CHP Genel Başkan Kılıçdaroğlu: Anayasa dayatma kültürüyle olmaz

CHP Genel Başkan Kılıçdaroğlu: Anayasa dayatma kültürüyle olmaz
CHP Genel Başkan Kılıçdaroğlu, "Anayasa dayatma kültürüyle olmaz, uzlaşma kültürüyle yapılır. Ecevit bunu yapmıştır, 38 madde değişmiştir." dedi.

TBMM 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup toplantısı öncesi, kendisini takip eden basın mensuplarının 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü kutladı. 

Konuşmasına da 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'ne değinerek başlayan Kılıçdaroğlu, ülke genelinde çok farklı görüşlerde gazete ve gazeteciler olduğunu ifade etti.

Görüşü ne olursa olsun hiçbir gazetecinin gözaltına alınmasını istemediklerini belirten Kılıçdaroğlu, "Eğer gazetecileri tutuklarsak demokrasiden söz edemeyiz. Demokrasinin bizatihi varlık sebebi medya özgürlüğünde yatmaktadır." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, Türkiye'de 150'ye yakın gazetecinin cezaevinde olduğunu anlatarak, şunları söyledi:

"Bir kısmının iddianamesi bile hazır değil. Bir baskı döneminden geçtiğimizi biliyorum. 20 Temmuz darbesinin sonuçlarını hep birlikte görüyoruz. O açıdan birinci acıyı çeken gazeteci arkadaşlarımızdır. Özgürce haber yapamıyorlar. Şu anda 147 gazetecimiz hapiste ama 9 bin işsiz gazetecimiz var. Bu iş kolunda işsizlik yüzde 29. Çalışan 17 bin gazeteciden 3 bini sendikalı sadece. Türkiye'nin yaşadığı tablo bu. Bütün bunlara rağmen inatla, dirençle haber yapmaya çalışan gazeteci arkadaşlarımız var. O gazeteci arkadaşlarımızın önünde saygıyla eğiliyoruz."

'Baykal tarihe geçecek bir konuşma yaptı'

Parlamentoda görüşmelerine başlanan Anayasa Değişikliği Teklifi'ne değinen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, CHP adına önceki Genel Başkan Deniz Baykal'ın  tarihe geçecek bir konuşma yaptığını söyledi. 

"Biz kendi çıkarımız değil, partimizin çıkarı için de değil, görüşü ne olursa olsun bu milletin çıkarı için mücadele eden bir partiyiz." diyen Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeleri yaptı:

"Çok partili hayatı bu ülkeye getiren partiyiz. Demokrasimizin gelişmesini isteyen partiyiz. Dolayısıyla bizim adımıza konuşan, tarihe not düşen önceki genel başkanımız CHP'ye yakışan bir konuşma yapmıştır. Biz her türlü düşünceye saygı gösterirken, temel felsefemizin demokrasi olduğunu hiç kimsenin unutmamasını isteriz. Bir ülkede demokrasi varsa, özgürlük vardır. Bakın bu ülkenin hapishanelerinde 147 gazeteci var. Bunların çoğu CHP lehine tek bir cümle dahi kurmamıştır ama biz onların haklarını savunuyoruz. Herkes benim gibi düşünmek zorunda değil ama herkes düşüncesini özgürce açıklamalıdır."

'Güçler ayrılığının belirlenmediği bir toplumun anayasası yoktur'

Kılıçdaroğlu, anayasaların toplumun uzlaşma belgesi olduğuna değinerek, "Nerede yaşarsa yaşasın, cinsiyeti ne olursa olsun, eğitim düzeyi ne olursa olsun her vatandaş anayasa kitapçığını eline aldığında 'bu benim anayasamdır' diyebilmelidir. Bunu dediğimiz zaman o anayasa gerçek anlamda bir anayasa olur." dedi. Kılıçdaroğlu, anayasayı önemli kılanın ise her vatandaşın haklarını güvence altına alması olduğunu bildirdi.

Kemal Kılıçdaroğlu, 1789'ya yayımlanan İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi'nin 16'ncı maddesinde, "Hakların güven altına alınmadığı ve güçler ayrılığının belirlenmediği bir toplumun anayasası yoktur." denildiğini aktararak, hakların güvence altına güçler ayrılığı ilkesiyle alınabileceğine dikkati çekti.

Yönetimin bir kişinin elinde toplanmaması gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, "Bir ülkede, benim hak arama güvencem anayasa teminatı altında olmalıdır. Güçler ayrılığının temel felsefesi de budur. Yasama, yargı, yürütme biri birini denetleyecek." dedi. 

Kılıçdaroğlu, anayasaların uzlaşmayla değişmesi gerektiğini vurgulayarak, bunu eski Başbakan Bülent Ecevit'in gerçekleştirdiğini söyledi. 

Ecevit'in, her partinin eşit üye verdiği anayasa uzlaşma komisyonu kurduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, "Anayasa dayatma kültürüyle olmaz, uzlaşma kültürüyle yapılır. Ecevit bunu yapmıştır, 38 madde değişmiştir." açıklamasında bulundu.

'Kimse korkudan konuşamıyor'

Türkiye'de anayasa değiştirecek bir ortam olmadığını savunan Kılıçdaroğlu, "OHAL var. Kimse korkudan konuşamıyor. Her an herkes tutuklanabilir, herkesin mal varlığına el konabilir. TBMM'nin etrafında TOMA'lar, polis araçları, arabalar, kamyonlar. Ne oluyor? Savaş mı var? Böyle bir ortamda biz anayasa değiştiriyoruz. Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda böyle bir şey olmadı. Toplandı, anayasayı yaptılar." görüşünü paylaştı.

Yapılan görüşmelerden kimesinin haberdar olmadığını, kendilerinin iktidara yaptıkları "görüşmeler canlı yayınlansın" teklifinin de dikkate alınmadığını belirten Kılıçdaroğlu, böyle bir ortamda dayatma kültürüyle anayasanın değiştirilmek istendiğini ileri sürdü. 

'Çöken devlet yapısının anayasası'

Anayasa değişikliğiyle yargının da bir adama teslim edileceğini iddia eden Kılıçdaroğlu, bir partinin genel başkanının, Anayasa Mahkemesi'nin 15 üyesinin 12'sini, Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu'nun ise yarısından fazlasını atayacağını söyledi. Kılıçdaroğlu, "Bir partinin genel başkanı Anayasa Mahkemesi'ne 12 hakim atarsa, o Anayasa Mahkemesi tarafsız olabilir mi? O mahkeme güven verir mi?" diye sordu.

Kılıçdaroğlu, bağımsız ve tarafsız yargının olmadığı bir ülkede adaletin olamayacağını ifade ederek, şunları kaydetti:

"Ne diyordu? 'Adalet mülkün temelidir.' Çöken bir devlet yapısının üzerine, çöken devlet yapısının anayasasını getiriyorlar. Şu anda devlet yok ortada ne devleti? Teröre ve terör örgütlerine teslim edilen bir devlet var. İstedikleri yerde, istediği zaman her türlü eylemi yapıyorlar. Terör olaylarının arkasından koşan beceriksiz bir hükümet var. Devleti yönetemiyorlar, devlet yönetilmiyor. Yönetilmediği için bunların biran önce makamlarından çekilmeleri lazım arları, edepleri, ahlakları varsa. Demokratik parlamenter sistem bizim neyimize yetmiyor? Totaliter bir devlet getiriyorlar. Her partiden, her görüşten insanımız var, çıksın konuşsun, düşüncelerini açıklasın. Türkiye bir kişiye teslim edilebilir mi? Türkiye Cumhuriyeti bu kadar küçük bir devlet mi, bu kadar onursuz bir devlet mi? Kim olursa olsun cumhurbaşkanlığı makamında biz bunlara karşıyız. Demokratik parlamenter sistemi savunuyoruz. Bu sistemin aksayan yönleri var mı? Elbette var. Düzeltilmeli mi? Elbette düzeltilmeli. Nasıl düzelecek? Oturacağız bir arada konuşacağız."

'Meclisi itibarsız hale getirmeye çalışıyorlar'

Bu Anayasa'nın geçmesi durumunda hükümetin TBMM'den güven oyu almayacağını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Niçin? Diyor ki 'Bu Meclis zaten ikinci sınıf bir Meclis, buradaki adamlar da ikinci sınıf adam, bakmayın millet seçmiş, bunlardan güven oyu istemeye gerek yok, otursunlar oturdukları yerde, alsınlar aylıkları.' Böyle bir anlayış olabilir mi? Gelirsin güven oyu alırsın, güven oyu aldıktan sonra oturursun dersin ki 'Ben bu Meclisten güven oyu almışım, bu Meclisten güven oyu aldığım için ben icraatımı yapıyorum.' Bizim 100 yıllık birikimlerimizi tümüyle çöpe atıyorlar. Amaç ne? TBMM'yi Cumhurbaşkanlığı'nın arka bahçesi haline getirmek. Gazi Meclis, Milli Kurtuluş Savaşını yöneten Meclis, dünyada saygınlığı olan bir Meclis, 15 Temmuz'da üzerine bombalar yağarken darbecileri püskürten Meclis, bir kişinin arka bahçesine dönüşecek. Bu tarihimize, Milli Kurtuluş Savaşı'nın tarihine ihanettir, olamaz böyle bir şey."

'Mücadelemizi sürdüreceğiz'

"İşsizlik var, dolar almış başını gidiyor, ekonomi alarmda, euro zaten felaket, ithalatımız, ihracatımız belli, 15 günde neredeyse 10 kez benzine, mazota zam yaptın. Doğalgaz, ısınma, elektrik kesintileri, her evde perişanlık, herkes geleceğe karamsar bakıyor." diyen Kılıçdaroğlu, iktidar eğer Türkiye'yi düzeltecekse, her türlü desteği vermeye hazır olduklarını söyledi.

Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin terör örgütlerine teslim edildiğini savunarak, "Gel arkadaş, terörü engellemek için bizden ne istiyorsan her türlü katkıyı verelim, her türlü çabayı gösterelim. Hayır, bunların hepsini unutmuşlar, illa ve illa başkanlık." diye konuştu.

Şu anda hiçkimsenin can ve mal güvenliğinin olmadığını ileri süren Kılıçdaroğlu, görüş ve fikir ayrılıklarının olabileceğini, ancak herkesin ortak paydasının demokrasi olması gerektiğinin altını çizdi. Türkiye'nin huzura ihtiyacı olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Demokrasimizi güçlendirelim ama totaliter bir yapıyı Türkiye'ye getirirseniz, Türkiye'ye bölersiniz, ayrıştırırsınız, zor bir sürecin içine Türkiye'yi sokarsınız. Tarihe bakın, tarihten örnek alın. Demokrasi kadar güzel bir şey yoktur. Herkes aynı şeyi düşünmek zorunda değildir. Farklı düşünceler bir toplumun dinamiğini oluşturur, bir toplumun gelişmesini sağlar. Ekonomisi güçlü olan Türkiye şu anda ekonomide sınıfta kalmıştır. Demokrasisi kısmen güçlü olan ve bütün Arap dünyasının imrendiği Türkiye şu anda bir dikta yönetimiyle karşı karşıyadır. Türkiye'yi Peşaver'e çevirdiler, neredeyse her hafta sonu bir yerde bir eylem, bir olay oluyor, masum insanlarımız hayatını kaybediyor. Bu kadar derin sorunlar varken, parlamentoda günün 24 saatinde 'Bir kişiyi illa başkan yaptıracağız.' diye mücadele etmenin akılla, mantıkla bağdaşır yönü yok."

Kılıçdaroğlu, Türkiye' tarihinde "ortak aklın" olduğunu belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Anayasa değiştiriyorsunuz, anayasa hukuku hocalarının sesi çıkmıyor. Nasıl bir düzen bu? Bunları kabul etmek mümkün değil. Biz, parlamentoda, demokratik parlamenter sistemin güçlenmesi, bundan vazgeçilmemesi, demokrasinin gelişmesi için her türlü mücadeleyi yapıyoruz. Parlamentoda bu mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu mücadelenin arkasında olacağız. Bütün vatandaşlarımın, bizim ne kadar iyi niyetli olduğumuzu bilmelerini isterim. Ülkemizi, bayrağımızı, insanımızı ve demokrasiyi seviyoruz. Demokrasi bizim olmazsa olmazımız." 

Muhabir: Barış Gündoğan, Mehmet Tosun

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.