Bir Müslümanın işleyemeceği günah..

Bir Müslümanın işleyemeceği günah..
Yazar Elif Çakır yazdı: "Bir müslüman her türlü günahı işleyebilir, insandır. Bir müslüman asla yardım parasına dokunacak kadar vicdansız değildir"Nitelikli...



Yazar Elif Çakır yazdı: "Bir müslüman her türlü günahı işleyebilir, insandır. Bir müslüman asla yardım parasına dokunacak kadar vicdansız değildir"

Nitelikli yardımlaşmak

Bakmayın siz ?yüzyılın iyilik hareketi?ni ?yüzyılın yolsuzluk davası? olarak kamuoyuna sunma çabalarına. Akılları sıra AK Parti?yi bu şekilde vuracaklar. Herkesler de inanacak tabi!.. (Oysa Mehmet Eymür bile inanmadı, ?bu Ergenekon?un rövanşıdır? dedi ekran karşısında.)

Öyle yapıştılar ki, gidip Almanya?dan dava klasörlerini kendileri getirdiler. Var mı böyle maskaralık!..

?Alman usulü? diyerek istihza ettiğimiz bencillik toplumunun ?yardım? konusundaki algısına nasıl bu kadar iman ettiler hemen. İnsanlıktan nasibini alamamışlara ?yardımlaşmanın? ne olduğunu asla anlatamazsınız elbette...

Onları ne yoksul sofranıza bağdaş kurup oturtabilirsiniz, ne de bir yaranıza merhem yapabilirsiniz, ne de halinizi arzedebilirsiniz.Karşılığı olmadan günahlarını dahi vermeyenler, karşılığı olmadan bir insanın nasıl yardım yapacağını anlayamazlar... Filistin?deki çocuğa ağlamayanlar, Pakistan?daki, Burkino Faso?daki insanlara yardım gitmesini anlayamazlar, ya da bal gibi anlamaza yatıp ?ama burada bizim halk da yoksul? diye gevelerler.

Yardım almanın, başkasının elinden ekmek almanın insan gururunu ne kadar incittiğini anlamayıp ikinci ve öldürücü darbeyi vururlar, ?sadaka kültürü? deyip güya meseleyi çözmüş olurlar.

İnsanların nasıl geçindiğini anlamamaktan dem vururlar, pahalı restoranlarda zaten tok olan midelerini -biri gelip biri giden tabaklardan- mızmızlana mızmızlana doldururken.Akşam sekizde başladıkları yemeklerini gece on ikide tamamlayanlar, sofraya bağdaş kurup gerçekten aç olan insanların yirmi dakkada yedikleri yemeği, yemek kurallarına aykırı bulurlar...

Doğru ya... Hazımsızlık yapar değil mi!!!

Yoksul insanların açlıklarını da aşklarını da bir türlü anlayamazlar...

Onlar zaten bu dünyaya ?anlayamamak? üzere gelmişlerdir. Yetiştikleri kültür onları böyle formatlamıştır!

Bırakın medyanın ?Yüzyıllık yolsuzluk davası? diyerek pompaladıkları haberi, asıl ben Pazar gecesi Deniz Feneri davasının sonuçlanmasını bekleyen kaç binlerce insanın gönlünün kırıldığını merak ediyorum... Kaç üniversite öğrencisinin...

Evlerine düzenli olarak yiyecek giren ailelerin, hastanelerde tedavileri süren, Deniz Feneri sayesinde sağlığına kavuşanların, düğünü yapılan gençlerin, bebeklerine süt ve mama verilen annelerin...

Kendi siyasal ya da ekonomik çıkarları uğruna bu davayı bir rövanş olarak görüp harekete geçenler, ikinci bir kötülüğün altına imza attılar: Halkın yardımlarla ilgili duygularını da tahrip ettiler.

Ben Deniz Feneri?ne gönderdiğim insan sayısını hatırlamıyorum bile...

En son hatırladığım, Cağaloğlu?nda bir büfede bir şeyler atıştırırken karşılaştığım, çocuklarıyla vedalaşan genç anneydi... Kocası tarafından terk edilince ortada kalmış, ana baba evine sığamayan kadıncağız... Çocuklarını öpe koklaya sosyal yardımlaşma vakfına bırakmak üzereydi.

Bir derdin mi var diyerek yaklaştığımda dinlemiştim hikayesini...

Küçük oğlunun adı Muhammet?di... Annesine sarılıp ağlıyordu...

Bir telefon ettik sadece... Dernek yetkilileri bu kadını asla tanımadı... Tıpkı diğer tanımadıkları diğer insanlar gibi... Ama o genç anne ve çocuklarının bütün ihtiyaçları giderildi.  O kadıncağız gibi ülke genelinde kaç ailenin olduğunu Almanlar bilebilir mi? Ya CHP!..

Bilemedikleri ve asla anlayamayacakları bir şey daha var... Bir müslüman her türlü günahı işleyebilir, insandır. Bir müslüman asla yardım parasına dokunacak kadar vicdansız değildir. Benim yakinen tanıdığım Zekeriya Karaman, Mustafa Çelik ise asla...

Zaten bu dava yardım paralarından kişisel çıkar elde etmelerine ilişkin elde etmelerine ilişkin suçlamanın çok ötesine geçti. Bu dava suçluların cezalandırılmasından ziyade bu dava üzerinden siyasi iktidarı yıpratma ve halkın yardım konusundaki yaklaşımını hedefler nitelikte.

Yoksa... Karnı tok olanlara, aç olan dünya komşularını hatırlatan bu oluşumun adı olsa olsa ?nitelikli yardımlaşma?dır. Diyelim ki bu Ergenekon rövanşıdır. Diyelim ki yargı, olsa olsa evrak usulsüzlüğüne dayanarak mahkum edecektir... Fakat bu mahkumiyet sadece kağıt üzerinde olacaktır, vicdanlarda asla... ?Alman usulü? yaşayanlar bunu anlayamazlar, biliyorum?

Elif Çakır - Star
ecakir@stargazete.com

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.