Daha önce dememiştim.. Yine demeyeceğim!
Fethullah Gülen, şimdiye kadar dememişti. Bin bir rezaletlere karışanlara dememişti. Katillere, devlet eli ile teröristlik edenlere..
Hiçkimseye demediğini..
?Şimdiye kadar hiç dememiştim? diyerek, alnı secdeli insanlara dedi..
O dedi de.
Biz yine, Gülen?e, Gülen grubundakilere demeyelim..
Biz yine, kendisinin daha önceki vaazlarında verdiği nasihatlere uyalım..
Biz yine ?demeyelim..?
?Dana hissesine girdi diye fişlendi? diye takdim ettikleri kaymakam adayı hakkında bildiklerimizi demeyelim..
Alnı secdeli insanlara zarar vermeyelim..
Biz demeyelim..
Bugüne kadar demediklerimizi, bundan sonra da demeyelim..
Boğazımıza bassalar da demeyelim..
Fitne ateşinin körüklendiği Taraf gazetesindeki ?Üç rektör adayı, seçimlerde birinci çıktıkları halde, fişlendikleri için atanmadılar? yalanını uyduranlara kanıp/kanmış gibi görünüp.. Dindar insanların zekatları ile kurulan televizyonlardan, yine dindar insanlara atılan iftiraların arka planlarını bildiğimiz halde..
Biz demeyelim..
Rüşvet-yolsuzluk iftirası ile, bu ülkenin dini özgürlükler konusunda birazcık nefes almasını sağlayan siyasileri devirmek istiyor olsalar da..
Onları biz ?imanlı? bildiğimiz için..
?Yanılmışlardır? diyelim..
Onların dediklerini, biz demeyelim..
Amerika?dan gelen istihbarat elemanlarının kurduğu gazetede, ?Fişlenen avukatlar? diye takdim edilenler hakkında, biz bildiklerimizi demeyelim..
Fethullah Gülen?in, taa 1990?lardan beri tanıdığım.. Avukatı Orhan Erdemli?ye.. Yazılanlara çok içerlediğim için telefon açıp, ?Bu nasıl olabiliyor? Sizler bilmiyor musunuz? Bu iftiraya nasıl inanabilirsiniz?.. Bu fişlendiği ileri sürülenler, sizin yakın tanıdıklarınız değil mi? Küçücük bir zarar görmüşler mi? Bakın onlardan falanca isimli olanı, şu an nerde?.. Bilmiyor musunuz ki, fitnecilere uyup, dindar insanlara karalar çalıyorsunuz!? diye kardeşçe yaptığım sohbetin ayrıntılarını, üzerinden 10 gün geçmesine rağmen..
Okuyuculara demedim..
Hâlâ da, o sohbetin esaslı noktalarını demiyorum..
Şimdiye kadar alnı secdeli insanlara zarar verecek bir şey dememiştim..
Bundan sonra da Allah, bana dedirtmesin!
Demeden canımı alsın..
Yine o günlerde..
?Nasıl olur? Nasıl olabilir? Müslüman insanlar, böylesini yalanla nasıl iç içe olabilir?? diye..
Bir mantıklı izahını bulabilmek için geceyarılarına kadar, ?Acaba yalan olarak sandığım konularda, benim mi yanlışım var? diye araştırdığım günlerdi..
Hiç tanımıyorum ama..
?Fethullah Gülen?in vaazlarını internete koyan sitenin editörü diye tanıtılan isme.. Bir mail atayım.. Kafamdaki soruları kendisine sorayım..? dedim..
Sordum da..
Ertesi günü cevap geldi..
Tekrar cevap yazdım..
Tekrar cevap geldi..
Ama baktım..
İyi niyetle başladığım sohbet..
Tartışmaya gidecek gibi..
İçime attım..
?Müslümanların hali bu mu?? diye dertlendim..
Kendisine, ?Bu maillerin içeriklerini yazabilir miyim? diye sorduğum ve kendisi de, ?Gizli saklı bir şey yok? diye onay verdiği halde..
Ümmetin birliğine faydası olmayacağı endişesi ile..
Demedim..
Bugüne kadar benzerlerini dememiştim. Yine demedim..
O kişi.. Dün Twitter?da diyordu ki..
?28 Şubatçıların montajlayıp yaydığı önü arkası kesilmiş sözleri ısıtıp/servis edip karalama ve örtbas peşine düşenleri Allah?a havale ediyoruz.?
Bunu diyor ama..
?Hiçbirisini tanımıyorum? dedikleri polislerin.. Önünü arkasını kesip sundukları karalama operasyonuna sahip çıkıp.. Dört koldan saldırdıklarını unutuyorlar..
Hoca?ya beddualar ettirdiklerini unutuyorlar..
Fethullah Gülen?in yanında gibi görünen, Türkiye?deki bazı menfaatperestlere de.. En ağır ifadelerle saldırdıkları halde..
Hiçbir şey demedim..
Gülen?in dediği gibi..
?Şimdiye kadar dememiştim..?
Ama sonrasında ondan ayrıldım..
?Bundan sonra da demeyeceğim? dedim kendi kendime..
Allah büyüktür..
Allah gizlediklerimizi de, açığa çıkarttıklarımızı da bilir..
Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit
*******
Hocaefendi?ye Allah?ın tokadı!
Dershaneler konusu, hafızamızı yenilememize, kısa ve uzun vadede yaşadıklarımızı tekrar değerlendirip, dersler çıkarmamıza vesile oluyor..
Faydalı da oluyor.
Sadece biz değil.
Kanaat önderleri de bu vesile ile çok önemli çıkarımlar yapıyorlar, itiraflarda bulunuyorlar..
Mesela Hocaefendi..
Biliyorsunuz, 28 Şubat sürecinde Necmettin Erbakan Hocamıza açık destek vermediği için, çok eleştirildi Hocaefendi..
Desteklememesi bir yana.. Darbecilerin kurdurduğu hükümetin solcu ortağı Bülent Ecevit?e olan yakınlığı, biraz aşırı tepkilere sebep olmuştu..
İşte o tepkilere, Hocaefendi son vaazında hak veriyor..
Hatta bu yüzden, Allah tarafından tokat yediğini söylüyor..
Sözü Hocaefendi?ye bırakıyorum:
?(Gayr-ı meşru bir muhabbetin neticesi, merhametsiz azap çekmektir) diyor Hazreti Pir. Birinin o ölçüde sevgiye, takdire, tayine, desteklenmeye hakkı yoksa şayet, siz o mevzuda aşırı gittiğinizden dolayı, Allah, (Onların hakkı o kadar değildi!) diye sizi tokatlayabilir.?
Gerçekten de, Hocaefendi?ye kamuoyundaki en büyük eleştiri, dini hassasiyetlerle ilgisi olmayan birçok kişiye gösterdiği "sevgi", "takdir" ve "destek"te aşırıya gittiği hususunda yapılmıştı..
Bu eleştirilere hak veriyor, Hocaefendi..
?Allah bu sebeple sizi tokatlar? diyor..
Sadece genel anlamda söylemiyor bunu..
Bu cezanın bizzat kendi başına geldiğini, kendisinin tokat yediğini itiraf ediyor!
Hocaefendi?nin yediği tokatı, kendi ağzından aktaralım:
?Ben yediğim tokatları bundan biliyorum. Şimdiye kadar hiç kimseye yapmadığımız şeyleri yaptık; (Gayr-ı meşru bir muhabbetin neticesi, merhametsiz azap çekmektir), Allah tarafından tokat yiyorum, Allah affetsin. (?)?
Evet; Hocaefendi?nin Bülent Ecevit?e, Çevik Bir?e, Patrik Bartholemaous?a, Papa?ya, Mesut Yılmaz?a, sonraları Deniz Baykal?a ve Kemal Kılıçdaroğlu?na gösterdiği ?gayr-ı meşru muhabbet? sebebi ile çok eleştirilerimiz olmuştu..
Doğrusunu söylemek gerekirse, biz ?gayr-ı meşru muhabbet? tanımlaması yapmıyorduk ama..
Hocamız bize, "gereksiz kişilere, gereksiz sevgi"nin hangi kavramla ifade edileceğini de öğretmiş oldu..
İnşallah bundan sonra, böylesi bir ?gayr-ı meşru muhabbet?i, kendisi de tekrarlamaz..
Sevdikleri de tekrarlamaz..
Hocamızın duasına, kendimizi de katarak iştirak edelim: ?Allah hepimizi affetsin.?
Hocaefendi, alıntıladığımız nasihatinin hemen devamında, konuyu biraz daha açıyor:
?Zira kâmet-i kıymetinin üstünde, o ölçüde liyakati olmayan insanlara değer atfetme mevzuu, hakikati alt üst etme demektir. Kader, (Öyle değil bu mesele; alın siz ağzınızın payını!) dedi ve bize tokat üstüne tokat indirdi.?
Hocamıza "Allah razı olsun" diyorum.
?Eğer ahirette Allah bana şefaat etme imkanı verirse, bunu ilk önce Ecevit için kullanırım? sözünün sahibi Hocaefendi, sevenlerine kendisini, ancak bu itirafla affettirebilirdi..
Gerçekten de, İHL?leri kapatan, Kuran kurslarını kapatan, başörtüsü yasağını ilahiyatlara kadar yaygınlaştıran bir adama, ?şefaat??
Tabii ki, akla ziyan bir ifade idi..
Yazımın burasına geldiğimde...
Konuya bir ?virgül? koyup, "haberlerde ne var" diye, bir bakayım dedim.
Aaaa!.
Birçok internet sitesi, Hocaefendi?nin ?gayr-ı meşru muhabbet? nitelemesini, benim o saydığım dini hassasiyetten uzak kişiler için değil, dindar insanlar için söylemiş gibi yorumlamışlar..
Cemaate yakın olanlar da, çok açık olmasa da, sunumlarını aynı kurgu ile yapmışlar..
Hayret ettim..
Bülent Ecevit?e yönelik ?şefaat açıklaması? hafızamıza nakşedilmiş iken.. Çevik Bir?e yazılan "saygı dolu mektup" orada dururken.. Mesut Yılmaz?a gönderilen "takdir" mesajları unutulmamış iken.. Deniz Baykal?ın rezil ilişkisi sonrasında kendisine ulaştırılan "teessür mesajı" gözümüzün önünde iken..
Bu kişiler nezdinde sergilenen, ?liyakati olmayan insanlara değer atfetme?den ?tokat üstüne tokat? yenmeyecek de..
Hocaefendi?nin 25 okulunu kapattırmamak için, Kazakistan?a giden, alnı secdeli bir siyasi lider için mi Allah'tan tokat yenecek?..
Hele de daha bir ay önce, ?samimi sesi kalbe sürur veren duasıyla ?geçmiş olsun? temennisinde bulundu? iltifatı yapılan, ?herkesi kucaklayıcı yaklaşımı ile devletimizi hakkıyla temsil ediyor? denilen bir Başbakan?a gösterilen "ilgi" sebebi ile mi Allah'tan tokat yenilecek?
Hiç mümkün değil..
Hocaefendi?nin kastı, bizim anladığımız gibi olmalı..
Yoksa, Hocaefendi?nin geçen hafta bizzat kendisinin anlattığı şu fıkrayı, bir sonraki herkülnağme?de, bir daha dinleriz: ?Akıllı Mehmet?in işi.. Bir uçurumdan inmek için el ele tutuşmuşlar, 40 kişiden 39?u ölmüş, birinin kolu kanadı kırılmış, Akıllı Mehmet?e sormuşlar ne oldu diye. Sormayın demiş, az kalsın bir sakatlık çıkaracaktık.?
Hocaefendi'yi bilmem ama..
Korkarım, yanındakiler yakında "az kalsın bir sakatlık çıkaracaklar.."
Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.