Çocuğunuzun 'pantolon paça boyu' değişmiyorsa dikkat
Prof. Dr. Bideci, "Aileler çocuklarının önceki yıllardaki kıyafetlerini rahatlıkla giyebildiğini, pantolon paça boyunun değişmediğini gözlemliyorsa büyüme geriliğinden şüphe etmeli" dedi.
ANKARA (AA) - Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Aysun Bideci, "Aileler çocuklarının önceki yıllardaki kıyafetlerini rahatlıkla giyebildiğini, etek boyu ya da pantolon paça boyunun değişmediğini, sınıfta yaşıtlarına göre boyunun kısa olması gibi bir durumu gözlemliyorlarsa, boy kısalığı ve büyüme geriliğinden şüphe etmeli" dedi.
Prof. Dr. Bideci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, boy ve ağırlığın yaşa, cinse göre hazırlanmış normal büyüme eğrilerinin alt sınırının altında olması ya da normal eğride giderken aşağıya inmesinin, "büyüme geriliği" olarak tanımlandığını bildirdi.
Normalde çocukların her yaşta belirli oranlarda büyüdüğüne dikkati çeken Bideci, şöyle devam etti:
"İlk bir yılda 25 santimetre, 1-2 yaş arası ortalama 10-12 santimetre, 2-4 yaş arası yılda 7 santimetre, 4 yaştan ergenliğe kadar yılda 5 santimetre boyda uzama olur. Ergenlik boyunca toplamda kızlar 20-25 santimetre, erkekler 25-30 santimetre uzarlar. Ayrıca çocuğun boyunun, büyüme eğrisinde yaşa göre yüzde 3'ün altında olması büyüme geriliğinin habercisi olabilir. Aileler çocuklarının önceki yıllardaki kıyafetlerini rahatlıkla giyebildiğini, etek boyu ya da pantolon paça boyunun değişmediğini, sınıfta yaşıtlarına göre boyunun kısa olması gibi bir durumu gözlemliyorlarsa, boy kısalığı ve büyüme geriliğinden şüphe etmeli."
- "Çölyak hastalığı büyümeyi etkiliyor"
Bideci, büyümeyi etkileyen faktörler arasında genetik özellikler, beslenme, hormonal denge, kemik yapısı, psikososyal etkiler, kronik hastalıkların yer aldığına değindi. Bideci, "Kronik hastalıklarda çölyak hastalığı önem arz eder. Özellikle kilo azlığı ve boy kısalığı olan çocuklarda çölyak hastalığı araştırılmalıdır" dedi.
Hamilelik sırasında da annenin iyi ve uygun beslenmemesi, sigara, alkol kullanması, annenin hipertansiyonunun olması, enfeksiyon geçirmesi, plasenta yetersizliğinin de bebeğin doğum haftasına göre boy ve kilosunun düşük olarak doğmasına neden olduğunu vurgulayan Bideci, "Böyle doğan tüm bebeklerin, süt çocukluğu döneminde yaşıtlarını yakalamaları mümkün olmayabilir" diye konuştu.
Prof. Dr. Bideci, genetik faktörlerin de kişinin boyunun belirlenmesinde önemli olduğunu aktardı. Bideci, "Anne babası topluma göre kısa olan çocuğun boyunun kısalığı her zaman genetik özelliklerine bağlanmamalıdır. Ailede olabilecek boy kısalığı nedenleri de öngörülerek araştırma yapılmalıdır. Anne babası kısa olan bir çocuk, kısa boylu olacak diye bir kural söz konusu değildir" ifadesini kullandı.
- Beslenme boyu etkiliyor
Büyümede en önemli etkenlerin başında "beslenme"nin geldiğine işaret eden Bideci, beslenmesi bozuk olan bir çocuğun boyda artışının olmasının beklenemeyeceğini bildirdi.
Bideci, günümüzde şişmanlığın çocukları tehdit ettiğini belirterek, şöyle dedi:
"Ailelerin beslenme yetersizliğini önleme çabaları sırasında, çocuklarını şişman yapmamaları, özellikle abur cubur tüketiminden uzak tutmaları, aktif yaşama, spora yönlendirmeleri gerekir. Büyümeyi sağlayan hormonların başındaki büyüme hormonunun salgılanmasındaki fizyolojik faktörlerden ikisi uyku ve egzersizdir. Çocuklarımızın yaşlarına uygun sürede uyumalarını ve spor yapmalarını sağlamalıyız."
- Büyüme hormonu eksikliği
Büyümeyi etkileyen hormonların başında tiroid hormonu ve büyüme hormonunun geldiğini anımsatan Bideci, bu hormonların eksikliğinde de diğer bulgularla birlikte boy kısalığı görülebileceğini söyledi.
Büyüme hormon eksikliğinin dünyada yaklaşık 4 bin ila 10 bin doğumda bir olarak görüldüğünü anlatan Bideci, "Büyüme hormonu eksikliği olan çocukların tanısında öncelikle çocuk belli bir süre izlenerek, yıllık büyüme hızı saptanır. Bu hız yetersiz ise boy kısalığı nedenine yönelik bazı tarama testleri yapılır ve kemik yaşı mutlaka değerlendirilir. "Uyarı testi" dediğimiz bu testler, çocuk endokrinoloji merkezlerinde, çocuk endokrinoloji uzman hekimleri tarafından yapılmalıdır" diye konuştu.
Bideci,tedavide, eksik olan büyüme hormonunun çocuğa belli yaşa gelene kadar uygulandığını anlattı. Bideci, tanıda geç kalındığında beklenen cevabı alma olasılığının düşük olacağını vurguladı. Bu yüzden çocuğu ilk gören ya da izleyen hekimin, büyümeyi iyi değerlendirmesi, beklenenden farklı bir tablo olduğunda boy kısalığı olan çocuğu ileri merkezlere göndermesi gerektiğini belirten Bideci, ailelerin de çocuklarını iyi izlemesinin öneminin altını çizdi.
Prof. Dr. Bideci, Turner Sendromu gibi kromozomal hastalıklar, kemik ve kıkırdak yapının büyüme faktörlerine iyi cevap veremediği durumlar ve yapısal büyüme gecikmesinin de boy kısalığına neden olabileceğini kaydetti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.