'Daima insanlığı savunmaya devam edeceğiz'
Başbakan Yıldırım, Mavi Marmara gemisindeki şehitleri bir kez daha rahmetle yad ettiğini belirterek, "Daima adalet ve hakkaniyet temelinde insanlığı savunmaya devam edeceğiz." dedi.
ANKARA (AA) - Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye-İsrail arasındaki mutabakat hakkında, "Yeni dönemin iki ülke için hayırlı olmasını diliyorum. 31 Mayıs 2010'da abluka altındaki Gazze'ye insani yardım taşıyan Mavi Marmara gemisindeki şehitlerimizi bir kez daha rahmetle yad ediyorum. Bu vesileyle Türkiye'nin pozisyonunu bir kez daha net olarak ortaya koymak isterim. Daima adalet ve hakkaniyet temelinde insanlığı savunmaya devam edeceğiz. Herkesin iyiliğini istiyoruz. Gazze'de ilaç bulamayan insanın hukukunu da Myanmar'da yoksulluğun pençesinde bırakılan insanı da Halep'ten sürgün edilen masum insanların da yaşama hakkını dün sahiplendiğimiz gibi bugün de yarın da sahiplenmeye devam edeceğiz. " dedi.
Başbakan Yıldırım, AK Parti Genel Merkezi'nde 9. Geleneksel Büyükelçiler İftar Programı'nda konuştu.
"Bunun mevcut yönetimle olmayacağı aşikar"
30 Haziran 2012 tarihli Cenevre Bildirisi temelinde bir siyasi çözümün daha fazla ölümler olmadan, zaman kaybetmeden hayata geçirilmesinin artık zorunlu hale geldiğinin altını çizen Yıldırım, "Tabii bunun mevcut yönetimle olmayacağı aşikardır. Türkiye, dostluk çemberini bütün insanlığı kuşatacak kadar genişletmek ister. Etrafımızda her zaman barış, huzur ve istikrarı görmek istiyoruz. Komşularıyla ilişkilerine de Türkiye hep bu açıdan bakmıştır. Bu bakımdan biz sınırlarımızda ne terör ne de tek yanlı oldubittilere asla rıza göstermeyiz. Türkiye bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Suriye halkının ve onların haklı mücadelesinin yanında durmaya devam edecektir." değerlendirmesinde bulundu.
Yıldırım, bölgede barış ve istikrarın tesisi bakımından kilit konumda olan ülkelerden Irak'ın, etnik ve mezhepsel çeşitliliğiyle Ortadoğu'nun bir model ülkesi olduğunu söyledi.
"Dost ve kardeş Irak'ın bu etnik ve mezhepsel zenginliğini muhafaza etmesi, toprak bütünlüğünü, siyasi birliğini koruması dış politikamızın önemli hedeflerinden birisidir." diyen Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aramızda tarihi, kültürel, ekonomik ve sosyal açıdan koparılmaz bağlar bulunan Irak'ın güvenlik ve refahı, Türkiye'nin güvenliği ve refahı kadar önemlidir. Ülkemiz, Irak'ın DAEŞ, PKK ve PYD gibi terör örgütlerini yenerek, kalıcı güvenlik tesis etmek için elinden gelen desteği vermeyi sürdürecektir. Bu vesileyle Ankara'ya gelerek görevine başlayan Irak Büyükelçisi Hisham Ali Akbar İbrahim Al-Alawi'ye siz değerli büyükelçiler huzurunda teşekkür ediyorum, başarılar diliyorum. Sayın Büyükelçi'nin görevini en iyi şekilde yerine getirmesi için her türlü desteği, bölge ülkelerinin Ankara'daki tüm büyükelçilerine olduğu gibi kendisine de vereceğiz."
"Tarihin akışının değiştiği önemli bir dönemde ülkemizde görev yapıyorsunuz"
Türkiye'nin Suriye'deki insani krizin başından itibaren din ve etnik köken ayrımı yapmaksızın açık kapı politikası izlediğini anımsatan Yıldırım, 3 milyona yakın Suriyeliye ev sahipliği yapan Türkiye'nin, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin rakamlarına göre "dünyada en fazla mülteci barındıran ülke" konumunda olduğuna işaret etti.
Türkiye'nin dünyadaki birçok ülkenin nüfusundan daha fazla Suriyeli'yi misafir ettiğini, onlarla ekmeğini paylaştığını belirten Yıldırım, şunları kaydetti:
Buna rağmen uluslararası toplumun katkısının sadece 512 milyon dolar olduğuna dikkati çeken Yıldırım, "Suriye'deki insani krizle mücadele etme yükümlülüğü sadece komşu ülkelere havale edilecek bir iş değildir. Uluslararası toplumun sorumluluk ve yükü mutlaka paylaşması gerekiyor. Sorumluluk paylaşması adına atılacak adımlardan birisi, yeniden yerleştirmedir. Daha fazla sayıda ülkenin bu programa dahil olmasını ve Suriyelileri kabul etmesini bekliyoruz. Ayrıca insanların her gün ölüm tehlikesi altında yaşamlarına sebep olan göçün temel nedenlerine yönelik gerçekçi tedbirleri alma zamanı gelmiştir." diye konuştu.
"Parlamentolar tarihi yeniden yazamazlar"
Alman Federal Meclis'inin 1915 olaylarına ilişkin aldığı karar hakkında, Parlamento ve mahkemelerin tarihi yeniden yazamayacağını belirten Başbakan Yıldırım sözlerini şöyle sürdürdü:
"Alman Federal Meclisi'nin söz konusu kararının tarihi gerçeklikten uzak, tarihin istismarı ve tarihin siyasallaştırılmasına iyi bir örnek olduğu yönünde Avrupa'da ve hatta Ermenistan'da bile makale ve yorumlar çıkmaktadır. Bazı milletvekillerinin şahsi ve olumsuz gündemlerini 1915 olayları üzerinden Federal Parlamento'ya taşımış olmaları esef vericidir. Geçmiş geçmiştir. Geçmişi yeniden kurgulamak adeta imkansızdır. Parlamentolar, mahkemeler tarihçilerin işini asla yapamaz ve tarihi yeniden yazamazlar."
"Yakın müttefik ve ortağımız Amerika Birleşik Devletleri'nde başkanlık seçim kampanyası devam etmektedir." diyen Başbakan Yıldırım, "Bu kampanyada, öne çıkan kimi nefret söylemlerini körükleyen İslam karşıtı söylemlerden de rahatsızlığımızı ifade etmek isteriz. Bu yaklaşımların seçim sürecinin ötesinde zemin kazanmaması ve etkin politikalarla dengelenmesi hayati öneme sahiptir." ifadelerini kullandı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.