Bakan Fidan: ABD'nin BM Güvenlik Konseyi'nin Filistin'le ilgili alacağı kararlara daha fazla engel olmamasını bekliyoruz

Bakan Fidan: ABD'nin BM Güvenlik Konseyi'nin Filistin'le ilgili alacağı kararlara daha fazla engel olmamasını bekliyoruz
Dışişleri Bakanı Fidan, ABD'nin BM Güvenlik Konseyi'nin Filistin'le ilgili alacağı kararlara daha fazla engel olmamasını beklediklerini belirterek, "Şu anda Gazze'de ateşkes ile katliam arasında sadece ve sadece ABD duruyor." dedi.
Ankara/Bakü

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, çalışma ziyareti kapsamında gittiği Bakü'de, Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov ile Bakanlık'taki görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.

BM Genel Kurulu'nda salı günü yapılan oylamada Gazze'de derhal ateşkes sağlanmasını talep eden karar için 153 ülkenin olumlu oy kullandığını hatırlatan Fidan, benzer bir kararın daha önce sadece 121 oyla kabul edildiğini, aradan geçen sürede olumlu oylarda ciddi artış olduğunu dile getirdi.

Fidan, "Evvelce çekimser veya aleyhte oy kullanan birçok ülkenin de Filistin'in yanında durma kararı aldığını gördük. Bu, uluslararası camianın zulmün bitirilmesi yönündeki iradesini açıkça gözler önüne sermekte." ifadelerini kullandı.

İsrail'i destekleyenlerin "bu tabloyu iyi anlaması gerektiğini" vurgulayan Fidan, "Ancak bu da yetmiyor. ABD'nin BM Güvenlik Konseyinin (Filistin'le ilgili) alacağı kararlara daha fazla engel olmamasını bekliyoruz. Şu anda Gazze'de ateşkes ile katliam arasında sadece ve sadece ABD duruyor. " diye konuştu.

Fidan, öte yandan, Azerbaycan ile Ermenistan arasında devam eden barış görüşmelerini desteklediklerini belirterek "Ermenistan ile normalleşme konusunda önümüzde herhangi bir engel görmüyoruz. (Ermenistan'ın) Azerbaycan ile barış anlaşmasının tamamlanmasını bekliyoruz." değerlendirmesini yaptı.

"Türkiye ve Azerbaycan acı ve mutluluğu aynı yürekte paylaşan iki kardeş ülke"

Türkiye ve Azerbaycan arasındaki tarihi stratejik bağların her geçen gün daha da ileri gittiğini söyleyen Fidan, doğumunun 100'üncü, ebediyete intikalinin 20'nci yılında umum milli lider Haydar Aliyev'i anarak sözlerine başladı.

Türkiye ve Azerbaycan'ın "acı ve mutluluğu aynı yürekte paylaşan iki kardeş ülke" olduğunu kaydeden Fidan, "İlişkilerimizi her alanda daha da kuvvetlendirmek halklarımıza karşı ortak sorumluluğumuzdur." ifadesini kullandı.

Fidan, Şuşa Beyannamesi'nin iki ülke için güçlü bir zemin hazırladığına dikkati çekerek "Küresel istikrarsızlığın ve öngörülemezliğin artarak devam ettiği bir dönemde ortak duruşumuzu sürdürmemiz önem taşıyor." dedi.

İki ülke arasındaki ulaştırma ve enerji hatlarının güvenliği bakımından Güney Kafkasya'nın istikrarının çok önemli olduğuna işaret eden Fidan, "Bakü-Tiflis-Kars Demir Yolu Hattı, orta koridorun önemli bir bileşenini oluşturmakta. Küresel tedarik zincirindeki konumumuzu perçinleyebilmemiz için hattın tam kapasiteyle kullanıma açılması büyük önem arz etmekte." şeklinde konuştu.

Fidan, Iğdır-Nahçıvan Doğal Gaz Boru Hattı'nın iki ülkenin ilişkilerine yeni bir boyut kazandırdığını ve Kars-Nahçıvan Demir Yolu Projesi'nin en kısa sürede hayata geçirilmesi için bütüncül bir stratejinin takip edildiğini söyleyerek, "Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP) kapasitesinin genişletilmesi ve Hazar doğal gazının Türkiye ve Avrupa'ya aktarılması bu stratejimizin önemli unsurlarından biridir." ifadesini kullandı.

Azerbaycan'ın Karabağ'da hakimiyetini ve egemenliğini tam anlamıyla tesis ettiğini anımsatan Fidan, "Kendilerini bunun için bir kez daha tebrik ediyoruz. Operasyonda şehit düşen tüm kahramanlarımıza bir kez daha Allah'tan rahmet diliyor, kardeş Azerbaycan halkına başsağlığı dileklerimi iletiyorum." dedi.

Fidan, Türkiye'nin, Azerbaycan ile Ermenistan arasında kalıcı sınır ve barış anlaşmalarının olumlu şekilde seyretmesini memnuniyetle karşıladığını söyleyerek "Barış ve huzurun hakim olduğu bir Güney Kafkasya bütün aktörlerin çıkarınadır. Bu nedenle tüm taraflar barış ve normalleşme ikliminin oluşması için çaba göstermelidir." ifadelerini kullandı.

"Bölgesel istikrar ve barışa hiç olmadığı kadar yakınız"

Fidan, "Ne yazık ki Batı'da örgütlenmiş Ermeni diasporası Ermenistan halkının içinde bulunduğu zor şartları istismar etmekte, bazı ülkeleri Azerbaycan'a karşı kışkırtmaya çalışmakta." diye konuştu.

Ermeni diasporasının bunlarla uğraşmak yerine Ermenistan halkının komşularıyla normal ilişkiler kuracağı bir ortamın oluşması için enerji harcamasının daha doğru olacağını belirterek bölge dışı tüm aktörlerin de bölgedeki dengeleri gözeten ve normalleşmeyi teşvik eden politikalar izlemesi gerektiğini vurguladı.

Fidan, Azerbaycan-Ermenistan arasında önceki günlerde birtakım somut güven artırıcı adımların atılması kararından memnuniyet duyduklarını kaydederek bu tür adımların sürmesi ve kapsamlı barış anlaşmasına giden yolun açılması dileğinde bulundu.

Provokatif adımlarla sürece zarar vermeye çalışan çevrelerin de bu mutabakattan kendilerine mesaj çıkarmaları gerektiğini kaydeden Fidan, "Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki süreçte sağlanacak ivmenin Türkiye ve Ermenistan arasındaki normalleşme sürecimize de olumlu yansıyacağını hep söylüyoruz. Bölgesel istikrar ve barışa hiç olmadığı kadar yakınız. Bu fırsatın en iyi şekilde değerlendirilmesi için kardeş Azerbaycan'la yakın eş güdümü kesintisiz devam ettireceğiz." diye konuştu.

"Filistinlilere uygulanan zulüm sona ermeli, hemen ateşkes ilan edilmeli, barış süreci başlatılmalı"

Fidan, Gazze'deki insani trajedinin devam ettiğini, bu bağlamda İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Birliği Temas Grubu üyeleriyle ABD ve Kanada'da temaslarda bulunduklarını hatırlatarak "Yarın da Oslo'da Norveç, İsveç, Finlandiya, Danimarka, İzlanda, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg makamlarıyla bir araya gelme imkanımız olacak. Filistin'in haklı davasına olan bağlılığımızı bir kez daha vurgulayacağız." ifadelerine yer verdi.

Temas grubu olarak artık sadece İslam ülkelerinin değil tüm dünyanın sesini duyurduklarını kaydeden Fidan, "Bizim ve uluslararası toplumun mesajı net. Filistinlilere uygulanan zulüm sona ermeli, hemen ateşkes ilan edilmeli, barış süreci başlatılmalıdır." dedi.

"Türkiye ile Azerbaycan arasındaki bağlar sarsılmaz"

Fidan, Türkiye ile Azerbaycan arasında sarsılmaz bağlar bulunduğunu belirterek, bu bağlar ve Türkiye'nin üzerine düşen kardeşlik görevinin gereği her zaman Azerbaycan'ın haklı davasının yanında olduğunu vurguladı.

Türkiye'nin adalet sahibi bir devlet olduğunu kaydeden Fidan, "Azerbaycan'la aramızdaki sarsılmaz bağların bölgeye yönelik bizim adaletsizlik ve hukuksuzluk gerektiren bir fiiliyata veya devlet politikası benimsemeye de hiçbir zaman için itmemiştir. Biz Azerbaycan'ın haklı davasının yanında olurken haksız işgalin sona ermesini ve Azerbaycan'ın kendi topraklarında egemenliğini yüzde 100 temin etmesi konusuna destek verdik." ifadelerini kullandı.

Fidan, bundan sonraki sürecin bölgede bir barış anlaşmasıyla refah ve kalkınma döneminin başlangıcı olması gerektiğini kaydederek bunun için tarihi bir fırsatın eşiğinde olduklarını ve Türkiye'nin bölgede Azerbaycan'daki işgal son bulduktan sonra artık bir kavgaya ve çatışmaya gerek kalmadığını düşündüğünü söyledi.

Türkiye'nin bundan sonraki yolun barışla ilerletilmesi gerektiğini her zaman için ifade ettiğini aktaran Fidan, Azerbaycan ve Ermenistan arasında yürüyen görüşmelere her türlü desteği verdiklerini dile getirdi.

Fidan, dışarıdaki özellikle bazı üçüncü ülkelerin Türkiye'nin görüşünü almak istediklerinde de bu mesajı verdiklerini ve bu konuda net olduklarını kaydederek "Azerbaycan ile Ermenistan arasında normalleşme sağlandığı zaman Türkiye hemen normalleşmesini Ermenistan'la yapacak. Bunu Ermeni makamlarına da defaatle ilettik. Dediğim gibi burada Azerbaycan'la Ermenistan arasındaki normalleşmenin bir an önce tamamlanması bizim önceliğimiz. Bu konuda da her türlü desteği verdik, vermeye de devam ediyoruz." diye konuştu.

Türkiye'nin Azerbaycan ile Ermenistan arasında devam eden normalleşme ve barış görüşmelerinin tamamıyla arkasında olduğunu ve desteklediğini vurgulayan Fidan, Türkiye'ye ne tür görev düşerse yapmaya hazır olduklarını belirtti.

Fidan, bazı ülkelerin yanlış yaklaşımlarının da zaman zaman söz konusu olduğuna işaret ederek Türkiye'nin uluslararası mecralardaki etki ve ağırlığını kullanarak bu konularda yanlış yaklaşımların önüne geçmek için de gerekli ön alıcı girişimlerde bulunduklarını vurguladı.

Bu konularda Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov ile bugün görüşmelerde bulunduklarını anlatan Fidan, normalleşme ve barış konusunda çok fazla teknik ve bazı siyasi konular bulunduğunu ancak onların da çözülmeyecek konular olmadığını söyledi.

"Gazze'de benzeri görülmemiş bir katliamla karşı karşıyayız"

Fidan, Gazze konusunda çok yoğun şekilde çalışmaların devam ettiğini belirterek "Benzeri görülmemiş bir katliamla şu anda karşı karşıyayız. Bu başlı başına tarihsel bir trajedi fakat bu trajediden daha vahim olan bir husus ve problemi daha da karmaşık hale getiren bir konu, erdemli olmakla övünen özellikle Batı merkezli birçok ülkenin bu katliamın sessiz ortağı olması, arkasında olması. Tabii bu, uluslararası sistemde büyük bir çöküşün habercisi olmakla beraber çok ciddi jeopolitik fay hatlarında kırılmalar meydana getirme riski var. Daha belirsiz daha risklerin olduğu bir dünyanın da kapısını açıyor." diye konuştu.

Uluslararası toplumun kendine gelip ahlaki pusulaya yeniden intiba etmezse daha büyük krizlerle ve problemlerle karşılaşılmasının mümkün olduğunu aktaran Fidan, onun için bir an önce bu savaşın ve katliamın durdurulması için uluslararası toplumun üzerine düşen sorumluluğu bir an önce yapması için çağrı yaptıklarını söyledi.

Fidan, bu nedenle İİT ve Arap Birliği ülkeleri adına hareket eden yedili temas ve girişim grubunun çok yoğun faaliyetleri olduğunu söyleyerek bu kapsamda hem çeşitli başkentlerde hem Birleşmiş Milletler dahil uluslararası platformlarda görüşmeler yaptıklarını anlattı.

Sadece bu platform adına değil, bütün insanlık adına seslendirdikleri görüşler olduğunu kaydeden Fidan, "Bir an önce katliamın durması, ateşkesin sağlanması, insani yardımlara izin verilmesi ve bu trajedinin tekrar etmemesi için hem İsrail'in hem Filistin'in güvenliği için iki devletli çözüm çalışmalarına bir an önce başlanması. Bu konudaki mesajlarımızı net ve istikrarlı bir şekilde bütün muhataplarımıza vurguluyoruz." ifadelerini kullandı.

Fidan, bunlardan birisinin denklem dışı kalması halinde bu sorunun kapsamlı bir çözümü olmayacağına dikkati çekerek belki geçici bir rahatlama elde edilebileceğini ancak uzun vadeli ve kalıcı bir çözüm için iki devletli çözüm meselesinde ısrar edilmesi gerektiğini dile getirdi.

Bu anı iyi kullanıp bu çözümün hayata geçirilmesi için çalışmaları gerektiğini aktaran Fidan, burada çok ciddi sıkıntılar olduğunu da söyledi.

"İsrail'i destekleyen birçok Batılı ülkede İsrail'e baskı yapacak mekanizma yok"

Fidan, söz konusu sıkıntılara ilişkin, "Özellikle İsrail'i destekleyen birçok Batılı ülkenin elinde İsrail'e baskı yapacak çok fazla bir mekanizma bulunmamakta. Kendi siyasal sistemleri öyle dizayn edilmiş ki İsrail'in her türlü zulmüne, hukuksuzluğuna kör kalan bir sistemleri var. Bu siyasal sistemleri ve anlayışları reforme edilmeden İsrail'in dünya kamuoyunun vicdanına uygun bir politik tarzda davet edecek bir girişimde ve bir yaptırımda bulunma şansları da görülmüyor." diye konuştu.

Bunun bir ümitsizlik değil, sorun olduğunu ve bunu aşmak için uluslararası topluma gerekli çağrıyı yaptıklarını belirten Fidan, temas grubu olarak başarılı olduklarını düşündükleri konuların başında böyle bir problemin var olduğunu onlara kabul ettirmek geldiğini ifade etti.

Fidan, "Böyle bir sorunu tasvip etmiyorsunuz, İsrail'in insanları öldürmesini fakat önüne geçmek için de herhangi bir girişimde bulunamıyorsunuz, bu ciddi bir sıkıntı. Burada birtakım yavaş ilerlemeler görüyoruz. Özellikle başlangıçta İsrail'in katliamına sessiz kalan birçok Batılı ülkenin son Birleşmiş Milletler Genel Kurul oylamasında artık ya olumlu oy kullandığını ya da çekimser kaldıklarını görüyoruz. Aslında bu yani Filistinliler adına değil sadece, insanlık adına büyük bir kazanım var." dedi.

Filistinlilere yapılan zulmün başlı başına bir trajedi olduğunu belirten Fidan, daha büyük trajedinin insanlığın kendi vicdanını kaybetmiş duruma gelmesi olduğunu söyledi.

Fidan, bu hatadan en kısa zamanda uluslararası kamuoyunun döneceğini ve bu konudaki çalışmaları kesintisiz devam ettireceklerini ifade etti.

Ortak kalkınma projelerin artırılması önemli

Ermenistan konusunda Azerbaycan'la eş güdüm içerisinde olduklarını aktaran Fidan, Azerbaycan'la Ermenistan arasında devam eden barış görüşmelerine göre kararlar alacaklarını söyledi.

Fidan, Orta Koridor'un tam potansiyeliyle hayata geçmesinin fevkalade önemli olduğunu vurgulayarak sözlerini şu şekilde tamamladı:

"Birincisi aslında bölge ülkelerinin uzun bir aradan sonra belki ilk defa bu denli önemli ortak kalkınma projelerini, büyük projelerini merkeze almaları ve bunun üzerinden işbirliği geliştirmeleri bence oyun değiştirici bir hamle. Bu türden projelerin sayısının artırılması ve özellikle Orta Asya, Kafkasya ve Türkiye hattı üzerindeki lojistik ve bağlantısallık projelerinin hayata geçirilmesi hem bölgesel kalkınma için hem işbirliği için fevkalade önemli diye düşünüyorum. Zaten değerli meslektaşımla da yaptığımız toplantıda bu türden projelerin sayısının artırılmasıyla ilgili stratejik niyetlerimizi ortaya koyduk."

Bayramov: Azerbaycan ve Türkiye müttefikliği bölgede istikrarın korunması için önemli etken

Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov da konuşmasında, Azerbaycan'la Türkiye arasındaki ekonomik ilişkilerden bahsederek, 2023'ün 10 ayında ticaret hacminin 7 milyar dolara ulaşarak 2022'nin verilerine kıyasla yüzde 15 arttığını bildirdi.

Bayramov, "Azerbaycan ve Türkiye müttefikliği bölgede istikrarın korunması için önemli etkendir." ifadesini kullandı.

Bakan Fidan'la Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki normalleşme sürecini de müzakere ettiklerini belirten Bayramov, "Azerbaycan ve Türkiye'nin bölgede sürdürülebilir barış ve güvenliğin sağlanması yönünde tutumu aynıdır. Biz, bölge ülkeleri arasında normal komşuluk ilişkilerinin sağlanması gerektiğini düşünüyoruz. Ermenistan da bu yönde adımlar atarsa olumlu sonuçlar elde edilebilir." diye konuştu.

Bayramov, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki barış sürecinde Türkiye'nin rolüne ilişkin soruya ise "Türkiye bölgenin en önemli ülkelerinden biridir. Türkiye Azerbaycan'ın dostu, Ermenistan'ın ise komşusudur. Süreçle doğrudan ilişkisi olmayan bazı üçüncü ülkelerin aksine bölge ülkesi olarak Türkiye, sürdürülebilir barış, kalkınma ve ekonomik ilişkilerin sağlanmasını herkesten çok istiyor. Zaten Azerbaycan masada varsa o masada Türkiye de vardır. Türkiye'nin masada olması Ermenistan için de faydalı olur." yanıtını verdi.

"(Barış anlaşması sürecinde) belirli olumlu ilerlemeler var"

Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı ve Ermenistan Başbakanlığından 7 Aralık'ta yapılan ortak açıklamanın iki devlet arasında güvenin sağlanması yönünde önemli başarı olduğunu vurgulayan Bayramov, tarafların esir değişimi ve uluslararası kuruluşlarda birbirlerinin adaylıklarına veto koymamak gibi sonuçlar elde ettiğini hatırlattı.

Bayramov, iki devletin bu başarıyı herhangi bir aracı olmaksızın doğrudan temaslar sayesinde elde ettiğini vurgulayarak "Kasım sonunda Ermenistan, 70 gün aranın ardından Azerbaycan'ın barış anlaşması teklifine, kendi cevaplarını içeren öneriyle karşılık verdi. Bunun içeriğini açıklamak istemiyoruz. Şimdi üzerinde çalışılıyor. Fakat bu sonuncu teklif öncekilerin tekrarı değil. Burada belirli olumlu ilerlemeler var. Tüm bunları göz önünde bulundurarak iyimserlik içerisindeyiz. Fakat (barışın imzalanması için) herhangi bir tarih söyleyemem. Biz negatif tarihe sahip bu konuyu adım adım ileri taşıyabiliriz." ifadelerini kullandı.

"Azerbaycan sınırlarını sadece Azerbaycan ordusu koruyacaktır"

Ermenistanlı yetkililerin, "orduların sınırdan karşılıklı olarak geri çekilmesi" yönündeki açıklamalarına da değinen Bayramov, Azerbaycan olarak bu görüşü paylaşmadıklarını belirtti.

Bayramov, "Sınır henüz belirlenmedi. Önce sınır hattı belirlenmelidir. Sınır konusunda anlaşma sağlanmadıkça orduların geri çekilmesi söz konusu değildir. Başka şeyler (Azerbaycan-Ermenistan sınırına üçüncü ülke ordusunun yerleştirilmesi) de öneriyorlar. Azerbaycan ordusu 30 yıllık işgalden sonra kan dökerek, şehit vererek sınırlarına yerleşti. Azerbaycan sınırlarını sadece Azerbaycan ordusu koruyacaktır. Bu iş üçüncü ülkelere havale edilemez." dedi.

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.