Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bize ikide bir kriter dayatmasınlar, burası Türkiye

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bize ikide bir kriter dayatmasınlar, burası Türkiye
 Cumhurbaşkanı Erdoğan, vizesiz olarak AB'ye seyahat konusunda "Bize ikide bir kriter dayatmasınlar, burası Türkiye." dedi. İSTANBUL Cumhurbaşkanı...

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, vizesiz olarak AB'ye seyahat konusunda "Bize ikide bir kriter dayatmasınlar, burası Türkiye." dedi.

 

İSTANBUL

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Dünya İnsani Zirvesi kapsamında BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun ile Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde basın toplantısı düzenledi.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirve sonuçlarını takip etmeyi, bunları uygulamayı, taahhütleri yerine getirmeyi, insanlığa karşı görevlerinin bir parçası olarak gördüklerini belirterek, ev sahibi olarak işlerinin burada bitmediğini, tam tersine sorumluluklarının arttığının farkında olduklarının altını çizdi.

 

Karşı karşıya kalınan insani krizleri çözmenin, öncelikle üye ülkelerini sorumluluğu olduğuna işaret eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

 

"Doğru ve kalıcı çözümlere ancak uluslararası kuruluşlar, sivil toplum örgütleri, özel sektör ve krizlerin mağduru olan kesimler olarak işbirliği yaparak ulaşabiliriz. Doğrusunu isterseniz dünyanın neresinde yaşarsak yaşayalım, artık hiçbirimiz kendimizi insani krizlerin etkilerinin dışında tutamayız. Buna silahlı çatışmalardan terör saldırılarına, doğal afetlerden iklim değişikliğine kadar tüm insani krizler dahildir. Sınırlar, mesafeler, yükseltilmiş duvarlar, tel örgüler bizi sorunlardan uzak tutmaya yeterli olmayacaktır. Bunun en son örneğini 6 yıldır süren Suriye krizinde hem de çok acı bir şekilde yaşıyoruz. Akdeniz'in azgın dalgalarının yuttuğu hayatlar, sahillere vuran masum çocuk bedenleri bu mesajı adeta bir tokat gibi insanlığın suratına çarpıyor. 12 milyon insanın yerinden edildiği, bunların 5 milyonunun çeşitli ülkelere dağıldığı bu insani kriz karşısında birkaç komşu ülke dışında kimse iyi bir sınav verememiştir."

 

"Küresel vicdanın kayıtsızlığı, sorunların temel nedeni"

 

Erdoğan, bu konuda gelişmiş ülkeler başta olmak üzere herkesin sorumluluk üstlenmesi gerektiğini vurgulayarak, "Maalesef bugün insani krizlere maruz kalan yüz binlerce kişi, imkan ve kaynak kıtlığından değil, merhamet yoksunluğundan kaybediyor, hayatını kaybediyor. Küresel vicdanın yaşanan trajediler karşısındaki kayıtsızlığı bugünkü sorunlarımızın da temel nedenidir. Gelişmiş teleskoplarla, uydularla uzayın derinliklerini araştıran insanlık, hemen yanı başındaki acıları, sorunları, krizleri adeta görmüyor. Bu çarpıklığı düzeltmek için küresel vicdanı hayata geçirmeliyiz. Bizlerin, çocuklarımızın, torunlarımızın ve insanoğlunun gelecekteki tüm nesillerini ilgilendiren bu sorunun çözümü için 2 gün boyunca çalıştık" diye konuştu.

 

Zirve vesilesiyle insanlığın ortak vicdanında küçük de olsa kıpırdanma sağlandıysa kendilerini başarılı olmuş sayacaklarını ifade eden Erdoğan, "Bu zirve kayıtlarda geçmişte yapılan ve sadece konuşulup dağılınan sayısız toplantılardan biri olarak eğer yerini alacaksa, gerçekten üzülürüm. Ümidim ve beklentim, Dünya İnsani Zirvesi'nin gerçekten insani sonuçlara vesile olmasıdır. Çünkü yardıma ihtiyaç duyan mağdurlara el uzatmak insan olmanın gereğidir" dedi.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerinin devamında şu ifadelerde bulundu:

 

"Gelişmiş teleskoplarla, uydularla uzayın derinliklerini araştıran insanlık, hemen yanı başındaki acıları, sorunları, krizleri adeta görmüyor. Bu çarpıklığı düzeltmek için küresel vicdanı hayata geçirmeliyiz. Bizleri, çocuklarımızı, torunlarımızı ve insanoğlunun gelecekteki tüm nesillerini ilgilendiren bu sorunun çözümü için iki gün boyunca çalıştık. Şayet bu zirve vesilesiyle insanlığın ortak vicdanında küçük de olsa bir kıpırdanma sağlayabildiysek kendimizi başarılı olmuş sayacağız."

 

"Yardım faaliyetleri insanlığa karşı sorumluluğumuzun ürünüdür"

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye olarak insani yardımlar yanında sorunun asıl çözümü olduğuna inandığımız insani kalkınma yardımları alanında da çok ciddi faaliyetler yürütüyoruz. Somali örneğinde olduğu gibi, kendi adımızla anılan insani kalkınma modelleri ortaya çıkardık. Balkanlardan Orta Asya'ya, Afrika'dan Ortadoğu'ya kadar geniş bir coğrafyada gerçekleştirdiğimiz yardım faaliyetleri, tarihi bağlarımız yanında insanlığa karşı sorumluluğumuzun ürünüdür. İnsani zirve, bu çalışmalarımızla ilgili birikimlerimizi tüm dünya ile paylaşmamıza vesile oldu." şeklinde konuştu.

 

Sözlerini "Bütün gelişmiş ülkeler başta olmak üzere, az önce Sayın Genel Sekreter'in ifade ettiği gibi G7 ülkelerinin, Sayın Şansölye dışında, burada olmayışı bana göre de üzüntü vericidir" şeklinde sürdüren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bunu G7 ülkelerinin yakın takibe alması gerekir. Bu kadar imkan var, bu kadar güç var ve bu imkanı, bu gücü en azından düşüncelerinizde, 'Ne gibi katkılarda bulunuruz?', Bunları buralarda ortaya koymak suretiyle diğer ülkeleri de teşvik etmek, herhalde gelişmiş ülkelerin en önemli görevleri arasında olsa gerek." değerlendirmesinde bulundu.

 

"Tüm terör örgütlerinin üzerine korkusuzca gidelim"

 

Suriye'nin kuzeyinde güvenli bölge oluşturulması konusunda da konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan dünyadaki gelişmiş ülkelerin liderleriyle görüştüğünü söyledi ve şu ifadelerde bulundu:

 

"Terörden arındırılmış, güvenli bölge olarak Suriye'nin kuzeyinde bir bölge kurulması teklifimiz var, Türkiye olarak. 'Orada yeniden bir şehir inşa edelim' diyoruz ve inşa ettiğimiz bu şehre Suriye'den göç etmek isteyenleri yerleştirelim, Türkiye'de kamplarda yaşayanları oraya yerleştirelim. Bunu dünyadaki gelişmiş ülkelerin liderleriyle görüştüm. Sayın Obama'yla da görüştüm, Sayın Merkel'le, Şansölyeyle dün de görüştüm. Ve hala da görüşüyorum, görüşeceğim. Fakat tabi herkeste şu endişe var. 'Bunun güvenliği ne olacak?' Ben de diyorum ki, şu anda hani bir zamanlar Amerika - Meksika arasında, malum güvenlik hattı vardı, Kıbrıs'ta yeşil hat var, o da bir güvenlik hattı. Buralarda bunu nasıl sağlamışsak, nasıl başarmışsak, orada da uçuşa yasak bölgeler ilan ederiz ve BM burada gerekli güvenlik tedbirini alır, hatta hatta gerekirse NATO'yu devreye sokmak suretiyle buranın güvenliği temin edilir. Yeter ki biz terör örgütünden, DAİŞ'ten, PYD, YPG, bunlardan ne yapmayalım? Çekinmeyelim, korkmayalım ve tüm terör örgütlerinin üzerine korkusuzca gidelim. Şunu unutmayalım ki eğer biz teröristler kadar cesur değilsek insanlığın bağımsızlık mücadelesini veremeyiz."

 

"Bu destek Suriyeli sığınmacılara verilen destektir"

 

"AB'nin Türkiye'ye 3 milyar avroluk yardım göndereceği bir durum söz konusu. Türkiye'ye yapılacak yardımlarla ilgili gelinen son nokta zirvede ele alındı mı? Siz hem terör örgütüyle mücadelede hem de bu mülteci krizi konusunda yük paylaşımı olması gerektiğini vurguladınız. Ülkelerin taahhütleri ne oldu?" sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:

 

"Dünya İnsani Zirvesi, aslında AB veya göç konularını önceleyen bir zirve olarak öne çıkmadı. Fakat ikili görüşmelerimizde bazı liderlerle bu konuyu görüştük. Bunlardan birisi tabii ki Sayın Şansölyeydi. Türkiye'ye verilecek 2016 için 3 milyar avro, 2017 için 3 milyar avro destek konusu benim ilk görüşmelerimde verilen bir sözdü. Hangisiydi? 3 milyar avro. Daha sonra Sayın Davutoğlu'nun yaptığı görüşme ile 2017-2018 için bir 3 milyar avro daha verilmesi gündeme geldi. Fakat şu ana kadar yapılanlara baktığımızda maalesef bu desteklerin söz verildiği gibi yürümediğini görüyoruz. Temmuz ayına kadar 1 milyar avronun verileceği istikametinde dün arkadaşlarımdan bana bir bilgi geldi."

 

"Türkiye lütuf beklemiyor"

 

Yetkililere "Bu desteği verseniz de vermeseniz de bu destek Türkiye'ye gelmiyor. Bu destek kamplardaki Suriyeli sığınmacılara, mültecilere verilen destektir." dediğini anımsatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

 

"Onların şartlarını daha iyiye götürmeye yönelik desteklerdir. Vermeyecekseniz, Türkiye lütuf beklemiyor. Bunu açık açık AB mensuplarına söyledim, burada da söylüyorum. Ama biz dürüstlük bekliyoruz. 'Türkiye kriterleri yerine getirecek'. Ne kriterini yerine getirecek Türkiye? Eğer sizin Türkiye'den kriter dediğiniz, bu çadırlarda, konteyner kentlerde Avrupa'ya gitmek üzere bekleyen veya gidebilecek olan insanların oralara gidişini engellemek suretiyle, AB'ye veya AB üyesi ülkelere bu konuda gayet önemli bir destek sağlayan Türkiye'ye karşı hala kriter koyuyorsanız, kusura bakmayın. Buna bir yere kadar tahammül edilir, bir yere kadar çekilir. Bir yere kadar çekildikten sonra da Türkiye nihai kararını verir. Nihai kararını verdikten sonra da kusura bakmayın 'siz düşünün' deriz."

 

Latin Amerika ülkelerinden, Schengen vizesi için Türkiye'den istenen şartların istenmediğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

 

"Onlar rahatlıkla geliyorlar, vizesiz olarak AB üyesi ülkelere giriyorlar da Türkiye'den bir müzakereci olması hasebiyle, aynı zamanda Gümrük Birliği'ne dahil bir ülke olması hasebiyle bu tür şeyleri neden istiyorsunuz? İşte buralarda hep soru işaretleri var. Bunları benim milletim biliyor. Onun için, şu anda 1 Haziran itibarıyla geri kabul anlaşmasına yönelik bir adım vardı, 30 Haziran itibarıyla da vize noktasında, adım atılacaktı. Eğer şu anda bu konuyla ilgili olarak arkadaşlarımız görüşmeleri yapacaklar, dışişleri bakanlarımız, bu noktada AB bakanlarımız, görüşmeleri yapacaklar ve bu görüşmelerde netice alındı, alındı. Alınmadığı takdirde kusura bakmasınlar. Türkiye Cumhuriyeti'nin parlamentosundan geri kabul anlaşmasına yönelik uygulama sürecine yönelik adım atılmasına ait karar, yasa çıkmaz. Bunu da ben çok açık, dün de söyledim kendilerine, bugün de bu soru üzerine buradan söylüyorum. Çünkü bize ikide bir kriter dayatmasınlar, burası Türkiye."

 

Yeni kabine

 

Başbakan Binali Yıldırım tarafından açıklanan yeni kabineye ilişkin soru üzerine Erdoğan, "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin yeni tablosuyla alakalı olarak gece geç saatlere kadar Sayın Başbakan'ın getirmiş olduğu liste üzerinde çalışmalarımı yaptım. Bu sabah da onayımı verdim" diye konuştu.

 

Erdoğan, kabinede 9 kişinin değişiminin söz konusu olduğunu dile getirerek, şunları söyledi:

 

"Bugüne kadar bu hizmeti vermiş olan arkadaşlarımıza, şahsım, milletim adına çok çok teşekkür ediyorum. Kurucusu olduğum bir partide bu arkadaşlarımın birçoğuyla beraber yürüdük. Şu anda zaten yine bir kısmı çok daha farklı görevlerde aslında istihdam ediliyor, istihdam edilecek. Bakan olmayabilir, partinin bazı yetkili kurullarında yer alır, bir kısmı parlamentoda yer alır. Siyasette kimse boşta kalmaz, yeter ki azmi, kararlılığı olsun, yeter ki olaya sıradan bir parti mensubu olarak değil veyahut da hükümet yetkilisi olarak değil, bir dava adamı olarak baksın. Böyle baktığı zaman zaten bu ülkeye hizmette inanıyorum ki kendilerine de bir görev düşecektir. Tabii buradaki anlayış da 'adama iş' mantığıyla değil, 'işe adam' mantığıyla yaklaşmaktır. Sayın Başbakan bu yaklaşım tarzıyla bir liste önümüze getirdi. O liste üzerinde çalışmamı yaptım. Daha sonra kendileriyle sabah bir istişarem oldu. Bu istişareden sonra da onayımı verdim. Kendileri de süratle kabineyi zaten açıkladı. Kabineyi açıkladıktan sonra grup konuşmalarını yaptılar, ardından Merkez Yürütme Kurulunu açıkladılar. Nitekim bakan olamayan bazı arkadaşların, şimdi Merkez Yürütme Kurulunda görev aldıklarını gördüm. Demek ki bu noktada istihdam edilme alanları mevcut. Bundan sonra daha farklı birimlerde de istihdam edilme şansları muhakkak olacaktır. Ülkemizin bu yeni süreci, yeni kabineyle inşallah 'yürüyüşe devam' diyerek, süratle çok daha farklı bir heyecanla yürüteceğine inanıyorum."

 

Muhabir: Andaç Hongur,Çiğdem Pala,Sibel Kurtoğlu

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.