Çözüm Ankara?da

Çözüm Ankara?da
Terör uzmanı SDE Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Şahin?den Akit?e çarpıcı açıklamalar. Son terör eylemlerini değerlendiren Şahin, Başbakan Erdoğan?ın...


Terör uzmanı SDE Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Şahin?den Akit?e çarpıcı açıklamalar. Son terör eylemlerini değerlendiren Şahin, Başbakan Erdoğan?ın terör örgütü PKK?ya karşı B ve C planlarının ne olduğunu anlattı.

Şahin, ?PKK, bu planların ne olduğunu bizden çok daha iyi biliyor. B ve C planı 2011?2012 yılında olduğu gibi yine devletin örgüte şiddetli bir şekilde müdahale etmesi. Erdoğan ?Süreci bitiriyorum PKK?ya gerektiği karşılığı veriyoruz? dediğinde Anadolu?da kimse buna karşı çıkmaz.? dedi.

?KÜRT HALKI ÇÖZÜMÜ ANKARA?DA ARIYOR?

Diyarbakır?da eylem yapan annelerin PKK?ya karşı büyük bir savaş açtıklarını belirten Şahin, ?Son gelinen noktaya baktığımızda halk barış sürecini satın almış gözüküyor. 1984 yılından bu yana kimse PKK?ya karşı farklı bir ses ortaya koyamıyordu, örgütü suçlayamıyordu. Ama şimdi çocukları kaçırılan aileler PKK?ya tepki gösteriyor. Halk artık diyor ki: ?Başbakan bize yardım etsin.? Bu şunu gösteriyor: Halk çözümü Kandil?de değil Ankara?da arıyor? ifadelerini kullandı.

?CEMAAT TÜRKİYE?NİN İMAJINA ZARAR VERDİ?

Türkiye?nin Gezi ve 17 Aralık ile birlikte imajının bozulduğu eleştirilerine de değinen Şahin, bunda Gülen Cemaati?nin etkili olduğunu söyledi. Cemaatin Başbakan Erdoğan?ı ?diktatör? olarak lanse ettiğini belirten Şahin, şöyle konuştu: ?Başbakanı Esad ile kıyaslamak, Sisi ile kıyaslamak insafsızlık. Bunu doğru bulmuyorum. Belli guruplar Başbakan ile hesaplarını görürken Türkiye?ye büyük zararlar verdiler. Bunu milletin kendilerine verdiği imkânı kullanarak yaptılar. İçerideki gurubun bütün imkânlarını kullanarak Başbakan?ı diktatör olarak göstermesini Avrupa çabuk satıl aldı. Onlar zaten buna hazırlardı.?

İşte o röportaj:

ÇÖZÜM SÜRECİ VE KÜRT ANNLERİ

* Güneydoğu?da yaşanan son terör eylemlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Çözüm Süreci?ni destekleyenlerdenim. Süreçten önce PKK?nın siyasi uzantılarının söylemsel bir üstünlüğü vardı. Bunlar barış için çalıştıklarını söyleyip devleti suçluyorlardı. Çözüm Süreci sonrası bu üstünlük kırıldı ve halk devlet tarafından kazanılmış oldu. Halk, devletin çatışmayı değil barışı istediğini gördü. Süreç, istenildiği gibi giderse bundan PKK büyük zarar görecek. Çünkü, süreç içerisinde halk barışın tadına varacak ve Ankara?nın sözüne bakacak. Bu süreç devam ettiği sürece PKK?nın kontrolü azalacak, azalıyor da. Bunu çocukları kaçırılan annelerin tepkisinde görüyoruz.

* Her şeye rağmen PKK silah bırakmadı. Bu da halkı rahatsız ediyor. PKK neden silah bırakmıyor?

-PKK silahı bırakmayarak bölgenin kontrolünü kaybetmek istemiyor. PKK, yol kesme eylemleriyle tabanını dinamik tutmaya çalışıyor. Barış ortamı PKK?yı gevşetti. PKK, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde bölgedeki kontrolü devam ettirmek için önümüzdeki günlerde de küçükte olsa eylemlerine devam edecek. PKK, burada bir mesaj vermek istiyor. Kendi kitlesini dinamik tutarak bölgenin kontrolünü kendisinde göstermeye çalışıyor. İsterse süreci bozabileceğini de göstererek elemanlarını diri tutuyor. Örgüt seçim sürecini de etkilemeye çalışıyor. Örgüt ayrıca eylemlerle iyi polis, kötü polis oyunu da oynuyor. Kandil kötü polisi oynarken, Öcalan iyi polisi oynuyor. Kandil?in eylemleri kendini güçlü gösterirken Öcalan da önemli bir aktör olarak sunulmaya çalışılıyor. Silahların bırakılmamasını böyle de değerlendirebiliriz.

*Çözüm Süreci içerisinde çocukların kaçırılması neyin işareti? Örgüt neye hazırlanıyor? İç savaş iddialarını doğruluyor mu bu durum?

-Barış Süreci?ne PKK?nın yanaşmasının sebebi 2011 ? 2012 yıllarındaki örgütün almış olduğu darbelerdi. Örgüt bölgede kendisini başarılı olarak sunsa da masaya oturmasının sebebi başarısızlığıydı. Hükümet de kronik bir sorun haline gelen bu olayı çözmek için Çözüm Süreci?ni başlattı. PKK zayıf olanın hükümet, güçlü olanın kendisi olduğu göstermeye çalışıyor. PKK, Gezi Parkı olaylarını ve 17 Aralık operasyonunu kullanmaya çalışıyor. Ancak süreç kırılgan bir durum haline gelirse PKK bundan faydalı çıkmaz.

* Çocukları dağa kaçırılmış Kürt annelerinin eylemi neyi değiştirdi?

-Son gelinen noktaya baktığımızda halk barış sürecini satın almış gözüküyor. Kürt halkı barış sürecinden gayet memnun. 1984 yılından bu yanan kimse PKK?ya karşı farklı bir ses ortaya koyamıyordu, örgütü suçlayamıyordu. Ama şimdi çocukları kaçırılan aileler, PKK?ya tepki gösteriyor. Halk artık diyor ki: ?Başbakan bize yardım etsin.? Bu şunu gösteriyor. Halk çözümü Kandil?de değil Ankara?da arıyor. Aileler o eylemi büyük baskılara rağmen gerçekleştirdi. Bu Çözüm Süreci?nin başarısı. Anneler bir şeyi daha ortaya çıkardı. PKK, ?Kürt halkının haklarını ben korurum? diyordu. Şimdi çocukları kaçırılan anneler PKK?ya ve BDP/HDP?ye karşı eylem yapıyor. Demek ki PKK Kürtlerin haklarını koruyamıyor. Annelerin eylemi bu söylem üstünlüğünü de ortadan kaldırdı.

* Cemaat ve medyası sürekli sürecin kötüye gittiğini, örgütün savaşa hazırlandığını dillendiriyor. Bunu hükümeti yıpratmak için mi yapıyorlar, yoksa böyle bir gerçek mi var?

-Uç guruplar üzerinden süreci değerlendirirsek biz rasyonel bir zemine varamayız. Uç guruplardan bahsettiğim PKK ve The Cemeaat. PKK, süreçten ne kadar alan hâkimiyeti sağlarım diye düşünüyor. Gülen Cemaati de, Tayyip Erdoğan?a kim zarar verirse bu fırsattan faydalanmaya çalışıyor. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine giderken Cemaat, Başbakan Erdoğan?ı siyasal sistemin dışına atmak için bütün fırsatlardan faydalanmak istiyor. Milliyetçi kitleyi etkilemeye çalışıyorlar.

BAŞKAKAN?IN C VE B PLANI

* Başbakan Erdoğan?ın PKK?ya karşı B ve C planı ne sizce?

-PKK, bu planların ne olduğu bizden çok daha iyi biliyor. Bu Plan nedir biliyor musunuz? 2011?2012 yılında olduğu gibi yine devlet örgüte şiddetli bir şekilde müdahale edecek. Sonuçta bir terör örgütüne güvenilmez ve gerekenin yapılması gerekir. Erdoğan ?Süreci bitiriyorum. PKK?ya gerektiği karşılığı veriyoruz? dediğinde Anadolu?da kimse buna karşı çıkmaz. Başbakan bunu halka anlatmakta zorluk çekmez. Halk bunu destekleyecektir. Halk şunu gördü: Başbakan bu süreçten çekildiği anda süreci götürecek bir siyasi aktör yok.

 

* Cumhurbaşkanlığı seçimler öncesi PKK, hükümeti pazarlığa mı zorlamak istiyor özerklik gibi durumlar için?

-Bu iyi bir örnek değil. Türkiye Ortadoğulaşacak mı, yoksa Ortadoğu Türkiyeleşecek mi? Sormamız gereken soru bu. Kastettiğim şu: Etnik ve dini yapılara göre siyasi yapısı oluşmuş devletlerin Ortadoğu?da başarısız olduğunu gördük. Bunun ilk örneği Lübnan. Böyle bir ülkede her etnik gurup birbirini rakip olarak görerek dışarıdan destek alıyor. Bu da o ülkenin halkına zarar veriyor. Türkiyelileşmek ise, bütün insanların birey bazında Avrupa standartlarında korunması. Bu sağlandığı müddetçe huzur gelecektir.

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ

* Sizce Başbakan Erdoğan Cumhurbaşkanı olmalı mı? İlk turda Cumhurbaşkanı seçilir mi?

-Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda Başbakan Erdoğan?ın Cumhurbaşkanı olacağını düşünüyorum. Bence Başbakan Erdoğan koşar adımlarla 864 rakımlı tepeye gidiyor. Seçimlere kısa bir süre kaldı. Muhalefet, daha adayını belirlemedi. Muhalefet partileri, kazanamayacaklarını biliyor. Bunun için kazanamayacakları bir yere, kazanamayacak bir aday arıyorlar. Kazanacaklarını bilselerdi şuana kadar biri ?ben adayım? der ortaya çıkardı.

*Çatı aday başarılı olamaz mı size göre?

-Çatı aday eski sistemde başarılı olurdu. Eğer Cumhurbaşkanını meclis seçseydi çatı adayla bir aday belirleyebilirlerdi. Muhalefet Cumhurbaşkanını halkın seçeceğinin farkında değilmiş gibi davranıyor. Başbakan bunu farkında ve buna göre eylem yapıyor. Başbakan halka hitap etmeye çalışıyorken, muhalefet hala çatıda geziyor.

* Başbakan kim olacak sizce?

-Kritik soru bu. Başbakan kim olacak? Cumhurbaşkanı yüzde 50?nin üzerinde bir oyla gelecek. Erdoğan ?Köşke çıkarsam yetkilerimi kullanırım? diyor. Cumhurbaşkanı yetkilerini kullanırsa Başbakanda kendi yetkisini kullanacak ve burada sorun çıkacak. Ve sistem burada zorunlu olarak değiştirilmek zorunda kalacak. O zaman muhalefet ?gel bunu yapalım? demek zorunda kalacak.

?BAŞBAKAN İLE SORUNU OLAN GEZİ?YE DESTEK VERDİ?

* Gezi?ye nasıl bakıyorsunuz? Gezi bir kesimin dillendirdiği gibi özgürlükçü bir hareket mi, yoksa hükümeti devirmek isteyen bir darbe mi?

-Benim öğrencilerimde Gezi eylemlerine katıldılar. Gezi olayları ilk 3 günü olağan bir tepki olarak görüldü. Fakat süreç başladıktan sonra Başbakan Erdoğan ile hesabı olan herkes buraya müdahil oldu. Hükümet karşıtı herkes Gezi?ye destek verdi. Bunu sadece bireysel anlamda söylemiyorum. Bölge devletleri ve dünya ülkeleri açısından da böyle oldu. Türkiye ile sorunu olanlar Gezi?ye destek verdi.

* Siz Geziye müdahale eder miydiniz?

-Gezi?yi Ortadoğu?daki olaylarla değerlendirmek gerekiyor. Gezi olayları karşısında Hükümet o tavrı göstermeseydi şuan farklı bir duruma evrilebilirdik. Göstericilere biraz tolerans gösterilseydi, Türkiye şuan başka şeyler yaşıyor olabilirdi. Ama aşırı müdahaleler oldu mu, oldu. Avrupa?da böyle gösteriler olduğunda nasıl davranılıyor? Buna bakmak gerekiyor. Avrupa ülkeleri bu tür eylemlere nasıl müdahale eder, buna göre davranış sergilenebilir.

TÜRKİYE VE DÜNYA

* Türkiye?nin uluslararası camiadaki imajını şuan nasıl? 2?3 yıldan beri yıprandığımız söyleniyor. Var mı böyle bir durum?

-17 Aralık süreciyle imajın bozulması için Cemaat gurubu daha fazla etkili oldu. İnşa edilen bir imaj vardı. Cemaat 17 Aralıktan sonra öyle bir görüntü verdi ki Türkiye?de bir ?diktatör? varmış gibi imaj çizdiler dünyaya. Şunu söyleyebilirler di ?Erdoğan otoriter davranıyor.? Ama Başbakanı Esad ile kıyaslamak, Sisi ile kıyaslamak insafsızlık. Bunu doğru bulmuyorum. Belli guruplar Başbakan ile hesaplarını görürken Türkiye?ye büyük zararlar verdiler. Bunu milletin kendilerine verdiği imkânı kullanarak yaptılar. İçerideki gurubun bütün imkânlarını kullanarak Başbakan?ı diktatör olarak göstermesini Avrupa da çabuk satıl aldı. Onlar zaten buna hazırlardı.

* Arap Baharı?nda gelinen nokta şuan hiç iç açıcı gözükmüyor. Eski düzenden daha da kötü olduk gibi. Siz ne diyorsunuz gelinen bu noktaya, neden böyle oldu?

-Arap Baharı?nda gelinen noktada ben sadece Batılıları suçlamıyorum. Suriye?de seçime benzer bir şey oldu. Yine aynı şekilde Mısır?da bir seçim tiyatrosu oynandı. Ortadoğu?da bugün dini görüntüler altında çağdaş firavunlarla karşı karşıyayız. Darbeciyi destekleyen krallıklar ya da cumhuriyetler görebiliyoruz. Suudi Arabistan Sisi?nin elini güçlendirebilmek için yardım kampanyası düzenleyeceğini açıkladı. Ortadoğu?da darbeci için kampanya düzenleyen liderler var. Düşünebiliyor musunuz, Suudi Arabistan Sisi?ye ekonomik destek veriyor. ABD?de Sisi?yle çalışmaya devam edeceğini söyledi. Bu Türkiye?nin Ortadoğu?da işinin ne kadar zor olduğunu gösteriyor. Ortadoğu?yu çok zor günler bekliyor. Hele İhvan hareketini daha zor günler bekliyor.

* Biz bu konuda yalnız kaldık gibi. Neden böyle oldu?

-Arap Baharı?yla ortaya çıkan Müslüman Kardeşler temelli Sünni bir kabarma oldu. Sünni hareketten rahatsız olan devletler, Sünnilere karşı birlikte hareket ettiler. Sünni kabarmaya karşı İran, İsrail, Suudi Arabistan, ABD, Rusya, Çin gibi devletler bir araya geldi. Bu devletler birbirlerine düşman devletler; ama Sünnilere karşı birlikte hareket ediyorlar. Onun için Ortadoğu?nun yakın geleceği çok da parlak görülmüyor. Türkiye?nin tek başına Ortadoğu?daki dönüşümü sağlayacak gücü de yok.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.