Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: Trump yönetiminden Gülen'in iadesini temenni ediyoruz
ANKARA
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Çankaya Köşkü'nde, Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında düzenlenen Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulundu, gazetecilerin sorularını cevapladı.
Sözlerine, TBMM'de 9 Ocak'ta başlayıp 21 Ocak'ta sabaha karşı sonuçlanan anayasa teklifi görüşmeleriyle ilgili emeği geçenlere teşekkür ederek başlayan Kurtulmuş, Anayasa Komisyonu üyeleri, bütün milletvekilleri, görüşmelere katkıda bulunan iktidar ve muhalefet partisi mensupları, TBMM çalışanlarının bu zor, büyük emek harcanan sürece büyük katkısı olduğunu dile getirdi.
Birinci ve ikinci oylama sonucu ve nihai oylamada ortaya çıkan sonucun hayırlı olmasını temenni eden Kurtulmuş, "Bundan sonraki süreçte, TBMM'de alınmış olan bu karar, yasal prosedürler takip edilerek milletimize götürülecek ve en kısa zamanda sandık, milletin önüne gelecektir. Bundan sonra söz de karar da nihai olarak milletindir. Milletimiz hangi kararı verirse başımızın üstündedir. Hiç kimsenin de milletin sözü, kararı üzerine ilave bir söz söyleme hakkı olmadığı düşüncesindeyiz." değerlendirmesini yaptı.
"Bu, bir sistem değişikliği meselesidir"
Kurtulmuş, bu süreç içerisinde çok konunun tartışıldığını belirterek, şöyle devam etti:
"Bu anayasa değişiklik paketi, 18 maddeden ibaret olan bu paket, rejim değişikliğiyle ilgili bir paket değildir. Bu, bir sistem değişikliği meselesidir. Türkiye'de daha etkin bir yürütme mekanizmasının kurulması için cumhurbaşkanlığı sistemini getiren bir tekliftir ve Mecliste de bu şekilde yasalaşmıştır. Eğer bir rejim değişikliği meselesi tartışılıyor olsaydı bunun, egemenliğin kaynağıyla ilgili ve egemenliğin nasıl kullanılacağıyla ilgili birtakım konuları içermesi gerekirdi. Rejim tartışmasından kasıt budur. Egemenliğin kaynağı bellidir, egemenlik nasıl kullanılacak? Egemenlik, seçkin bir zümre tarafından, bir hanedan tarafından, bir kişi tarafından kullanılırsa bunun adı başka bir rejimdir, egemenlik millet tarafından kullanılırsa bunun adı da cumhuriyettir, demokrasidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin egemenliğin nasıl kullanılacağıyla ilgili herhangi bir tartışması yoktur ve egemenliğin kaynağıyla ilgili herhangi bir tartışma da ihsas yoluyla da olsa bu anayasa metninde yer almamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 1923'te rejim tartışmasını sonlandırmış ve demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olarak cumhuriyetimiz yoluna devam etmektedir. Dolayısıyla bu konunun bir kere daha altının çizilmesinin yerinde ve önemli olduğu kanaatindeyim."
Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu
Resmi Gazete'de yayımlanan dört yeni kanun hükmünde kararnameyle ilgili de açıklamalarda bulunan Kurtulmuş, bu kararnamelerde yer alan bazı konulara ilişkin, şu ifadeleri kullandı:
"Kanun hükmünde kararnamelerle ilgili önemli bulduğumuz birkaç hususun altını çizmek isterim. Bunlardan birincisi OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonunun kurulmuş olmasıdır. OHAL kararları çerçevesinde işten atılanlar, uzaklaştırılanlar, açığa alınanlar, kapatılan dernekler, vakıflar, devredilen şirketler, bu alanda alınan bütün kararlarla ilgili bir itiraz merci ve bu kararların gözden geçirileceği bir kurum olarak 7 kişilik bir komisyonun kurulması kararlaştırılmış, bu komisyonun da iki yıl süreyle çalışması öngörülmüştür. Eğer gerekirse ondan sonraki yıllarda da Bakanlar Kurulu birer yıl süreyle bu çalışma takvimini uzatabilecektir. Eğer bu süreçte yapılan bir eksiklik varsa, onun giderilmesi, eğer birtakım hatalı kararlar alınmışsa, bu hatalı kararların düzeltilmesine imkan tanıyan, etkili bir iç hukuk sürecidir. Bu sürecin, objektif ve başarılı bir şekilde yürüyeceğine inanıyoruz."
"İlk 5 gün içerisinde avukatla görüşme yasağı kaldırıldı"
Kurtulmuş, KHK'lar kapsamında gözaltı süresinin 30 günden 7 güne indirilmesini de önemli bulduklarını belirterek, "Özellikle o süre içerisinde, FETÖ ile bağlı olanların ciddi bir şekilde kontrol ve takibiyle ilgili getirilen bu karar ve bunun yanında, ilk 5 gün içerisinde avukatla görüşme yasağı da kaldırıldı. Dolayısıyla gözaltında bulunanlar hakkında 7 gün içerisinde işlem yapılacak ve avukatlarıyla görüşme yasağı da kaldırılarak, avukatlarıyla görüşme imkanı sağlanacaktır." dedi.
"Suriye'de adil ve kalıcı bir barışa zemin hazırlamasını temenni ediyoruz"
Kurtulmuş, Astana'da bugün başlayan Suriye konulu toplantının da Bakanlar Kurulunda görüşüldüğünü belirtti.
Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Türkiye, Rusya ve İran'ın garantörlüğüyle, ABD'nin katılımıyla ve BM'nin gözetiminde Astana'da bugün bir görüşme başlıyor. Hayırlı sonuçlar vermesini, Suriye'de adil ve kalıcı bir barışa zemin hazırlamasını temenni ediyoruz. Türkiye olarak uzun bir süredir, Suriye barışının sağlanması için ilgili muhataplarla ikili görüşmeler yapıyoruz ve bu görüşmeler sonucunda da Astana süreci şekillenmiş, ortaya çıkmıştır.
"ABD'den Gülen'in iadesini temenni ediyoruz"
ABD'de Donald Trump'un bütün dünyanın izlediği bir devir teslim töreniyle görevi devraldığını anımsatan Kurtulmuş, "Sayın Trump, ABD'nin yeni başkanı olarak göreve başlamış ve bu süreçte, hem Ortadoğu politikalarında hem dünya siyasetinde ABD'nin izleyeceği yeni yol haritalarını ortaya koymaya çalışacağı anlaşılmaktadır. Ümit ederiz ki yeni yönetim, hem Ortadoğu'da barışı sağlayacak perspektiflere sahip olsun hem dünyada barışı sağlayacak önemli adımların atılabilmesine imkan sağlayacak inisiyatifler alsın. Bu çerçevede, özellikle Türkiye ile ABD ilişkileri bakımından eski yönetim zamanında tekrarlanan hataların tekrarlanmayacağı kanaati ve ümidindeyiz." diye konuştu.
Türkiye'nin, yeni ABD yönetiminden bazı beklentilerinin olduğunu aktaran Kurtulmuş, "Trump yönetiminden, özellikle Türkiye-ABD ilişkilerini yeniden güçlendirmek bakımından iki konuda görüşlerini gözden geçirmelerini tavsiye ve temenni ediyoruz. Bunlardan birisi 15 Temmuz darbesinde bu halkın bütününe karşı suç işlemiş bir eşkıya çetesinin başı olan Gülen'in ABD'den Türkiye'ye iadesi… İkinci temel mesele ise PYD'ye verilen desteklerin sona erdirilmesi." ifadelerini kullandı.
Trump döneminde Feto'nun iade edilmesiyle ilgili talepleri tekrarlayacaklarını belirten Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Burada asıl olan, orada devam eden hukuki bir sürece müdahale etmekten daha çok, yeni Amerikan yönetiminin niyetini ortaya koymasıdır. Yeni Amerikan yönetimi, üç beş tane eşkıyayı yöneten bir eşkıyabaşını mı tercih edecek, yoksa 80 milyonluk bir Türkiye Cumhuriyeti'ni mi tercih edecek? Dolayısıyla biz burada dostluk, müttefiklik ilişkilerimiz çerçevesinde ısrarla Feto'nun iadesi ile ilgili taleplerimizi her platformda dile getiriyoruz. Sonuç alacağımız ümidindeyiz."
PYD ile mücadele
Terör örgütü PYD ile ilgili de ABD'den beklentilerin olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:
"Birkaç bin militandan ibaret olan bu silahlı gücün maalesef bölgedeki istikrarsızlığın bir unsuru haline geldiği açıktır. Türkiye, ABD'den PKK ile bağlantılı bir şekilde Türkiye'ye karşı da terör faaliyetlerini yürüten bu örgüte artık destek vermemesini, bunların arkasında durmaktan vazgeçmesini ısrarla talep etmektedir. Bu konuda da sonuç alacağımızı umut ediyorum. Bu iki konudaki gelişme Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin yeniden güçlü ve sağlam bir hale gelmesine vesile olacaktır. Umut ederim ki bu yeni yönetim, hem Türk-Amerikan ilişkileri hem dünya barışı hem de Ortadoğu'nun istikrarı bakımından önemli hayati kararlar alarak yoluna devam eder."
"Meclis defteri kapanmıştır"
Kurtulmuş, dün itibarıyla TBMM'nin 7 Şubat'a kadar tatile girmesine CHP'nin itiraz ettiğinin hatırlatılması üzerine de Meclis'te Anayasa değişikliği kanununun oylanması esnasında yoğun mesai harcandığını aktardı.
CHP'nin birtakım mazeretler üretmesine gerek olmadığını, Meclis'in kararını verdiğini vurgulayan Kurtulmuş, "CHP'li arkadaşlar boşuna heveslenmesin, Meclis defteri kapanmıştır. Millet oy verecek, herkes meydanlara çıkacak, kimisi evet kimisi hayır yönünde kampanya yapacak. Millet ne derse başımızın gözümüzün üstüne. Önce CHP'li arkadaşların bu olgunluk içinde süreci yürütmeleri gerekir. Dolayısıyla bunlardan bir şey çıkmaz." değerlendirmesinde bulundu.
"İşgalin kabul edilemez ileri bir adımıdır"
İsrail'in Doğu Kudüs'teki yerleşimleriyle ilgili olarak görüşlerinin çok net olduğunu aktaran Kurtulmuş, Doğu Kudüs başta olmak üzere Batı Şeria'daki bazı yerlerin 1967 sınırlarıyla kıyaslandığında işgal edilmiş topraklar olduğunu bildirdi.
İsrail'in bu işgalin bir an önce sona erdirilmesinin ve Birleşmiş Milletler tarafından alınan kararlara uyarak işgal ettiği topraklardan çekilmesinin zorunlu olduğunu dile getiren Kurtulmuş, ayrıca Doğu Kudüs'teki yerleşimlerin her bakımdan Birleşmiş Milletlerin kararlarına, uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurgulandı.
Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Dolayısıyla Doğu Kudüs'ün Müslümanların ve Yahudilerin ortak bir şehri olması ve bu arada orada oluşmuş olan uluslararası hukuka riayet ederek yeni yerleşim yerleri açılmaması asıl olandır. Her yeni yerleşim yeri uluslararası hukukun, Birleşmiş Milletler kararlarının ihlalidir ve kabul edilemez bir işgaldir. İşgalin kabul edilemez ileri bir adımıdır."
Muhabir: Merve Yıldızalp, Mümin Altaş, Ali Kemal Akan
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.