırakılır mı bırakılmaz mı o ayrı ama öyleymiş gibi diyorlar seçim öncesi. PKK silah bırakacak ama biz bıraktıracağız. Parlamentoya daha güçlü gireceğiz, biz PKK'ya silah bıraktıracağız. cezaevlerini de dağları da bizler demokratik uzlaşı içinde boşaltacağız. İsteyen talep eden olmayacağız, kendi sorunlarımızı kendimiz çözeceğiz. Türkiye'de herkes iktidarda olsun,birlikte yönetelim istiyoruz ama bu anlayış Türkiye'yi felakete götürüyor. Cezaevleri artık insanın orada bir saat kalacağı vahşet ortamına dönüştürülmüş durumda. Tecavüzler, işkenceler bu ülkenin çocukları bizim çocuklarımız suça itilen çocuklar. Bunu duydunuz. Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ, vicdanın nasıl elverdi de uyudun? Anında o cezaevine gidip yetkililerden hesap sorman gerekmez miydi? Çocuklar cezaevine bile konulamaz. Çocuklar için özel eğitim, rehabilitasyon merkezine ihtiyacımız var. Çocukları suç ortamına iten bu toplumdur. Ama yetmiyor bu çocuklar cezaevlerinde bırakın çocukluklarını insanlıklarını kaybediyorlar. Bu ülkede yanından arabayla, minibüsle geçtiğimiz yüksek duvarların arkasında bunlar yaşanıyor. O çocuklar bizim çocuklarımızdır. Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ, sizi kişi olarak iyi bir insan olarak bilirim Şakran Cezaevi'ne bizzat gidin, müfettiş göndermeyin. Sorumluların hakkından gelin ki bir daha cezevinde böyle bir şey yaşanmasın. Önce suça itilmiş çocuklarımızı kurtarmakla işe başlayalım diyorum" ifadelerini kullandı.

SANDIK BAŞINA GİDEMEYECEK SEÇMENE NAKİL YAPTIRMALARI İÇİN ÇAĞRI
9 Mart'ın yani 6 gün sonrasının seçmen olarak naklin yaptırılacağı son gün olduğunu belirten Demirtaş, "7 Haziran günü sandık başında olamayacaksanız ayın 9'una kadar naklinizi yapın. Avrupa başta olmak üzere yurtdışında yaşayan seçmen kardeşlerimiz nakillerinizi yaptırın. Tek bir oyun ne kadar kıymetli olduğunu gösterin istiyoruz. Seçimde bağımsız kalacak adaylarımız, bizimle alanlarda meydanlarda bu mücadele içinde olanları yoldaş belirledik. Biz, hepsine kardeşimiz gözüyle baktık. Seçim döneminde de Haziran ayı içinde dayanışma içinde olacağız" diye konuştu. 
 

İHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.