Faruk Mercan "Bütün yazdıklarını okudum, yanlış bir şey yok" dedi ya..

İhsan Dağı kafayı çıkarıp, "Ben de varım. Ben de varım. Cengiz Çandar'lar, Hasan Cemal'ler gençliklerinde bombalarla haşır neşir olsalar da, şimdi iyi adamdırlar. Onları PKK lehine tavır alıyormuş gibi göstermek yanlıştır" dedi ya.

Yayınlandığında okumuştum ama..
Hafızada kalmamış.
Tekrar açıp okudum.
Cengiz Çandar'ın, TESEV adına hazırladığı raporu..
Bakın ne diyor, dindar camiada kutsanan Cengiz Çandar: "PKK çözülmeden, dolayısıyla onun tartışmasız ve rakipsiz 'tek otoritesi' konumundaki Abdullah Öcalan'ın durumu ele alınmadan ve PKK'nin silahlarını bırakması sağlanmadan, Kürt Sorunu'nun çözülebilmesi imkansızdır."
Büyük ideologun(!) tespiti şu: Kürt sorunu varsa da.. Önemli olan Kürt sorunu değil. Çünkü Kürt sorununu tek başına çözemezsiniz.
Ya nasıl çözersiniz?
Apo'nun durumunu ele alarak. Raporun sonraki sayfalarında istendiği gibi, "Apo'yu evine göndererek.."

"PKK'nın silahları bırakması da dile getiriliyor ya" demeyin.
PKK'nın silahı bırakması için, neler yapılması gerektiği, aynı raporda açıklanıyor.
Ne mi yapılması gerekiyor?
PKK'lılara özel af getirmek..
Kısacası, Kürt sorunu çözülmezmiş.. PKK'lılar affedilmeden. Apo affedilmeden..
İşte bu kafa ile çıkmış, Faruk Mercan'lar, İhsan Dağı'lar yola..
Dahası var, Çandar'ın raporunda..
Burayı dikkatli okuyalım.

Nasıl bir ihanet var, ifadenin altında görün: "PKK olgusunu 'terörizm', PKK'nin kendisini 'terör örgütü' ve mensuplarını 'terörist' olarak tanımlamak yerine, durumu bir 'Kürt isyanı' olarak tanımlamak gerekmektedir."
Cezai açıdan terör ile isyanın bir farkı yok ama..
İsyanın bizim kültürümüzde olumsuz anlamı ile birlikte, bir de mazur görülen bir anlam içerdiği inkar edilemez.
İsyanın bir arka planı vardır çünkü..
Hep deriz ya, "Bir şey olmuş ki, isyan etmiş.. Durduk yerde isyan edilmez ki!"
İşte bu anlamı kullandırmak istiyor, Çandar..
Onun için, "Terörist değil onlar" diyor. "Gerilla" diyor, eli kanlı katiller için..
Çocukların, kadınların, masum insanların kanına girenlere, "terörist" sıfatını çok görüyor..
"Türkiye Hükümeti'nin PKK'yi bir Kürt isyanı olarak değerlendirmesi çözüm için ilk ve en önemli adımdır" diyor..

Bu talimatı kimden aldığını gizlemiyor, aynı raporda açığa vuruyor:
"Murat Karayılan, kendisiyle Kandil'de yaptığımız altı saati aşan yüz yüze görüşmemizde, PKK'yi 'çağdaş Kürt isyanı' olarak nitelemiştir. Türk kanaat önderlerinin bir bölümü de, artan ölçülerde ve sıklıkta PKK'nin yürüttüğü silahlı mücadeleyi bir 'Kürt isyanı' olarak algılamaktadır. PKK'nin üst düzey yöneticilerinden Zübeyir Aydar, kendisiyle Brüksel'de yaptığımız görüşmede, 'Bu bir Kürt isyanıdır. İsyanı bitirmek için isyancılarla görüşmeniz lazım. Başka türlü nasıl biter? İsyanın şartlarını ortadan kaldırmanın müzakeresi yapılmalı' demiştir."

Taktiği görüyorsunuz değil mi?
Kürtler işkence görüyormuş. Faili meçhullere maruz kalıyormuş. Bölge şartları, Türkiye'ye yakışmayan bir geri kalmışlık barındırıyormuş..
Bunların hiçbirisi önemli değil.
Önemli olan, "PKK'lılarla görüşmek."
Ne isterlerse, vermek..
Af mı isterler, para mı?
Ne isterlerse..
Söyle bakalım İhsan Dağı.. Söyle bakalım Faruk Mercan..
PKK'lıların Ankara'da, İstanbul'da, İzmir'de patlattıkları bombalar, terörist eylem değil, isyancı hareket midir?
Söyleyin de kim olduğunuzu bilelim.

AYGÜN SERBEST BIRAKILMIŞ

"Serbest değil miydi ki?" diyeceksiniz.
Doğru ya..
TBMM'nin toplantıya çağrılması öncesinde, bir aksiyon lazımdı.. O aksiyonu; sivil giyimli iki kişinin, üç kişinin bulunduğu aracı durdurup, içindeki bir kişiyi kaçırması ile gerçekleştirdiler..
Beklediler ki, "Yandık bittik. Terör artık milletvekillerini kaçıracak boyuta geldi" havası essin.
Başbakan net tavır koydu. "Bekliyorduk" dedi.. Danışıklı dövüşü ima etti.
Ve dün TBMM toplanamadı..
Yorgan gitti, kavga bitti..
Aygün serbest kaldı!

Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit