Cuma Ali Yürekli: 'Hukukumuzda Yeni Gündem Konkordato Kurumu'
‘Hukukumuzda Yeni Gündem Konkordato Kurumu’
Cuma Ali Yürekli: 'Hukukumuzda Yeni Gündem Konkordato Kurumu'
Halk arasında "Borçların yeniden yapılandırılması", "İflasta yeni dönem", "Vazgeçilen alacaklar" gibi adlar takılan konkordato, nedir ne değildir?
Konkordato müessesesi ile ilgili köklü değişiklikler yapan 28/02/2018 tarih ve 7101 sayılı yasa 15 mart 2018 tarihinde yürürlüğe girdi. 19/12/2018 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren "Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun" ile de İcra ve İflas Kanunun, 286, 287, 290 ve 292. maddelerinde değişikler yapıldı ve kanuna ek maddeler eklendi.
Son düzenleme ile getirilen yenilikler arasında konkordato komiserleri ile borçlunun konkordato talebine ekleyeceği belgelere yönelik düzenleme yapılarak, eklenecek belgeler arasındaki "finansal analiz raporu"nun adı “Makul güvence veren denetim raporu” olarak değiştirildi. Ayrıca raporu hazırlayacak olan denetim kurumunun "Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca yetkilendirilen bağımsız denetim kuruluşu" olması şartı getirildi. Mevcut uygulamada finansal analiz raporlarını yeminli mali müşavirler hazırlamaktaydı.
Bir başka önemli değişiklik de "Denetim raporunu hazırlayacak denetim kuruluşlarının faaliyetleri, bu kuruluşların hak ve yükümlülükleri, hazırlanan raporların ilgili kurum tarafından incelenmesi ve denetlenmesi, bu raporlar sebebiyle denetim kuruluşlarının idari ve hukuki sorumlulukları ile diğer hususlar hakkında, 660 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uygulanacak" hükmü getirilerek idari ve hukuki sorumlulukların getirilmesidir.
Konkordato hukuku, 2018 Mart ayında başlayarak yüzde 30-40 oranlarında yükselen döviz kurlarındaki artışla birlikte Türk ekonomisinde meydana gelen durgunluk ve daralmanın da etkileriyle son ayların en güncel konusu olma özelliğini sürdürüyor.
Konkordato denildiğinde akla ilk gelenler, borçlular ve alacaklılar elbette... Ama durup dururken kimse konkordato istemez. Önce ekonomide sert rüzgarlar esiyor, borç yükü fazla bazı şirketler, sanayiciler, girişimciler bu rüzgardan olumsuz etkileniyorlar ve dara düşüyorlar. Kendilerine bir çıkış yolu, kurtuluş formülü olarak da konkordato sürecini başlatıyorlar.
Borçluları, borçlunun alacaklılarını, bu arada borçlu veya alacaklılarla iş yapan kesimleri, mahkemeleri, avukatları, konkordato komiserlerini, yeminli mali müşavirleri ilgilendiren bir süreç başlıyor. Yani konkordato müessesesi bir hayli kesimi az veya çok içine alıyor.
DEVLET, KAMU, KANUNLAR VE EKONOMİ
Serbest piyasa ekonomisinin geçerli olduğu ülkemizde, ilke olarak devlet yani kamu ekonomik faaliyetlerde bulunmaz. Ama, en az ekonomik etkinlikler kadar, belki daha da önemli olan başka bir işlev üstlenir ki, o da: Yasal düzenlemeler yapmak.
Her sınıftan, her zümreden, her meslek, sanat ve zanaat grubundan girişimcilerin, sanayicilerin, tüccarların, yatırımcıların önlerini açmak, işlerini kolaylaştırmak, uyacakları ilkeleri belirlemek, yapılması yasak olan işleri göstermek için milletin örgütlenmiş şekli demek olan meşru otorite sıfatıyla devletin, toplum tarafından gereksinim duyulan tüm alanlarda ve konularda yasal düzenlemeler yapma, kanunlar çıkarma görev ve sorumluluğu vardır. Böylece herkes hak ve hukuklarını, menfaatlerini, sorumluluklarını, icra edecekleri, uğraşacakları işlerle, iştigal edecekleri ekonomik ve ticari faaliyetlerle ilgili olarak tabi olacakları kural ve kaideleri bilme olanağına sahip olur. Her vatandaş önünü görerek yürür, bilinçli iş yapar. Neleri yapacağını, nelerden kaçınacağını, neyi nerede, ne zaman, nasıl, niçin ve ne maksatla yapacağını bilir.
Öncelikle unutmamız gereken bir gerçeğin altını çizmemiz gerekiyor: Millet olarak çalışan insanlarımız, iş insanlarımız, girişimcilerimiz, sanayicilerim, , küçük esnaf ve sanatkarlarımız ve KOBİ'ler... Hangi adla ve sıfatla tanımlarsak tanımlayalım, hiç fark etmez... Sonuçta bunlar çalışıyorlar, değer üretiyorlar ve vergi veriyorlar. Bunların hepsi vazgeçilmezlerimizdir. Bir ülkenin çalışanları, girişimci, yatırımcı ve üretici insanları, şirketleri olmadan, o ülkenin ekonomik ve ticari yaşamamı kör, topal ve sağırdır. Zayıftır. Güçsüzdür.
Devlet bir tarafta yol gösterici, engelleri ve zorlukları aşmada kılavuz olan kanunlar çıkararak öncülük yapacak, diğer taraftan da kanun hakimiyeti sağlayarak güvenli çalışma ortamını yaratacaktır. Böylece vatandaşlarının haksızlıklara uğramaları halinde mağdurların hak ve hukuklarını koruyacak, yasaların suç saydığı bir fiilleri işleyenleri ise etkisiz hale getirecek veya cezalandırıcı önlemler alacaktır. Devlet ifa ettiği bu kamu hizmetlerinin karşılığında çalışan, üreten, iş yapan ve para kazanan vatandaşlardan da vergi alacaktır.
Peki, ekonomik faaliyetlerde bulunan insanlardan darboğaza girenler, parasal sıkıntıya düşünler ya da ödeme güçlüğü çekenler ortaya çıktığında ne yapacak devlet? Bu sorunun cevabına baktığımızda konkordatoyu görüyoruz.
Dediğimiz gibi, devlet yaşamın her alanında halkın önündeki engelleri ortadan kaldıracak önlemleri almakla yükümlüdür. Bunu yapmadığı takdirde sıkıntılar baş gösterir, sorunlar ortaya çıkar. İşte elinde olmayan nedenlerle borçlarını ödemekte zorlanan borçlular için konkordato sürecine başvurmak, devletin yasal düzenlemelerle ilkelerini ve sınırlarını belirlediği bir çıkış yoludur.
KONKORDATO NEDİR?
İcra ve İflas Kanunu'nun 285. maddesi konkordatoyu şöyle tanımlar:
"Borçlarını, vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilir"
İcra ve İflas Yasamızda bundan önce "iflas erteleme" sistemi vardı. Ne var ki iflas erteleme düzenlemesinin uygulamada beklenin olumlu sonuçları vermediği anlaşıldığından 28/02/2018 tarihinde kabul edilen 7101 Sayılı yasa ile 9/6/1932 tarih ve 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu'nda önemli değişiklikler yapılmıştır. Keza Harçlar Kanunu ile Damga Vergisi Kanunu dahil konkordato ile ilgili bazı kanunlarda da gerekli görülen bazı değişiklikler yapan düzenleme 14/03/2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Burada hak kavramı öne çıkıyor. Her insanın,Hukukun koruduğu bir menfaati var. İşte buna hak demekteyiz.
Konkordato'da üç temel menfaat sahibi yani hak sahibi vardır. Bunları 1. Borçlu, 2. Alacaklılardan herhangi biri, ya da münferit alacaklı ve 3. Tüm alacaklıların ortak çıkarları, menfaatleri, hakları... Bütün bu hak ve menfaatlerin bir arada ele alınarak en iyi şekilde korunmaya çalışılmasının adı, iyi niyetli borçluların ellerinde olmayan bir takım nedenlerle ödeme güçlüğü içine girmeleri durumunda başvuracakları çıkış yol ve yönteminin adı konkordatodur.
Borçlu ne yapabilir, ne yapmalı? sorusunun cevabını konkordato hukukumuz vermektedir. Kabaca bir tanım yapmak gerekirse:
"Vadesi geldiği halde borçlarını ödeyemeyen veya vadesi geldiğinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan gerçek kişi ve şirketlerin başvurduğu yasal bir yoludur diyebiliriz" diyebiliriz.
Tanımdan anlaşılacağı üzere nakit akışında sorun yaşayan ve borçlarını ödemede güçlük çeken iyi niyetli bir borçlu; zaman kazanmak, borçlarını yeniden yapılandırarak taksitlendirmek ve faizsiz olarak ödemek dövizle olan borçlarını Türk Lirasına çevirebilmek, haciz ve iflas tehlikesinden korunmak için çare arar. İşte konkordato müessesesi sayesinde zor duruma düşen borçluların yasal güvence altında işletmelerinin faaliyetlerini ve üretimlerini devam ettirmeleri olabilmektedir.
Konkordatoya başvuru yapıldıktan sonra geçici mühlet, ek geçici mühlet, kesin mühlet, kesin mühletin uzatılması, konkordato projesinin mahkemece tasdiki gibi aşamalara var. Bu aşamaların toplamı ise, bazı durumlarda belgelerin, bilgilerin veya raporların zamanında yetiştirilememesi, mahkemenin bazı kararlarına yönelik istinaf yoluna başvurulması gibi bekletici nedenlerin ortaya çıkmasının sonuçları olarak bazen 29 ayı bulmaktadır.
Konkordato müessesesi borçlarını ödemede zorlanan şirket ve kooperatiflerin, bir kısım borçlarından kurtularak borçlarını ödeyebilir duruma getirmeleri için uygulanan bir müessesedir. İşte konkordato uygulaması sürecinde taraflar yani alacaklı ve borçlular bu kapsamda Ticaret Mahkemesinin gözetim ve kontrolü altında bir araya gelmekte borçlunun borçları ya da alacaklıların alacakları yeniden yapılandırma işlemine tabi tutulmaktadır. Son yasal düzenlemelerden önce uygulanmakta olan, bir ara 15 Temmuz Darbe girişiminden sonra ülkemizde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında 31.07.2016 tarihinde yayımlanan 669 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile sermaye şirketlerinin iflas erteleme talebinde bulunması ve mahkemelerce iflas ertelemeye karar verilmesi engellenmiştir. Bu yüzden iflas erteleme kurumundan yararlanamayan borçlular, ülkemizde uzun süredir yürürlükte olmasına rağmen konkordato kurumuna başvurma yolu fazla tercih edilmiyordu. Bunun yerine yaygın olarak iflas erteleme yolu tercih edilmekteydi. Ne zaman ki iflas erteleme kurumunun yasal düzenlemeye işlevsiz hale geldi, ondan sonra borçlular konkordato kurumuna başvurmaya başladılar. İşte 669 Sayılı Kanun Hükmündeki Kararname konkordatonun yeniden hukukumuzda uygulama alanı bulmasına yol açmıştır.
7101 sayılı yasa ile getirilen düzenlemelerden önce 'İflas Erteleme' kurumu yürürlükte iken ödeme güçlüğü yaşayan şirketlere "Batık" gözüyle bakılmaktaydı.
Halbuki 2004 sayılı İ.İ.K.’nun 285-309. maddelerinde düzenlenen konkordato müessesesi ile 'iyi niyetli' borçlunun iflas etmenin önüne geçilerek "üretime yönelik fabrikaların ve işyerlerinin korunmaları" amaçlanmaktadır. Bunlar yapılırken borçlunun işyerlerinde çalışan işçilerin özlük hakları da korunmakta ve çalışanların bu haklarını almalarına öncelik tanınmaktadır.
7101 sayılı yasadan önce uygulanmakta olan iflas sisteminde "iflasına karar verilen şirkete faaliyet izni veriliyordu, fakat kontrol tamamen alacaklıların elindeydi".
İflas erteleme sisteminde "kontrol tamamen mahkemelerde idi". İflas erteleme borçlulara verilen son şanstı.
Oysa 7101 sayılı yasadan sonra uygulamaya giren Konkordato kurumunda sistem oldukça değişti ve borçlu ile alacaklılar arasında uzlaşma sağlanmak suretiyle borçların yeniden yapılandırılmasının önü açıldı. Burada Mahkemelerin kontrolünde alacaklılar ile borçlu asgari müştereklerde uzlaştırılmaktadır.
Özetlemek gerekirse şirketlerin borçlarını ödeyebilmeleri için alacaklılarla mahkeme kontrolünde yaptığı anlaşmaya konkordato deniliyor. Konkordato, bir tür borçların yapılandırılması sistemidir. Borçlu iyi niyetlidir. Elinde olmayan bir takım nedenlerle ödeme güçlüğü çekmektedir. Hatta vadesi gelecek borçlarını ödeyememe riski altındadır. Nakit darlığı yaşamaktadır. Üretim yaparak milli ekonomiye katma değer sağlamaktadır. Ayrıca yüzlerce işçi çalıştırmak suretiyle binleri bulan insanın karınlarını doyurmalarına vesile olmaktadır. Alacaklılarına şöyle demektedir:
"Lütfen bana biraz zaman tanıyın, borçlarımı vadelere yayalım. Ben de hem üretmeye ve yaratmaya devem edeyim, hem çalıştırdığım işçilerimi işten çıkartmayayım, hem de bu borçlarımı yeni vadelerinde ödeyeyim. Bu yapılandırma işini mahkemenin kontrolünde yapalım. Ben yanlış yaparsam konkordato komiseri, alacaklılar ve mahkeme anında müdahale etsin. Sizler de alacaklarınızı biraz geç de olsa alın."
KİMLER KONKORDATO TALEBİNDE BULUNABİLİRLER?
İlke olarak her herhangi bir borçlu konkordato talebinde bulunabilir. Ayrıca alacaklılardan herhangi biri de borçlu hakkında konkordato talep edebilir
KONKORDATO SADECE BORÇLULARI VE ALACAKLILARI MI İLGİLENDİRMEKTEDİR?
Hemen şu gerçeğin altını çizmeliyim: Borçlu da, alacaklılar da, işçiler de, üretim tesisleri de, yani atölyeler ve fabrikalar da, milletimizi, bir yerde hepimizi ilgilendirmektedir. Bütünün birer parçaları bunlar. Hiç kimse "bana ne bunlardan!" dememeli. 3-4 bin insanın çalıştığı bir fabrikanın sahibi şirketin iflas etiğini ele alalım. Mağdur olanlar sadece şirketin sahipleri ve çalışanları ile sınırlı mı? Kesinlikle değil. İflas eden fabrikaya ürün ve hizmet satan irili ufaklı yüzlerce küçük esnaf, üretici, zanaatkar, nakliyeci, muhasebeci, mali müşavir, hukukçu, hekim gibi burada sayamayacağımız kadar çok insanlar bu iflastan olumsuz etkilenirler. Devletimiz etkilenir, çünkü vergi kaybına uğrar. İşsiz sayısı artar. Bunlar, devlet için hem gelir (vergi, SGK primi gibi) kaybı, hem de mali yükümlülük demektir. Halkımız etkilenir, gelirleri azalan devleti kendisine iyi hizmet veremez duruma düşer. Bu zincirin halkaları uzar gider.
Yasa koyucumuz yeni Konkordato sistemini düzenlerken bir kaç önemli ilkeye vurgu yapmaktadır:
1. Konkordato talep eden borçlu iyi niyetli olacaktır. Aksi takdirde Türk Ceza Kanunu'nun 162. maddesinde düzenlenen 'Taksirli İflas' suçunu işlemiş olur ki, bu suçun iki aydan bir yıla kadar hapis cezası var.
2. Konkordato yoluna başvuran borçlunun, tüm alacaklılarına karşı eşit davranmak sorumluluğu vardır. Alacaklılar arasında ayrımcılık veya kayırmacılık yapamaz. Yasada düzenlenen işçi alacakları, kamu alacakları, imtiyazlı alacaklar gibi özel statüdekiler dışında kalan hiç bir alacaklısına öncelik tanıyamaz. Tanımamalıdır. Keza alacaklılar arasında ayrımcılık ve farklı muamele yapamaz.
3. Parasal darboğaza giren borçluların çoğunluğu ekonomik anlamda üretim yapmakta ve katma değer yaratmaktadırlar. Üretim faaliyetleri netice itibariyle ülkemizi ve halkımızı ilgilendirmektedir. Bir üretim tesisi kurmak, bir fabrikayı işler hale getirmek büyük paralar, zaman ve yatırımlar gerektirmektedir. Türlü zorluklar ve sıkıntılarla kurulan bir fabrika görünürde bir veya bir kaç kişinin malı olmakla birlikte "milli servet" olması hasebiyle tüm halkın ortak malı durumundadır. İşte bu mülahazalarla üretim tesislerinin korunması birincil öncelik ve aynı zamanda önem arz etmektedir.
Kanaatimce konkordato müessesemizin uygulanması sırasında sisteme dahil olan borçluların, alacaklıların, konkordato komiserlerinin, mali müşavirlerin, bilirkişilerin ve hatta mahkemelerin titizlikle korumaları gereken menfaatlerin en önemli olanlarından birisi 'üretim yerlerinin' bir şekilde devamlılığını sağlamaya yönelik çabalar göstermektir. Tüm tarafların ve ilgililerin bu bilinç ve sorumluluk duygusunu taşımaları gerektiğini söylemeye gerek yok sanırım.
Bu ülke hepimizin çünkü. Hiç bir ekonomi üretim olmadan güçlü olamaz ve hiç bir millet güçlü ekonomiye sahip olmadan zenginleşemez, büyük ve güçlü devlete sahip olamaz.
KONKORDATOYA BAŞVURU YAPARKEN MAHKEMEYE SUNULACAK BELGELER
İcra ve İflas Kanunu'nun 285. maddesi "Borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan HERHANGİ BİR BORÇLU, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek ve muhtemel bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilir" der. Ayrıca maddenin ikinci fıkrasında "İflas talebinde bulunabilecek her alacaklı, gerekçeli bir dilekçe ile borçlu hakkında konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteyebilir" demek suretiyle bu hakkı alacaklılara da tanımıştır.
Konkordatoyu:
a) Tenzilat ya da yüzde konkordatosu,
b) Vade konkordatosu,
c) Karma konkordato
olarak ayrımlara tabi tutabiliriz. Bunlara adi ya da iflas dışı ve iflas içi ya da iflastan sonra konkordato gibi yapıldığı zaman dilimine göre alt ayrımları ve keza amacına göre de a) Borçların tasfiyesini ve mal varlığının yeniden yapılandırılmasını amaçlayan konkordato ile b) Sadece mal varlığının tasfiyesine yönelik konkordato olmak üzere sınıflandırmalar yapmak mümkündür.
GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME
Konkordato davaları "hasımsız" dava türüne girer. Yasa değişikliğinden evvel şimdiki konkordato sisteminin yerine uygulanmakta olan iflas erteleme talepleri İcra Tetkik Mercii Hakimliklerine yapılmaktaydı. Yeni düzenleme ile İcra Tetkik Mercii Hakimlikleri tamamen sistemden çıkartılarak İİK'nun 285. maddesine göre sadece ticaret mahkemeleri görevli kılınmıştır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde Hakimler ve Savcılar Kurulunca "Asliye Ticaret Mahkemesi" sıfatıyla yargılama yapmakla görevlendirilmiş bulunan Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir.
Yetkili Mahkeme de İİK'nun 154. maddesine göre borçlunun muamele merkezinin bulunduğu mahaldeki Asliye Ticaret Mahkemeleridir. Borçlunun birden çok işletme yeri mevcutsa, o takdirde bunlar arasında muamelelerini yoğun olarak yürüttüğü yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesi yetki olacaktır.
KONKORDATO SÜREÇLERİ
Bir konkordato başvurusunu ele aldığımızda birbirini takip eden süreçlerle karşılaşırız. Bunları; a) konkordato talebi, b) geçici mühlet, c)kesin mühlet, d) alacaklılar toplantısı, e) konkordatonun tasdiki ve ilan edilmesi, f) konkordatonun hüküm ve sonuçları, g) konkordatonun feshi olarak sayabiliriz.
Bu süreçlerin başlatılabilmesi için borçlunun görevli ve yetkili mahkemeye gerekli belgelerle başvurması gerekiyor.
Konkordato başvurunda bulunan borçlunun dilekçesine ekleyeceği belgelerin hangileri olduğunu İİK'nun 286. maddesi açıklamış bulunuyor.
Bunlar:
1. Konkordato ön projesi. Bu projede, borçlunun borçlarını hangi oranda veya vadede ödeyeceğini, buna göre alacaklıların alacaklarından hangi oranda vazgeçmiş olacaklarını, ödemelerin yapılması için borçlunun mevcut mallarını satıp satamayacağını, borçlunun faaliyetlerine devam edebilmesi ve alacaklılara ödemelerin yapılabilmesi için gerekli olan mali kaynağın sermaye artırımı ya da kredi temini yoluyla yahut başka herhangi bir yol ve yöntem kullanılmak suretiyle sağlanacağını gösteren hususlar vb. yer alır.
2. Borçlunun sahip olduğu mal varlığının durumunu gösterin belgeler. Bunlar da a) Son bilanço, b) Mizan, c) Gelir tablosu, de) Nakit akım tablosu, e) Ara bilançolar, f) Rayiç değer bilançolarıdır. Ayrıca, ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdikleri, elektronik ortamda oluşturulan defterlere ilişkin e-defter berat bilgileri, borçlunun mali durumunu açıklayan diğer bilgi ve belgeler, maddi ve maddi olmayan duran varlıklara ait olup bunların defter değerlerini kapsayan listeler, tüm alacakları ve borçları vadeleri ile birlikte gösteren listeler ve belgeler de eklenmelidir.
3. Alacaklılar listesi. Bu belge ve listelerin içinde en önemli olanlardan birisi, tüm alacaklıları, bunların alacak miktarları ve varsa alacaklıların imtiyaz durumlarını gösteren ayrıntılı bir listenin hazırlanmasıdır. Bu listede kamu alacakları, işçi alacakları, ipotek veya rehinle güçlendirilmiş imtiyazlı alacaklılar ile imtiyazsız alacaklılar ve finansal kiralama yolu ile alacaklı bulunan alacaklılar, varsa öteki alacaklılar yer almalıdır.
4. Karşılaştırmalı tablo:Konkordato ön projesinde mutlaka, yapılan konkordato teklifine göre alacaklıların ellerine geçmesi öngörülen para miktarı ile borçlunun iflası durumunda alacaklıların ellerine geçebilecek olan muhtemel para miktarı karşılaştırmalı olarak bir tablo halinde mahkemeye sunulmalıdır.
5. "Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca yetkilendirilen bağımsız denetim kuruluşu tarafından Türkiye Denetim Standartlarına göre yapılacak denetim kapsamında hazırlanan ve konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşeceği hususunda makul güvence veren denetim raporu ile dayanakları” da behemahal eklenmelidir.
Burada bir ayrıntıya dikkat etmemiz gerekiyor:
19/12/2018 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayalı yasa değişikliğinden önce bu konudaki yasal düzenleme olan İİK. madde 286'nın (e) bendi şöyle idi: "Sermaye Piyasası Kurulu veya Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca yetkilendirilen Bağımsız Denetim Kurulu tarafından hazırlanan ve konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşmesinin kuvvetle muhtemel olduğunu gösteren finansal analizler raporları ile dayanakları"
7155 sayalı yasanın 13. maddesi ile getirilen değişiklikte şu hükümler yer alıyor:
"2004 sayılı Kanunun 286'ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmış ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“e) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca yetkilendirilen bağımsız denetim kuruluşu tarafından Türkiye Denetim Standartlarına göre yapılacak denetim kapsamında hazırlanan ve konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşeceği hususunda makul güvence veren denetim raporu ile dayanakları.”
“Birinci fıkranın (e) bendi kapsamında düzenlenecek raporlar ve bu raporlara dayanak olacak denetimlerde, denetim kuruluşlarının faaliyetleri, hak ve yükümlülükleri, raporların inceleme ve denetimleri, bu raporlar sebebiyle doğacak idari ve hukuki sorumluluk ile diğer hususlar hakkında 26/9/2011 tarihli ve 660 sayılı Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uygulanır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir.”
Bir başka önemli değişiklik ise, önceki metinde maddenin ikinci fıkrasında yer alan "Bu madde uyarınca sunulan mali tabloların tarihi, başvuru tarihinden en az kırk beş gün önce olabilir" kuralı ile finansal analiz raporunda ayrım borçlunun statüsüne göre ayrım yaparak küçük işletmeleri muaf tutan "Şu kadar ki bu şart 3/6/2011 tarihli ve 635 Sayılı Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 28. maddesi kapsamında küçük işletmeler bakımından uygulanmaz" hükümleri yürürlükten kaldırıldı. Yeni düzenleme ile konkordato müessesesine başvuran tüm borçluların "makul güvence veren denetim raporu ile dayanaklarını” mahkemeye sunmaları şartı getirilmiş oldu.
MAKUL GÜVENCE KAVRAMI NEDİR?
Makul güvence kavramı konkordato müessesesine yasada Aralık ayında yapılan son değişiklikle girdi.. Makul Güvence kavramı, 7101 sayılı yasa ile uygulamaya konulan Konkordato Ön Projesinin gerçekleşmesinin "Kuvvetle Muhtemel" olduğunu anlatan kavramın yerine "makul güvence veren" ilkesi getirildi.
Makul güvence sözlerinden ne anlamalıyız? Burada kanun koyucu mahkemelerin, konkordato komiserlerinin, bilirkişilerin yanı sıra bağımsız denetim kuruluşlarının da konkordato sürecinde ellerini taşın altına sokmalarını istiyor. Şöyle ki; bir borçlu yukarıda saydığımız belgeleri hazırladıktan sonra bunları bir dilekçeye ekleyerek Asliye Ticaret Mahkemesince sunuyor ve Mahkemeden "geçici mühlet" talep ediyor. Mahkeme de, yasanın istediği belgeler ve bilgeler eksiksiz olarak dilekçe ekinde kendisine ibraz edilmişse İcra İflas Kanunu'nun 287. maddesinin birinci fıkrasına dayanarak "derhal" geçici mühlet kararı veriyor ve borçlunun mal varlığının korunması için gerekli olan tüm tedbirlerin alınmasına karar veriyor. Ayrıca borçlu hakkında verdiği geçici mühlet kararını Ticaret Sicil gazetesi ve Basın ve İlan Kurumu'nun Resmi ilan portalında ilan ettiriyor.
Anlaşılan o ki
İcra ve İflas Kanununun Konkordatoyu düzenleyen maddelerinde bazı değişikliğe gidildi. Son düzenlemeyle borçlunun, konkordato talebine ekleyeceği belgelere yönelik en önemli değişiklik, mahkemeye sunulacak belgeler arasındaki "finansal analiz Raporu"nun adı "makul güvence veren" raporu olarak değiştirildi. Raporu hazırlayacak bağımsız denetim kurumu da bundan böyle sadece "Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu" yetkilendirecek. Önceki maddede yer alan "Sermaye Piyasası Kurulu" artık devre dışı bırakılmış oldu.
Öyle anlaşılıyor ki, yasa koyucu Konkordato projesinin uygulanmasında başat durumunda olan "finansal analiz raporu ve Dayanakları"nın yeteri kadar borçlunun gerçek durumunu yansıtmadığı, ayaklarının yere basmadığı gibi yakınmalar veya vakıalarla karşılaşılmış olmalı ki, raporu hazırlayacak olan yetkili bağımsız denetim kurumuna da idari ve hukuki sorumluluklar getirme gereği duymuş. Bundan böyle hazırlanacak raporların, borçlunun mali yapısının gerçekçi olarak ortaya koyacak nitelikte olması istenmektedir. Bu maksatla da raporu hazırlayan kurumun sorumlulukları ve yükümlülükleri biraz daha ağırlaştırılmaktadır.
Bu da demek oluyor ki, konkordato talebinde bulunacak olan borçluların finansal analiz raporlarını hazırlayacak bağımsız denetim kuruluşlarının, borçlu tarafından kendilerine verilecek borçlu şirketin mal varlıklarını, alacaklarını ve borçlarını gösteren belgelerin ve bilgilerin doğruluk, inandırıcılık ve güvenilirlik derecelerini daha dikkatli incelemeleri gerekiyor ve gerektiğinde bunları kaynaklarından araştırma, ellerindeki bilgi ve belgelerle bankalardaki ve alacaklılardaki bilgi ve belgeleri karşılaştırma yükümlülüğü ortaya çıkıyor.
Yani bağımsız denetim raporunu hazırlayanlar, "biz borçlunun tüm belgelerini detaylı olarak inceledik, alacaklılardaki ve borçlulardaki bilgi ve belgelerle karşılaştırdık ve bize verilen belgelerin doğru olduklarına kanaat getirdik. Böylece borçlunun konkordato talebinin başarıya ulaşacağına dair makul güvence veriyoruz" diyecekler artık.
BELGELERİN EKSİKSİZ OLMASI ŞART
Konkordato yolunu seçen bir borçlunun gerekli belgeleri yetkili kuruma hazırlattırmalarının yanı sıra bu konuda uzman bir avukattan da yardım almaları meselenin özelliği ve öneminin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.
Lütfen dikkat! Borçlu adına avukatın mahkemeye sunacağı dilekçenin ekinde bulunan belgelerin EKSİKSİZ olması temel şart. Keza gider avansının da eksiksiz olarak mahkeme veznesine depo edilmiş olması gerekiyor. Yasada sayılan ve uygulamada mahkemelerce istenen bilgi ve belgelerden biri ya da daha fazlası eksik olduğu takdirde, mahkeme başka bir inceleme yapmaksızın eksiklikleri tamamlattırma yoluna gider ki, bu da zaman kaybı demektir ve borçlu hakkında haciz, teminat mektuplarının paraya çevrilmesi gibi borçlunun bu aşamada hiç istemediği yaptırımlarla karşılaşması sonucunu doğurur. Çünkü borçlu zaten vadesi gelen borçlarını ödeyememekte olduğu için konkordatoyu bir çıkış olarak seçmiştir. Burada zaman en önemli unsurdur.
Özetle söylemek gerekirse konkordato ile borçlu, mahkemeden şunları talep etmektedir:
Borçlu "Elimde olmayan, öngöremediğim ve benim dışımdaki koşullar nedeniyle parasal sıkıntıya girdim. Ancak ben borçlarımı ödemek istiyorum. İyi niyetliyim" diyerek mahkemeden;
1. Borçlarından indirim (tenzilat) yapılmasını veya
2. Mevcut borçlarının vadeye yayılmasını ya da
3. Hem tenzilat yapılmasını, hem de vadeye yayılmasını
isteyebilir.
BORÇLUNUN KONKORDATO TALEBİ ÜZERİNE MAHKEME NASIL BİR KARAR VERİR?
Konkordato talebinde bulunan borçlu "gider avansı" ile yeteri kadar yargılama giderlerini mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Burada Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114 ve 115. maddeleri kıyasen uygulanır. Mahkeme, gider avansının eksik yatırıldığını tespit ettiğinde bu eksikliğin tamamlanması için iki haftalık kesin süre verir. Şayet eksiklik verilen sürede tamamlanmazsa, konkordato talebi usulden reddedilir.
Dikkat edilirse, tüm belge ve bilgiler mevcut olsa dahi Mahkeme 'yargılama gideri' eksik olduğu gerekçesiyle konkordato talebini reddediyor.
Dosyadaki belgelerin ve gider avansının eksiksiz olduğunu tespit ettiğinde Asliye Ticaret Mahkemesi "derhal geçici mühlet kararı" verir ve İİK'nun 297/2.fıkrasındaki haller de dahil olmak üzere borçlunun mal varlığının muhafazası için gerekli gördüğü tüm tedbirleri alır.
Geçici mühlet kararındaki maksat, konkordato sürecinden yararlanmak isteyen borçluya en hızlı bir şekilde 'geçici koruma' sağlamaktır.
Mahkemece bu maksatla borçlunun mal varlıklarının korunması amacıyla borçlunun tasarruf yetkilerinin kısıtlanması da dahil olmak üzere gerekli gördüğü tüm tedbirleri derhal alır. Keza konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının yakından incelenmesi ve takibi maksadıyla bir GEÇİCİ KONKORDATO KOMİSERİ görevlendirir. Mahkeme alacaklı sayısı ile alacak miktarını dikkate alarak gerektiğinde üç komiser de görevlendirebilir.
Burada hemen belirtelim ki geçici mühlet talebinin kabulü, geçici komiser görevlendirilmesi, geçici mühletin uzatılması ve borçlu hakkındaki tedbirlere ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamaz. (İİK. madde: 287/6).
Geçici mühlet süresi 3 aydır. Talep halinde iki ay daha mahkemece uzatılabilir. Toplam süre en çok beş aydır.
MAHKEME GEÇİCİ MÜHLET KARARI İLE BİRLİKTE BAŞKA NE GİBİ TEERBİRLERİ ALIR?
Mahkeme tarafından verilen Geçici mühlet kararı Ticaret Sicili Gazetesinde ve Basın-İlan Kurumu'nun resmi ilan portalında ilan olunur. Tapu sicil müdürlüğüne, ticaret sicili müdürlüğüne, Türkiye Bankalar Birliğine, Türkiye Katılım Bankaları Birliğine, mahalli ticaret ve sanayi odalarına, menkul kıymet borsalarına, Sermaye Piyasası Kuruluna ve başka gerekli görülen yerlere derhal bildirilir. Bu ilanda alacaklılara yedi günlük kesin sürede bir dilekçeyle itiraz ederek konkordato mühleti verilmesini gerektiren bir durumun bulunmadığını delilleriyle birlikte ileri sürmeleri gerektiği ve konkordato talebinin reddedilmesini mahkemeden isteyebilecekleri belirtilir. (İİK. madde: 288/2)
Keza geçici mühletin uzatılmasına ve kaldırılması, mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine ilişkin kararlar da ilan olunur.
Uzatmamayla birlikte beş ay olan geçici mühlet kararı içinde Mahkeme, her şey yolunda gider ve tüm koşullar oluşursa Kesin mühlet kararı verir. Bunun için borçluyu duruşmaya davet eder, konkordato komiserinden yazılı rapor alır ve gerekli görürse beyanı alınmak üzere komiser duruşmada hazır bulunur. Mahkeme, itirazda bulunan alacaklıların dilekçelerinde ileri sürdükleri itiraz nedenlerini dikkatle inceler ve kararını verir. Kesin mühlet verilmesine, kesin mühletin uzatılmasına ve kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine ilişkin kararlar da ilan edilir. Bu arada Mahkeme kesin mühlet kararı verirse, bu kararla birlikte alacaklılar kurulu oluşturulmasına da karar verir.
KESİN MÜHLET KARARI
Mahkeme dosyadaki belgelere, komiserin hazırladığı rapora ve borçlunun yaptığı açıklamalara bakarak konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunu anlarsa kesin mühlet verir. Bu süre bir yıldır. Yeni bir komiser görevlendirmeyi gerektiren bir durum yoksa Mahkeme geçici komiserin görevine devam etmesine karar vererek dosyayı komisere verir.
Bazı hallerde komiserin gerekçeli raporu ve talebi üzerine Mahkeme bir yıllık kesin süreyi altı aya kadar uzatabilir. Borçlu da uzatma talebinde bulunabilir, bu durumda komiserin de görüşü alınır. Uzatma talepleri kesin mühletin sona ermesinden önce yapılmalıdır. Mahkeme uzatma kararı vermeden önce varsa alacaklılar kurulunun da görüşünü alır.
Kesin mühlet sürecinde bazı işlemlerin yetiştirilememesi, raporların hazırlanamaması veya hazırlanan raporlarda eksikliklerin tespiti halinde bu eksikliklerin giderilmesi için raporun yeniden yazılmasının istenilmesi, mahkemece dosya üzerinde yapılan incelemenin uzun sürmesi gibi nedenlerden ötürü, uzatmalarla birlikte 23 ay olan süreç 29 aya kadar uzayabilir.
Konkordato talebiyle hedeflenen iyileşmenin kesin mühletin son ermesinden önce gerçekleştiğinin konkordato komiserinin yazalı raporuyla bildirilmesi üzerine mahkeme tarafından re'sen kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine karar verilir. Bu karar hemen ilan edilir ve ilgili yerlere de bildirilir.
Bir başka olasılıksa da şudur: İflasa tabi borçlu bakımından, kesin mühletin verilmesinden sonra aşağıdaki durumların gerçekleşmesi halinde komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflasına karar verir:
a) Borçlunun mal varlığının korunması için iflasın açılması gerekiyorsa, b) Konkordatonun başarıya ulaşamayacağı anlaşılıyorsa, c) Borçlu İİK.madde 297'ye göre yasak işlemler yapıyorsa veya komiserin talimatlarına uymuyorsa, d) Borca batık olduğu anlaşılan bir sermaye şirketi veya kooperatif, konkordato talebinden feragat ederse.
İflasa tabi olmayan borçlu bakımından ise birinci fıkranın (b) ve (c) bentlerindeki hallerin kesin mühletin verilmesinden sonra gerçekleşmesi durumunda, komiserin yazılı raporu üzerine Mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine re'sen karar verir.
Dikkat edilirse Ticaret Mahkemesi tarafından geçici mühletin verilmesiyle başlayan, gerek geçici mühletin iki ay daha uzatılması, gerekse kesin mühlet kararı verilmesi ya da konkordato kararının kaldırılması kararlarından Konkordato Komiserinin raporları ve görüşleri büyük önem arz ediyor.
Kesin mühletin alacaklılar bakımından ne gibi durumlar getirdiği İİK. 294 ve 295. maddelerinde düzenlemiştir. Buna göre:
6183 sayalı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları uygulanmaz, bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez.
206. maddede birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacaklar için haciz yoluyla takip yapılabilir.
Tasdik edilen konkordato projesi aksine hüküm içermediği takdirde kesin mühlet tarihinden itibaren rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesi durur.
Konkordato mühletinin verilmesinden önce, müstakbel bir alacağın devri sözleşmesi yapılmış ve devredilen alacak konkordato mühletinin verilmesinden sonra doğmuş ise, bu devir hükümsüzdür.
Takas bu Kanunun 200 ve 201. maddelerine tabidir. Bu maddelerine uygulanmasında geçici mühletin ilanı tarihi esas alınır".
Mühlet sırasında rehinle temin edilmiş olan alacaklardan dolayı rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir ya da daha önce başlamış olan takiplere devam edilebilir. Fakat bu takipler nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın paraya çevrilmesi için satışı yapılamaz.
Ayrıca imtiyazlı alacaklılar haciz takibi yapabilirler, fakat iflas yolu ile takip yapamazlar.
Daha önce haczedilmiş mallar paraya çevrilmemişse, bunlar konkordato masasına girer. Paraya çevrilmişlerse bedeli haciz koyduran alacaklılara paylaştırılır ve artan kısmı yine masaya intikal eder.
BORÇLUNUN ÖNCEDEN YAPMIŞ OLDUĞU SÖZLEŞMELERİN DURUMU
Sözleşmenin karşı tarafının konkordato projesinden etkilenip etkilenmediğine bakılmaksızın, borçlunun taraf olduğu ve işletmesinin faaliyetlerinin devamı için önem arz eden sözleşmelerde yer alıp da borçlunun konkordato talebinde bulunmasının sözleşmeye aykırılık teşkil edeceğine, haklı fesih sebebi sayılacağına yahut borcu muaccel hale getireceğine ilişkin hükümler, borçlunun konkordato yoluna başvurması durumunda uygulanmaz. Sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunması halinde dahi sözleşme,borçlunun konkordatoya başvurduğu gerekçesiyle sona erdirilemez.
Borçlu, taraf olduğu ve konkordatonun amacına ulaşmasını engelleyen sürekli borç ilişkilerini, komiserin uygun görüşü ve mahkemenin onayıyla herhangi bir zamanda sona erecek şekilde feshedebilir. Bu çerçevede ödenmesi gereken tazminat, konkordato projesine tabi olur. Hizmet sözleşmelerinin feshine ilişkin özel hükümler saklıdır.
KESİN MÜHLET SÜRESİNCE BORÇLU NELER YAPABİLİR , NELER YAPAMAZ?
Borçlu, konkordato komiserinin nezareti altında işlerini devam ettirebilir. Ancak bazı durumlarda bu yetki mahkeme tarafından sınırlandırılabilir; bazı işlerin geçerli olarak sadece komiserin izni alarak yapılmasına ya da borçlunun yerine komiserin işletmenin faaliyetlerini sürdürmesine karar verilebilir.
Borçlu şu işleri yapamaz:
a) Rehin tesis edemez,
b) Kefil olamaz.
c) Taşınmazlarını ve işletmenin devamlı tesisatını kısmen daha olsa devredemez, sınırlandıramaz (takyit edemez),
d) İvazsız (karşılıksız, bedelsiz) tasarruflarda bulunamaz.
Bunları yaptığı takdirde, geçersizdir, hüküm ifade etmez.
Sadece menkul (taşınır) mallarını mühlet içinde devredebilir.
Keza, borçlu hu yasaklara yahut komiserin ihtarlarına aykırı hareket ederse mahkeme, borçlunun malları üzerindeki tasarruf yetkisini kaldırabilir veya iflasa tabi olan borçlu hakkında konkordato talebinin reddine ve iflasın açılmasına; iflasa tabi olmayan borçlu hakkında ise konkordato talebinin reddine karar verir. (Madde 297
Görevlendirilen konkordato komiseri borçlunun tüm mevcudunu yani mallarını, alacaklarını ve haklarını bir deftere kaydeder. Ayrıca bunların kıymetini takdir eder, gerekli durumlarda bilirkişi marifetiyle ettirir. Şayet borçlunun başka yerlerde malları varsa, bu işi o yerlerdeki icra daireleri marifetiyle yaptırabilir.
Yapılan kıymet takdiri kararı alacaklılar toplantısından önce rehinli alacaklılara ve borçluya yazılı olarak bildirilir
İlgililer yedi gün içinde ve masrafını önceden vermek kaydıyla, mahkemeden rehinli mallarının kıymetini yeniden takdir etmesini isteyebilirler.
Komiser ayrıca tüm alacalıları alacaklarını on beş gün içinde bildirmeye ilan yoluyla davet eder. İlanın bir örneği adresi belli olan alacaklılara posta ile gönderilir. Bu ilan da "alacaklarını bildirmeyen alacaklıların, bilançoda kayıtlı olmadıkça konkordato projesinin müzakerelerine kabul edilmeyecekleri ihtarı da yazılır" (Madde 299) İmtiyazlı alacaklılar da alacaklarını bildirmedikleri takdirde müzakerelere katılamazlar, fakat bu durum onların imtiyazlarının ortadan kalktığı sonucunu doğurmaz.
KESİN MÜHLET ALACAKLILAR BAKIMINDAN NE ANLAMA GELİYOR?
Mahkemece geçici mühlet kararının verilmesinden sonra, özel durumlar ve bazı istisnalar hariç " 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış olan takipler durur, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları uygulanmaz". Kısaca söylemek gerekirse,imtiyazlı olan işçi alacakları dışındaki tüm alacaklılar süreci takip etmek ve mahkeme kararını beklemek zorundalar.
KONKORDATO SÜRECİ İÇİNDE ÖNE ÇIKAN KURUMLAR VEYA ORGANLAR
Evet, güzel bir soru. En yetkili organ ticaret mahkemesidir. Her konuda daima son sözü mahkeme söyler. Ancak mahkeme konkordato sürecini geçici mühlet kararıyla birlikte görevlendirdiği ve kesin mühletin sonuna kadar görev yapan Konkordato Komiseri ve Alacaklılar Kurulu ile birlikte çalışır. İşte bu iki organ mahkemenin denetimi altında çalışarak konkordatonun amacına ulaşması için çaba harcarlar.
ALACAKLILAR KURULU
Alacaklılar Kurulu, 2/06/2018 tarihinde yürürlüğü giren 'Konkordato Komiserinin Niteliklerine ve Alacaklılar Kurulu'nun Zorunlu Olarak Oluşturulmasına Dair Yönetmelik' hükümlerine göre çalışırlar. Bu kurul en az üç, en çok yedi kişiden oluşur. Tek sayıda olur. Kurul üyelerine herhangi bir ücret ödenmez. Mahkemece, yapılan ilan üzerine alacaklarını bildiren alacaklılar arasından borçlunun bu husustaki beyanı alındıktan sonra oluşturulur.
Şayet alacaklılar arasında alacakları, hukuki nitelik itibariyle birbirinden farklı olan alacaklı sınıfları ve varsa rehinli alacaklılar, alacaklılar kurulunda hakkaniyete uygun şekilde temsil edilir. Hukuki nitelikleri büyük oranda birbirine benzeyen alacaklılar aynı alacaklı sınıfında yer alırlar. Rehinli alacaklılar ayrı bir sınıf olarak kabul edilir. Mahkeme alacaklılar kurulunu belirlerken komiserin görüşünü de alır.
En az üç alacaklı sınıfının bulunması koşuluyla alacaklı sayısının 250'yi aşması veya alacak miktarının yüz milyon Türk Lirasını aşması halinde alacaklılar kurulunun oluşturulması zorunludur.
PROJENİN KABULÜ İÇİN ALACAKLILARIN TAVRI VE KARARI ÖNEMLİ
Buraya kadar işleyen sürecİ kısaca anlattık. Her şey yolunda gittiğinde Mahkeme tarafından verilen kesin mühlet içinde, dilekçe ekinde sunulan ön projenin alacaklılar tarafından kabul edilebilmesi için kanun bazı ölçütler koymuştur. İİK'nun 302. maddesi gereğince komiserin başkanlık edeceği alacaklılar toplantısında borçlu da gerekli açıklamaları yapmak üzere hazır bulunmak zorundadır.
Konkordato projesin;
a) Kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısının veya
b) Kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini
aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş ise kabul edilmiş sayılır.
Bu oylamada sadece Konkordato projesinden etkilenen alacaklılar oy kullanabilir. İmtiyazlı alacakların alacaklıları ve borçlunun eşi ve çocuğu oy kullanamaz.
Konkordato projesinin müzakereleri sonucunda oluşturulan konkordato tutanağı, kabul ve ret oylarını içerecek şekilde derhal imza olunur. Toplantının bitimini takip eden yedi gün içinde gerçekleşen iltihaklar da kabul olunur.
Komiser, katılım (iltihak) süresinin bitmesinden itibaren en geç yedi gün içinde Konkordatoya ilişkin tüm belgeleri, Konkordato projesinin kabul edilip edilmediğine ve tasdikinin uygun olup olmadığına dair gerekçeli raporunu mahkemeye teslim eder.
ALACAKLILAR KURULUNUN GÖREVLERİ
Konkordato komiserinin çalışmalarına nezaret etmek, komisere tavsiyelerde bulunmak ve kanunun öngördüğü bazı hallerde mahkemeye görüş bildirmek olarak sıralamak mümkün alacaklılar kurulunun görevlerini. Bu kuru, Mahkemece kesin mühletin kaldırılmasına ilişkin duruşmaya davet edilir, kesin mühletin reddi ve iflas duruşmasına davet edilir. Mahkeme ayrıca kesin mühlet kararından itibaren rehin tesis edilmesi, kefil olunması, taşınmaz ve işletmenin devamlı tesisatının kısmen dahi olsa devredilmesi, takyit edilmesi ve ivazsız tasarruflarda bulunulması hususunda izin vermeden önce alacaklılar kurulundan mutlaka görüş alır.
Alacaklılar kurulu, komiserin faaliyetlerini yeterli bulmazsa, gerekçeli bir raporla değiştirilmesini mahkemeden isteyebilir.
Alacaklılar kurulunun çalışmasından söz etmek gerekirse şunlar söylenebilir:
Kurul, her ay en az bir kez toplanır. Hazır bulunanların oy çokluğuyla karar alır. Üyelerin salt çoğunluğunun isteği üzerine her zaman toplanabilir. Bu halde yapılacak toplantıların komisere bildirilmesi zorunludur. Alacaklılar kurulunun aylık olağan toplantıları Komiser tarafından belirlenmek suretiyle bildirilen günde ve yerde yapılır. Komiser bu toplantıda hazır bulunarak alınan kararları toplantıya katılanların imzasını almak suretiyle bir tutanağa bağlar.
Komiserin hazırladığı gerekçeli raporunu ve dosyayı alan mahkeme, yargılamaya başlar, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve herhalde kesin mühlet içinde bir karar vermek zorundadır. Karar vermek için belirlenen duruşma günü ilan edilir. İtiraz edenler, itiraz nedenleri yazılı olarak üç gün önce mahkemeye bildirdikleri takdirde duruşmada hazır bulunabilirler. Konkordato hakkında yapılan yargılamada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceği anlaşılırsa, mahkeme gerekli görürse komiserden gerekçeli bir rapor da alarak karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebilir. Bu süre altı aydan fazla olamaz.
KONKORDATONUN ONAYLANMASININ ŞARTLARI
Bu husus İİK'.nun 305. Maddesinde düzenlenmiştir. 302. madde uyarınca yapılan toplantıda verilen oylarla kabul edilen konkordato projesinin tasdiki aşağıdaki şartların gerçekleşmesine bağlıdır:
a) Adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması.
b) Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması.
c) Konkordato projesinin 302. maddede öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunması.
d) İmtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesi.
e) Yargılama giderleriyle harçların mahkeme veznesine depo edilmiş olması.
Bu arada şunu da ifade edelim ki; mahkeme konkordato projesini yetersiz bulursa kendiliğinden veya vaki talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmenin yapılmasını isteyebilir. (Bu durum da sürecin uzamasını gerektiren bir faktördür)
Mahkeme, konkordatonun tasdikine karar verdiğinde, alacaklıların hangi ölçüde alacaklarından vazgeçtiklerini ve borçlunun borçlarını hangi takvim çerçevesinde ödeyeceğini belirtir.
Tasdik kararı ilan olunur ve ayrıca ilgili yerlere bildirilir.
KONKORDATO TASDİK EDİLMEZSE
Konkordato tasdik edilmezse mahkeme, konkordato talebinin reddine karar verir ve bu karar ilan edilerek ilgili yerlere bildirilir. Borçlunun iflasa tabi şahıslardan olması ve doğrudan doğruya iflas sebeplerinden birinin mevcut olması halinde mahkeme, borçlunun iflasına re'sen karar verir.
KONKORDATO KOMİSERİNİN GÖREV VE YETKİLERİ
Asliye Ticaret Mahkemesi, geçici mühlet kararıyla birlikte işin niteliğine göre bir veya daha fazla konkordato komiseri görevlendirir. Geçici mühlet boyunca en fazla üç komiser görevlendirilebilir. Eğer üç kişi komiser olarak görevlendirilirse bunlardan birinin yetkilendirilmiş bağımsız denetçi şart. Birinin hukukçu, birinin de borçlunun iştigal ettiği konuda uzman bir kişi olması tercih edilir. Oysa Konkordato komiserin kimler arasından belirleneceği konusunda son düzenlemeden önce kanunda açık bir düzenleme yoktu.
Mahkeme kesin mühlet kararı verdiği takdirde iki yoldan birini seçer: Yeni bir ya da daha fazla konkordato komiseri görevlendirebileceği gibi geçici mühlet süresince görev yapmakta olan komiser ya da komiserlerin görevlerine devam etmesine de karar verebilir. Bu tamamen mahkemenin takdirindedir.
Mahkemece atanan geçici komiserler özel sicilinde kaydedilmek üzere mahkemenin bağlı bulunduğu bölge adliye mahkemesine Bilirkişilik Bölge Kurulu'na bildirilir. Bu bildirim üzerine komiserler tutulacak özel bir sicile kaydedilecektir. Bu sicil sayesinde bir kişinin aynı anda beş'ten fazla dosyada konkordato komiseri olarak görev almamasının ve konkordato komiserliği görevine son verilmesi nedenlerinin takibi sağlanmış olacaktır.
YENİ DÜZENLEMEDE KONKORDATO KOMİSERLERİ
7155 sayılı kanunun 14, 15 ve 17. maddelerinde Konkordato Komiserleri hakkında yeni hükümler getirilmiştir. Buna göre:
"Madde 14:
"2004 sayılı Kanunun 287'nci maddesinin üçüncü fıkrasına ikinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir:
“Üç komiser görevlendirilmesi durumunda komiserlerden biri, mahkemenin bulunduğu ilde faaliyet göstermek şartıyla Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yetkilendirilmiş bağımsız denetçiler arasından seçilir.”
MADDE 15:
2004 sayılı Kanunun 290'ıncı maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Komiserler, bilirkişilik bölge kurulları tarafından oluşturulan komiser listesinden seçilir. Listeye kayıt için Adalet Bakanlığı tarafından izin verilen kurumlardan alınacak eğitimin tamamlanmış olması zorunludur. Ayrıca, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu, komiser olarak görevlendirilebilecek, yetkilendirilmiş bağımsız denetçileri liste hâlinde bilirkişilik bölge kurullarına bildirir. Listede görevlendirilecek komiser bulunmaması hâlinde liste dışından görevlendirme yapılır ve bu durum bölge kuruluna bildirilir. Bir kişi eş zamanlı olarak beşten fazla dosyada geçici komiser ve komiser olarak görev yapamaz. Komiserin sorumlulukları hakkında 227'nci maddenin dördüncü ve beşinci fıkrası hükümleri uygulanır.
Konkordato komiserinin nitelikleri, eğitimi, eğitim verecek kurumlar ve eğitimden muaf tutulacaklar ile komiserliğe ilişkin diğer hususlar Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir.”
MADDE 17:
2004 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici 15. madde eklenmiştir.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte görülmekte olan konkordato talepleri hakkında talep tarihinde yürürlükte bulunan hükümlerin uygulanmasına devam olunur.
290'ıncı maddenin beşinci fıkrası uyarınca komiser listesi oluşturuluncaya kadar listeden görevlendirme usulü dikkate alınmaksızın komiser görevlendirilir. Bir kişinin eş zamanlı olarak beşten fazla dosyada komiser olarak görev alma yasağının takibi amacıyla, görevlendirilen geçici komiser ve komiserler mahkemenin bağlı bulunduğu bölge adliye mahkemesi bilirkişilik bölge kuruluna bildirilir.”
KONKORDATO KOMİSERİ OLMAK İÇİN ARANAN KOŞULLAR
Elbette herkes konkordato komiser olarak atanamaz. Kanunumuz komiser olabilmek için bir takım nitelikler aramaktadır. Komiserde aranacak nitelikler şunlardır: Türk vatandaşı olmak, tam ehliyetli olmak, en az dört yıllık lisans eğitimi veren öğretim kurumlarından mezun olmak, iflas etmemiş olmak, son üç yıl içinde görevin gerektirdiği özen yükümlülüğüne uymadığından dolayı konkordato komiserliği görevine son verilmemiş olmak, disiplin cezası almamış olmak, kamu hizmetlerinden yasaklı olmamak, yürüttüğü mesleğinin ilgili mevzuatında konkordato komiserliği yapmasına engel bir hüküm bulunmamak, terör örgütleriyle iltisaklı veya irtibatlı olmamak, belli suçlardan ve belli sınırların üzerinde mahkum olmamak.
Asliye Ticaret Mahkemesinde komiser olarak atanan kimse, görevini hakkıyla yerine getirmekle yükümlüdür. Bu nedenle bir kişi eş zamanlı olarak beşten fazla dosyada geçici komiser ve komiser olarak görev yapamaz.
Borçlu ve alacaklılardan biri komiser olarak görevlendirilemez.
Konkordato komiserlerinin yükümlülükleri şunlardır:
a) Görevini kanun, yönetmelik ve dürüstlük kurulları çerçevesinde tarafsız, objektif ve özenle yerine getirmek.
b) Üstlenmiş olduğu görevi bizzat yapmak.
c) Görevi nedeniyle öğrendiği sırların gizliliğini sağlamak ve korumak.
d) Görevi sırasında elde ettiği bilgileri kendisi, yakınları veya üçüncü kişiler yararına doğrudan ya da dolaylı bir çıkar elde etmek için kullanmamak.
e) Görev, unvan ve yetkilerini kullanmak suretiyle kendisi, yakınları veya üçüncü kişiler lehine menfaat sağlamamak, hediye kabul etmemek, aracılıkta bulunmamak.
Bu yükümlülüklere aykırı davranan komiserin görevine mahkemece son verilir. Bu durum hemen bilirkişilik bölge kuruluna bildirilir. Suç oluşturması halinde Cumhuriyet Başsavcılığına da bildirilir.
Bunlara ek olarak komiser tutanak tutmakla yükümlüdür ve bu tutanaklar aksi ispat oluncaya kadar kesin delil hükmündedir.
Komiserin hak ve yetkileri ise tebligat yapma yetkisi, muhabere yapma yetkisi, borçlunun işlerine nezaret etme yetkisidir.
Komiserin ana görevi nedir, sorusunun cevabına şu şekilde vermek mümkün: Teslim aldığı dosyayı kesin mühlet içinde konkordatonun tasdikine yönelik işlemleri tamamlayarak hazırladığı raporuyla birlikte mahkemeye iade etmektir. İkincil görevi ise borçlunun işlerine nezaret etmektir.
Komiser ayrıca, kanun ve yönetmelikte sayılan diğer görevleri yerine getirir. Komiserin hizmetlerine karşılık Mahkemece bir ücret belirlenir.
KONKORDATO NASIL SONUÇLANABİLİR?
İki türlü sonuçlanabilir: Ya borçlunun durumu düzelir, borca batık halden çıkar. Bu durumda konkordato kaldırılır ve borçlunun önceden olduğu gibi normal faaliyetine geri döner. Ya da borçlunun durumunda düzülme olmaz ve mahkeme bu durumda borçlunun iflasına karar verir. İkinci olasılıkta artık iflas hükümleri devreye girer ve borçlunun malvarlığının tasfiyesi yoluna gidilir.
MAHKEME KARARLARINA KARŞI İTİRAZ YA DA TEMYİZ YOLU
Kesin mühlet talebinin kabulü ile mühletin kaldırılmasına yönelik talebin reddine dair kararlara karşı kanun yoluna başvurulamaz.
Konkordato davalarına bakan Asliye Ticaret Mahkemelerinin verdikleri nihai kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı da yine tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.
Av. Cuma Ali Yürekli
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.