Çocuk için oyun beslenme kadar önemli!

Çocuk için oyun beslenme kadar önemli!
Çocuk için çok ciddi bir uğraş olan oyunun, aynı zamanda bir eğlence ve öğrenme kaynağı olduğunu belirten uzmanlar, oyunun çocuğun yaşantısında beslenme, nefes alıp verme kadar önemli bir ihtiyaç olduğuna dikkat çekiyor. 

Çocuk için çok ciddi bir uğraş olan oyunun, aynı zamanda bir eğlence ve öğrenme kaynağı olduğunu belirten uzmanlar, oyunun çocuğun yaşantısında beslenme, nefes alıp verme kadar önemli bir ihtiyaç olduğuna dikkat çekiyor. Çocuğa oyun için uygun ortamın ve yeterli malzemenin sağlanması gerektiğini belirten uzmanlar, oyunun çocuğu oyalama ya da baştan savmak için bir uğraş olarak görülmemesi gerektiğini vurguluyor. Çocukla oynamanın bağları güçlendirdiğinin altını çizen uzmanlar oyun oynayan çocuğun oyunu birden bire kesilmemesi ve oyununu tamamlaması için kendisine önceden bilgi verilmesi uyarısında da bulunuyor.

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Öğretim Görevlisi Neşe Şekerci, çocuk ve oyun ilişkisinin önemine işaret ederek oyunun çocuğun gelişimi üzerindeki etkilerini değerlendirdi.

Oyunun geçmişi çağlar öncesine dayanıyor

Oyunun ne olduğu konusunda eski zamanlardan beri çok değişik görüşler ileri sürüldüğünü kaydeden Şekerci, “Oyun insanoğlunun var olduğu her çağda ve her yerde varlığını eğitim ve gelişim açısından sürdürmüş önemli bir etkinliktir. Oyun ve oyuncağın geçmişinin insanlık tarihi kadar eski olduğu, arkeologların yaptığı çalışmalarda ortaya konmuştur. Bugün bilinen pek çok oyunun eski çağlarda da bilindiğini gösteren belgeler, buluntular vardır” dedi.

Oyun, baştan savmak için bir uğraş olmamalı

Oyunun çocuk dünyasındaki yeri tartışmasız bir kabul görse de yetişkinler tarafından oyunun çocuk gelişimindeki öneminin kimi zaman hafife alındığını belirten Şekerci, “Yetişkinler gözüyle oyun, çocuğun eğlenmesi, oyalanması ya da başlarından savmak için bir uğraş olarak görülmektedir.  Oysa oyun, çocuk için ciddi bir iştir.  Bazı ebeveynler, oyunu sadece boş zaman etkinliği olarak değerlendirmekte ya da çocuklar açısından oldukça değerli olan bu deneyimin gücünün farkında olmamaktadır” diye konuştu.

Oyun, ciddi bir ihtiyaçtır

Çocuk için çok ciddi bir uğraş olan oyunun, aynı zamanda bir eğlence ve öğrenme kaynağı olduğunu belirten Neşe Şekerci, “Dünyanın her yerinde, her çağda ve her kültürde çocuklar oyun oynarlar. Oyunların biçimleri, özellikleri, oyuncakları çağdan çağa değişse de çocuğun olduğu yerde oyun ve oyuncakların olmaması mümkün değildir. Oyun çocuğun yaşantısında beslenme, nefes alıp verme kadar önemli bir ihtiyaçtır” dedi.

Hangi yaştaki çocuk, nasıl oyun oynar?

Öğretim Görevlisi Neşe Şekerci, çocukların yaşlarına göre oyun becerilerinin gelişimine ilişkin şu bilgileri verdi:

Bebeklik döneminde; nesneleri ve çevreyi tanıma çabası içerisindedirler. Emekleme ve yürüme ile birlikte etrafta gördükleri her şeyi dokunarak, atarak, ağızlarına sokarak tanımaya çalışırlar.

1-3 yaş döneminde; buldukları nesneler ile taklit oyunlarına başlarlar. Bir bardak ile su içme, telefon ile konuşma taklitleri yaparlar. Bu dönemde kendi başlarına oynarlar. Etrafta başka çocuk olsa bile onları sadece izler, iletişim kurmaya çalışmazlar. Karşılıklı oturtsanız bile herkes elindeki ile oynar ya da karşısındaki çocuğun elindeki oyuncağı ister. 

3-6 yaş dönemi; oyun dönemi olarak da adlandırılır. Çocuklar 3 yaşa kadar nesneler ve çevreleri ile deneyim kazanırlar ve 3 yaşından sonra oyun kurmaya başlarlar. Fakat çoğu 3 yaş çocuğu hala oyuncakları paylaşmada, iş birliği yaparak oyun oynamada problem yaşar.

3-6 yaş döneminde; çocuk gün boyu soru sorar, konuşur, yorulmadan oyun oynar. Toplumsal kuralları öğrendikçe arkadaşlarıyla oyun kurmaya ve birlikte vakit geçirmeye başlar.

4-5 yaş çocukları; çoğunlukla evcilik, askercilik gibi hayali oyunlar oynamayı tercih ederler, izledikleri filmlerdeki karakterleri taklit ederler. Ahşap bloklar ve legolarla çeşitli inşa oyunları oynarlar. Bazen bu oyun materyallerini oynadıkları oyunda farklı amaçlarla kullanırlar. 

5-6 yaş çocukları; çocuklarda birlikte oyun kurarak oynama yaklaşık 5-6 yaş civarında görülür. 5-6 yaş çocukları masa oyunlarına daha çok ilgi duyarlar. Kesme yapıştırma, resim yapma, rakamları yazma, yapbozlar ile oynamayı tercih ederler.

Anne ve babalar bu uyarılara kulak verin

Oyun ve oyuncak konusunda ebeveynlere tavsiyede bulunan Öğretim Görevlisi Neşe Şekerci, tavsiyelerini şöyle sıraladı:

• Çocuğa oyun için uygun ortamın ve yeterli malzemenin sağlanması gerekir. Bunun için evin bir köşesi, bir odası, evin bahçesi, oyun parkları kullanılabilir. Arkadaşları ile oyun oynayabileceği ortamlar sağlayabilirsiniz. 

• Oyun oynayan çocuğun oyunu birden bire kesilmemeli, oyununu tamamlaması için önceden bilgi verilmelidir. 

Oyuncakları bir kutuda toplamayın!

• Oyuncakların hepsini bir kutuya doldurmak yerine, oyuncaklar özelliklerine göre gruplandırılmalıdır. Çocuğun aynı düzeni sağlaması istenmelidir. 

• Benzer oyuncaklardan çok fazla almak yerine, çocuğun farklı oyunlar kurabileceği çok amaçlı oyuncaklar tercih edilmelidir. 

Çocuk oyuncağını kendi seçmeli

• Oyuncak alırken çocuğun seçmesine izin verilmelidir. Her hangi bir nedenle çocuğun seçtiği oyuncak alınamıyorsa nedeni çocuğa açıklanmalıdır. 

• Oyuncak alırken farklı gelişim alanlarına hitap etmesine dikkat edilmelidir. 

• Oyuncakların mutlaka satın alınması gerekmez, çocuğunuz ile birlikte çeşitli oyuncaklar yapabilirsiniz. 

Oyuncakları ara sıra saklayın

• Çocuğunuzun oynadığı oyuncaklara ilgisi azaldığı zaman bir süre ortadan kaldırıp daha sonra tekrar ortaya çıkarabilirsiniz. 

• Çocuğunuzla oyun oynarken sadece çocuğunuz ve oynadığınız oyunla ilgilenerek oyunlar oynayınız. 

• Çocuğunuzla oyun oynayarak ona yaklaşma ve duygularını tanıma imkânı bulabilirsiniz. Oyun çocukla iletişim kurmanın ve çocuğu tanımanın en etkili yoludur. 

Çocukla oynamak bağları güçlendiriyor

Öğretim görevlisi Neşe Şekerci, anne ve babaların çocukların oyunlarına dâhil olduklarında aralarındaki ilişkiyi güçlendirdiğini belirterek şunları söyledi:

• Çocuklar onaylandıklarını hissetmekte, 

•  Çocuk ve yetişkin arasındaki bağ güçlenmekte, 

•  Çocukların dikkat süreleri artmakta, 

•  Akranlar arası etkileşim daha olumlu hale gelmektedir. 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.