Başbakan Ahmet Davutoğlu: Türkiye yaptırımlarla zora düşürülecek bir ülke değil
Başbakan Davutoğlu, Rusya'nın uygulamaya aldığı bazı yaptırım kararları hakkında, "Türkiye, yaptırımlarla, baskılarla zora düşürülecek bir ülke değil" dedi.
İSTANBUL (AA) - Başbakan Ahmet Davutoğlu, İstanbul Swiss Otel'de düzenlenecek Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu Genel Kurulu Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, ""Eski Türkiye, kendi kabuğuna çekilmiş, içine kapalı bir Türkiye iken, Yeni Türkiye bütün kabuklarını kırmış, her açıdan dünyaya açılmış bir Türkiye'dir" dedi.
Başbakan Davutoğlu, "Şimdi artık üretim için, ihracat için, sosyal adalet ve sosyal barış için hep birlikte yola çıkmanın vakti. Eski Türkiye ile bugünkü Türkiye'yi mukayese ettiğimizde her alanda nasıl çok yoğun bir değişim yaşadığımız ortada bir gerçek. Bu değişimi birçok rakamla, istatistikle izah etmek elbette mümkün. Ancak ben istatistiklerden daha ötesini, zihniyet değişimini burada vurgulamak istiyorum. Ve bu anlamda zihniyet değişiminin en önemli unsuru olarak eski Türkiye kendi kabuğuna çekilmiş, içine kapalı bir Türkiye iken, yeni Türkiye bütün kabuklarını kırmış, yüzünü dünyaya, küresel her gelişmeye çevirmiş, her açıdan dünyaya açılmış bir Türkiye'dir" diye konuştu.
"Türkiye'nin dünyaya yüzünü dönmesi önemli sonuçlar doğurdu"
Siyasi istikrarın ve siyasi itibarın semeresinin en çok ekonomide görüldüğünü kaydeden Davutoğlu, "Türkiye'nin son 14 yılda dünyaya sırtını değil de yüzünü dönmesi ekonomik faaliyetler açısından çok önemli sonuçlar doğurdu. 2002 yılında 87,6 milyar dolar olan dış ticaret hacmimiz, 2014 yılında 3,6 kat artarak 400 milyar dolara yükseldi. 2002'de 36 milyar dolar olan ihracatımız, 2014 yılında 158 milyar dolar seviyesine çıktı" ifadelerini kullandı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras ile Brüksel'de yaptıkları görüşmede, bundan sonraki Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Toplantısını şubat ayının ilk yarısında İzmir'de yapmaya karar verdiklerini belirterek, "İnşallah Türk Hava Yolları da Atina-İzmir seferini başlatacak ve ilk ağırlayacağı da Yunanistan Başbakanı Çipras olacak" dedi.
"Ekonomide başarılı bir performans göstermeye devam ediyoruz"
Davutoğlu, "Dünya ekonomisi küresel kriz sonrasında hala istenen seviyeye gelemedi. Özellikle bizim en büyük ihracat pazarımız olan Avrupa'da bazı toparlanma emareleri olsa da beklenenin gerisinde seyrediyor. Dünya ekonomisi henüz tam anlamıyla krizin etkisinden çıkamamışken, coğrafyamızda birçok önemli travma yaşanırken, Allah'a şükürler olsun ki ekonomide başarılı bir performans göstermeye devam ediyoruz. Son iki hafta içinde açıklanan veriler, bu performansın iki seçim arasında, bir geçiş döneminde ortaya çıkan belirsizliklere ve komşu ülkelerde artan jeopolitik gerginliğe rağmen nasıl dirayetle ülke yönettiğimizin en önemli işareti olmuştur."
"Asgari ücret vaadimizi gerçekleştiriyoruz"
Başbakan Davutoğlu, "Asgari ücret vaadimizi de gerçekleştiriyoruz. İş dünyamıza, buluştuğumuz zaman da söyledim tekrar söylüyorum. Asgari ücret artışından kaynaklanacak yükü kesinlikle sizlerle paylaşacağız ve sizin rekabetçi kapasitenizin azalmamasına özen göstereceğiz" şeklinde konuştu.
"Kimse bizden tavizkar olmamızı beklemesin"
"Geçtiğimiz günlerde gerilen Türkiye-Rusya ilişkilerinin eskiden olduğu gibi en iyi şekilde sürmesi konusunda güçlü bir siyasi iradeye sahip olduğumuzu bir kere daha ifade etmek isterim" diyen Başbakan Davutoğlu, şunları söyledi:
"Rusya ile görüşmeye, her türlü fikir alışverişinde bulunmaya hazırız. Ancak bize bir şey dikte ettirmesine asla izin vermeyiz. Rusya ile bu siyasal krizi masa etrafında çözmeye gayret ederken, ekonomik yaptırımlar üzerinden ilişkilerimizin bozulmasına, doğasının değişmesine izin vermemeliyiz. Türkiye'nin sınırlarını, hava sahasını, deniz sınırlarını korumak, bu ülkenin yönetimi olarak bizim için hem bir hak hem de onurlu bir görevdir. Savunma görevimizi yaptık ve uluslararası hukuka göre bu bizim en tabii hakkımızdır. Ülkemizin sınır güvenliği konusunda angajman kuralları bellidir. Bunları defalarca deklare ettik. Kimse bizden bu konuda tavizkar olmamızı beklemesin. Bu konuda bundan sonra da aynı hassasiyet içinde olmaya devam edeceğiz. Rusya kendince birtakım yaptırımlar uyguluyor. Açık söylüyorum, bunları yadırgıyoruz ve bir anlamda da bunları Türkiye'ye dönük olarak ilan edilen bu yaptırımları büyük devlet anlayışına da uygun görmüyoruz. Türkiye, bu tür yaptırımlarla, baskılarla zora düşürülecek bir ülke değil. Biz de kendi tedbirimizi alıyor, alternatif planlarımızı yapıyoruz. Her şeyin bir çaresi, bir çözümü vardır. Her türlü duruma hazırlıklıyız. Rusya'nın tutumu dolayısıyla mevcut durumdan etkilenen sektörlerimiz için de tedbirlerimizi alıyoruz. Enerji, ticaret ve turizm alanında gerekli tedbirler, düzenlemeler zaten yapıldı, alındı. Bundan sonra da bu tedbirlerimizi güncelleyerek etkilenen sektörlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz."
"Türkiye hiçbir terör örgütüyle iş birliği yapmadı, yapmaz ve yapmayacak"
"Sayın Putin'in iki gün önce tekrar gerçekten bir devlet adamına yakışmayacak üslupla Türkiye'ye saldırması çerçevesinde ifade ediyorum" diyen Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir ay önce Türkiye'ye yönetilmeyen suçlamalar şimdi niye yöneltilir? Sayın Putin, bir ay önce bizim Müslüman bir ülke olduğumuzu bilmiyor muydu? Sayın Putin bir ay önce Antalya'da Sayın Cumhurbaşkanımızla G20 Zirvesi'nde buluştuğunda Türkiyemizin dış politikasını bilmiyor muydu? Türkiye, DEAŞ ile iş birliği yaptıysa niye o zaman açıp konuşmadı? Söz konusu değil. Türkiye hiçbir terör örgütüyle iş birliği yapmadı, yapmaz ve yapmayacak. Ama biz bugün kimlerin DEAŞ ve PKK gibi terör örgütleriyle Türkiye'yi rahatsız etmek üzere temas halinde olduğunu da biliyoruz. Bu bağlamda bir kez daha ifade etmek isteriz ki; Türkiye kendi sınırlarını, hava sahasını, demokrasisini, birliğini, bekasını ama ön önemlisi de geleceğini korumak için ne zaman herhangi bir adım atması gerekirse hiç tereddüt etmeden bunu atar, ülkemizin sınırlarını da korur, geleceğini de teminat altına alır."
"O günleri hiçbir zaman unutmadık"
Kırım'ın Rusya tarafından işgalini tanımadık, tanımayacağız diyen Başbakan Davutoğlu, "Kırım Tatarlarının tarihte uğradığı sürgün ve baskıları kabul etmedik, etmeyeceğiz. Bir gece yarısı 1944 yılında insanların hunharca evlerinden toplanarak kara trenlere bindirilip Sibirya'ya sürüldüğü o günleri hiçbir zaman unutmadık. Şimdi yapılması gereken, Kırım Tatarlarının refahı ve kalkınması için iş dünyamızın, girişimcilerimizin aktif biçimde mevcut fırsatları değerlendirmesidir" ifadelerini kullandı.
"DAEŞ'in eğitim kampımızın olduğu bölgeye saldırıları haklılığımızı bütün dünyaya göstermiştir"
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Irak merkezi hükümeti ve silahlı kuvvetlerinin DAEŞ saldırıları karşısında etkin mücadele gösterememesi, Musul gibi ülkenin ikinci büyük kentinin düşmesi, bu tehdide karşı mücadelede yerel güçlerin yanı sıra uluslararası destek ve işbirliğinin gerekliliğini ortaya koymuştur. Biz bu çerçevede Irak makamlarının talepleri doğrultusunda gerek peşmerge gerekse Musullu yerel gönüllülere eğitim ve donatım desteği sağlıyoruz. Bu desteğimiz Musul kurtarılıncaya kadar devam edecektir. Bu amaçla gönderdiğimiz eğitim birliğinin güvenliği için asker ve mühimmatta yeniden tanzim de dahil olmak üzere her tedbiri almak durumundayız. Nitekim DAEŞ'in eğitim kampımızın olduğu bölgeye gerçekleştirdiği saldırılar, bu konuda haklılığımızı bütün dünyaya göstermiştir" dedi.
"Demokrasi tarihimizde hiç sarf edilmemiş bir söz"
"Bir CHP milletvekili bugünlerde hepimizi derinden üzen ve CHP'ye oy veren seçmenleri de belki diğer milletvekillerini de herhalde derinden kaygıya teşvik eden ifadelerde bulundu" şeklinde konuşan Başbakan Davutoğlu, sözlerinin devamında şunları söyledi:
"Ben ülke zikretmeyeyim ama 'Eğer bir komşu ülkeyle Türkiye karşı karşıya gelirse Türkiye'ye karşı o komşu ülkenin safında olurum' dedi. Bu demokrasi tarihimizde hiç sarf edilmemiş bir sözdü. Düşününüz Türkiye bir komşu ülkeyle, tahmin ederseniz ben cümlenin bütününü burada diplomatik olarak söylemek istemiyorum, karşı karşıya gelirse, 'Türkiye'ye karşı onun yanında yer alırım' demek, TBMM çatısı altında bir milletvekiline yakışır mı? Onu diyen milletvekili artık 'Ben milletin vekiliyim' deme hakkına sahip olur mu?"
"Mücadele şehirlerde kaos çıkarmaksa buna izin vermeyiz"
Başbakan Davutoğlu, "Bir taraftan halk bu ıstırapları yaşarken, bu terör faaliyetlerine karşı duracağına HDP, milletin huzurunu bozan, eğitim hakkını engelleyen, ekmeğine kasteden, evini terk etmesine sebep olan bu şehir eşkıyalarına 'Dur' diyeceğine, 'Biz milletten hendek kazmak, barikat kurmak için değil, siyaset yapmak için oy istedik' diyeceğine, terör çetelerine omuz veriyor ve 'Mücadeleyi büyüteceğiz' diyor. Neyin mücadelesidir bu? Eğer mücadele bu şehirlerde kaos çıkarmaksa buna izin vermeyiz. Eğer kastettikleri mücadele Türkiye'yi bölmekse buna asla izin vermedik, vermeyeceğiz. Eminim buna en fazla da bölge halkı izin vermeyecektir. Bu siyasetin adı tahrik, kaos, kan, terör siyasetidir. Buradan açık bir çağrıda bulunmak istiyorum. Vatandaşlarımız emin olsunlar. Türkiye, hukuktan, demokrasiden, adaletten geriye hiçbir adım atmayacaktır" ifadelerini kullandı.
Başbakan Davutoğlu şunları söyledi:
"Terör, hayata düşmandır ve devletin görevi hayatı korumaktır. Herkesin hayat hakkını korumak, devletin ve hükümetimizin aslı vazifesidir. Vatandaşla teröristi net olarak birbirinden ayıran bir dikkatle hareket ediyoruz. Vatandaşlarımızın emniyet ve güvenlik ihtiyaçlarını karşılayacağız. Hükümet olarak diyoruz ki hiçbir vatandaşımızı terörün, şiddetin kucağına, insafsızlığına bırakmayacağız. Evlerini terk eden vatandaşlarımız, dükkanlarını açamayan esnafımız, okullarına gidemeyen öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz müsterih olsunlar, Türkiye Cumhuriyeti devleti ve hükümeti güçlüdür ve daima yanlarındadır."
"Suriye'deki krizin çözümü, Esed'in yerini meşru bir hükümete bırakmasıyla mümkündür"
Suriye'deki devam eden iç savaşa da değinen Başbakan Davutoğlu, "Dün Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda kabul edilen karar ile birlikte Suriye'deki krizin çözümü yolunda kritik bir eşiğe gelindiğini de görüyoruz. Şunu açıkça söylemek isterim ki Suriye'deki krizin çözümü, Esed'in yerini meşru bir hükümete bırakmasıyla mümkündür. Meşruiyetini tümüyle kaybetmiş bir yönetimin varlığını sürdürmesini öngören bir girişimin Suriye'ye barış ve istikrar getirmesi mümkün değildir" şeklinde konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.