D. Mehmet Doğan: Siyonist zulüm doyum noktasına yaklaşıyor mu?
Radyo skeçleri dinledik, filmler ve televizyon dizileri seyrettik.
Dünyanın en mazlum topluluğu Yahudilerdi!
Bu kadar çok tekrar bir müddet sonra bıkkınlık hasıl etti. Propaganda aksi tesir yapmaya başladı, yine de ufak bir “Alman zulmü” ihtimali zihnimizde yer etti.
Almanlar Yahudilere zulmetti mi?
Etmiş olabilir!
Ne kadar etmiş olabilir?
Bütün dünyayı istila eden siyonist propagandasında sürekli tekrarlandığı kadar değil elbette.
Ve bugün şunu rahatlıkla söylüyoruz: Yahudilerin Filistin halkına zulümleri yanında Almanların Yahudilere ettikleri solda sıfır kalır!
Hatta 20. yüzyılda bütün soykırımları toplayın: Siyonistlerin soykırımı kadar etmez!
Alman zulmü en nihayetinde sekiz-on yıllık bir dönemi kapsar. Almanya savaşı kaybedince o zulümlerin intikamı kat kat be kat alınmıştır. Almanlar savaş sonrasında Yahudi muhabbeti tedrisatından geçirilmiştir. Yerli yersiz Yahudi zulmü anıtları, müzeleri… yapılmıştır. Bugün dahi Almanlar “Yahudi” kelimesi geçince toparlanırlar. Filistin halkına yapılan zulümler konusunda en fazla sessiz kalan onlardır.
Yahudilerin kapitalist/emperyalist sistemde nüfuslarıyla kıyaslanmayacak bir güçleri vardır. Kapitalist Avrupa ülkelerinin, sömürgeciliğin sürekliliğini sağlamaları için İslâm dünyasının zapturapt altın alınması gerekiyordu. Bu ancak bölgede batı sisteminin terminali vazifesi görecek bir devletin kurulması ile mümkündü. Bu aynı zaman siyonizmin de hedefi idi. Bu hedefe ulaşılması için Osmanlı Devleti’nin yıkılması şarttı. Lozan bir yönüyle bu yıkımın bize kabul ettirilmesinden ibaretti.
Osmanlı Devleti yıkıldı, Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. Yahudiler nezdinde Türkiye Cumhuriyeti’nin yeri ayrıdır, hatta Moiz Kohen gibi bazıları Türkiye varken bir İsrail devletine lüzum olmadığı görüşündedir.
Elbette Türkiye’nin emperyalizmin istediği rolü Orta Doğu’da oynaması mümkün değildi. Bu yüzden İsrail devletinin yolu açıldı ve onu ilk tanıyanlardan biri Türkiye Cumhuriyeti oldu!
Türkiye Cumhuriyeti’nin İsrail’in tanıması bilhassa mühimdi. Çünkü Osmanlı bakiyesi bir devlet olarak her ne kadar Osmanlının bütün haklarından vaz geçse bile, onun tasvibi bir meşruiyet hissi uyandırıyordu.
Yahudileri bir de devlet sahibi olduktan sonra görmeliydiniz: Bu devletin gizli anayasasında ilk madde “zulüm”dü!
İsrail’i bugünkü ifadesiyle “teröristler” kurdu. İlk İsrail devleti yöneticileri terör hareketleri yönetmiş eli kanlı zâlimlerdi. Binlerce masum Müslüman, bu devletin silahlı güçleri ve hatta silahlı vatandaşları tarafından katledildi.
Yer yüzünde bu kadar uzun süren zulüm görülmemiştir! Devlet öncesi dönem de dikkate alınırsa Filistin’de yüz yıllık kesintisiz bir Siyonist zulmü vardır.
Bu zulmün yeni tezahürleri ile karşılaşmaya devam ediyoruz. Müslümanın kutsal ayı ramazanda dünyanın en kanlı ayakları secde ettiğimiz yerlere basıyor, sadece ibadet eden insanları kan revan içinde bırakıyor. Ve dünya bu vahşiyane saldırılara seyirci kalıyor!
Şimdi Türkiye’de rastgele bir Yahudi tapınağına askerlerimiz girse…ibadet edenleri itip kaksa…
Dünyada yer yerinde oynar!
Türkiye en ağır şekilde cezalandırılır.
Fakat Siyonist zulmü en fazla müsadeye mazhardır!
Onlar zulüm yapmak hakkına sahiptir, selahiyetini haizdir!
Fakat her zulmün bir doyum noktası vardır.
Elbette o günler gelecektir, insanlığın uyuşturulmuş vicdanı uyanacaktır. O günlerin gecikmemesi, bir an evvel gelmesi niyazımızdır.
Ey Rabbül âlemin, bizlere mazlum Müslümanları katleden zalimlerin sonunu görmeyi nasib eyle. Amin! Amin! Amin!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.