"CHP'de Kılıçdaroğlu ile yaşanan..."

"CHP'de Kılıçdaroğlu ile yaşanan..."
AK Parti Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, CHP'nin BM Raporu'na ilişkin tavrını eleştirdi. CHP'nin dünyayı pergel,...



AK Parti Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, CHP'nin BM Raporu'na ilişkin tavrını eleştirdi.

 

CHP'nin dünyayı pergel, cetvel ve gönye ile yönetebileceğini sandığı için AK Parti'nın dış politikasını anlamasının mümkün olmadığını söyleyen Çelik, CHP'de yaşanan süreç için de; "Kılıçdaroğlu ile yaşanan değişim değil botokstur" dedi.
Katıldığı bir televizyon programında gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Çelik, İsrail ile Türkiye arasında yaşananlara yönelik kullanılan kriz ifadesinin doğru olmadığını belirterek, İsrail'in hukuk tanımaz saldırganlığı söz konusu olduğunu vurguladı. Çelik, "Bizim İsrail devletiyle ve halkıyla bir sorunumuz yok. Mesele İsrail hükümetinin düzenli ordusuna emir vererek uluslararası sularda masum insanları terörist bir eylemle katletmesidir. Geçmişte buna benzer eylemlere çok imza attı İsrail. Her defasında muhatapları sustu. Şimdi susmayan bir Türkiye var. Bunu karşılıklı üretilmiş bir kriz gibi sunmak, uluslararası sistemin gizli kodlarını ya da birilerinin zihnindeki İsrail her zaman haklıdır düşüncesini çıplaklaştırıyor. İsrail bir katliama imza atmıştır." diye konuştu.

TÜRKİYE'NİN BEKLENTİLERİ HALA KARŞILANMADI

Türkiye'nin taleplerinin yerine getirilmemesi durumunda iki ülke arasındaki ilişkilerin asla normalleşmeyeceğine vurgu yapan Çelik, "İsrail yaptığı bu katliam karşısında özür, tazminat ve Gazze ablukasının kalkması şartları yerine getirilmelidir. Aksi halde İsrail Türkiye ilişkileri asla normalleşmeyecektir. Türkiye meşru bütün siyasi ve hukuki zeminlerde İsrail'in karşısında yer alacaktır. Başbakanımız Gazze'deki insani dramın Türkiye'nin milli meselesi olduğunu ilan etmiştir. Bu son yarım asırlık dış politika zihniyetinde bir devrime işaret ediyor. Türkiye artık sınırları içindeki meselelerle sınırlı bir milli mesele tanımına sahip değil. Bilinen milli meselelerde bile statik pozisyonda kalmayı yeğleyen dış politika anlayışı bakımından bu dinamik bir yaklaşımdır." ifadelerini kullandı.

ARTIK PKK KÜRTLERE ASİMİLASYON UYGULUYOR

Kürt sorunu konusunda bu dönem ki kadar hiçbir zaman mesafe alınamadığını aktaran Çelik, Bu dönemde Kürt sorununda çözüm ekseninin demokratik perspektif olduğu devlet politikası olarak tescil edilmesinin çok önemli olduğuna işaret etti. Otoriter yöntemlerden demokratik yönteme doğru meşru bir eksen kayması yaşandığını değinen Çelik, "Bu Türkiye'de Kürt sorununun çözümü açısından atılmış en temel adımdır. Demokratikleşmenin ise sürekli bir politika olacağı her vesileyle vurgulandı ve uygulandı. Hakikaten inkar ve asimilasyon politikalarına karşı Hükümetlerimiz kararlı bir mücadele verdi. İnkar ve asimilasyon politikalarının paradigması kadar, bunun uygulayıcısı mekanizmalar da kaldırıldı. Ayrıca bu politikalar adına devlet içinde devletleşmiş çetelerle en kararlı ve cesur mücadele bizim dönemimizde veriliyor." diye konuştu.

BDP ANAHTAR OLMA ŞANSINI KAYBETTİ

Bu süreçte BDP'nin çok kötü bir sınav verdiğini ileri süren Çelik, "BDP demokratikleşmeyi hak ve hürriyetler düzeninin tesisi gibi algılamadı, bir cephe savaşı gibi algıladı. PKK-KCK-DTK çizgisinin tercüme bürosu olarak işlev üretiyor BDP. Oysa siyaset sahnesinde demokrasi ekseninde çok ciddi katkılar sunabilir. Dün devlet asimilasyon yapıyordu, bu sona erdi, bugün PKK Kürtlere asimilasyon uyguluyor. Bin yıllık otantik Kürt kimliği PKK tarafından yok ediliyor. Geçmişte JİTEM'in imza attığı işlere bugün KCK imza atıyor. Yani Kürt sorununu çözmek isteyen taraf devlet oldu, Kürt sorununu üreten taraf PKK oldu. Dolayısıyla BDP Kürtlere karşı affedilemez tarihsel bir kusur içindedir. Düne kadar devlet ve PKK arasında sıkıştıklarını söyleyen Kürt milliyetçisi siyasiler bugün Kandil'deki PKK, KCK ve Avrupa'daki PKK arasında sıkışmış durumdalar."

CHP SİYASİ PARTİ DEĞİL

Herkesin CHP'nin sosyal demokrat parti olmasını tartıştığını aslında CHP'nin bir parti değil anti siyaset üzerine kurgulanmış bir örgüt olduğunu söyleyen Çelik, "Düşünün otoriter siyasetin sembol ismi İsmet İnönü bile CHP üyesi olarak ölmedi. CHP'nin Ankara'nın başkent olmasını bile değiştirebileceğini söyleyerek 1972'de CHP'den istifa etti. Anti siyaset bir yapının demokrat olması beklenemez. Demokrasinin oksijeni siyasettir çünkü.. Bugünkü CHP kuruluşunun 88. yılını kutluyor ama siyasal tutarlılık açısından bu doğru değil. Bugünkü CHP, 1960 ihtilalının silahsız kuvvetler örgütü olarak doğdu. O yüzden Kılıçdaroğlu ile yaşanan bir değişim değil botokstur." dedi.
Anayasa konusunda halkın söz söyleme gücünü artıracak ve etkili kılacak mekanizmaların olmasını istediklerini anlatan Çelik sözlerini şöyle tamamladı: "Anayasa halkın istediği değişimin ve yeni Türkiye'nin nüfus cüzdanı olmalı. Metin tartışmasını TBMM'deki uzlaşma komisyonu yapmalıdır. Sihirli kavram katılımdır. En yüksek katılım ve katkı ile doğmalı yeni anayasa. Yeni anayasa, 82 anayasasının yeni bir revizyonu olmamalıdır. Sil baştan, kuvvet dengesini halk lehine düzenleyen bir metin olmalıdır."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.