Davutoğlu'ndan Suriye açıklaması
Bakan Davutoğlu, Rusya, Çin ve İran'ın, Esed'in iktidarı bırakması yönündeki yöntem hususunda farklı düşünceleri olduğunu açıkladı...
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, uluslararası toplumun üyeleri arasında Suriye'de halkın iradesi yönünde bir değişimin kaçınılmazlığı konusunda mutabakat bulunduğunu belirterek, ''Şunu söylemek mümkün, bu artık bir süre meselesidir'' dedi.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, AA Editör Masası'na konuk olarak, AA'nın yurt dışı temsilcileri ve birim editörlerinin Türkiye, bölge ve dünya gündemine ilişkin sorularını yanıtladı.
Suriye'deki gelişmeleri değerlendiren Davutoğlu, Türkiye'nin, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in son ziyareti sırasında Suriye konusunda bazı yaratıcı formüller üretmeye çalıştığını, bu yönde uluslararası toplumla da temaslarını sürdürdüğünü söyledi.
Davutoğlu, ''(Suriye ve onu destekleyen ülkelerin) diğer tarafın söylediği, rejimin de özellikle Beşşar Esed'in de bizzat geçiş sürecinde bulunması, yani iki tarafın da eşit görüldüğü bir tablo'' dedi.
Esed'in son konuşmasında söylediklerinin aylar önceki açıklamalarıyla aynı olduğunu belirten Davutoğlu, konuşmayı bir tek İran'ın olumlu yönde yorumladığını, diğer ülkeler için bir hayal kırıklığı olduğunu ifade etti.
Davutoğlu, şöyle devam etti:
''Rusya, Çin ve İran'ın, Esed'in iktidarı bırakması yönündeki yöntem hususunda farklı düşünceleri var. Bunlar sürekli tartışılıyor. Sayın Putin'in ziyaretinde de bu konular çok samimi bir şekilde ele alındı ve bazı yaratıcı formüller üzerinde tartıştık. Bunlar tartışılmaya devam edecek.
Ama nihai kertede, Suriye'nin kaderini belirleyecek olanlar, bu tartışmaları sürdürenler değil, Suriye halkının kendisidir.''
''Artık süre meselesi''
Suriye'deki durumun ne zaman son bulacağına dair bir tahmininin olup olmadığının sorulması üzerine Davutoğlu, ''Biz tahminlerden hep kaçındık. Ancak şunu söylemek mümkün, bu artık bir süre meselesidir'' dedi.
Davutoğlu, uluslararası toplum içinde Suriye halkının istekleri ve iradesi yönünde bir değişimin kaçınılmazlığı konusunda mutabakat bulunduğunu ifade ederek, ''Ne zaman olacağı, bir zaman sorunudur sadece. Ben halkın direncinin kırılacağı kanaatini hiçbir zaman taşımadım. Bir halk eğer bu kadar büyük bir bedel ödemişse, mutlaka neticesini alır. Suriye halkı olağanüstü bir bedel ödemiştir, ne kadar güçlü bir halk olduğunu ortaya koymuştur'' diye konuştu.
''BMGK'nın görevi uluslararası barışı korumak''
Suriye konusunda Birleşmiş Milletler (BM) ve İslam İşbirliği Teşkilatı'na (İİT) yöneltilen eleştirilerin sorulması üzerine Davutoğlu, Türkiye'nin, İİT'nin çok daha aktif olmasını istediğini, teşkilatın güçlendirilmesinden yana bir tutum sergilediğini belirtti.
''Teşkilatın yeterli etkiye sahip olduğunu ve çabuk refleks verebildiğini iddia etmek mümkün değil, biz de bundan memnun değiliz'' diyen Davutoğlu, öte yandan, Suriye konusunda farklı düşüncelere sahip üyeleri bulunmasına rağmen teşkilatın Suriye'nin üyeliğini askıya aldığını hatırlattı.
Davutoğlu, ''BM Güvenlik Konseyi'nin görevi uluslararası barışı korumaktır. İİT'nin böyle bir görevi ve aktif olarak işletebileceği mekanizmaları yok. Ama BM'nin kuruluş gayesi budur. Güvenlik Konseyi, eğer Suriye gibi bir konuda tavır birliği sağlayamayacaksa ne zaman sağlayacak?'' diye konuştu.
Davutoğlu, ''İİT'nin daha aktif olmasını isteyebiliriz, ama bu BM'ye yönelik eleştirilerimizi geçersiz kılmaz'' dedi.
ABD ile temaslar
Ahmet Davutoğlu, ABD'nin Suriye'deki gelişmeler konusunda gerekli tepkiyi gösterip göstermediğine ilişkin soruyu da yanıtladı.
Davutoğlu, ''Sadece ABD'nin değil, uluslararası toplumun bütününün Suriye konusunda duyarsız kaldığını ve neredeyse Suriye'deki insani sorunun başta Türkiye olmak üzere komşu ülkelerin üzerine kalmış olduğunu söyleyebileceğimizi düşünüyorum'' diye konuştu.
Başka konularda daha önce aktif tutum alan ülkelerin Suriye konusunda aynı tutumu alamadığını, ABD'nin seçim dönemi içinde olmasının da etkisi olabileceğini belirten Davutoğlu, ''Uluslararası sorunlar, ülkelerin seçim takvimlerine ayarlı bir şekilde bekletilemez'' dedi.
ABD'deki yeni görevlendirmelerle, Ortadoğu ve Suriye'deki gelişmelere ilişkin daha etkin bir pozisyon alınmasını beklediğini ifade eden Davutoğlu, şunları kaydetti:
''ABD ile temaslar sürüyor, önümüzdeki aylarda gerek Sayın Kerry ile bizim temaslarımız olacak, gerekse Sayın Başbakanımızın Washington'ı ziyareti gündeme gelecek.
Muhtemelen Sayın Kerry ile benim görüşmemiz ya Washington ya Türkiye'de Şubat ayında gerçekleşir. Sayın Başbakanımızın ziyareti de çok geç olmayacak.''
''Suriye bizim için imtihan''
Suriye konusunda kendisine yöneltilen eleştirileri de değerlendiren Davutoğlu, ''Suriye konusu bizim için bir imtihandı. Sadece hükümetimiz, dışişleri bakanı olarak benim için değil, bütün toplum için bir imtihandı, hala bu imtihanın, sürecin içindeyiz'' dedi.
''Suriye'deki durumun bu kadar uzun sürmesini bekliyor muydunuz?'' sorusunu yanıtlayan Davutoğlu, ''Evet, kesinlikle. Biz hiçbir zaman, ne Sayın Başbakanımız ne ben ne de bir yetkilimiz, Suriye meselesinin kısa dönemde çözüme kavuşturulacağını ya da kolay bir mesele olduğunu iddia etmedik'' şeklinde konuştu.
Tunus, Mısır ve Libya'da yaşanan gelişmelerde Türkiye'nin sergilediği tavrı anlatan Davutoğlu, Suriye'yi bütün bunlardan daha zor bir sorun olarak gördüklerini, ülkenin etnik, mezhebi, dini komposizyonu ve coğrafi konumu doğrultusunda buradaki sürecin çok daha zorlu olacağını önceden tahmin ettiklerini kaydetti.
Davutoğlu, ''Şunu da biliyorduk, bazı doğumlar diğerlerine göre daha sancılı olur, ama doğum kaçınılmazdır'' ifadesini kullandı.
''İnsanlık minnetle anacak''
''Kış Geldi. Suriye İçin Bir Ekmek, Bir Battaniye'' kampanyasına da değinen Davutoğlu, söz konusu inisiyatifi geliştiren sivil toplum kuruluşlarına teşekkür etti ve son yıllarda Türkiye'de sivil toplumun büyük kapasite kazandığını, her sorunlu bölgeye süratle ulaşabildiğini söyledi.
Davutoğlu, ''İnşallah Suriye'de durum normalleştiğinde ve yıllar sonra bu kriz dönemi hatırlandığında, eminim bütün insanlık Türkiye'nin özellikle insani yardım konusunda yaptıklarını minnetle anacak'' dedi.
Türkiye'deki kamplarda şu anda 157 bin Suriyelinin bulunduğunu, on binlerce Suriyelinin de çeşitli şehirlerde kendi maddi imkanlarıyla yaşadığını anlatan Davutoğlu, Suriyelileri kendi evlerinde gibi ağırladıklarını ifade etti.
''Türkiye'ye bir asır teşekkür etsek az''
Bir anısını da paylaşan Davutoğlu, ''Bir Suriyeli muhalefet lideri, Marakeş'teki Suriye'nin Dostları Grubu toplantısında, 'Türkiye'ye yaptıkları dolayısıyla bir asır teşekkür etsek az olur' dedi. Biz de şunu söyledik: 'Hiçbir teşekkür beklemiyoruz. Ortada alacaklı bir durum yok. Bu bizim için tarihte karşılığı ödenmiş bir görevdir.''
Son kampanyayla toplanan yardımların, Suriye'nin iç bölgelerine gönderileceğini, orada yaşayanların mülteci kamplarından çok daha ağır durumda bulunduğunu belirten Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Buradan bir kez daha bu kampanyayı başlatanlara teşekkür ediyorum. Bu kampanyaya destek vermesi dolayısıyla da vefakar milletimize ve bütün kurumlarımıza tekrar çağrıda bulunuyorum. İnşallah Suriyeli kardeşlerimizin derdine deva olacak şekilde bu yardımlar Suriye içine ulaşır.''
HAMAS-EL FETİH MÜZAKERELERİ KONUSUNDA ÜMİTLİYİZ
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Hamas ile El Fetih arasında yürütülen müzakerelere ilişkin, ''Bu konuda ümitliyiz. Son birkaç gün içerisinde ümidimiz daha da arttı. İnşallah önümüzdeki günlerde daha pozitif, daha güzel neticeler göreceğiz'' dedi.
AA Editör Masası'na konuk olan Bakan Davutoğlu, Türkiye'nin Irak politikası, Pakistan'daki gelişmeler ile Filistinli Hamas ve El Fetih grupları arasında uzlaşı sağlanması için yürütülen görüşmelerle ilgili açıklamalarda bulundu.
Hamas ile El Fetih arasındaki görüşmelere, Türkiye'nin sunduğu katkıyla ilgili soruyu yanıtlayan Davutoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Hamas lideri Halid Meşal ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile söz konusu müzakerelere ilişkin görüşme yaptığını, Türkiye olarak bu meselenin bir an önce çözülmesi için çaba gösterdiklerini söyledi.
Hamas ile El Fetih arasında başından beri yürütülen her görüşme sürecine aktif katkı sağladıklarını vurgulayan Davutoğlu, ''İhtilafların 2008'de başladığı ilk andan itibaren, bugüne kadar hemen hemen her önemli aşamada, Türkiye'nin katkısı oldu. Son olarak geçen sene de Kahire'de, El Fetih ile Hamas arasında mutabakat sağlandığında, orada bulunan tek dışişleri bakanıydım, Mısır ve Filistin dışişleri bakanı dışında. Biz bu desteği sürdüreceğiz'' şeklinde konuştu.
Filistin söz konusu olduğunda, Filistin davasının kimin tarafından savunulduğundan çok nasıl savunulduğuna baktıklarına dikkati çeken Davutoğlu, ''Doğru atılan her adımın yanında oluruz. Bu konuda bir ayrım gözetmeyiz. Gazze savaşında Hamas ile temaslarımızı sürdürdük, ateşkesin sağlanması için birlikte çalıştık. Filistin'in üye olmayan gözlemci devlet statüsünü kazandığı süreçte, Birleşmiş Milletler zemininde Sayın Abbas ile temaslarımız sürdü, birlikte çalıştık. İki hafta arayla bunlar oldu. Bu anlamda Filistinli bütün kardeşlerimizin yapacağı çalışmaların içinde yer aldık. Yürütülen müzakerelerde inşallah başarılı netice alınır'' ifadelerini kullandı.
Filistinlilerin en fazla birlik ve beraberliğe ihtiyacı olduğuna işaret eden Davutoğlu, şunları kaydetti:
''İsrail'in şimdiye kadar istismar ettiği şey, Filistinliler arasındaki ayrılıktı. Ortadoğu'da kalıcı barışın temeli, Filistinlilerin birlik ve beraberliğinin tesisi ile İsrail'in BM kararları çerçevesinde bir barışa zorlanmasıdır, yönlendirilmesidir. Müzakerelerle ilgili, bu konuda ümitliyiz. Son birkaç gün içerisinde ümidimiz daha da arttı. İnşallah önümüzdeki günlerde daha pozitif, daha güzel neticeler göreceğiz.''
''Pakistan'da yaşananları da yakından takip ediyoruz''
Pakistan'daki gelişmeleri de yakından izlediklerini belirten Davutoğlu, ''Pakistan ile Türkiye'nin ne kadar yakın olduğu dünyada herkesin malumudur. Pakistan'da bir yaprak kımıldasa bizim gönlümüzde fırtına kopar. Onun için Pakistan'ın huzurunun, istikrarının demokratik süreç içinde refahının sağlanması için beraber olduk, beraber çalıştık. Son bir hafta içerisinde, Pakistan'da yaşananları da yakından kaygıyla takip ediyoruz, taraflarla görüşmeler yapıyoruz. Sükunetle bu meselenin çözülmesine büyük önem veriyoruz'' diye konuştu.
Pakistan Başbakanının tutuklandığına dair verilen haberlerde, bu ülkedeki bir Türk şirketiyle bağlantı kurulmasına da değinen Davutoğlu, ''Sanki Pakistan Başbakanına dönük olarak yürütülen hukuki sorunda, temel konu bir Türk şirketiyle ilgili konuymuş gibi algı oluşturulmaya çalışılıyor. Bu doğru değil. Tabi Türk şirketinin orada hukuki ihtilafı var ama bunu Pakistan Başbakanının tutuklanması kararına giden tek sebepmiş gibi yanlış bir haber yayınlandı, bu doğru değil'' şeklinde konuştu.
''Irak'ın bütünüyle ekonomik işbirliğine girmek istiyoruz''
Türkiye'nin Irak politikasına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Davutoğlu, ''Bizim için Irak'taki bütün taraflar, bütün şehirler, bütün bölgeler aynı ölçüde, kardeşlik duygusuna sahip olduğumuz kesimlerdir'' dedi.
Türkiye'nin, herhangi bir bölgeyle diğerlerinin aleyhine yoğun ilişkilere girdiği iddialarının doğru olmadığının altını çizen Davutoğlu, şunları kaydetti:
''Ancak Kuzey Irak bölgesi, Türkiye'nin Irak'a açılan bir kapısıdır. Bu bölgeye de tam bir ekonomik işbirliği sürecine girilmesinden daha doğru bir durum yok. Biz Irak'ın bütününe açılan kapı olarak Kuzey Irak'ta ekonomik, kültür, enerji işbirliğimizi artırarak sürdüreceğiz. Bu, Irak'ın hukuki normları içerisinde yürüyen ilişkilerdir. Kimsenin bundan rahatsızlık duymasını gerektirecek bir durum değildir. Onlarca ülke, Kuzey Irak'ta benzer projeler için çalışmalar yapıyor. Başkaları için normal olan hususun, Türkiye için anormal gibi gösterilmesi iyi niyetten yoksundur. Biz Irak'ın bütünüyle, Erbil ile olduğu kadar Basra ile de en yoğun ekonomik işbirliğine girmek istiyoruz. Bunun için de Sayın Maliki ile ortak kabine toplantısı yaparken de perspektifimiz buydu.''
''Kuzey Irak ile geliştirilen ilişkiler, enerji konusundaki işbirliğimiz hiçbir kesime karşı değil'' diyen Davutoğlu, ''Aslında bu işbirliği, Irak'ın zenginliğine katkıda bulunacak ilişkilerdir, Irak'ta şu anki kurallara, normlara, yasalara uygun çerçevede geliştirilen ilişkilerdir. Aslına bakarsanız Irak'ta şu anda yapılması gereken acil işlerden birisi, Hidrokarbon Yasası'nın bir an önce çıkarılıp Irak'ın bütün kaynaklarının Irak'ın bütünü için kullanılmasının önünü açmaktır. Irak büyük bir hazine üzerinde oturuyor ama içerideki siyasi ihtilaflar sebebiyle bu en etkili şekilde değerlendirilmiyor'' diye konuştu.
Suriye'de rehin tutulan Lübnanlılar
Davutoğlu, Suriye'de rehin tutulan Lübnanlılar ile ilgili bir soru üzerine de şunları söyledi:
''Lübnan'ın bizim dış politikamızda özel bir yeri vardır. Geçmişte Lübnan'daki krizde olduğu gibi son dönemde Lübnan'ın karşı karşıya kaldığı her sıkıntıda, Lübnan'ın yanındayız. Lübnan'daki bütün kesimlerin yanındayız. Bu sebeple Lübnanlı bazı vatandaşların Suriye'de kaybolmasından sonra gece gündüz, hem diplomatik hem de istihbarat kanallarımızla onların yerini tespit ve salıverilmeleri konusunda büyük çaba sarf ettik. Şu anda büyük bir çaba sarf ediyoruz. Bütün kurumlarımızla, ümit ederiz ki, geçmişte Türkiye üzerinden ailelerine kavuşan iki kardeşimiz gibi geri kalan kardeşlerimiz de ailelerine kavuşur. Türkiye elinden gelen her çabayı gösterecektir.''
Lübnanlı rehinelerle ilgili meselede, Türkiye'nin Lübnan'daki imajını bozmak isteyen, Türkiye'ye karşı provokasyon yapmak isteyen çevreler olduğuna da işaret eden Davutoğlu, bu çevrelere fırsat verilmemesi gerektiğini sözlerine ekledi.
(AA), Bugün
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.