BDP'ye Diyarbakır'dan büyük tepki

BDP'ye Diyarbakır'dan büyük tepki
BDP destekli bağımsızların gerilim siyaseti bölge halkına da "Artık Yeter" dedirtti.Diyarbakır'ın önemli 32 sivil toplum kuruluşu (STK), bağımsız milletvekillerinin...



BDP destekli bağımsızların gerilim siyaseti bölge halkına da "Artık Yeter" dedirtti.

Diyarbakır'ın önemli 32 sivil toplum kuruluşu (STK), bağımsız milletvekillerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)'ni boykot etme kararına tepki gösterdi.

STK'lar, yaptıkları ortak açıklamada, "Özgür iradenin tecelli etmesinin önüne bu tür zorlama kararlarla gelinmesi toplum vicdanında onulmaz yaralar açacaktır. Buna karşılık blok adaylarının da Meclis'i, halkın onayını almadan protesto edeceklerini ilan etmeleri de anlaşılabilir değildir, halk adına, çözüm çabalarının tüm engellemelere rağmen devam edebilmesi ve Kürt sorunu başta olmak üzere ülkemizdeki tüm sorunların çözüm çabalarının yüceltilebilmesi için bağımsız milletvekillerinin bu kararlarını yeniden gözden geçirmesi yerinde olacaktır." denildi.


Diyarbakır'da sivil toplumun önemli bir kısmını temsil eden 32 dernek ve sendika, ortak bir açıklama yaparak; YSK'nın Dicle'nin vekilliğini düşürme ile BDP'nin desteklediği bağımsız milletvekillerinin meclisi 'boykot' kararına tepki gösterdi. Diyanet-Sen Diyarbakır Şube Başkanlığı'nda bir araya gelen STK'lar ardına açıklamayı Ömer Evsen yaptı.


"YSK HALK İRADESİNİ HİÇE SAYDI"


Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin, Hatip Dicle ile ilgili daha önce aldığı bir mahkûmiyet kararını alelacele görüşüp kesinleştirdiğini belirten Evsen, Yüksek Seçim Kurulu'nun da milletvekilliğinin düşürülmesi kararı verdiğini hatırlattı. Bu kararın, halk iradesinin bir kez daha nasıl hiçe sayıldığını göstergesi olduğunu anlatan Evsen, "YSK'nın vermiş olduğu Hatip Dicle kararı bölgeyi yeniden germiştir. Daha önce 12 emek, özgürlük ve demokrasi bloğu adayını veto ederek bölgemizi geren YSK, bu kararından geri adım atarak bu adayların seçime girmesine yeşil ışık yakmıştı, seçime 3 gün kala daha önceki bir mahkûmiyet kararını onayan Yargıtay, Hatip Dicle'nin önünün kesilmesine yol açmıştır, aynı YSK'nın Dicle'nin seçimlere girebileceğini belirtmesi üzerine 80 bin oyla milletvekili seçilen Dicle'ye mazbatası verilmiştir." dedi.

"BAĞIMSIZLAR HALKA DANIŞMADAN BOYKOT KARARI ALDI"


YSK'nın, milletvekili seçilmiş bir şahsın zorlama bir onamayla, verilen ceza nedeniyle daha önce seçime girmesine izin verdiği ve seçilmesini sağladığı bir milletvekilinin aleyhine bir karar alarak yeni bir hüküm ihdas ettiğini kaydeden Evsen, "Seçilmiş milletvekilliğini AK Parti'ye vermiştir. Adeta 80 bin kişinin iradesi yok sayılmıştır. Karşı bir atak olarak da bu blok, kendilerini seçen ve çözüm çabaları için Meclis'e gönderen halka danışmadan Meclis'e gitmeme kararı almışlardır." ifadelerini kullandı.


Tamamen toplum mühendisliği olarak gördükleri Yargıtay ve YSK kararının yasallığının tartışmalı olduğunun altına çizen Evsen, bunun kesinlikle vicdani ve insani olmadığını kaydetti. Evsen, şöyle devam etti: "Hukuk devleti olduğunu iddia eden bir ülkede bu tür iş ve eylemler kabul edilemez. Özgür iradenin tecelli etmesinin önüne bu tür zorlama kararlarla gelinmesi toplum vicdanında onulmaz yaralar açacaktır. Buna karşılık blok adaylarının da Meclis'i, halkın onayını almadan protesto edeceklerini ilan etmeleri de anlaşılabilir değildir, halk adına, çözüm çabalarının tüm engellemelere rağmen devam edebilmesi ve Kürt sorunu başta olmak üzere ülkemizdeki tüm sorunların çözüm çabalarının yüceltilebilmesi için blok milletvekillerinin bu kararlarını yeniden gözden geçirmesi yerinde olacaktır."


"YENİ ANAYASA ÇALIŞMALARINA HEMEN BAŞLANMALI"


Anayasa çalışmalarının başlayacağı önümüzdeki günlerde, halk iradesinin Anayasaya daha etkin katılımı için hükümetin bir an önce çalışmalarına başlaması gerektiğini vurgulayan Evsen, şunları söyledi: "Seçim Kanunu'nun değiştirilmesi sözü verilmeli, diğer davalardan yatan ve henüz ceza almamış olan milletvekillerinin Meclis yoluna engel konulmaması sağlanmalıdır. Anayasa komisyonlarının tüm renklerin katılımıyla bir an önce toplanması sağlanmalıdır, Meclis tatile girmeden iş ve işlemlerine devam etmelidir. Aksi takdirde zaten gergin olan toplum daha da gerilecek ve beklenen barış ortamı sağlanamayacaktır." Açıklamaya;
Anadolu Gençlik, Ayder, Bayındır-Memursen, Birlik Habersen, Büro-Memursen, Cansuyu, Dem-Der, Dicle Fırat Diyalog Grubu, Dinbirsen, Diyanetsen, Diyarbakır İHH, Düşünce İnşa Hareketi, Eğitim-Bir-Sen, Enerji-Bir-Sen, Gönül Köprüsü, Hayat-Der, Islah Hareketi, İhvan-Der, İlim Yayma Cemiyeti, İnsan ve Erdem, Kültür Memur-Sen, Memur-Sen, Ögder, Özgür Eğitim Sen, Özgür-Der, Sağlık-Sen, Sek-Der, Toç Bir Sen ve Ulaştırma Memur-Sen imza attı.

CİHAN


BDP'YE SAMİMİYET ÇAĞRISI


Yüksek Seçim Kurulu (YSK)?nun Diyarbakır'dan bağımsız milletvekili seçilen Hatip Dicle'nin vekilliğinin düşürülmesiyle ilgili aldığı kararın tartışmaları sürüyor. Kürt siyasetçi İbrahim Aksoy, bağımsız milletvekillerinin Meclis'i boykot kararını eleştirerek, "Bunu yapacaklarına, eğer samimilerse Kürt sorununda çözüme yaklaşıldığı bu dönemde Meclis?e dönüp gereken yasal değişiklikleri yaparak, bu kaosun önüne geçmeye çalışsınlar. Bunu yaparlarsa çok daha iyi olur.? dedi.

 


İbrahim Aksoy, YSK?nın Hatip Dicle kararının ardından Barış ve Demokrasi Partisi (BDP)?nin Meclis?i boykot kararı ile gerilen sürece ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Aksoy, Dicle kararının hem YSK?yı hem de BDP?yi yönlendiren derin bir güç tarafından verildiğini iddia etti. Aksoy, söz konusu gücün ülkede kaos oluşturarak Türkiye?nin özellikle son yıllarda geçirdiği demokratik değişim ve dönüşümü baltalamak istediğini öne sürdü.


Yaşananların, tartışılan konuların ötesinde planlı bir oyun olduğunu savunan Aksoy, ?YSK'nın, daha önce 'aday olamayacaklar' diye kararları vardı. Bu kararlarını dondurdular. Ondan sonra mazbatasını alınca vekil olamayacağına karar verdi. Her ne kadar YSK bu bizim kararımız dese de belli odaklar bu ülkede kargaşa istiyor. Kaos peşinde. Bu odaklar, bu tür olaylardan yararlanmak istiyorlar.? iddiasında bulundu.


"BİLE BİLE LADES"


Türkiye?nin sistematik olarak bir kaos sarmalına sokulmaya çalışıldığını öne süren Aksoy, bunun işaretlerinin ise özellikle seçim sürecinde görüldüğünü kaydetti.


?Türkiye?de seçimlerle birlikte ortalık gerildi. Bir yerlere çekilmeye çalışıldığı belliydi.? diyen Aksoy, ?CHP Ergenekon sanıklarını listesinde gösterecekti, çünkü avukatlığını yapıyordu. Genel başkanı üye olmak için adres arıyordu. Bunlar seçimlerde güç ve boy göstermek için biraz. Aynı şey KCK için de geçerli. Onlar da 'biz kendi adamlarımızı içerden alırız' diye meydan okuyordu. Yani güçlerini bu şekilde göstermek istediler topluma. Türkiye?de hukuk ve insan hakları insan bir kenara atılıyor. Herkes kendi gücünü göstermeye çalışıyor. Hemen hepsinden öte bu kaotik ortamın yarattığı bir durumdur. Bunların yerine gösterilecek aday yok muydu?? diye sordu.


?YSK ve BDP?Yİ YÖNETEN GÜÇ VAR?


Aksoy, Türkiye?nin son yıllarda demokratikleşme ve özgürlükler konusunda önemli mesafe kat ettiğini statükonun bundan rahatsızlık duyduğunu vurguladı.


Dicle kararının alınmasında bu gücü etkisine bakılmasını isteyen Aksoy, şu iddialarda bulundu: ?Bu kararda bazı güç odaklarının oyun ve planları var. Yani YSK?nın da ötesinde başka odakların bu kararlarda parmağı olduğunu düşünüyorum. Burada amaç Türkiye?yi yeni bir kaosa sürüklemektir. Türkiye son birkaç yılda biraz rahatladı ve bu yönde yol alırken, herhalde bazı odaklar bundan rahatsız oldu. PKK?nın silah bırakması tartışılırken, Kürt halkına bazı hakların verilmesi, yeni bir anayasa tartışılmaya başlandığı dönemde bu tür toplumun kabul edemeyeceği böyle bir kararla böyle bir ortam yaratılarak eskiye dönüş arzusu içinde olan odaklar var. Bu bir provokasyondur. Bu provokatörlerin onların içinde olmadığını nereden biliyoruz? Yani seçilen milletvekilleri CHP'de protesto etmiyor ama orada bir kararla BDP'de protesto ediyorlar. Bu kaosu yaratanların ellerinin BDP?de de olduğunu düşünüyorum. Sadece totonun Dicle?ye vurduğunu düşünüyorum.?


"TÜRKİYE?Yİ ESKİ GÜNLERE GÖTÜRMEK İSTİYORLAR"


Aksoy, Türkiye?de gizli bir elin ülkeyi geriye götürmek arzusunda olduğunu iddia etti. Bu gücün bir eli YSK bir eli de BDP?nin içinde olduğunu öne süren Aksoy, ?Aslında bu gizli elin ne olduğunu biliyoruz. Türkiye?de yenileşmeyi çağdaşlaşmayı değişim ve dönüşümü istemeyen bir sistem var. Bu sistem 1924 Anayasası özlemi içinde. Değişim ve dönüşümü istemeyen kesimler, Türkiye?nin yeniden o günlere götürme çabalarının içinde. Bugün yaşanan tartışmaların özü budur başka bir şey aramaya gerek yok.? görüşünü dile getirdi.


"BDP İMRALI?YI BEKLİYOR"


BDP?nin Meclis?e girmeme kararını eleştiren Aksoy, ?Bunu yapacaklarına eğer samimilerse Kürt sorununda çözüme yaklaşıldığı bu dönemde böyle yapacaklarına Meclis?e dönüp gereken yasal değişiklikleri yaparak bu kaosun önüne geçmeye çalışsınlar, çok daha iyi olurlar.? dedi.


Aksoy, BDP?nin kararından çok İmralı?nın karar vereciğini söylerken, Abdullah Öcalan için de ilginç bir tespitte bulundu: ?Burada Apo?nun vereceği karar önemli. Apo?nun da kimin kontrolü ve denetiminde olduğu biliniyor. Apo, adada 4 duvar arasında sürekli basın açıklamaları oluyor. Bu biliniyor. Her hafta ömür boyu mahkûm olduğu yerde basın toplantısı düzenliyor. Ve dışarıdaki insanları yönlendirmeyi basın yolu ile yapıyor. Onun için BDP?nin vereceği karardan ziyade adanın vereceği karar önemli.? CİHAN

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.