Bayramoğlu: Türkiye'nin önündeki asıl mesele...

Bayramoğlu: Türkiye'nin önündeki asıl mesele...
  Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Ali Bayramoğlu, bugünkü köşe yazısında "Türkiye'nin önündeki asıl mesele..."yi okuyucuları ile paylaşıyor.İŞTE...

 

 

Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Ali Bayramoğlu, bugünkü köşe yazısında "Türkiye'nin önündeki asıl mesele..."yi okuyucuları ile paylaşıyor.

İŞTE BAYRAMOĞLU'NUN YAZISI:

Türkiye'nin önündeki asıl mesele...

Türkiye'nin 2002-2007 arasında yaşadığı "değişim süreci", hukuk üzerinden ve "hukuk eli"yle oldu.

Bu değişim sürecinin üç temel direği vardı:

1. Devletin görece sivilleşmesi...

2. Temel hak ve özgürlükler alanının genişletilmesi...

3. Siyaset alanının genişlemesi...

Bu gelişmelerin önemli işlevleri oldu.

Bir yandan çeşitli grup ve kesimlere, siyaset yapma, kendilerinden farklı olanla karşılaşma ve konuşma zemini hazırladılar.

Öte yandan ülkenin temel sorunlarını birer tabu olmaktan çıkarıp görülür ve konuşulur meseleler haline getirdiler.

Tesettür meselesinin bir cumhuriyet tabusu olmaktan çıkıp, "yasak ve hak mantığı" içinde ele alınması, Kürt sorununun arkasındaki derin toplumsal durum ve taleplerin fark edilmesi, salt asayiş bakış açısının meşruiyetini kaybetmesi bu konudaki açık örnekler...

Bunlar sayesinde ülkenin önüne yeni kapılar açıldı...

Hukuk, yerini önemli ölçüde siyasete bıraktı.

Tekrar ettiğimiz husus işte budur...

Artık önümüzdeki temel mesele ve soru ise şudur:

Tabu olmaktan çıkan, tanımlanan ve siyasetin konusu haline dönüşen sorunların çözümünde nasıl yol alınacak?

Bu noktada siyaset mekanizmasına, özellikle siyasi iktidara çok iş düştüğü ortada...

Siyasi iktidarın önünde "iki dosya" bulunuyor.

Bunlardan birincisi, sorunların çözümüne yönelik adımlar atmaktır. Çözüme yönelik adım demek, "sorunların muhataplarını, uzlaşma fikrini ve toplumsal meşruiyet arayışını" hiçbir şekilde ve hiçbir koşulda elden bırakmayacak adım demektir.

Nasıl mümkün olur bu?

Yapılan atamalardan çıkarılacak yasalara, yayınlanacak genelgelerden somut uygulama ve açıklamalara kadar hemen her sorun için toplumsal ve siyasi tartışma kapılarının açılmasını sağlayarak...

Katılım mekanizmalarının üretilmesine katkıda bulunarak...

Başta siyasi iktidar olmak üzere, siyasi mekanizma bu tür politik adımlar atılabildiği takdirde bunu, toplumun eriştiği demokratik olgunlukla kuşatacağına ve destekleyeceğine şüphe yoktur...

"İkinci dosya" ise demokratikleşmeyi sürekli ve düzenli bir hale getirme girişimleridir. AB ile ilişkiler bu açıdan hâlâ son derece önemlidir.

Gerek uygulamalar gerek mevzuat açısından elden geçirilmesi gereken onlarca konu bulunmaktadır.

Bu açıdan mesele sadece atılacak yasal adımlar değildir, aynı zamanda çıkarılacak siyasi seslerdir.

Asker sivil ilişkileri açısından demokrasiye doğru güçlü sesler çıkarılıyor.

Bu sesin ve benzerlerinin artması ve kesilmemesi gerekir.

Aksi halde bağışıklık sisteminin zayıflamasını bekleyen virüsleri andıran, kapı ardında bekleyen siyasi virüslerin tüm bedeni kaplama riski yeniden doğar...

Siyasi ses, adım, demokratik hamle deyince ilk akla gelen şüphe yok ki önce Kürt sorunudur.

Demokratik açılım sürecinin durmasa bile yavaşladığı ortada. Bu sorunun üzerine gidilmezse biliyoruz ki, sorun sizin üzerinize geliyor.

İkinci mesele, 28 Şubat'tan kalan yasaklarla ve hak gasplarıyla ilgili.

Başörtülü öğrencileri yüksek eğitim yapma hakkından men ediyorlar. Meslek lisesi mezunlarının yaşadığı ideolojik merkezli sıkıntılar ortada.

Siyasi iktidar bu sorunların üzerine yürüdükçe tepkiyle karşılaşıyor ve en beklenmeyen çevreler bile kriz üretimine katkıda bulunuyorlar.

 

 

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.