Çelik: İmralı olmasa, BDP ile MHP'nin konuşacağı birşey yok?

Çelik: İmralı olmasa, BDP ile MHP'nin konuşacağı birşey yok?
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, ''İmralı diye bir gündem olmasa BDP'nin de MHP'nin de konuşacağı bir şey yok'' dedi.Çelik, Manisa Büyük...



AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, ''İmralı diye bir gündem olmasa BDP'nin de MHP'nin de konuşacağı bir şey yok'' dedi.

Çelik, Manisa Büyük Saruhan Otel'de düzenlenen ''Türkiye Buluşmaları'' toplantısında yaptığı konuşmada, hükümetin reformlarına ''devleti, yargıyı ele geçirmeye çalışıyorlar'' diyenlerin, kendini devletin gerçek sahibi zannettiğini, yetki ve imtiyazları elden gidiyor korkusuyla, başkalarının devleti ele geçirdiğini düşünmeye başladığını ifade etti.

AK Parti'nin ''devleti yeniden devletin yapma'' iradesini ortaya koyduğunu kaydeden Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Birileri milletin iradesine rağmen Ergenekon gibi, Balyoz gibi birtakım darbe tertiplerine niçin girişme zihniyetine girmişler? Bunlar herhalde bunu demokrasiye sahip çıkmak için yapmıyorlar. Bunlar devleti ele geçirmek için, milletin olan devleti, milletten uzaklaştırmak için bu faaliyetleri yapıyorlar. AK Parti, devleti ele geçirmek isteyenler ve bu sebeple darbe, çete gibi oluşumlara girenlerin iradelerini bir kenara itip, devleti yeniden devletin yapma iradesini ortaya koymaktadır.''

-KILIÇDAROĞLU'NUN İNGİLTERE GEZİSİ-

Çelik, konuşmasında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun İngiltere'ye yaptığı ziyaret sırasında ''vahim açıklamalar'' yaptığını savunarak, ''Türkiye'nin içinde ulusalcılık yapan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin dışına, Misakı Milli sınırları dışına çıkınca kendi ulusunu, kendi devletini başkalarına şikayet eder duruma düştü'' dedi.

Kılıçdaroğlu'nun ''Biz iktidar olsaydık İsrail'le ilişkilerin bozulmasına engel olur, Mavi Marmara gemisinin de hareket etmesini engellerdik'' dediğini ifade eden Çelik, şöyle konuştu:

''Bu ahlaki açıdan cürüm ama siyasi açıdan daha büyük cürüm. O gemi, 37 ülkeden çeşitli millet ve dinlerden silahsız insanları, Gazze'de ambargo altında yaşayanlara yardım götürmek için taşıyordu. BM, 2009'da aldığı 1860 sayılı Karar'la Gazze'ye temel gıda maddelerinin gönderilmesindeki sivil yardımı teşvik etti. Kendine saygısı olan hiçbir devlet bir sivil yardım gemisini Gazze gibi ambargo altındaki bir yere gitmekten alıkoyamaz. Buna hukuken ve siyaseten yetkisi yok. Sadece silah olup olmadığı denetlenebilir. Sıkı denetimler yapıldı da.

Kılıçdaroğlu 'Ben bu gemiyi yola çıkarmazdım' diyor. Doğru, çünkü sen o geminin yanında değilsin, o gemiye karşı olanların yanındasın. 'Biz olsaydık İsrail ile ilişkiler bozulmazdı' diyor. İsrail'le ilişkileri kim bozdu? Uluslararası sularda sivil yardım gemisine saldırarak 9 insanı katleden İsrail ile ilişkileri nasıl bozmayacaktın, formülünü söyle. Eğer sen uluslararası sularda hakka, hukuka ve yetkiye aykırı olarak bir sivil yardım gemisine saldıran ve 9 kişiyi öldüren İsrail ile ilişkileri bozmazdım diyorsan o zaman 'iktidar olsaydım İsrail'e şunu söyleyecektin, 'insanlarımızı öldürdünüz ama ben sizden özür dilerim' diyecektin. Aklınca AK Parti'yi zora sokmak için, şikayet etmek için ahlakla, siyasetle, hukukla çatışıyor. İçeride sandık yoluyla iktidara gelemeyeceğini anlayınca sandıkla gelen AK Parti'yi şikayet etme yoluna gidiyor.''

-MİLLİ BİRLİK VE KARDEŞLİK PROJESİ-

Türkiye içerisinde toplumsal barışı sağlamak üzere Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi başlattıklarını kaydeden Çelik, milli birlik ve kardeşliğin daha çok demokrasiden geçtiğini, daha çok demokrasinin de milli birlik ve kardeşliği artıracağını söylediklerini ifade etti.

Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Birisi çıkıyor milli birlik ve kardeşlikten bahsediyor ama sürekli demokrasiyi budamaya çalışıyor, MHP böyle yapıyor. Birisi gece gündüz demokrasi diyor. BDP, milli birlik ve kardeşlikten nasibini almamış. MHP gece gündüz İmralı ile hükümetin pazarlık yaptığını söylüyor. Eğer İmralı diye bir yer olmasa söyleyecek hiç bir sözleri yok. Yaptıkları tek şey, yaprak kıpırdasa ülke bölünecek diye korku yaymak. Zannediyorlar ki milleti ne kadar korkutursak o kadar oy alırız. Millete korku yaymak ne zamandır milliyetçilik oldu?''

Gerçek milliyetçinin ''milletine cesaret veren, öncülük eden, bugün ve gelecekte daha güçlü millet olmak için yapılması gerekenleri cesaretle yapan'' olduğunu belirten Çelik, ''Gerekirse Türkiye içinde birileri muhtıra vermeye kalktığı zaman ona 'otur oturduğun yerde' diyebilir, bir katil çıkıp da kendi katliamını savunduğunda ona 'one minute' diyebilir. Korku yayarak, korku vasıtasıyla siyaset yapmanın bu milletin geleceğinde yeri yok. İmralı diye bir gündem olmasa BDP'nin de MHP'nin de konuşacağı bir şey yok'' görüşünü ifade etti.

Çelik, MHP'nin ''milletsiz milliyetçilik'' yaptığını, iktidar partisi ne derse tersini söylediğini savunarak, şöyle konuştu:

''BDP'nin Kürt vatandaşların talepleriyle ilgisi kalmadı. Kürt sorunlarını kendi çıkarları için rehin tutan bir parti haline geldi. Türkiye'de ileri demokrasinin çıtası her geçen gün yükseliyor. Kürt, Alevi, başörtülülerin sorunlarını çözecek şekilde bu çıta yükseliyor. Bundan rahatsız oluyorlar. 'Demokrasi, demokrasi' diyorlar, terör örgütünün arkasına saklanıyorlar. Dünyada terör örgütlerinin siyasi partilerin arkasında saklandığı görüldü fakat siyasi partinin terör örgütünün arkasına saklanması tek Türkiye'de görüldü.''

Elde çekiçle piyano çalınamayacağını, terörü yedekleyerek demokrasi mücadelesi verilemeyeceğini kaydeden Çelik, demokrasi konusunda adım atıldığında, terör örgütünün gerekçelerinin siyaset zeminine getirilemeyeceğini ifade etti. Terörle mücadele ile demokrasi mücadelesini hem BDP hem MHP'nin birbirine karıştırdıklarını savunan Çelik, ''Biri terörü demokratikleşme mücadelesine alet etmek istiyor, ötekisi demokrasiyi terörle mücadeleye alet etmek istiyor'' dedi.

Çelik, Türkiye'nin terörle mücadeleden vazgeçmesinin, geri adım atmasının söz konusu olamayacağını vurgulayarak, Türkiye'de özgürlükler, reformlar arttıkça, demokratikleşme yükseldikçe, milliyetçilik adı altında ya da Kürt sorununu çözme adı altında kurulan birtakım siyasi partilerin nasıl büyük yalanlar içerisinde olduklarının her geçen ortaya çıktığını kaydetti.

-BASIN VE FİKİR HÜRRİYETİ-

Çelik, ''Ergenekon'' soruşturması kapsamında bazı gazetecilerin gözaltına alınmasına ilişkin, yargı sürecinin beklenmesi gerektiğini söyledi.

AK Parti olarak fikir hürriyetinin, basın hürriyetinin kısıtlanmasının nasıl büyük bir zulüm olduğunu bildiklerini belirten Çelik, ''Bu oyunlarla, baskılarla mücadele ede ede geldik. İktidar olarak Türkiye'de basın ve fikir hürriyetinin mücadelesini veren partiyiz'' diye konuştu.

Çelik, 2002'de ve 2005'te, elindeki gazete gücüyle ''Türkiye'yi bir haftada darbe ortamına sokabileceğiyle övünen gazeteciler'' bildiklerini söyledi.

Türkiye'nin, ''kendi çıkarları sıkıntıya girdiği zaman, holding çıkarlarını basın mücadelesi gibi sunan gazetecilik kültürünün içerisinde yaşadığını'' ifade eden Çelik, 28 Şubatlara, darbelere destek vermiş manşetlerin hafızalarda olduğunu kaydetti.

Çelik, şöyle dedi:

''En ufak asker-sivil geriliminde derhal askerden yana hizalanan, post modern darbelere destek verenlerin, bir grup istisna dışında büyük kitlesiyle destek verenlerin, böyle bir kültürün içinden gelmiş olanların, böyle sicile sahiplerin, bugün çıkıp iktidarı, basın hürriyetini tahdit ve taciz etmekle suçlamaları ironiden başka bir şey değil.

Bir gazeteci bile gazetecilik faaliyeti sebebiyle tahdit ve tacize uğrarsa bunun karşısında olmak boynumun borcudur. Ankara'daki dünkü gösterilerden ibret alınsın. 'Basın hürriyeti' diyorlar, yanlarında darbeyi savunanlar, Ergenekon'u savunanlar... Basın hürriyetinin böyle bir tabloda yer alması bile basın hürriyetine lekedir. Türkiye'yi bilmeyen, olayların gerçek yönünü, geçmişini bilmeyen bazı insanların hükümeti suçlama çabalarını kabul etmeyiz.''

-SEÇİMLER-

Ömer Çelik, yaklaşık yüz gün sonra Türkiye tarihinin en önemli seçimlerinden birinin yapılacağını kaydederek, ''Bu seçimlerin en büyük özelliği, hani kendi tarihimizde birtakım demokratikleşme olaylarından bahsediyoruz, Tanzimat Fermanı, Meşrutiyet'in ilanı, Senedi İttifak'ın ortaya çıkması gibi... Bütün bunlar gibi tarihsel olarak, köşe taşı, dönemeç olarak anılacak bir seçimdir bu'' değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin, son 10 yılda 150 yıllık bir tarihi yoğunlaştırılmış şekilde yaşadığını belirten Çelik, 150 yıllık demokrasi mücadelesinin, ''demlenmiş, olgunlaşmış ve belirli bir safhaya gelmiş'' bu seçimlerin ''demokrasi mücadelesinin yokuştan sonra düzlüğe çıkmasının seçimleri'' olacağını sözlerine ekledi.

Çelik, daha sonra partisinin Manisa İl Başkanlığını ziyaret etti.

 

ZAMAN

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.