Bayram günleri
Günler yavaş yavaş geçip gittikçe, bir de bakıyorsunuz ki, böyle de yaşanabilirmiş.. böylesi de mümkünmüş. Ancak o mümkünün denenebilmesi insanın kendiliğinden becerebileceği, üstesinden gelebileceği bir iş değildir.
Oruç günleri rutini parçalayıp attı. Artık hiçbir şey eskisi gibi değil.
Kalıplaşmış günlerin belli bir gündüzü ve belli bir gecesi vardı.
O geceler ve o gündüzler arkada, geride bırakıldı. Şimdi artık ne o eski gündüzlerdeyiz, ne o eski gecelerde...
Bir yeme tarzımız bulunuyordu. Sabahleyin kalktığımızda soframızın hazır olmasını bekliyorduk.
Ama oruçlu günler, birden, bizim o sefil alışkanlığımızı parçalayıp attı. Artık sabahleyin bir sofraya uyanmayı aklımızdan geçirmez olduk. Suyu bıraktık. Yemeyi unuttuk. Veya şöyle: bunların hepsi hayatımızda geçerliğini sürdürüyor; ama hiçbiri artık eskisi gibi değil. Kahvaltı iptal edilmiş, öğle yemeği iptal edilmiş.. onların yerine peki?.. Hiç! Onların yerine ikame edilen hiçbir şey yoktur!
Günler yavaş yavaş geçip gittikçe, bir de bakıyorsunuz ki, böyle de yaşanabilirmiş.. böylesi de mümkünmüş. Ancak o mümkünün denenebilmesi insanın kendiliğinden becerebileceği, üstesinden gelebileceği bir iş değildir.
Bir zamanlar derdim ki: "Beni bu saatte aç bırakmaya kimsenin gücü yetmez!" Öyleydi. Yoksulluğun gücünden başka hangi erk beni lokmamı ağzıma götürmekten men edebilirdi?
Şunu da söylerdim kendi kendime: Gecenin bu saatinde hangi erk beni yemek yemeye çağırıyor? Hangi devlet gücü beni, gecenin bir vaktinde bu sofraya konuk ediyor? Ve ben nasıl oluyor da, bu çağrıya seve isteye uymak istiyorum? Gerçekten düşünülünce, bir tür cinnet halini yaşadığımız hayal edilebilirdi.
...
Bir sırrı Allah'la paylaşıyorsun. O sırrı ikinizden başka bilen hiç kimse yok şu yeryüzünde... Oruç da zaten böyle bir anlam içeriyor gibime geliyordu. Bir sırrın Allah'la paylaşılması... Bunun, insanı ne kerte yüceltebileceğinin takdirini herkesin kendi bilincine terk ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.