Bakan Kılıç’tan Alman bakana ‘göçmen’ tepkisi

Bakan Kılıç’tan Alman bakana ‘göçmen’ tepkisi
 Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Almanya İçişleri Bakanı’nın "AB Türkiye'de bir mülteci kampı kurmalı" önerisine tepki göstererek,...

 

Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Almanya İçişleri Bakanı’nın "AB Türkiye'de bir mülteci kampı kurmalı" önerisine tepki göstererek, “Bize lütfen bu tip akılları vermeyin. Kendiniz kendi görevlerinizi yapın” dedi.

AK Parti’nin 62. İl Danışma Meclisi Toplantısı’nda konuşan Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın Sümeyye Erdoğan’ı hedef alan iddialarına sert tepki gösterdi. Tanal’a “Şerefli ol, haysiyetli ol, onurlu ol” çağrısında bulunan Bakan Akif Çağatay Kılıç, “CHP’nin milletvekili Mahmut Tanal, Cumhurbaşkanımızın kızıyla ilgili yapmış olduğu alçakça, insanlık onuruna yakışmayan hareketinin cevabını biz halen bekliyoruz. Neymiş danışman hatasıymış. Siz kimi kandırıyorsunuz. Biz biliyoruz Mahmut Tanal’ın nerelerde boy gösterdiğini. Bütün medyada var. TBMM’de aynı çatı altında görev yapmış milletvekili arkadaşlarımız var. Onlarda biliyorlar. Ne kadar protesto varsa o orada. Kadrolu protestocu. Sanki ona maaşını protesto için veriyorlar. Millet ona ‘git çalış’ diyor. Kusura bakmasın. Şimdi bir yerlerden cevap verir bana. Cevabını da kendine saklasın. Önce haysiyetli ol, şerefli ol, onurlu ol. Lafının nereye gittiğini fark et. Biz bu millete hizmet için yola çıktık. Şerefimizle, namusumuzla görevimizi yapmaya çalışıyoruz. Cumhurbaşkanımız 14 yıldır bu ülkeye, bu devlete hizmet ediyor. Senin ne haddine onun ailesine dil uzatmak. Sen önce git kendini düzelt. Ümit ediyorum da CHP çıkıp da bunu milletvekili yapmaz. Korkarım sokakta giderken insanlar ‘bu arkadaş mıydı bunları söyleyen’ diye kendisine birde böyle el uzatabilirler. Dikkatli olsun. Öyle her yere gidip de atlamak, hoplamak, zıplamak, bariyerlerin üzerinden atlayıp da sonra ‘cicim cicim ah oramı acıttım’ diyerek gezerek olmuyor bu işler. Onurlu ol, haysiyetli ol. Bizim için evlatlarımız mahremdir. Dil uzatanın dilini de kırarız. Öyle danışman hatası diye de kusura bakma kimse kurtulamaz bu işten. Çıkacaksın açık açık diyeceksin ‘bu adamın bizim yanımızda yeri yok’ bu kadar basit. Bunu bir söyle” dedi.

7 Haziran seçimlerinden sonra bir sürecin yaşandığını belirten Bakan Kılıç, “7 Haziran seçimlerini hep beraber yaşadık. Sonuçlarını hep beraber gördük. Sonra yaşananlarla ilgili birçok şey dile getirildi. Arkadaşlarımızla konuştular. Fakat şunu söylemem gerekiyor, partimizin genel başkanı ve başkanımız Ahmet Davutoğlu, 8 Haziran günü bizlerle yaptığı toplantıda bizim milletimizden aldığımız sorumluluk yetkisinin ne olduğunu gayet iyi bildiğimizi ve bu yönde çalışmalara gece gündüz devam edeceğimizi açıkça dile getirdi. Tabi biz o süreçten sonra AK Parti olarak milletin bize vermiş olduğu ‘Türkiye’nin geleceği ile ilgili söz sahibi olan parti sizsiniz, ama yanınıza bir ortak alın. Onunla beraber götürün’ mesajını yerine gelmesi için elimizden geleni yaptık. Şimdi 7 Haziran gecesi saatler 00.00’ı göstermeden çıkıp da ‘seçimse seçim hemen seçime gidiyoruz’ diyenler ve her şeye ‘hayır’ diyenler, şimdi en büyük demokrasi avareleri kesildi. Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız demokrasilere ve kanunlara uymayan kişiler oldu. Nereden çıkarıyorsunuz bunları, sizler bir koalisyon kurmaya muktedir oldunuz da biz hayır mı dedik. Cumhurbaşkanımız size ‘koalisyon yetkisi vermiyorum mu’ dedi. Birinci günden itibaren çıktınız her şeye hayır dediniz. Diğer bir siyasi parti blok siyaseti yapmaya kalktı. ‘Blok yüzde 60’ dedi. Sonra bir tanesi içersinde olmayınca blok da olmadı. Ne olacaktı. Biz sizin aranızdaki anlaşmazlıkları bekleyerek Türkiye’ye gün mü kaybettireceğiz. 45 gün süre vardı. Genel Başkanımız samimi bir şekilde ikinci en fazla oyu almış CHP ile bir görüşme yaptı. Bu görüşme süreci içersindeki samimi çalışmalarından dolayı hem AK Parti hem de CHP heyetine teşekkür ediyoruz ama anlaşamadılar. Daha sonra da bir ortak zeminde buluşulmayacağı anlaşılınca Cumhurbaşkanımız Anayasa’nın kendisine vermiş olduğu yetkiye dayanarak Türkiye’yi geçici bir seçim hükümeti ile seçime götürme kararı aldı. Bu anayasal, meşru, kanunlara dayalı bir karardır. Bunun neresini tartışıyorsunuz anlamıyorum. Ama kendinizden emin değilseniz tartışırsınız. Biz kendimizden eminiz. Biz samimiyetle milletin bize vermiş olduğu mesajı yerine getirmeye çalıştık. Ama kusura bakmayın bu ülkenin öyle kaybedecek vakti yok. Olurdu, olmazdı, gelirdi, gitmezdi, gelirim, gelmem, şöyle olursa, böyle olursa. Millet kararını vermiş, o zaman git gereğini yap, ama yapmadın. Cumhurbaşkanımız ‘buyur millete sorun’ dedi. Şimdi teşkilat olarak AK Parti olarak biz bu yolda yürümeye, seçim atmosferi içersinde üzerimize düşen görevi yapma konusunda biz hazırız” diye konuştu.

“TUĞRUL TÜRKEŞ, KENDİSİNE ANAYASAL OLARAK KENDİSİNE YAPILAN GÖREVİ KABUL ETTİ”
Geçici seçim hükümetinde görev alan MHP Milletvekili Tuğrul Türkeş’in partisini sert bir dille eleştiren Bakan Kılıç, “Kurulan geçici seçim hükümetinde görev alan MHP Milletvekili ve merhum Alparslan Türkeş’in oğlu Tuğrul Türkeş’e kendi partisi saldırdıkça saldırıyor, oda cevaplarını veriyor. MHP’ye gönül vermiş değerli kardeşlerim, 7 Haziran’dan itibaren tabloyu önünüze alın bir bakın. Neye ‘evet’ dendi. Hangi işe ‘buyurun’ dendi. Hangi işte ‘biz varız’ dendi. ‘Vücudumuzu koyuyoruz, bedenimizi koyuyoruz’ diyorlar ne oldu, yok ortada. Amaç belliydi. Güya kurulmuş olan geçici anayasal hükümete ‘HDP ile ortak oldular’ diyeceklerdi. Ne alakası var. Anayasal hüküm ortada. Sen değimliydin ‘Cumhurbaşkanı anayasal sınırlarında hareket etsin’ diyen. Bunu kendisi ve partisi söylemedi mi? Cumhurbaşkanımız kendisine anayasanın verdiği hükümle seçim hükümetinin kurulması için Başbakanımızı görevlendirdi. Başbakanımız Ahmet Davutoğlu da meclis başkanımızdan aldığı kontenjanlara göre partilere davetini yaptı, anayasal olarak. Ne oldu, neredesiniz. Tuğrul Türkeş, anayasal olarak kendisine yapılan ve devlet görevi olan bu göreve ‘ben buradayım. Bu göreve ben gövdemi koyuyorum. Ben bu sorumluluğu alıyorum’ diyor. Ondan sonra bozuluyorlar. Neyi, nasıl yapacağınıza artık bir karar verin. Arkadaş biz bu ülkenin, bu devletin, bu milletin zarar görmemesi için ne gerekiyorsa yapmaya hazırız. Kişisel olarak burada bir çıkar içersinde bir amaç doğrultusunda koşmuyoruz” şeklinde konuştu.

“ALMANYA İÇİŞLERİ BAKANI KENDİ ÜLKESİNDEKİ GÖÇMENLERE BAKSIN”
Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere’nin "AB Türkiye'de bir mülteci kampı kurmalı" sözlerini eleştiren Bakan Kılıç, şöyle konuştu:  “Avrupa’da bazı ülkeler özellikle Almanya İçişleri Bakanı, Türkiye’de bir takım göçmen kamplarının kurulmasıyla alakalı öneride bulunmuş. Ben de buradan bakana selam ediyorum. Siz lütfen Almanya’daki şu andaki mevcut göçmenlerimizin hayatlarını en iyi şekilde demokratik olarak yaşamaları konusunda önlemleri alın, oradaki camilerin kundaklanmaması için gerekli önlemleri alın, Neonazilerin ve ırkçıların ülkenizde olan göçmen kökenli hem Türk hem de başka ülke vatandaşları hem de göçmen kökenli Alman vatandaşların zarar görmemesi için gereken önlemleri alın, gerisini bize bırakın. Biz 1.5 milyon Suriyeli kardeşlerimizi ülkemizde en iyi şekilde barındıracak şekilde önlemlerimizi almış ve bunu yapan bir ülkeyiz. Bize lütfen bu tip akılları vermeyin. Kendiniz kendi görevlerinizi yapın. Gelip başka bir konuda ‘biz destek olmak istiyoruz. Biz yapamadık ama siz yaptınız, bu da bizim desteğimiz’ demek istiyorsanız, buyurun kapımız açık gelebilirsiniz ama ders vermeyin. O dersler sizde kalsın. Ben yaşanmış olan şeylerin ne olduğunu gayet iyi bilirim. Yıllarca gurbette yaşadık. Bilirim orada neler olduğunu, onun için biz size destek olalım. Bunu nasıl yapılacağı konusunda gelin biz size anlatalım. Başka ülkeler için de söylüyorum bunu.”

“YABANCI BASIN PKK İLE İŞBİRLİĞİ YAPMASIN”
Konuşmasında yabancı basına da yüklenen Bakan Kılıç sözlerini şöyle tamamladı:
“Bunu Cumhurbaşkanımız söyledi, Başbakanımız söyledi, bir de ben dile getireyim. DEAŞ bir terör örgütüdür. Daha açık söylenebilir mi? Bazı yabancı gazeteciler, gazeteler, sözlü, yazılı internet medyası Türkiye’de DEAŞ’a karşı yeterince sert durulmadığını, isimlendirilmediğini, terör örgütü olarak adlandırılmadığını dile getiriyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir kabine üyesi olarak söylüyorum. DEAŞ bir terör örgütüdür. Duymuyorsanız eğer, onda yapacak bir şeyim yok. Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminde terör listesine alınan bir örgüttür. Cumhurbaşkanımız defalar dile getirmiştir. Başbakanımız defalar dile getirmiştir. Bizim terörle aramızda bir ilişki olamaz. Bunu artık lütfen anlayın ve görün. Bunu daha açık dile nasıl getireceğimi bilemiyorum. Bunu buradan o yabancı basın mensupları alırlar. Türkiye Cumhuriyeti devleti bunlarla mücadele halindedir. Vatandaşımızı kaçıran, öldüren bu terör örgütü ile bizin ne işimiz olabilir. Artık iftira atmayın, algı operasyonu yapmayın. Türkiye Cumhuriyeti devleti hiçbir terör örgütü ile oturup işbirliği yapmaz. Dolayısıyla sizden de isteğimiz PKK terör örgütü ile oturup işbirliği yapmayın.” 

GÖKHAN İÇKİLLİ

İHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.