Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ülkemizin bağımsızlığına saygı duymayan hiç kimse bu ülkede barınamaz

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ülkemizin bağımsızlığına saygı duymayan hiç kimse bu ülkede barınamaz
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemizin bağımsızlığına ve milletimizin hassasiyetlerine saygı duymayan hiç kimse, sıfatı ne olursa olsun, bu ülkede barınamaz." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kimse kusura bakmasın, biz Afrikalı dostlarımızla ortak bir gelecek inşa etmeyi, dolayısıyla sömürgecilere rahatsızlık vermeyi sürdüreceğiz." dedi.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslenen Erdoğan, geçen hafta üç ülkeyi kapsayan ve beş devlet başkanıyla bir araya geldikleri oldukça verimli bir Afrika seyahati gerçekleştirdiklerini hatırlattı.

Gittikleri her Afrika ülkesi gibi Angola, Togo ve Nijerya'da da büyük bir hüsnükabul ile samimi bir misafirperverlikle karşılandıklarını dile getiren Erdoğan, gerek baş başa ve heyetler arası görüşmelerde gerekse de iş insanlarının muhataplarıyla olan temaslarında bölgedeki büyük potansiyeli bir kez daha müşahede ettiklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şu hususun altını bilhassa çizmek istiyorum, hükümete geldikten sonra en çok önem verdiğimiz ve en çok emek harcadığımız konulardan biri Afrika kıtasıyla ilişkilerimizi geliştirmekti. Bu anlayışla başbakan ve cumhurbaşkanı sıfatıyla 30 Afrika ülkesine 50 seyahat gerçekleştirdik. Diplomatik temsilcilik sayımızı kıta genelinde artırırken ticari ve ekonomik iş birliklerimizi de güçlendirmeye çalıştık." diye konuştu.

Dünyanın yükselen kıtası Afrika'nın öneminin 21'inci yüzyılda giderek daha çok artacağına işaret eden Erdoğan, "Sağlık ve iklim krizleriyle sarsılan, dengeleri bozulan, yeni arayışlara yönelen dünya için Afrika'nın mümbit toprakları hala en değerli kaynaktır. Sömürgecilerin sürekli biçim, yol, yöntem değiştirerek kıtayı ellerinde tutma gayretleri bitmedi ve bitmeyecektir. Buna karşılık Afrika halklarının hafızalarında geçmişte yaşadıkları acılar tüm tazeliğiyle durmaktadır. Daha önemlisi Afrikalı dostlarımız sahip oldukları zenginliklerin öneminin ve kendilerine sağlayacağı faydanın da farkındadır. Afrika toplumları artık sömürülmek, ezilmek, öldürülmek değil adil bir paylaşımla gelişmek, kalkınmak, büyümek ve insanlığa bu şekilde katkıda bulunmak istiyor." değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin Afrika'ya bakışının Batı ülkelerinden çok farklı olduğuna vurgu yaparak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tarihinde sömürgecilik lekesi ve katliam ayıbı bulunmayan bir ülke olarak kıtaya insan merkezli yaklaştığımızı muhataplarımız da görüyor. Bunun içinde özellikle bizi farklı bir yere koyuyorlar. Tabii asırlardır sömürülen siyasi, sosyal ve ekonomik düzeni bu şekilde kurulmuş bir coğrafyada mesafe katetmek öyle kolay olmuyor. Sömürgecilerin izlerini kıtanın dört bir yanında siyasetten ekonomiye, sosyal ve kültürel hayata kadar her alanda görmek mümkündür. Buna rağmen Türkiye'nin karşılıklı saygıya, muhabbete, dayanışmaya, birlikte kazanmaya ve paylaşmaya dayalı politikaları artık yavaş yavaş kök salmaya, taban tutmaya, karşılık bulmaya başlamıştır."

"Güçlü dostluk ve iş birliği köprüleri kuruyoruz"

Türkiye'nin kıtadaki pek çok bölgeyle 500 yıllık geçmişe sahip kültürel ve beşeri ilişkilerinin bulunmasının işlerini oldukça kolaylaştırdığını söyleyen Erdoğan, "Aynı şekilde Kızılay, TİKA, Yurtdışı Türkler Başkanlığı, Maarif Vakfı Yunus Emre Enstitüsü, insani yardım kuruluşlarımız gibi yapılarımızla kıtada yürüttüğümüz faaliyetler fevkalade müspet bir iklim oluşturmuştur. İşte bu altyapı üzerinde Afrika'yı pazar değil ortak olarak gören bir yaklaşımla kıtanın tamamında güçlü dostluk ve iş birliği köprüleri kuruyoruz." şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrika seyahatinin ardından İstanbul'da yapılan Türkiye-Afrika Ekonomi ve İşbirliği Forumu ile 17-18 Aralık'ta gerçekleştirilecek Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi gibi etkinliklerin bu doğrultuda katettikleri mesafenin somut örnekleri olduğunu dile getirdi.

Türkiye'de neredeyse her ay Afrikalı misafir ağırladıklarını ve aynı şekilde Afrika'dan da çok sayıda ziyaret daveti aldıklarını aktaran Erdoğan, "İnşallah en kısa sürede yeni bir Afrika programıyla bu güzel iklimi daha ileriye taşıyacak adımlar atacağız." ifadelerini kullandı.

Eğitim, sağlık, ticaret gibi amaçlarla Türkiye'ye gelen Afrikalıların sayısının her geçen yıl artmasının ilişkilerin geleceği bakımından umut verici olduğuna işaret eden Erdoğan, Türk iş insanlarının Afrika'daki yatırımlarının da sürekli büyüdüğüne ve genişlediğine şahit olduklarını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son seyahatlerinde 3 ülkede toplam 18 ekonomik ve kültürel anlaşma veya mutabakat imzalandığına, ortak bildiri yayınlandığına dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:

"Türkiye'nin Afrika'da attığı her adım elbette kıtayı kendi arka bahçeleri olarak gören eski sömürgecileri rahatsız ediyor. Ülkemiz aleyhinde Batı'da yürütülen kampanyaların gerisindeki sebeplerden biri de budur. Kimse kusura bakmasın. Biz Afrikalı dostlarımızla ortak bir gelecek inşa etmeyi, dolayısıyla sömürgecilere rahatsızlık vermeyi sürdüreceğiz. Her ne kadar bize olan husumetlerinden dolayı gözlerine perde inenler Türkiye-Afrika ilişkilerindeki gelişmeleri önemsizleştirmeye çalışsa da kıtada ülkemiz adına çok hayırlı ve faydalı işler yapmaya devam edeceğiz."

Erdoğan, ABD'nin ve bazı ülke büyükelçiliklerinin Osman Kavala'yla ilgili açıklamalarına ilişkin, "Bağımsız ve tarafsız yargımızla yargı mensuplarımıza yönelik bu saygısızlığa gereken cevabı vermek, devletin başı olarak herkesten önce bizim görevimizdir. Cumhurbaşkanı olarak, malum açıklamayı yapan büyükelçiler hususunda ülkem ve milletim adına ortaya koyduğumuz tavır, işte bu sorumlu ve samimi duruşun tezahürüdür." dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete hitabında, bin yıllık vatan Anadolu'da neredeyse her günün mücadeleyle geçtiğine, bugün de ülke ve millet olarak sınırların güvenliğinden siyasi, ekonomik ve sosyal alana kadar her cephede aynı mücadeleyi verdiklerine işaret etti.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, Milli Mücadele'nin en kritik safhalarından biri olan Sakarya Meydan Muharebesi'nde söylediği "Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır." ilkesinin Türkiye için hala geçerli olduğunu belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Boş bıraktığımız, ihmalkar davrandığımız, gereken tedbiri almadığımız, yeterli tahkimatı yapmadığımız her alanın, ülkemizin istiklali ve istikbali için bir tehdit olarak karşımıza çıktığı gerçeğini defalarca yaşadık. Bu tecrübenin ışığında diplomasiden, güvenliğe, ekonomiden teknolojiye uzanan geniş bir yelpazede ülkemizi güçlü tutmak, milletimizin haysiyetini korumak için canla başla mücadele ediyoruz. Yürüttüğümüz mücadelede Cumhuriyetimizin bir asırlık birikimi, Osmanlı ve Selçuklu'nun 10 asırlık mirası, medeniyetimizin 15 asırlık zenginliği, devletimizin 20 asırlık geleneği en büyük güç kaynağımızdır."

Tarihin her döneminde olduğu gibi bugün de kimi dış kimi iç kaynaklı sıkıntıların, zorlukların bulunduğunu dile getiren Erdoğan, "Türkiye diye bir devletin, Türk milleti diye bir milletin bırakınız sahip olduğu gücü ve imkanları, varlığına bile tahammülü olmayanlar bugün de boş durmuyor." dedi.

Erdoğan, kendi güvenlikleri ve refahlarını söz konusu olduğunda dünyayı ateşe atmaktan çekinmeyenlerin, Türkiye'nin aynı çerçevedeki hassasiyetlerine saygı göstermelerini beklemediklerini söyleyerek, şunları kaydetti:

“Bunun örneğini darbelerden vesayet düzenine verilen desteğe, terör örgütleri konusunda sergilenen çifte standarttan bölgemizdeki insani güvenlik krizleriyle ilgili tutuma kadar sayısız örnekte gördük, görüyoruz. Küresel yönetim sisteminin vanasını elinde tutanlar, kendi sınırları içindeki tek bir olumsuzluk karşısında dahi her türlü hak ve hukuku askıya almayı meşru sayarken milyonlarca insanın ölümünü duyarsızlıkla seyrediyor. Ucu kendilerine değen hususlarda hukuk, teamül ve ahlak tanımayanlar, konu mazlum ve mağdurlar, konu Türkiye gibi hakkı ve adaleti savunanlar olduğunda ağız birliği yapıp bambaşka istikametlere yönelebiliyor. Geçmişte uzunca bir süre bu anlayışla ülkemizi istedikleri gibi yönlendirenler, istedikleri gibi şekillendirebilenler, Türkiye artık kendi duruşunu sergilemeye başladığında paniğe kapıldılar."

"Hak ettikleri cevabı alacaklardır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir süredir yaşanılan siyasi, ekonomik, toplumsal, diplomatik saldırıların gerisinde bu panik halinin yol açtığı acelecilik ve saygısızlığın bulunduğunu belirterek, şunları söyledi:

"Türkiye'nin nezaketini, teennisiyle davranma tarzını zaaf olarak görerek eski alışkanlıklarına yönelenler, yaptıkları yanlışı kabul etmedikleri sürece hak ettikleri cevabı alacaklardır. Son dönemde bazı ülkelerin büyükelçileri tarafından yapılan hadsiz ve talihsiz açıklamayı da aynı çerçevede değerlendiriyoruz. Bu açıklama herhangi bir kişiyi ve konuyu değil doğrudan ülkemizin yargısını ve egemenlik haklarını hedef almıştır. Her şeyden önce bu tavır ülkemizdeki yargı teşkilatımız, hakimlerimiz, savcılarımız avukatlarımızla birlikte tüm yargı mensuplarımıza yapılmış bir büyük hakarettir. Anayasamızın 138'inci maddesinde belirtildiği şekilde, Türk yargısı kimseden talimat almaz, kimsenin emrine girmez. Kendi yasama ve yürütme organlarımızın bile Anayasa gereği işine karışamadığı yargımızı, bir grup büyükelçinin sigaya çekmesine tahammül edemeyiz.

Dünyada nice acılar yaşanır, zulümler yapılır, adaletsizlikler sergilenirken Türkiye'yi dillerine dolayanların amaçlarının hak, hukuk takibi olduğuna kimse bizi inandıramaz. Bağımsız ve tarafsız yargımızla yargı mensuplarımıza yönelik bu saygısızlığa gereken cevabı vermek, devletin başı olarak herkesten önce bizim görevimizdir. Cumhurbaşkanı olarak, malum açıklamayı yapan büyükelçiler hususunda ülkem ve milletim adına ortaya koyduğumuz tavır, işte bu sorumlu ve samimi duruşun tezahürüdür. Bizim niyetimiz asla kriz çıkarmak değil, ülkemizin hakkını, hukukunu, onurunu, çıkarlarını ve egemenlik haklarını korumaktır."

"Ülkemizin bağımsızlığına saygı duymayan hiç kimse bu ülkede barınamayacak"

Bugün aynı büyükelçilikler tarafından yapılan yeni bir açıklamayla Türk yargısına ve Türkiye’ye yönelik bühtandan geri dönüldüğüne işaret eden Erdoğan, "Viyana Sözleşmesi'nin 41'inci maddesine, yani ülkelerin kanunlarına ve nizamlarına uyulacağı, içişlerine karşılamayacağı taahhüdüne bağlılıklarını ifade eden bu büyükelçilerin artık Türkiye'nin egemenlik hakları konusundaki beyanlarında daha dikkatli olacaklarına inanıyoruz. Ülkemizin bağımsızlığına ve milletimizin hassasiyetlerine saygı duymayan hiç kimsenin, sıfatı ne olursa olsun bu ülkede barınamayacağını da ayrıca ifade etmek istiyorum." şeklinde konuştu.

Bu süreçte kimin Türkiye'nin ve milletin yanında durduğunun, kimin de ellerin kılıcını çaldığının bir kez daha görüldüğünü vurgulayan Erdoğan, "Türkiye'nin bugün yaşadığı en büyük sancılardan biri de bu tür meselelerde yerli ve milli duruş sergilemeyi bir türlü başaramayan kimi siyasetçi, eski diplomat ve medya mensubundan oluşan güruhtur. Kişisel hırsları, ideolojik saplantıları ve kalplerini karartan kinleri uğruna kendi ülkelerinin aleyhindeki kampanyaların gönüllü aparatlığına soyunan, sözcülüğünü üstlenen mankurtları milletimiz yakından takip etmektedir. Önümüzdeki dönemde güvenlikten ekonomiye pek çok sorunumuzla birlikte inşallah bu hastalıklı zihniyetten de kurtulacağız." değerlendirmesini yaptı.

Erdoğan, ülke ve millet olarak bu tür çarpıklıklarla, uluslararası medyadan siyasetçisine kadar farklı kesimler üzerinden ilk defa karşılaşılmadığına işaret ederek, şunları kaydetti:

"Gezi olaylarında, neredeyse bir ay boyunca ülkemizden yapılan canlı yayınları hatırlayın. Benzer hadiseler çok daha vahim boyutlarda Avrupa başkentlerinde yaşandığında aynı çevreler tek bir karenin bile dışarıya sızmasına izin vermediler. Ülkemizin yakın tarihindeki en büyük ihanetleri olan 17/25 Aralık emniyet, yargı darbe girişiminin ardından kopartılan fırtınaları da hatırlayın. PKK terör örgütünün çukur eylemleri ve HDP'nin 6-8 Ekim kanlı sokak olayları sırasında yaşananları da hatırlayın. DEAŞ'ın ve PKK'nın sınırlarımız boyunca ve sınırlarımız içinde gerçekleştirdikleri kanlı eylemleri de hatırlayın. Elbette 15 Temmuz darbe girişimini hatırlayın. Bunların hangisinde ülkemize her fırsatta demokrasi ve hukuk diskuru çekenlerin haktan, adaletten, meşruiyetten hepsini bir kenara bıraktım, insanlıktan yana tavır aldığını gördünüz mü? Tam tersine bu hadiselerin hepsinde de terör örgütleri ve darbecilerin sırtları sıvazlanmış, Türkiye'nin seçilmiş yöneticileri, diplomasi ve medya kıskacına alınarak pes ettirilmeye çalışılmıştır. Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğiyle tüm bu oyunları bozduk, tuzakları boşa çıkardık, hevesleri kursaklarda bıraktık. Hangi engelle karşılaşırsak karşılaşalım ülkemizi 2023 hedeflerine ulaştırma azmimizden zerre kadar geri adım atmadık."

Erdoğan, "Ülkemizi siyasi kaos, ekonomik yıkım, sosyal çatışma iklimine döndürmek isteyenler var. Kim bunlar? CHP." dedi.

Erdoğan, terör ve darbeyle yapılamayanları ekonomiyle yapmak için başlatılan sinsi saldırıların çok ciddi bedeller ödeme pahasına engellendiğini belirtti.

Türkiye'nin izlediği ekonomi politikasının sebebini ve amacını hala anlamamış olanların, Milli Mücadele'ye, Türkiye'nin 70 yıllık çok partili siyasi hayatına ve yaşadıklarına özellikle de son 8 yılına dönüp bakması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Şayet, tarih ve vicdan penceresinden bakılırsa bize yapılanların da bizim yaptıklarımızın da gerisindeki asıl fotoğraf gayet iyi görülecektir." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye gibi misyon sahibi bir ülkede hiçbir hadisenin rastgele yaşanmadığını, hiçbir kararın tesadüfen alınmadığını ve hiçbir eylemin bilinçsiz yapılmadığını belirterek, şunları söyledi:

"Biz ne yaptığımızı da niçin yaptığımızı da bunun sonucunda nelerin ortaya çıkacağını da gayet iyi biliyoruz. Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak neredeyse 20 yıldır dünyada birlikte çalışmadığımız lider, içinde bulunmadığımız platform, arka planına vakıf olmadığımız hadise kalmadı. Avrupa'nın ve dünyanın en kıdemli lideri olarak tüm bu tecrübeler ışığında ve kurduğumuz güçlü altyapı üzerinde başlattığımız demokrasi ve kalkınma hamlesini sonuçlandırarak büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa etmeye çalışıyoruz. Milletimiz emin olsun ki bu hedefe çok yaklaştık dışarıda ve içeride artan gürültülerin sebebi bu gerçeğin herkes tarafından bilinmesidir. İşte hep birlikte yaşayarak görüyoruz."

Dünyanın en güçlü sağlık altyapısını kurduklarını, şehir hastaneleri gibi eşi benzeri olmayan bir modeli hayata geçirdiklerini ve koronavirüs salgını döneminde bunun meyvelerini toplamaya başladıklarını anlatan Erdoğan, "Üretim altyapımızı geliştirmek için ülkemizin her şehrini sanayi bölgeleri ile fabrikalarla donattık. Yeniden inşa hareketini devam ettirdik. İşte bu hafta Eskişehir'de organize sanayide 52 fabrikanın açılışını yaptık. Bunun yanında 106 tane yine ayrıca fabrika açılışını yaptık. Bunlar kendiliğinden olmuyor, hani bir şey yapılmıyordu Eskişehir'e git Bay Kemal, orada bunların hepsini gör." diye konuştu.

Erdoğan, Çin'den bir firmanın da Eskişehir'de yatırım yaptığını söyledi.

"Ne çileler çekti bu ülkenin evlatları"

Türkiye'yi hidroelektrik, termik, doğal gaz, güneş ve rüzgar santralleriyle donatarak kurulu enerji gücünü 3 katından fazla artırdıklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çoğalan nüfusa ve üretim kapasitesine rağmen elektrik sıkıntısı çekmeyerek bu yatırımlarımızın meyvelerini toplamaya başladık. Kara yolu, hava yolu, demir yolu ve deniz yolu ile ulaşım altyapımıza tarihimizde görülmedik yatırımları yaptık. Dünyanın üretim merkezinin değişmeye başlamasıyla lojistik avantajımızın meyvelerini toplamaya başladık. Ülkemizin her şehrine yaydığımız üniversitelerimizle, yeniden ayağa kaldırmaya başladığımız mesleki ve teknik eğitimimizle yetişmiş insan kaynağımızı güçlendirdik. Her alanda bunların da meyvelerini toplamaya başladık. Adam utanmadan sıkılmadan '81 vilayete niçin üniversite kuruyorsunuz' diyor. Söyleyeyim sana ne için kurduğumuzu, biz 81 vilayetteki evlatlarımızın ülkemizin bir ucundan bir diğer ucuna gitmemesi için bunları kurduk. Ne çileler çekti bu ülkenin evlatları."

Türkiye'nin üniversite sayısının 207'e yükseldiğini vurgulayan Erdoğan, "Bundan niye rahatsız oluyorsun Bay Kemal, niye bundan rahatsız oluyorsun. Üniversiteyle ilim ve irfan dağıtıyoruz ve dağıtmaya da devam edeceğiz. Sizin yapamadıklarınızı işte biz yaptık, yapıyoruz. Bu örnekleri her konuya her alana her başlığa yaymak mümkündür." ifadelerini kullandı.

"Bu devletin büyüklüğünü kabul edeceksiniz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar sadece eser ve hizmet siyaseti yaptıklarını belirterek, şunları kaydetti:

"Ülkemizin istisnasız her karış toprağını, milletimizin her ferdini kucaklayan eserlerimiz ve hizmetlerimizle evlatlarımıza bırakacağımız en büyük miras olarak gördüğümüz 2053 vizyonu için gereken temeli attık. Büyük ve güçlü Türkiye'nin silüetinin şekillenmeye başladığı şu dönemde ülkemizi 2023 kavşağında yeniden eski düzene, yani siyasi kaos, ekonomik yıkım, sosyal çatışma iklimine döndürmek isteyenler var. Kim bunlar? CHP. CHP deyince de çılgına dönüyorlar. Dışarıda ve içeride tek bir koro halinde yürütülen kampanyanın amacı bizden kurtulmak değil, bizim ülkemizin hanesine yazdırdığımız demokrasi ve kalkınma kazanımlarını yok etmektir, dertleri bu. Kardeşlerim bayraklar farklı, insanlar farklı, çehreler farklı, ifadeler farklı olabilir ama amaç aynıdır o da büyük ve güçlü Türkiye hedefinin önünü kesmektir. Ama onların bilmediği bir şey var, milletimizle birlikte diplomasinin de siyasetin de ekonominin de dilini çözeli çok oldu. Buradan bir kez daha tekrarlıyorum başaramayacaksınız ya bu ülkenin bağımsızlığını bu ülkenin vakarını bu devletin büyüklüğünü kabul edeceksiniz ya da nefesiniz tükenene kadar içinde çırpındığınız kibir ve nefret çukurunda debelenmeye devam edeceksiniz."

"Bunlar da edep haya yok"

Dünyayı ve Türkiye'yi okurken insanların yaşadığı sıkıntıları asla görmezden gelmediklerini ve çözümü için çalışmaktan geri durmadıklarını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

"Ülkemizin güvenliği ve hedefleri için yedi düvelle mücadele ederken insanımızın sofrasındaki ekmeğinin, aşının, evindeki elektriğinin, doğal gazının, suyunun, kapısındaki aracın yakıtının, kazancının kendisi ve ailesi için kurduğu hayallerin de derdiyle dertleniyoruz. Ya utanmadan sıkılmadan 'Aşı yok' diyor, 'Evine götürecek ekmeği yok' diyor, ya böyle bir yalan olur mu? Kim bunu diyen CHP'lisi, İP'lisi, ya bunlar korkulması gereken yüceler yücesinden de korkmuyorlar ki. Bunlarda edep, haya yok. Öyle diyor şair, 'Ne ar kaldı, ne namus kaldı, ne haya kaldı. Gelen geçti, gelen geçti, gelen geçti.' Bunlar böyle maalesef ya şu anda bakıyorsunuz her evde araba var, kapıcısında araba var, şu anda ikinci el araba yetişmiyor zaten. Böyle bir durum var ya bunları nasıl görmemezlikten geliyorsunuz. Ama bunu televizyon ekranlarından vatandaşa anlatır, vatandaşı kandırabilirsiniz ama bizi kandıramazsınız. Biz çünkü hepsinin istatistiklerini tutuyoruz. Nerede ne oluyor, ne satılıyor, bunların hepsini gayet iyi biliyoruz."

Erdoğan, Kovid-19 salgını döneminde fedakarlık yapan vatandaşların üzerlerine daha fazla yük binmemesi için gereken tedbirleri almakta kararlı olduklarını belirterek, "Maliyetlerdeki yükselişin ötesinde fırsatçılık yapanlara da kusura bakmasınlar göz açtırmayacağız. Bu konudaki denetimleri ve müeyyideleri sıkılaştırıyoruz." dedi.

Erdoğan, Kovid-19 salgınından iklim değişikliğine kadar nice küresel krizin Türkiye'ye etkileriyle uğraşırken, kadınların, gençlerin, yaşlıların, işçilerin, işverenlerin, garip gurebanın sesine de kulaklarını ve kalplerini açık tuttuklarını dile getirerek, "Büyük vizyonlara ve hedeflere odaklanırken, gözümüzün önündeki, burnumuzun dibindeki meselelere sırtımızı dönmüyoruz." ifadesini kullandı.

Terörle mücadeleyle işsizlikle mücadelenin kendileri için aynı mesafede olduğuna işaret eden Erdoğan, "Küresel krizlerin üstesinden gelmekle içerideki pahalılığın, yoksulluğun, haksızlığın, adaletsizliğin önüne geçmek bizim için aynı derecede mühimdir. Esasen bunların hepsi de aynı makinenin farklı parçaları gibi birbiriyle yakından ilişkilidir. Hepsini birden hal yoluna koymazsak yolumuza devam edemeyiz. Bu dönemdeki talihsizliğimiz küresel krizle ülkemize yönelik saldırıların aynı dönemde zirve yapmış olmasıdır." diye konuştu.

"Önümüzdeki dönemde atacağımız ilave adımlarımız olacak"

Salgınla birlikte bozulan küresel ekonomik dengelerin, yaygın kullanımı olan pek çok ürünün hammaddesinde, üretiminde ve dağıtımında çok ciddi fiyat artışlarının yaşanmasına yol açtığını dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:

"Türkiye bu fiyat artışlarını halkına nispeten en az yansıtan ülkelerin başında geliyor. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin pek çoğunda durum çok daha vahimdir. Bu sıkıntılı sürecin olumsuz etkilerini dünyada önümüzdeki dönemlerde daha fazla göreceğiz. Türkiye olarak artan üretim ve lojistik gücümüzle yaşanan sıkıntıları kendimiz için bir fırsata dönüştürme yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Tabii bu arada yaşanan fiyat artışları ve diğer sıkıntıların insanlarımızı bunaltmaması için gereken tedbirleri alıyoruz. Tarım ürünlerinde belirlediğimiz oldukça yüksek alım fiyatları bu tedbirlerden biridir. Yine kamu işçi ve memurlarının ücretlerinde yaptığımız artışlarda da bu durumu dikkate alarak çıtayı bir hayli yüksek tuttuk. Elektrik ve doğal gaz fiyatlarındaki maliyet satış oranlarında devlet olarak epeyce ciddi seviyede sübvansiyon yapıyoruz. Sosyal yardım sistemimizi etkin şekilde işleterek geliri olmayan ve çok düşük gelirli vatandaşlarımızı sahipsiz bırakmıyoruz. Önümüzdeki dönemde bu doğrultuda atacağımız ilave adımlarımız olacak."

"Fırsatçılık yapanlara göz açtırmayacağız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, salgın döneminde fedakarlık yapan vatandaşların üzerine daha fazla yük binmemesi için gereken tedbirleri almakta kararlı olduklarını vurgulayarak, "Maliyetlerdeki yükselişin ötesinde fırsatçılık yapanlara da kusura bakmasınlar göz açtırmayacağız. Bu konudaki denetimleri ve müeyyideleri sıkılaştırıyoruz. Geçtiğimiz hafta Meclise sunduğumuz, yarın Plan Bütçe Komisyonundaki müzakereleri başlayacak 2022 bütçemizi de bu anlayışla hazırladık." değerlendirmesinde bulundu.

Nice krizleri, sıkıntıları ve saldırıları başarıyla geride bırakan Türkiye'nin bu küresel türbülansın da üstesinden geleceğine inandıklarını belirten Erdoğan, "Bunun için Cumhurbaşkanı olarak, kabine olarak, tüm yönetim olarak üzerimize düşenleri yapıyoruz, yapmayı sürdüreceğiz. Mesela bu hafta sonu Roma'da yapılacak G20 Liderler Zirvesi'nde ve ardından Glasgow'da katılacağımız BM İklim Zirvesi'nde hem gündemdeki konularla ilgili ülkemizin görüşlerini dile getirecek hem de önümüzdeki fırsatları değerlendirmeye yönelik temaslarda bulunacağız." dedi.

"84 milyon vatandaşımızın her birinin meselesi bizim meselemizdir"

Salgın krizinden iklim değişikliğine kadar her hususta Türkiye'nin küresel sistemdeki söz hakkını ve itibarlı konumunu güçlendirmek için gereken her adımı attıklarını hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Aynı şekilde ülke içindeki sıkıntıları çözmek, her kesimden insanımıza rahat nefes aldırmak için de daha çok çalışacak, daha çok kaynak üretecek, daha çok politikalar geliştireceğiz. Bugünkü kabine gündemimizde talimatımızla ülkemizin 58 ilindeki 1585 cemevi ziyaret edilerek hazırlanan kapsamlı bir çalışmayı da görüştük. Aynı şekilde İnsan Hakları Eylem Planı'nda yer alan azınlık vakıflarının seçim usulüyle ilgili hususu da değerlendirdik. Hangi kökene, hangi inanca, hangi meşrebe sahip olursa olsun Türkiye'nin, 84 milyon vatandaşımızın her birinin meselesi bizim meselemizdir. Bu anlayışla milli birlik ve beraberliğimizi güçlendirecek her adımı geçmişte attık, bugün de atmayı sürdüreceğiz."

Salgın tehdidi tamamen ortadan kalkana kadar tedbirlere riayet edilmesi çağrısını bir kez daha yenileyen Erdoğan, "İleri yaştaki vatandaşlarımız başta olmak üzere herkese gönüllülük esasına göre ikinci ve üçüncü doz aşılarını bir an önce olmalarını tekrar hatırlatıyoruz." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara'daki Atatürk Kültür Merkezi'nin (AKM) olduğu yeri Millet Bahçesi haline getirdiklerini ve açılışını bu hafta yapacaklarını ifade ederek, tüm Ankaralıları açılış programına davet etti.

29 Ekim'de de İstanbul'da yeni AKM'nin açılışını yapacaklarını belirten Erdoğan, "Tüm İstanbullular bu açılışa davetli. Gerçekten muhteşem bir eseri İstanbul'umuzda, Taksim'de yine meydana getirdik. İnşası bitti, ihyası aynı şekilde İstanbullularla birlikte olacak ve o akşamı da İstanbullularla birlikte yaşamak istiyoruz." diyerek sözlerini tamamladı.

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.