CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu:

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu:
 - "Bir yargıcın siyasi kimliği öne çıkıyorsa o yargıç, yargıç değildir. Yargıç kimliğini taşıyamaz. Yargıç kimliğini taşıyamaz. O, emir...

 

- "Bir yargıcın siyasi kimliği öne çıkıyorsa o yargıç, yargıç değildir. Yargıç kimliğini taşıyamaz. Yargıç kimliğini taşıyamaz. O, emir ve talimat alan kişi değildir. Yargısı bağımsız ve tarafsız olmayan bir ülkede siz demokrasiyi sağlayamazsınız, yoktur demokrasi"

- "Düşünceyi açıklama özgürlüğü Türkiye'nin en temel sorunlarından birisidir. Bir insanın düşüncesini beğenirsiniz, beğenmezsiniz ama insanlar düşüncelerini özgürce açıklayabilmeli. Düşünceye yasak getirdiğiniz andan itibaren o ülkenin büyüme, gelişme şansı, saygı duyulma şansı kocaman bir sıfırdır"

 

MERSİN (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, adaletin kutup yıldızı görevi gördüğünü, yargının tarafsız ve bağımsız olması gerektiğini belirterek, "Bir yargıcın siyasi kimliği öne çıkıyorsa o yargıç, yargıç değildir. Yargıç kimliğini taşıyamaz. O, emir ve talimat alan kişi değildir. Yargısı bağımsız ve tarafsız olmayan bir ülkede siz demokrasiyi sağlayamazsınız, yoktur demokrasi." dedi.

 

Kılıçdaroğlu, Yenişehir Kültür Merkezi'nde düzenlenen "STK'lar Konuşuyor CHP Dinliyor" adlı toplantıda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin cumhuriyet tarihinin en derin krizini yaşadığını savunarak, bu sorunların çözümü için ortak hareket edilmesi gerektiğini belirtti.

 

Ortak, geniş bir paydada buluşulup sorunun çözümü için çaba sarf edilmesi gerektiğini anlatan Kılıçdaroğlu, bir toplumu ahlaki yapısının saygın kıldığını, ahlakta yozlaşma olması halinde toplumun kendi içinde ve dünyada saygınlığını kaybedeceğini ifade etti.

 

Kemal Kılıçdaroğlu, hırsızlık yapmanın suç ve ayıp olduğunu vurgulayarak, değerlerin bir kısmının kaybedildiğini, yolsuzluk yapanların sürekli yükseldiği, ahlaklı insanların da toplumdan dışlandığı bir sürecin yaşandığını savundu.

 

Türkiye'nin dünyada saygınlığını büyük ölçüde kaybettiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, bu nedenle ortak payda sağlayarak yeni bir hareket başlatmak istediklerini kaydetti.

 

- Yargı bağımsızlığı

 

Kılıçdaroğlu, "Ben istediğimi yaparım, madem yeterli oyu aldım herkes bana uymak zorundadır" şeklindeki sistemin dayatıldığı bir durumun yaşatıldığını öne sürerek, "Herkesi susturacağım, medyayı susturacağım, yargı sadece benim istediğim kararları alacak" anlayışı olan bir demokrasinin kabul edilemeyeceğini bildirdi.

 

Kendisini Müslüman kimliğiyle tanıtan bir siyasi partinin adaletsizliği topluma dayattığını kaydeden Kemal Kılıçdaroğlu, din insanlarının da bunu sorgulaması gerektiğini hatırlattı.

 

Kılıçdaroğlu, adaletin kutup yıldızı görevi gördüğünü, yargının tarafsız ve bağımsız olması gerektiğini vurgulayarak, "Bir yargıcın siyasi kimliği öne çıkıyorsa o yargıç, yargıç değildir. Yargıç kimliğini taşıyamaz. O, emir ve talimat alan kişi değildir. Yargısı bağımsız ve tarafsız olmayan bir ülkede siz demokrasiyi sağlayamazsınız, yoktur demokrasi." dedi.

 

Yargının bağımsız ve tarafsız olması için ortak görüş sağlanmasını isteyen Kılıçdaroğlu, yargının üzerindeki siyasal baskıların tamamen kaldırılması gerektiğini vurguladı.

 

- Medya özgürlüğü

 

Medyası özgür olmayan bir toplumun da özgür olamayacağını, medyaya getirilen yasaklarla sorun çözülemeyeceğini, medya özgürlüğü konusunda 149. sırada bulunulduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, "Bir kişinin arzusu üzerine gazete kapatılıp, bir kişinin arzusu üzerine televizyonlar karartılırsa o ülkede demokrasi yoktur. Medya özgürlüğü hem benim için hem de bir başkası için geçerlidir." diye konuştu.

 

Kılıçdaroğlu, medyanın halkın gözü, kulağı ve sesi olması gerektiğine vurgu yaparak, Anadolu medyası üzerinde de baskı olduğunu iddia etti.

 

Milletin vekilini milletin seçmesi gerektiğini bildiren Kemal Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

 

 "Liderler oturup, 'Ben milletvekillerinin adını alt alta yazayım siz de gelin oy verin, oy vermezseniz de size ceza yazacağım...' Bunun adı demokrasi, yok öyle bir şey. CHP'nin yaptığı gibi ve bundan sonra da yapacağı gibi ön seçimle milletvekilleri seçilmeli ve parlamentoya gelmeli." 

 

Darbe yasaları değişmedikçe Türkiye'de sağlıklı bir demokrasinin oluşturulamayacağına işaret ederek, 12 Eylül döneminde çıkarılan yasalar düzeltilmedikçe anayasanın gerçek anlamda işlevini yerine getiremeyeceğini anlatan Kılıçdaroğlu, yüzde 10 seçim barajının dünyanın hiçbir ülkesinde olmadığını, yüzde 1 oy alan partinin genel başkanının da Meclise gelmesi gerektiğini, parlamentoya milletin iradesinin tam yansıması gerektiğini, yüzde 10 seçim barajının da askeri darbe döneminde getirildiğini anlattı.

 

- "Düşünceler özgürce ifade edilebilmeli"

 

"İnadına demokrasi diyoruz ve darbeye de inadına karşıyız. Bunu herkesin bilmesini istiyoruz" diyen Kılıçdaroğlu,  konuşmasını şöyle sürdürdü:

 

"Düşünceyi açıklama özgürlüğü Türkiye'nin en temel sorunlarından birisidir. Bir insanın düşüncesini beğenirsiniz, beğenmezsiniz ama insanlar düşüncelerini özgürce açıklayabilmeli. Düşünceye yasak getirdiğiniz andan itibaren o ülkenin büyüme, gelişme şansı, saygı duyulma şansı kocaman bir sıfırdır. Farklı düşünebilir insanlar. Düşünceler özgürce ifade edilebilmeli. Akademisyenler bildiri yayınlamışlardı. Vay sen misin bildiri yayınlayan. Nereye, doğru hapishaneye. Bütün dünya güldü, dünyaya kendimizi rezil ediyoruz. Beğenmezsin kardeşim, eleştirirsin sende. 'Ben bu düşünceye katılmıyorum' dersin. Benim de katılmadığın yerler var ama sonuçta bir insan düşüncesini özgürce açıklayabilmelidir. Demokrasiyse işin özü budur."

 

Kemal Kılıçdaroğlu, bugün için aykırı gelen bazı düşüncelerin bir süre sonra kabul edilen düşüncelere dönüşebildiğini aktararak, üniversitelerin her türlü düşüncenin özgürce tartışıldığı kurumlar haline dönüştürülmemesi halinde Türkiye'nin büyüme ve gelişme şansı olmadığını sözlerine ekledi.

 

- "Kürt sorunu, ister güneydoğu sorunu, ne derseniz deyin. Bu sorunun çözülmesi lazım. Bu sorunun bu hale gelmesi, 35 yıldır devam etmesi beceriksiz siyasetçiler yüzündendir. Bu sorunu kendi siyasi ikballeri için kullananlar vardır. Bu sorunun çözülmesi lazım. Kim çözecek? Siyaset kurulu çözecek, yani parlamento çözecek"

- "Biz ülkemizin birliğini ve dirliğini savunuyoruz. Toplumsal barışımızı savunuyoruz. Kendi ülkemizde kıvançta ve tasada beraber olmak istiyoruz"

 

MERSİN (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Kürt sorunu, ister Güneydoğu sorunu, ne derseniz deyin. Bu sorunun çözülmesi lazım. Bu sorunun bu hale gelmesi, 35 yıldır devam etmesi beceriksiz siyasetçiler yüzündendir. Bu sorunu kendi siyasi ikballeri için kullananlar vardır. Bu sorunun çözülmesi lazım. Kim çözecek? Siyaset kurulu çözecek, yani parlamento çözecek." dedi.

 

Kılıçdaroğlu, Yenişehir Kültür Merkezi'nde düzenlenen "STK'lar Konuşuyor CHP Dinliyor" adlı toplantıda yaptığı konuşmada, özgürlüklerin korunması gerektiğini belirterek, 23 Nisan'ın yasaklanamayacağını bildirdi.

 

Siyasi ahlak yasasının çıkması için ısrar ettiklerini anlatan Kılıçdaroğlu, kimliğinden ötürü kimsenin ötekileştirilemeyeceğini aksi takdirde ayrışan bir Türkiye ile karşı karşıya kalınacağını ifade etti.

 

Toplumsal barışın önemine dikkati çeken Kemal Kılıçdaroğlu, "Kürt sorunu, ister Güneydoğu sorunu, ne derseniz deyin. Bu sorunun çözülmesi lazım. Bu sorunun bu hale gelmesi, 35 yıldır devam etmesi beceriksiz siyasetçiler yüzündendir. Bu sorunu kendi siyasi ikballeri için kullananlar vardır. Bu sorunun çözülmesi lazım. Kim çözecek? Siyaset kurulu çözecek, yani parlamento çözecek." diye konuştu.

 

En başından beri bu sorunun çözüm yeri olarak Meclis'i gösterdiklerini anımsatarak, bir kişinin bile burnunun kanamasını istemediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Verdikleri çözüm önerilerinin kabul edilmediğini, Doğu ve Güneydoğu'da bütün kentlerin silah deposu haline dönüştüğünü" iddia etti.

 

Kılıçdaroğlu,  "Terör örgütüne yardım ve yataklık yapan parti iktidardaki partidir. Her şeyde, her söylediğimde koşa koşa mahkemeye giderler, bunu söylüyorum diye hiç kimse korkudan mahkemeye gitmiyor. Çünkü bütün delilleri getireceğim ortaya. Bu sorun yakıcı bir sorundur, bu sorun çözülmezse ucunda ölüm vardır. Bu sorunun çözülmesi lazım. Nasıl çözeceğiz? Çözecek insanın önce samimi ve dürüst olması, 'Ben bu sorunu çözerim' demesi lazım. Yeterli mi? Değil. Kişisel gizli bir ajandasının olmaması lazım. 'Ben başkan olayım da şimdilik idare edelim' böyle bir şey olmaz." ifadesini kullandı.

 

Millete hesabının verilemeyeceği vaatlerde bulunulmaması gerektiğini vurgulayan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sorunun çözümünün parlamento ve toplumsal uzlaşı ile batıda hangi demokrasi standartları varsa Türkiye'de de aynı standartların olması gerektiğini, ülke insanın birinci sınıf demokrasiye layık olduğunu anlattı.

 

- "Toplumsal barışımızı savunuyoruz"

 

"Doğu ve güneydoğuda kan gövdeyi götürüyor. İyi de bu ülkeyi kim bu hale getirdi" diyen Kemal Kılıçdaroğlu, sorunun çözümü için TBMM Başkanı İsmail Kahraman'la görüştüğünü anımsattı.

 

Kendisine dilekçe verip, sorunun çözülmesi gerektiğini ve bu konuda dört siyasi partinin liderini davet etmesini istediğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Sonra cesaret edip dört siyasi partinin genel başkanını davet edemedi. Eminim yukarıdan izin alamadı. Sorunu çözmek zorundayız." dedi.

 

Kılıçdaroğlu, Avrupa Parlamentosu'ndan bir grubun kendisiyle görüşüp, "Doğu, Güneydoğu sorununun çözüm için uluslararası katkıya nasıl bakarsınız?" dediğini belirterek, "Doğru bulmayız dedim. Kendi sorunumuzu kendimiz çözecek irademiz var dedim. Türkiye'nin geldiği noktaya bakın. Bu teklifi yapabilme cesaretini gösterebiliyorlar. 'Siz bu sorunu çözemiyorsunuz' diyorlar. Böyle bir anlayış olabilir mi?" diye konuştu.

 

Doğu ve Güneydoğu'ya en çok milletvekili gönderen partinin CHP olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

 

"Daha geçen hafta Şırnak'a, Hakkari'ye heyet gönderdik. Diyarbakır'a defalarca gönderdik, diğer yerlere de gönderiyoruz. Diyarbakır'da Sur'dan göç edip diğer mahallelerde yaşayan, gerçekten ekmek bulamayan, yiyecek bulamayan, her şeyini bırakmış olan vatandaşlarımız var. Onlara yemek servisi yapıyoruz biz. Tırlarla gerekirse, o yerinden yurdundan edilmiş vatandaşlarımıza yardım malzemesi gönderiyoruz. O insanlara sahip çıkmamız lazım. Onlar bizim insanlarımız. Onların çektiğini acıyı burada yaşayanlar bilmiyorlar, görmüyorlar. Sur'dan bir kadın olaylar bittikten sonra valiye gidip şunu söylüyor; '9 çocuğum oldu ve bir evde oldu. Evimi bırakmak istemiyorum. Benim bütün hatıralarım bu evde. İzin verin ben evimi gidip bir göreyim.' Kadınlar daha iyi anlarlar. Bu ülkeye bu dramı yaşatanlara lanet olsun, yazıklar olsun. Biz ülkemizin birliğini ve dirliğini savunuyoruz. Toplumsal barışımızı savunuyoruz. Kendi ülkemizde kıvançta ve tasada beraber olmak istiyoruz."

 

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bu ülkede hüzün değil, barış olmasını dileyerek, sorunlara hep beraber göğüs gerilmesi gerektiğini bildirdi.

 

Hükümetin dış politikasını eleştiren Kılıçdaroğlu, "Suriyelilere elbette kucak açacağız ama Suriye'de bir an önce barışı sağlamak ve Suriyeli kardeşlerimizi bir an önce oraya göndermemiz gerekiyor." ifadesini kullandı.

 

Kemal Kılıçdaroğlu, anayasanın ilk dört maddesinin değiştirilemez olduğunu belirterek, "Yok başkanlık sistemi yok bilmem ne sistemi, bu sadece toplumu başka bir yola kanalize etmek, toplumu içinde bulunduğu sorunları düşünmemek için yapılıyor. Vatandaşa karşı yapılmış tam bir kumpas. Biz parlamentoda olduğumuz sürece hiç endişeniz olmasın." dedi.

 

Kılıçdaroğlu ayrıca, kürsü dokunulmazlıkları dışındaki bütün dokunulmazlıklara "hayır" demeye devam edeceklerini, bakanların dokunulmazlığının da kaldırılması gerektiğini sözlerine ekledi.

 

(Bitti) 

 

 

 

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.