Davutoğlu açıkladı
Uçağımız silahsızdı, kimliği açıktı, tek başına uçuyordu ve bu bir test amaçlı keşif uçağı idi.
- Saldırı uluslararası sularda gerçekleşti ve vurulduktan sonra kontrolünü kaybetti ve Suriye karasularına düştü. Silahsız F-4 keşif uçağının Suriye karasularından 3.5-4 mil açıkta, kıyıdan 15-16 mil uzakta uçtuğu belirlendi. Askeri kaynakların bilgisine göre; hiçbir uyarı yapılmadan ateş açılması üzerine Türk uçağı Suriye karasularına düştü.
Henüz pilotların akıbeti hakkında bir bilgiye ulaşılmadı ve aramalar sürüyor..
Bu arada yeni bilgi ve iddialar, sorular var?
- Bu saldırı Ürdün'e kaçan Suriye jetine karşı bir misilleme olabilir mi?
- Uçağımızı vuran füze, Rus üssünden fırlatılmış olabilir mi?
Bir de Rumların başka bir iddiası var: Türk uçağının Kıbrıs'ta casusluk yaptığını savunan Rumlar, "uçağın Apostolos Andreas açıklarından ayrılıp Suriye'nin FIR hattı içerisinde düştüğünü" öne sürdü. Rumlar, düşürülen uçağın Rumlar tarafından icra edilen tatbikatı izlediğini iddia etti. Bu arada Suriye ateş açmadan önce uçağın milliyetinden haberdardı ve uçağın kimliği açıktı. Tek başına uçuyordu.
Suriye, bildik tavrını sürdürüyor.. Suriye: "Uçağı savunma amaçlı düşürdük. Türkiye ile kesinlikle bir düşmanlığımız yok. Saldırı olmadığını bilmelisiniz."
Ankara'da ise tedirgin bekleyiş devam ediyor..
Bir diğer haber de şöyle: "İsrail yanlısı DEBKAfile, Suriye'nin Türk jetini Rus yapımı Buk-M2 tipi füzeyle vurduğunu iddia etti. Moskova yönetiminin geçen hafta Şam'a teslim ettiği füzeleri kullanacak Suriyeli mürettebatın eğitimi halen devam etmektedir.. Diğer iddia ise, ateşin Lazkiye yakınlarındaki Rusya'ya ait Tartus üssünden açıldığı yönünde. NTVMSNBC'nin haberine göre; askeri uzmanlar, uçağın SA-6 tipi Rus üretimi hava savunma sistemiyle vurulma ihtimalinin yüksek olduğunu söylüyor. SA-6, 10 bin metre yükseklikte sesin 3 katı kadar hızla hedefi vurabiliyor.
Bir başka haber kaynağı ise; düşen uçağın bakımının İsrail'de yapıldığı ve sözleşme yenilenmediği için yeni bakımının yapılmadığını ileri sürüyor. Haber şöyle: "Hatta Debka, Suriyeli askerlerin bu hava savunma sistemi için eğitiminin tamam olmaması nedeniyle Türk uçağına füze atılırken Rus askerlerin de burada olabileceğini iddia etti. Başka istihbarat siteleri ise, Lazkiye kıyılarında bulunan ve Suriye'deki 5 hava savunma sisteminden biri olan S-200 bataryalarının Türk F-4'ünü düşürdüğünü iddia etti. İsrail sitesi ayrıca Türk F-4'lerinin İsrail Havacılık Endüstrisi tarafından kısmen yenilendiğini ve geliştirildiğini, ancak bu tür hava sistemleri saldırısından uçağı koruyacak olan sistemlerin Mavi Marmara saldırısı sonrası geliştirme kontratının iptal edilmesi nedeniyle takılmadığını ileri sürdü."
Bazı sorular açıklık kazanmış olsa bile, cevabını arayan yeni sorular çıkıyor ortaya..
Ve tabii; en çok merak edilen konu da, Türkiye'nin buna vereceği cevap. Ankara hem içeride hem de dışarıda yoğun bir temas trafiği sürdürüyor.. Meclis'e de, parti gruplarına da bu konuda bilgi verilecek, ama öte yandan NATO ülkeleri nezdinde sürdürülen girişimler ve elde edilen sonuçlar merak konusu..
Erdoğan, bir NATO ülkesi olan Türkiye'nin, iki NATO ülkesinin kontrolünde olan Irak toprakları içindeki Kandil'den Türkiye'ye yönelik silahlı saldırılar yapılıyor olmasından rahatsız. Öte yandan; yine bir diğer NATO ülkesi olan Fransa'nın garantör olduğu Suriye üzerinden kendine yönelik askeri bir saldırıdan da ciddi anlamda rahatsızlık duyuyor ve bunun bir NATO ülkesine yapılan bir saldırı olarak görülmesini istiyor.
Bu arada Kandil'den gelen saldırıların bir diğer ayağında Suriye'nin bulunması da önemli bir konu.
Tabii, işin içinde bir de Rusya faktörü var..
İşte tam da bu noktada Türkiye, sorunu bir bütün olarak ele almak ve çözmek istiyor..
Yani Ankara açısından sorun; sadece Suriye'nin bir uçağımızı düşürmesi değil, karşı karşıya kaldığı saldırı karşısında bir savunma politikası oluşturmak ve bunu yaparken de NATO ile birlikte hareket etmek..
Dikkat edilirse, NATO'nun erken uyarı sistemleri bu konuda pek de işe yaramıyor..
Aslında Ankara bu vesile ile bir şekilde NATO'yu test etmek istiyor. Öte yandan; birileri ABD, AB ve Rusya üçgeni içinde sıkıştırmaya çalışıyor.. Yani bu iş biraz da Türkiye'nin gücünün sınırlarını, cesaretinin sınırlarını test etme operasyonu.. Ya da birilerinin Türkiye'nin kontrol dışı büyümesine karşı bir sınır çizme girişimi olarak da değerlendirilebilir..
Anlayacağınız; Türkiye, Suriye üzerinden müttefiklerini test ediyor ve müttefikler de Türkiye'yi test ediyor..
Zavallı Suriye.. Esad gibi bir zalim yüzünden bir halk uluslararası güç merkezlerinin hesaplaşma alanı haline geldi..
Sonuç şu: Kim kazanırsa kazansın Esad rejimi kaybedecek! Bölge dışı güçler, kazandıklarını zannetselerde, onlar için de bu işin bedeli ağır olacak. Zira zulm ile abad olunmaz.. Ve gün döndü!
Selâm ve dua ile..
Abdurrahman Dilipak - Yeni Akit
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.