Böyle caniler nasıl yetişiyor sorgulamak lazım?

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Norveç'te bütün insanlığı, insan yetiştirme düzeneklerini gözden geçirmek zorunda bırakan acı bir hadise yaşandığına dikkat çekerek, "Televizyonda izlediyseniz devlet başkanı ve vatandaşların böyle bir caniyi nasıl yetiştirdiklerini sorguladığını görecektiniz. Bu soruyu herkes kendine sormak zorunda" dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nce, Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen İstanbul Müftülüğü Anadolu Yakası Din Görevlileri Bilgilendirme Toplantısı'na katıldı.

Konuşmasında Norveç'te yaşanan katliama değinen Görmez şunları söyledi: "Bütün insanlığı, insan yetiştirme düzeneklerini gözden geçirmek zorunda bırakan çok acı bir hadise yaşadık. Öyle bir hadise ki biz de bütün dünyayla birlikte bu olayı sadece Oslo'da yaşanmış bir hadise olarak görmüyoruz. Eğitim düzeneklerini gözden geçirmemiz gerekiyor. Televizyonda izlediyseniz kilisede yapılan törenlerde devlet başkanı ve vatandaşların böyle bir caniyi nasıl yetiştirdiklerini sorguladığını görecektiniz. Bu soruyu herkes kendine sormak zorunda."

PRANGALAR CİNAYETİ ÖNLEMEZ

Türkiye'deki kadın cinayetleriyle ilgili olarak da Görmez, "Bu cinsiyet sorunu değil, güç ve ahlak, aile ve insan olma sorunudur" dedi. Görmez, çözümünün ellere ve ayaklara prangalar geçirmekle olmayacağını belirterek, "Bu sorun ancak yüreklere rahmet prangaları geçi-rilerek hallolur. Yürekler sevgi prangalarıyla donatılmalı. Yoksa bu şiddetin, bu güç istismarının önüne geçilemez" diye konuştu.

İZBE KÖŞELERE HAPSETMEYELİM

Kadınların camideki yerlerini düzenlemek için çalışma yapan İstanbul Müftülüğü'ne teşekkür eden Görmez, çalışmanın diğer şehirlerde de yapılacağını bildirdi. Görmez, "Kadınları camilerin izbe köşelerine hapsetmeyelim. Eski camilerde en önemli yer sultan mahfiliyle kadın mahfilidir. Kadın bölümlerini siyah perdelerle kapatmak fıkıh azlığından kaynaklanıyor" şeklinde konuştu.

İslam ve korku yan yana getiriliyor

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, müftü, imam ve müezzinleri kullandıkları kelimelere ve konuşmalarına dikkat etmeleri için uyardı:

"İslam ile korku kelimesi yan yana getirildi. Kitlelerin kalbine İslam korkusu salındı. O korkuyu besleyen mekanizmalar var. O korkuyu besleyen mekanizmalar, bazen herhangi birimizin yanlış sarfettiği bir cümleyi kendi emellerine alet etmek için ertesi gün büyük bir ABD veya Avrupa gazetesinde manşet yapabiliyor. Karabük'ün bir köyünde bir hanım kene ısırması nedeniyle vefat etmişti. Cenazede bir arkadaşımız konuşma yaptı. Konuşmayı yaparken yanlış anlamalara neden olacak bir cümle sarf etti. Ben bunu iki gün sonra Brüksel'de yabancı bir heyetle görüşme yaptığım sırada o yabancı heyetin bana bunu sormasıyla öğrendim. Onun için söylemlerimize dikkat etmek zorundayız."

Mihraba geçenin ağzı sigara kokar mı

Görmez, imamlara ilişkin Avrupa'da aldığı bazı sitemleri de şu şekilde aktardı:

"Din adamları eleştirilir mi İslam'da, evet eleştirilir. Eğer bir yanlış yapmışsa eleştiri de olacak. Bizde ruhbanlık yoktur. Ancak biz mesleğimizin itibarını yere düşürmemek için elimizden gelen gayreti sarfetmek zorundayız. Yanlış bir sözümüzden dolayı dinimizin, Resulü Ekrem'in itibarına gölge düşürülebileceğini dikkate alarak hareket etmek zorundayız. Zaman zaman Avrupa'da papazların bana söylediği bir sözü sizinle paylaşmak istiyorum. Üç ayrı bölgede üç ayrı papazdan aynı şikayeti duydum. Papazlar, 'bizim mahallemizde bir cami var. Siz Türkiye'den bir imam göndermişsiniz. Bir iş yapıyor ki ben ona inanamıyorum. 'Ne yapıyor' diyorum. 'Çocukların önünde imamı sigara içerken gördüm' diyor ve bunu yadırgıyor. Bunu biz de yadırgamak zorunda değil miyiz? Türkiye'de bu azalıyor. Ama hâlâ mihraba geçen bir arkadaşımın nefesinin sigara kokmasını hazmedemiyorum."