Cumhurbaşkanı Erdoğan: Netanyahu hiçbir şekilde bizim için muhatap alınabilir biri değil artık
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Netanyahu hiçbir şekilde bizim için muhatap alınabilir biri değil artık. Onu sildik, attık." dedi.
Fotoğraf: Murat Çetinmühürdar / TCCBAnkara
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Devletleri Teşkilatı Devlet Başkanları Konseyi 10. Zirvesi'ne katıldığı Kazakistan'dan dönüşünde, uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Türk Devletleri Teşkilatının 10'uncu Zirvesi'ni başarıyla tamamladıklarını belirten Erdoğan, Türk dünyası olarak 1992'de, Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirveleri sürecini başlattıklarını anımsattı. Erdoğan, müşterek gayretleriyle bu girişimi, zaman içerisinde olgunlaştırarak Türk Devletleri Teşkilatına dönüştürdüklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Şubat depremlerin ardından mart ayında tüm üye ve gözlemci devletlerin en üst düzeyde katılımıyla Ankara'da olağanüstü zirve düzenlediklerini de hatırlatarak "Türk dünyası arasındaki güçlü dayanışmayı bu vesileyle bir kez daha ortaya koyduk. Deprem felaketi sonrasında yardımımıza koşan kardeşlerimize bir kez daha şükranlarımızı sunmak isterim. Zor günümüzde sergilenen bu dayanışmayı hiçbir zaman unutmadık, unutmayacağız." diye konuştu.
Erdoğan, geçen hafta Kazakistan'ın Karagandı bölgesinde meydana gelen maden kazasını anımsatarak hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına ve tüm Kazak halkına başsağlığı, yaralılara acil şifalar diledi.
Türk Devletleri Teşkilatının hızla kurumsallaşarak uluslararası arenada yakından takip edilen bölgesel bir yapı haline gelmesinin kendileri için bir iftihar vesilesi olduğunu vurgulayan Erdoğan, başarılı ev sahipliklerinin yanı sıra şahsına ve heyete gösterilen hüsnükabulden ötürü Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev başta olmak üzere, emeği geçen herkese teşekkür etti.
Erdoğan, 3 Kasım itibarıyla teşkilatın dönem başkanlığını üstlenen Kazakistan'ın bu görevi en iyi şekilde yürüteceğine olan inancını dile getirerek zirvede Türk dünyasının birlik ve beraberliğine yaptığı katkı ve hizmetleri nedeniyle Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev'e Türk Dünyası Ali Nişanı takdim edildiğini aktardı.
Zirve münasebetiyle kurumsallaşmayı pekiştirecek çeşitli belgelerin de imzalandığını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Teşkilatımızın, 'birliğimiz, gücümüzdür' şiarı böylece daha perçinlenmiş, tahkim edilmiş oldu. Zirvede yürütülen mevcut projelerin durumunu da istişare ettik. Yeni işbirliği alanlarının belirlenmesine dair kararlar aldık. Bölgemizin refahını artırmak üzere ekonomi, ticaret, karşılıklı yatırımlar, ulaştırma, enerji gibi alanlarda çalışmalarımızı sürdürmekte kararlıyız. Ulaştırma alanındaki yol haritamız, bölgesel ekonomik kalkınmanın önünü açarak Türk dünyasının iktisadi ve sosyal entegrasyonunu hızlandıracaktır."
"Türk dünyasının birliği ve dirliği için çalışmaya devam edeceğiz"
Erdoğan, Gazze başta olmak üzere, işgal edilmiş Filistin topraklarında yaşanan insanlık dramını da zirve gündemine taşıdıklarını vurgulayarak, "Akan kanı durdurup, kalıcı barışa nasıl katkı sunabileceğimiz konusunda görüş alışverişinde bulunduk. Kardeş devletler olarak, uluslararası alanda işbirliğimizi ve dayanışmamızı artırmak noktasında mutabık kaldık. Müteakip zirvenin 2024 yılında Kırgız Cumhuriyeti'nde gerçekleştirilmesini kararlaştırdık." ifadelerini kullandı.
Zirve vesilesiyle katılımcı ülkelerin liderleriyle ikili görüşmelerde bulunduklarını da dile getiren Erdoğan, "Kazakistan'da yaptığımız bütün görüşmelerin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun da taşıyıcı sütunu olan dilde, fikirde, işte birlik düsturuyla Türk dünyasının birliği ve dirliği için çalışmaya devam edeceğiz." değerlendirmesini yaptı.
"Karabağ dünyaya karşı bunun en büyük ispatı oldu"
Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, "Türk Devletleri Teşkilatının bu yılki zirvedeki ana teması 'Türk devri' olarak belirlendi. Dünyada yeni küresel güç haritasında 'Türk devri' teması nasıl bir rol oynayacak?" sorusuna şu karşılığı verdi:
"Dünyada malum uzun zamandır, yıllar yılı bir sistem krizi vardı. Bu sistem krizi karşısında Türk devletleri olarak dedik ki, 'Öyle bir adım atalım ki, Türk devletleri arasında bir güç birliği oluşsun. Bu güç birliği siyasi, askeri, ekonomik ve ticari boyutları da içersin.' Aramızda kültürel noktada zaten bir birlik söz konusuydu. 'Bu nasıl olabilir?' diye düşündük. 'Olsa olsa mevcut Türk devletlerinin bir araya gelmesiyle mümkün' denildi ve buna yönelik adım atıldı. Bu adımın atılmasıyla beraber de Türk devletleri arasındaki bu birliği, bu dayanışmayı hamdolsun başlatmış olduk."
Bugüne kadar da Türk devletleri arasındaki dayanışma ve birlik ruhunun bahsi geçen alanların hepsinde gelişmeye başladığını dile getiren Erdoğan, "Şu anda artık siyasi birlikteliğimiz hamdolsun mevcut. Askeri noktada en önemli dayanışmayı zaten malum Karabağ'da gösterdik. Karabağ dünyaya karşı bunun en büyük ispatı oldu. Yani bir devlet, bir millet böyle bir dayanışmayı arkasında görürse neticeyi de alabilir mesajı verildi. Karabağ'da da işte o netice alındı." dedi.
"Dünyanın umudu Türk devridir"
Teşkilatın dinamizminin artık işlevsiz kalmaya başlayan küresel mekanizmaların boşluğunu kısa zamanda doldurma noktasında umut verdiğini vurgulayan Erdoğan, "Türk Devletleri Teşkilatı, uluslararası sistemdeki tıkanıklıkları açmak, etkin ve kalıcı çözümler üretmek için dünyanın yükselen gücü haline gelmektedir. Geleceği ve bugünkünden daha kapsayıcı, daha adil bir dünyayı inşa etmek için daha çok çalışacağız. Çünkü dünyanın umudu Türk devridir." diye konuştu.
Erdoğan, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına ilişkin Amerikan kaynaklı yayın organlarında, "BM şemsiyesinde Gazze'ye bir güç konuşlanması, barış gücü şeklinde çok uluslu askeri güç ya da Arap ülkelerinin çoğunlukta olduğu mekanizmalar" gibi üç farklı senaryodan bahsedildiği belirtilerek "Türkiye bu planlamaların içerisinde yer alır mı? Hem garantörlük konusu hem de böyle bir uluslararası barış gücü gibi konular gündeme geldiğinde Türkiye, bu tarz askeri oluşumların içerisinde yer alır mı?" sorusunu ise şöyle yanıtladı:
"Garantörlük konusunu bu olaylar başladığı andan itibaren sürekli söyledik, söylüyoruz. Dedik ki eğer Türkiye'ye bir garantörlük görevi düşerse biz görevi almaya hazırız, garantör ülke olabiliriz. Kıbrıs'ta, Yunanistan garantör ülke olabiliyor, İngiltere garantör ülke olabiliyor, Türkiye haliyle garantör ülke ise Gazze'de neden benzeri bir yapı olmasın? Gazze'de Türkiye'nin garantör ülke olmasından daha tabii ne olabilir? Yani biz orada da garantör ülke rolünü üstlenebiliriz. Bunun şekli ne olur, onu olaylar gösterir, onu zaman gösterir. Bunun güvenlik boyutu da olur, siyasi boyutu zaten olacaktır ve bütün bunlarla beraber tarihi ve kültürel boyutu da var zaten. Bu tarihi arka planın şekillendirdiği bir yapı söz konusu ve Türkiye olarak bizim başat bir rol üstlenmemiz gerekir. Bu da tarihle bugünü ve geleceği adeta şekillendiren bir gelişme olacaktır."
"Başta Amerika olmak üzere bütün Batı şu anda İsrail'in yanında"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, saldırıların başlamasının üzerinden bir aya yakın zaman geçtiğine işaret ederek, "Şu anda gelişmeler işi biraz daha İsrail'in aleyhine doğru taşıyacak diye görüyoruz. İsrail bu acımasız adımı kendi gücüyle atmadı. Amerika dendiği zaman akla Amerika'nın kendisi gelmemeli. Amerika bana göre Batı'nın içerisinde değerlendirilmeli. Başta Amerika olmak üzere bütün Batı şu anda İsrail'in yanında." ifadelerini kullandı.
Tüm bu yaşananlar bittiğinde Gazze'nin, 1967 sınırlarında, coğrafi bütünlüğe sahip, başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız Filistin devletinin ayrılmaz bir parçası olarak, huzurlu bir bölge olmasını istediklerini vurgulayan Erdoğan, "Tüm çabamız artık insanların ölmediği, yerlerinden edilmediği, hastanelerinin, sokaklarının, okullarının, ibadethanelerinin bombalanmadığı huzurlu bir Gazze, huzurlu bir Filistin içindir. Bu sebeple bunu sağlayacak formülleri oluşturuyor ve dünyaya ilan ediyoruz. Oluşturulmaya çalışılan diğer formülleri de hakkaniyete uygunluk ilkesi çerçevesinde inceliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüştükleri tüm liderlerle bu konuları konuşarak onlara bölgede adil ve kalıcı bir barış tesis edilmeden bölgeye huzur gelmeyeceğini anlattıklarını da söyledi.
İsrail'in katliamlarına göz yuman ve kendi savundukları değerleri çiğnemeyi dahi göze alarak İsrail'in arkasında konumlanan devletlerin de bunun farkında olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Biz, bölgeye huzuru ve barışı getirecek formülleri destekleriz. Filistinlilerin yaşamlarını daha da karartacak, onları tarih sahnesinden aşama aşama silecek planların ise destekçisi olmayız. Sivilleri gözlerini dahi kırpmadan öldüren, kundaktaki bebeklerin, hastanedeki yaralıların üzerine bomba yağdıran İsrail'i daha pervasız hale getirecek formüller bizim açımızdan çözüm değil, çözümsüzlük kaynağıdır."
"Görüşme trafiğimiz önümüzdeki günlerde de sürecek"
Gazze'de İsrail saldırılarının durdurulması noktasındaki diploması trafiğine ilişkin soru üzerine, bugüne kadar birçok görüşme yaptıklarını belirten Erdoğan, şunları söyledi:
"Bu ay içerisinde Riyad'da gerçekleşecek İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi var. O zirveye katılacağız. Yine önümüzdeki hafta bir de Özbekistan ziyaretimiz olacak. Bunlar çok kritik zamanda, kritik ziyaretler olarak önümüzde duruyor. Bu ay sonu İran Cumhurbaşkanı Sayın İbrahim Reisi gelecek, onunla görüşmemiz olacak."
Doğudan batıya, kuzeyden güneye herkesle görüşerek akan kanın durmasını sağlamaya çalıştıklarını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Görüşme trafiğimiz önümüzdeki günlerde de sürecek. İsrail'in hukuk tanımayan anlayışını dizginlemekte aciz kalan uluslararası toplum en başta kendi ilkelerini yok saymaktadır. Filistinlilerin maruz bırakıldıkları katliamı görmezden gelmeleri yetmezmiş gibi İsrail ile kucaklaşma yarışına giriyor ve daha çok bebek öldürmeleri için onları cesaretlendiriyorlar. Vicdanlarını hapsettikleri zindanlar yarın onlar için utanç duvarları olacaktır. Daha önce göz yumdukları katliamlar hatırlatılınca boyun büken Batılı devletler, Gazze katliamındaki tutumlarının utancının altında ezileceklerdir. Nerede adalet diye haykırıyoruz. Nerede barışı korumak üzere kurulmuş uluslararası kuruluşlar? Nerede insan hakları savunucuları?"
Devlet yöneticileri sussa bile halkların susmadığına dikkati çeken Erdoğan, "Avrupa sokaklarında onca yasağa, onca engellemelere rağmen halklar adalet istiyor meydanlarda. Terör örgütlerinin militanlarına ifade özgürlüğü kılıfıyla son derece müsamahalı davranan kimi ülkeler, bir halkın sembolü Filistin bayrağını yasaklamaya dahi kalktılar. Neyse ki vicdan sahibi insanlar o yasaklara aldırış etmedi." ifadelerini kullandı.
"Bu işin bir numaralı sorumlusu Netanyahu'dur"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, izlenecek yola ilişkin şu bilgileri verdi:
"İsrail çok yanlış bir adım attı. Bu adımla aslında kendi geleceğini kararttı diyebilirim. Bu sadece İsrail'i değil, İsrail'in dışındaki uzantılarını da rahatsız eden bir durum. Onun için yapılması gereken buradan geri adım atması ve bu işin durmasıdır. Bu işin bir numaralı sorumlusu da İsrail Başbakanı Netanyahu'nun ta kendisidir ve şu an itibarıyla İsrail'de Netanyahu aleyhinde konuşmalar başlamıştır. Onu dünya siyaseti de yargılıyor. En önemlisi de Birleşmiş Milletler'deki Gazze'de acil ateşkes talebi oylamasında 121 ülkenin İsrail'in ve beraberindekilerin karşısında durmasıdır. Oylamada sadece 45 ülke çekimser kaldı ve 14 ülke İsrail'den yana tavır takındı. Amerika'yı bir kenara koyarsanız, İsrail'in yanında kimse yok. Bu neyi gösteriyor, senin istediğin kadar silahın olsun, istediğin kadar paran olsun yetmiyor. Birlemiş Milletler'deki oylama çok önemliydi. Aslında bu oylama bir karnedir. Bu karnede İsrail sınıfta kalmış, geçer not alamamıştır. Bu oylamanın benzerleri bundan önce de oldu ama kimse İsrail'e bir şey yapamadı."
"Savaş suçlarının cezalandırılması için elimizden geleni yapacağız"
İstanbul'da düzenlenen Büyük Filistin Mitingi'nde İsrail'in insan hakları ihlallerini ve savaş suçlarını Uluslararası Ceza Mahkemesine taşıyacak girişimlere destek vereceği açıklamasını hatırlatan Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:
"Bunun çalışmasını başta Dışişleri Bakanlığımız olmak üzere ilgili makamlarımız yürüteceklerdir. Küresel sistem ve uluslararası hukuk şimdi çetin bir sınavdadır. İsrail durdurulamazsa, yapılanların hesabı İsrail'e sorulamazsa insanların uluslararası hukuka da küresel sisteme de zaten azalan güveni yok olmaya yüz tutacaktır. Biz uluslararası hukuku işletmek için, savaş suçlarının cezalandırılması için elimizden geleni yapacağız."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gazze'deki olası ateşkes ile ilgili soruyu şöyle yanıtladı:
"Ateşkes noktasında şu anda Birleşmiş Milletler üyesi devletler maalesef ikiye bölünmüş durumda. BM oylamasındaki 121 ülke, ateşkesi bana göre sağlıklı olarak isteyenler. 45 ülke ise isteyelim mi istemeyelim mi noktasında duruyor. 14 ülke ise ateşkese hayır diyor. Dünyada böyle bir yapı söz konusu. Bu nedenlerle ben İslam İşbirliği Teşkilatı Riyad Zirvesi'ni çok önemsiyorum. Riyad'da biz ateşkes için hem yükleneceğiz hem de bu ateşkeste usul itibarıyla neler olması lazım, esasta neler olması lazım onun ön çalışmalarını yapacağız. Zirvede bu usul-esas konusunda sunumlarımızı yapacağız
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.