D. Mehmet Doğan: Deprem dilimizi de çökertiyor!

D. Mehmet Doğan: Deprem dilimizi de çökertiyor!
Böyle zamanlarda bu kelimeler öylesine sık kullanılıyor ki, dilimize yerleşiyor. Salgın sırasında da “izolasyon”, “pandemi” gibi kelimeler vatandaşın zihnine adeta çakılmıştı. Sağlık Bakanlığı Türkçesi o zamandan beri sıfır çekiyor!

“Konteynır! Yaşam çadırı! Mobil mutfak! Medikal kurtarma!”

İngilizce “contain” içine alma, kapsama demek. “Container” bu durumda “içine alan, tutan, kapsayan” demek oluyor. İsim olarak ise “kap, kutu, sandık” demek! Gemilerde istif kolaylığı sağladığı için yapılan metal kutulara böyle deniyor. Bu kutulara eşya-malzeme konuluyor, indirilmesi bindirilmesi, korunması kolaylaşıyor.

Hadi buna bir şey demeyelim. Dersek, düpedüz “kutu” diyebiliriz “yük kutusu veya sandığı” diyebiliriz; sandık dahi diyebiliriz.

Ya çöp kutusu yerine “kanteynır” denilmesine ne diyelim?

Tam bir görgüsüzlük, gaflet ve sefalet! Dilde yerleşmiş bir kelime veya tamlama varken, onu çöpe atıyorsun, yerine “konteynır” diyorsun!

Bir de geçici barınak olarak hazırlanan kutular, kutu gibi evler var; buna da “konteynır” deniliyor. Şu sıralar deprem bölgesine harıl harıl “konteynır kent”ler kuruluyor!

Bunlara “kutu kent” diyebiliriz! Kutu gibi evlerden oluşan “kent”.

Veya bir vinç yardımıyla kondurulduğu için “kondukent” de denilebilir.

Batıda “mobil telefon” denilen cihaza halkımız “cep telefonu” dedi. Bunu değiştirmek artık mümkün değil. “Seyyar telefon”u tercih etmedik. Fakat eskiden “seyyar mutfak” dediğimiz şeyin “mobil mutfak” olarak karşımıza çıkmasına ne demeli?

Zaman zaman bazı kurtarma ekiplerinde UMKE kısaltmasını görüyoruz. Ya o neyin nesi? “Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi” imiş! Medikal “tıbbî” demek. Fakat daha çok tıbbî malzemeler için kullanılıyor. Türkçesi tıbbî veya sıhhî kurtarma ekibi olabilir. Medikal kurtarma ekibi vatandaş Türkçesinde o cihazları kullanan bir ekip olarak anlaşılabilir.

Bu arada “teçhizat” oldu “ekipman”!

Böyle zamanlarda bu kelimeler öylesine sık kullanılıyor ki, dilimize yerleşiyor. Salgın sırasında da “izolasyon”, “pandemi” gibi kelimeler vatandaşın zihnine adeta çakılmıştı. Sağlık Bakanlığı Türkçesi o zamandan beri sıfır çekiyor!

Geçen bir hastahaneye yolum düştü. Bir tarafta “triyaj”, öte yanda resüsitasyon odası”, biraz sonra “bekleme arenası”. İngilizcesinde “area” yazıyor. Area, saha, alan, bölge olarak çevrilebilir. Ya arena nereden çıktı? arena “kumluk”, fakat bizim dilimizde “Eski Roma’da, amfi şeklindeki yapılarda gladyatörlerin döğüştüğü alan” demek. Bir aralar kapalı spor salonlarına bu isim verilmek istenmişti de şiddet ve kanı çağrıştırdığı için vazgeçilmişti. Hastahanede bu kelimeyle karşılaşmak da neyin nesi?

Bu arada bir zamanlar “kalp masajı” dediğimiz işleme resüsitasyon” denildiğini de öğreniyoruz! Tabiplerimiz latince biliyorlar, bizleri de kendi seviyelerine yükseltmek için böyle şeyler yapıyorlar! Kısa zamanda Sağlık Bakanlığı sayesinde bütün vatandaşların latince kelime bilgisinde ciddi artış olacak! Bunu toptan yapmaya ne dersiniz: Hastahane yerinle hospital diyerek başlayalım!

Sağlık Bakanlığı’nın bu derin gafleti beni “cankurtaran yok mu?” diye bağırmaya sevk ediyor. Cevap hazır: Ambulans var!

Son not: Biz yüzyıllarca “zelzele” dedik. 1935’de “olur mu canım, bu Arapça; Türkçesini bulalım” dediler. “Deprem”i buldular. Deprem zelzeleyi unutturdu, fakat “depremzede” de dilimize yerleşti. Deprem Türkçe de “zede” Farsça. Deprem-zede “depreme uğrayan, maruz kalan” demek. Hadi bakalım “depremzede”yi Türkçeleştirin!

tyb.org.tr/yazının devamı...

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.