Cumhurbaşkanı Erdoğan İskenderun'da

Cumhurbaşkanı Erdoğan İskenderun'da
 - Erdoğan: (2)- "Davet edildiğim toplantılara, programım el verdiği ölçüde katılmaya gayret ettim. Biliyorsunuz bunu bile hazmedemediler. O malum...

 

- Erdoğan: (2)

- "Davet edildiğim toplantılara, programım el verdiği ölçüde katılmaya gayret ettim. Biliyorsunuz bunu bile hazmedemediler. O malum terör örgütünün arkasında olduğu yapı ne diyor? 'Her çağrıldığı yere gidiyor.' Elbette gideceğim, ben milletimin içinden geldim, her fırsatta milletime gidiyorum, milletime. Siz dağa gidiyorsunuz, ben milletime gidiyorum. Onlar talimatı Kandil'den alıyor, ben ise talimatı milletimden alıyorum. Farkımız bu"

- "Sen dürüstsen, namusluysan gelirsin burayı incelersin. Gerçekten burada böyle bir şey var mı, yok mu? Ben TRT programında söyledim mi, hodri meydan dedim mi? Gel dedim incele. 'Eğer altın kaplı klozet varsa ben bu makamı bırakacağım' dedim. Ama bulamayacaksın, sen CHP'nin başından gitmeye hazır mısın? Yapamaz"

 

 

HATAY (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Davet edildiğim toplantılara, programım el verdiği ölçüde katılmaya gayret ettim. Biliyorsunuz bunu bile hazmedemediler. O malum terör örgütünün arkasında olduğu yapı ne diyor? 'Her çağrıldığı yere gidiyor.' Elbette gideceğim, ben milletimin içinden geldim, her fırsatta milletime gidiyorum, milletime. Siz dağa gidiyorsunuz, ben milletime gidiyorum. Onlar talimatı Kandil'den alıyor, ben ise talimatı milletimden alıyorum. Farkımız bu" dedi.

 

"Cumhurbaşkanı Halkla Buluşuyor" programları kapsamında İskenderunlularla buluşan Erdoğan, Anıt Meydanı'nda halka hitap etti.

 

Siyasi hayatı boyunca hep birlik, beraberlik, kardeşlik, huzur ve hizmet vurgusu yaptığını ifade eden Erdoğan, bu süre boyunca her zaman milletle birlikte olduğunu, beraber yürüdüklerini anlattı.

 

Makamların geçici, tevazunun ise en büyük zenginlik olduğunu belirten Erdoğan, "Cumhurbaşkanı olsan ne yazar. Sonunda gideceğin yer belli, toprak. Oradan geldik, oraya gideceğiz. 2,5 metreküp bir mezar. Oraya gömecekler. Hoca efendi, 'cumhurbaşkanı niyetine' demeyecek ki, 'er kişi niyetine' diyecek. Başbakan olsan ne yazar, aynı şey söylenecek. Trilyoner olsan ne yazar, aynı şey söylenecek. Ondan sonra bütün seni seviyor gibi görünenlerin hepsi çekip gidecek. Ama mesele ne? Baki kalan bu kubbede hoş bir sedaymış meğer" diye konuştu.

 

Adnan Menderes'i idam edenleri kimsenin hatırlamadığını ancak Menderes'i kimsenin unutmadığını dile getiren Erdoğan, millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldiklerini ve böyle devam edeceklerini söyledi.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kimi zaman tek tek, kimi zaman hep birlikte üstüme geldiler. İstanbul'a belediye başkanı oldum, hizmet için attığım her adımda karşıma çıktılar. Okuduğum bir şiir yüzünden cezaevine giderken içlerinden derin bir oh çektiklerini biliyordum" dedi.

 

- "Milletle bağımızı onlar bilmiyor"

 

Okuduğu şiirin Gazi Mustafa Kemal'in 'idolüm' dediği Ziya Gökalp'e ait olduğunu ve şiirin ve Milli Eğitim Bakanlığının kitaplarında da bulunduğunu anlatan Erdoğan, alandakilerin "Bir daha, bir daha" tezahüratları üzerine şiiri tekrar okudu.

 

Erdoğan, "Minareler süngü, kubbeler miğfer, camiler kışlamız, müminler asker. Hiçbir şey bizi sindiremez, gökler yerler açılsa, üzerimize tufanlar, yanar dağlar saçılsa... Biz oyuz ki imanıyla övündüğümüz ecdadımız, hiçbir zaman tanklara, toplara eyvallah etmemiş. Zaferlerin kapısı, Anadolu'nun tapusu, Malazgirt'ten Çanakkale'ye kadar ecdadımın o içinde bulunduğu iman birliği, iman kardeşliğiydi. Burada olduğu gibi" diye konuştu.

 

Erdoğan, şöyle devam etti:

 

"İşte bizim milletimizle olan bağımızı onlar bilmiyorlardı. Sanıyorlardı ki hapishane duvarları bu irtibatı koparmaya yeter. Ben tüm geceler bana gelen mektuplara cevaplarımı yazardım. 10 bine yakın mektup yazdım. Şimdi bazen Anadolu'ya gittiğimizde bakıyorum ki o mektuplar çerçevelenmiş ve bana getirip onu gösteriyorlar. İşte mutluluk bu. Kopuyor mu bağ, kopmuyor. Ben en verimli, en güzel çalışmalarımı o dönemde demir parmaklıklar arkasında yaptım. Kuruluşunun üzerinden 1,5 yıl geçmeden partimiz iktidara geldi. Başbakan oldum. O egemen güç olduğunu zannedenler ne diyordu, muhtar bile olamaz. Doğru, muhtar olamadım. Başbakan oldum. Arkasından da cumhurbaşkanı oldum. Milletimin desteğiyle, hayır duasıyla o engelleri aştık. 10 Ağustos'ta cumhurbaşkanı olduğumda da bazılarının içten içe oh be kurtulduk diye sevindiklerini biliyorum. Sanıyorlardı ki cumhurbaşkanı olunca ben milletimle selamı sabahı kesip sırça köşklere kapanacağım. Ama yine yanıldılar."

 

- "Milletin içinden geldim"

 

Cumhurbaşkanı olduktan sonra yurt dışında 30 ülkeyi ziyaret ettiğini anlatan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda muhtarlardan, esnafa, işçilerden öğrencilere, kadınlardan iş adamlarına kadar her kesimden vatandaşlarla bir araya geldiklerini, davet edildiği toplantılara programının el verdiği ölçüde katılmaya gayret gösterdiğini söyledi.

 

Erdoğan, "Biliyorsunuz bunu bile hazmedemediler, o malum terör örgütünün arkasında olduğu yapı ne diyor? 'Her çağrıldığı yere gidiyor.' Elbette gideceğim. Ben milletimin içinden geldim. Her fırsatta milletime gidiyorum. Siz dağa gidiyorsunuz, ben milletime gidiyorum. Farkımız bu. Onlar talimatı Kandil'den alıyor. Ben ise talimatı milletimden alıyorum. Farkımız bu" diye konuştu.

 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndaki klozet kapaklarına ilişkin açıklamasını eleştiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

"Şimdi işi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki affedersiniz klozet kapaklarına bağladılar. Şimdi ana muhalefetin başındaki zat diyor ki 'Külliyedeki klozet kapakları altın kaplama.' Ben hemen genel sekreterime talimat verdim. 'Hemen' dedim 'kendilerine bir yazıyla deyin ki genel başkanınız gelsin külliyeyi gezdireyim. Kendisi nerede o altın kaplama klozetler bize göstersin.' Kardeşlerim, ne diyor biliyor musunuz? 'Ben orayı kastetmedim.' Hemen manevra. Zaten buna çarkçı diyorlar ya. Cevap veriyor genel sekreteri, 'O kaçak külliyeye veya kaçak sarayda oturmanın cevabını versin.' Onun cevabını zaten Danıştay verdi. Ama bunların ondan da haberi yok. Bu açıklamaların hepsi yapıldı.

 

Adamların takıldığı yer neresi biliyor musunuz değerli kardeşlerim, ben diyorum ki, 'eğer sen dürüstsen, namusluysan gelirsin burayı incelersin. Gerçekten burada böyle bir şey var mı, yok mu?' Ben TRT programında söyledim mi, 'hodri meydan' dedim mi? 'Gel' dedim 'incele. Eğer altın kaplı klozet varsa ben bu makamı bırakacağım' dedim. Ama bulamayacaksın, sen CHP'nin başından gitmeye hazır mısın? Yapamaz."

 

Kemal Kılıçdaroğlu'nun eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ı da aldattığını kaydeden Erdoğan, "Bunun yalanı bir değil. Baykal ile görüştü, çıktı, gazeteciler sordu aday mısınız? 'Hayır, değilim' dedi. Sonra ne oldu? Bu biliyorsunuz kaset genel başkan. Fakat işte pazar günü bunun için çok önemli" dedi.

 

(Sürecek)

 

 

 

- Erdoğan: (3)

- "Bakıyoruz ki hiçbir parti, olması gereken yerde durmuyor, savrulmuşlar. Hepsi bir yere doğru gidiyor. Fakat millet olduğu yerde duruyor. Milli iradeyi savuramıyorlar. Milli irade, Pazar günü de zaten o bulunduğu yerden kararını verecek. Bunlar ya Kandil'le ya Pensilvanya ile aynı hizaya dizilmiş, bir de eş başkan var ya, onun sazı eşliğinde eski Türkiye türküsü çağırıyor. Bu koro, millete ancak ağıt yaktırır, ağıt"

- "Milleti, akıllarınca tehditle, korkutmayla, aba altından sopa göstermeyle yola getirmeye, tercihini yönlendirmeye çalışıyorlar. Anlaşılan bunlar, bu milletin tarihine hiç bakmamışlar. Baksalardı orada Çanakkale'yi görürlerdi, Kut'ül Ammare'yi görürlerdi. Bakü'ye yürüyen Kafkas İslam Ordusu'nu görürlerdi. Tarihimize baksalardı orada Kurtuluş Savaşı'nı, Gazi Mustafa Kemal'i görürlerdi. Tarihimizi inceleselerdi orada 14 Mayıs 1950'de milletin iradesine, sandığa nasıl sahip çıktığını görürlerdi"

- "Bu millet, istiklalinin ve istikbalinin üzerine hesap yapanlara cevabını, cephede de sandıkta da en güzel şekilde vermiş bir millettir. 7 Haziran, yani bu Pazar, milletimizin, tüm bu şer odaklarına bir kez daha inanıyorum ki en güçlü şekilde cevabı olacaktır"

 

 

HATAY (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bakıyoruz ki hiçbir parti, olması gereken yerde durmuyor, savrulmuşlar. Hepsi bir yere doğru gidiyor. Fakat millet olduğu yerde duruyor. Milli iradeyi savuramıyorlar. Milli irade, Pazar günü de zaten o bulunduğu yerden kararını verecek. Bunlar, ya Kandil'le ya Pensilvanya ile aynı hizaya dizilmiş, bir de eş başkan var ya, onun sazı eşliğinde eski Türkiye türküsü çağırıyor. Bu koro, millete ancak ağıt yaktırır, ağıt" dedi.

 

"Cumhurbaşkanı Halkla Buluşuyor" programları kapsamında İskenderunlularla buluşan Erdoğan, Anıt Meydanı'nda halka hitap etti.

 

"Kardeşlerim, başımızı iki elimizin arasına alalım. Ne diyor? 'Diyanet İşleri Başkanlığını kaldıracağız'. Diyen kim? Terör örgütünü arkasına alan malum parti" ifadelerini kullanan Erdoğan, Kur'an-ı Kerim'in, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bastırılan Kürtçe mealini Güneydoğu Anadolu'da gittiği yerlerde gösterdiğini anımsattı.

 

Erdoğan, "Çıkmış, o malum partinin eş başkanı, diyor ki 'Diyanet, aslında böyle bir Kur'an bastırmadı. Bir vakıf bastırdı'. Tabii ertesi gün Diyanet İşleri Başkanlığı, görüntülü olarak 10 bin Kürtçe mealli Kur'an'ın bastırıldığını açıkladı. Sen mi açıklarsın. Hemen arkasından dediler ki 'Kaynak diyorsunuz, işte kaynak. Nedir kaynak? Diyanet İşleri Başkanı'nın bindiği Mercedes'. Neymiş o Mercedes? 1 trilyon, yani bugünkü parayla 1 milyon" diye konuştu.

 

Bu aracın değerinin 320 bin lira olduğunu ifade eden Erdoğan, "Diyanet İşleri Başkanımız bunu bana sorsaydı, ben Diyanet İşleri Başkanıma derdim ki 'Sakın ha bunu geri vermeyeceksin. Sen bu arabaya bineceksin'. Bu iftirayı sana atanlar, kendilerinin çocukları yarış arabalarına biniyor. Kendilerinin altında Mercedesler var, Audi'nin en kralı var" dedi.

 

Kendi kullandığı zırhlı Mercedeslerden birini, Diyanet İşleri Başkanına tahsis ettiğini belirten Erdoğan, "Niye? Benim Diyanet İşleri Başkanım, Vatikan'ın Papasından geri mi ya? Onunla mı mukayese ediyoruz" ifadelerini kullandı.

 

-"Bu makam, bir itibar makamıdır"

 

İtalyan havayolları Alitalia'nın, Papa için uluslararası seyahatlerde uçak tahsis ettiğine değinen Erdoğan, "Başbakanımızla da konuşacağım. O da şu. Bizim havuzumuzdaki uçaklardan bir tanesini uluslararası seyahatte biz de Diyanet İşleri Başkanımıza tahsis edeceğiz. Bu makam, bir itibar makamıdır. Bu makamla kimse bu şekilde oynayamaz" diye konuştu.

 

Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "İmam hatipleri kapatacaklarını" söylediğini, Kayseri'de ise böyle bir şey söylemediğini dile getirdiğini kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

"Ne söyledin? Seçim beyannamende var. 'Bir artı sekiz, artı dört'. Ne demek bir artı sekiz? Orta kısmın kapatılması demektir. Kardeşlerim, Müslüman bir sokulduğu yerden bir daha sokulmaz. Daha önce 'bir artı sekiz' diyerek orta kısmı kapattılar. 600 bin öğrenci vardı, 60 bine düştü. Şimdi ne oldu? Orta kısımlar hepsi açıldı mı? Açıldı. Katsayı kalktı mı? Öğrenci sayısı nereye çıktı? 60 binden 1 milyona çıktı. Kimse zorla imam hatibe göndermiyor ki. Aileler isteyerek, severek çocuğunu gönderiyor. Sana ne? Sana ne?"

 

Kendisinin ve çocuklarının imam hatip mezunu olduğunu anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:

 

"Yani bana engel mi koyacaktın? Koydunuz. Nasıl koydunuz? Çocuklarımızı bu ülkede üniversiteye göndertmediler. Hani televizyonlarda izliyorsunuz ya. O kızlarımızın başlarındaki başörtüleri nasıl çekip alıyorlar. Birincilikle bitiriyor, 'Ama senin başörtün var, sana diploma vermeyeceğiz' diyor. Bu ülkede bunlar yapıldı mı? Yapıldı. 'Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya' dediler ve o zamanlar o üniversitede rektör yardımcısı olan, şimdi inkar ediyor. 'Böyle bir ikna odası yoktu' diyor. Hepsini yaptılar, hepsinin kayıtları var. Özgürlük, eğitimde öğretimde özgürlük şimdi var. İsteyen istediği yere gidecek, istediği üniversiteye girecek. Ayaklarda prangalar olmayacak. İşte biz, bunu yaptık."

 

Üniversite sayısını 76'dan 193'e çıkarttıklarını anlatan Erdoğan, "İskenderun'da da var biliyorsunuz. Teknik üniversite kuruldu. İnşallah yeni yasama yılıyla birlikte, kanun tamam çıktı, rektörünün atamasını da yapacağız ve ondan sonra da örgütlenme, binaları her şeyi zaten var, hocalar hazır ve bir an önce de inşallah öğrenci alımı başlayacak" dedi.

 

- "Hiçbir parti, olması gereken yerde durmuyor"

 

"Siyasi partilerin bu kadar uçlara savrulduğu pek az seçim yaşadığını" dile getiren Erdoğan, "Bakıyoruz ki hiçbir parti, olması gereken yerde durmuyor, savrulmuşlar. Hepsi bir yere doğru gidiyor. Fakat millet olduğu yerde duruyor. Milli iradeyi savuramıyorlar. Milli irade, Pazar günü de zaten o bulunduğu yerden kararını verecek. Bunlar, ya Kandil'le ya Pensilvanya ile aynı hizaya dizilmiş, bir de eş başkan var ya, onun sazı eşliğinde eski Türkiye türküsü çağırıyor. Bu koro, millete ancak ağıt yaktırır, ağıt" görüşünü dile getirdi.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişte yıllarca anaların, yitirdikleri evlatlarının arkasından, hayatları zindana dönen insanların ise uçup giden hayallerinin arkasından ağıt yaktıklarını, 1990'larda terörle, krizle, acıyla milletin geleceğinin karartıldığını söyledi.

 

Geçen 12 yılda, Türkiye'yi 3 kat büyüttüklerini ve ülkenin önünü açtıklarını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

 

"Bunlarda hemen eski günlerin özlemi depreşti. Eski Türkiye'de hayat bulabileceklerini biliyorlar. Milletimiz, 2002 seçimlerinden beri bunlara hep 'Oturun oturduğunuz yerde' dedi. 2007'de cumhurbaşkanlığı seçimi kriziyle bir yol bulmaya çalıştılar, derslerini aldılar. 2010'da anayasa değişikliği referandumunda bir çatı kurdular, başlarına yıkıldı. Cumhurbaşkanlığı seçiminde, 14 parti bir araya geldiler, bu kardeşinizin karşısında, siz de onlara yine dersini verdiniz. Biz, sadece Allah'ın huzurunda rükuda eğiliriz. Başka hiçbir yerde bugüne kadar eğilmedik ve eğilmeyeceğiz."

 

- "İçeridekiler yetmedi, şimdi dışarıdan da takviye aldılar"

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunların aralarında çizgi mizgi hiçbir şey yok. Hepsini kaldırdılar. Aynı programla, aynı sloganlarla, aynı vaatlerle, aynı tehditlerle milletin kapısına dayandılar" diye konuştu.

 

Dün Iğdır'da ve bugün de Kars'ta vatandaşlara hitap ettiğini hatırlatan Erdoğan, "Ne diyorlar biliyor musun? 'Sürekli tehdit'. Çünkü biliyorlar ki tehdit olmadığı zaman oy alamayacaklar ve bunun için de tehdit yoluna başvuruyorlar. Bu tehdide rağmen şu anda vatandaşımız direniyor. 'Çünkü bu bizim haysiyetimiz' diyor. 'Onurumuz' diyor. Ama bazı yerlerde de tabii direnemiyor. Bu ittifakta her şey var, sadece millet yok" dedi.

 

Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

 

"İçeridekiler yetmedi, şimdi dışarıdan da takviye aldılar. Bakınız son günlerde Amerika'daki, İngiltere'deki gazetelerde, dergilerde, peş peşe bizim seçimlerle ilgili haberler yer alıyor. Sultan Abdülhamit'e ne yaptıysalar, Menderes'e ne yaptıysalar, Turgut Özal'a ne yaptıysalar, bana ne yaptıysalar yapmaya devam ediyorlar. Tutacak mı? Haber dediysek bildiğiniz anlamda haber değil. Eski Türkiye koalisyonuna destek haberleri bunlar. New York Times gazetesi, Türkiye'nin üzerinde kara bulutlar dolaştırıyor. Economist dergisi, 2011 seçimlerinde 'CHP'ye oy verin' çağrısı yapmıştı. Bu defa bölücü örgütün güdümündeki partide karar kılmış, ona oy istiyor. The Guardian gazetesi, 'Türkiye'de anayasa değişsin ama bunu Erdoğan yapmasın' diyor.

 

Kandil'deki bölücü örgütün yöneticisi de 'Erdoğan'dan kurtulmak istiyorsanız, malum partiye oy verin' diyor. Dikkat ederseniz, içeridekilerle dışarıdakiler, eski Türkiye ittifakının aklından, milletin gönlüne girerek, seçimden netice elde etmek diye bir şey geçmiyor. Milleti, akıllarınca tehditle, korkutmayla, aba altından sopa göstermeyle yola getirmeye, tercihini yönlendirmeye çalışıyorlar. Anlaşılan bunlar, bu milletin tarihine hiç bakmamışlar. Baksalardı orada Çanakkale'yi görürlerdi, Kut'ül Ammare'yi görürlerdi. Bakü'ye yürüyen Kafkas İslam Ordusu'nu görürlerdi. Tarihimize baksalardı orada Kurtuluş Savaşı'nı, Gazi Mustafa Kemal'i görürlerdi. Tarihimizi inceleselerdi orada 14 Mayıs 1950'de milletin iradesine, sandığa nasıl sahip çıktığını görürlerdi. 'Yeter karar milletindir' ifadesini görürlerdi. 12 yıldır, bu milletin her defasında vesayete nasıl ders verdiğini görürlerdi."

 

Bu milletin, istiklalinin ve istikbalinin üzerine hesap yapanlara cevabını, cephede de sandıkta da en güzel şekilde vermiş bir millet olduğunu ifade eden Erdoğan, 7 Haziran'da milletin, tüm bu şer odaklarına bir kez daha en güçlü şekilde cevabı olacağına inandığını vurguladı.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ben, 1939 yılında tüm dünyaya ibretlik bir cevap veren Hatay'dan, bu seçimde de aynı kararlılıkla bir netice ortaya koymasını bekliyorum. Hatay, Pazar günü bir kez daha özgürlük ve demokrasi bayramına hazır mıyız? O zaman Hacı Bektaş Veli'nin diliyle konuşuyorum. Hazır mıyız? Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız. Yetmez, kardeş olacağız. Hep birlikte Türkiye olacağız. İşte mesele bu. Bunu kıskanıyorlar" dedi.

 

(Sürecek)

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.