Bakan Çelik:‘Ayak basmadık toprak, konuşulmadık kişi bırakmayacağız'
AB Bakanı ve Başmüzakereci Çelik:
- "Kuşkusuz AB'ye üyelik sürecimiz, bizim milli çıkarlarımız açısından yürüttüğümüz bir süreçtir. Bizim için esas olan Türkiye'nin milli çıkarlarıdır. 'Türkiye'nin milli çıkarlarını korumak için dünyanın her yerinde ayak basmadık toprak bırakmayacağız, konuşulmadık kişi bırakmayacağız' diye sloganımız var, şiarımız var"
- "Biz ülkeyi, insanımızın layık olduğu yere getirmek hususunda bir saniye bile boş durmayacağız. Türkiye'nin önü aydınlıktır, geleceği parlaktır, insanımızın geleceği parlaktır"
- "Türkiye, başka ülkelere yardım üreten donör ülke olma bakımından, yardım miktarı bakımından 3. sıradadır. Gayri safi milli hasılasına oranla Türkiye, birinci sıradadır. Dünyada Türkiye'den çok daha zengin pek çok ülke varken, Türkiye kendisine sığınanlara, kendisinden yardım bekleyenlere el uzatmak, dünyanın en fakir ülkelerine yardım götürme hususunda dünyada birinci sıradadır"
ADANA (AA) - Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, "Kuşkusuz AB'ye üyelik sürecimiz, bizim milli çıkarlarımız açısından yürüttüğümüz bir süreçtir. Bizim için esas olan Türkiye'nin milli çıkarlarıdır. 'Türkiye'nin milli çıkarlarını korumak için dünyanın her yerinde ayak basmadık toprak bırakmayacağız, konuşulmadık kişi bırakmayacağız' diye sloganımız var, şiarımız var." dedi.
Çelik, kentteki bir otelde düzenlenen "Çukurova AB Çalışmalarına Yönelik Kapasitenin Güçlendirilmesi Projesi" toplantısında yaptığı konuşmada, Çukurova'ya yapılan yatırımlardan duyduğu memnuniyeti ifade etti.
Devlet hayatında zaman zaman iniş ve çıkışlar yaşanabileceğini, esas olanın ise birlik bütünlük içerisinde, her koşul altında ülkenin çıkarlarını korumak olduğunu anlatan Ömer Çelik, vatandaşların daha iyi bir hayata ve imkanlara kavuşması için elden gelen çalışmaların hepsininin yapılması gerektiğini bildirdi.
Son zamanlarda siyaset, uluslararası ilişkiler ve ekonomi alanlarında yaşanan birtakım kötü propagandalara kulak verilmemesini isteyen Çelik, şöyle konuştu:
"Biz önümüze bakacağız. Biz ülkeyi, insanımızın layık olduğu yere getirmek hususunda bir saniye bile boş durmayacağız. Türkiye'nin önü aydınlıktır, geleceği parlaktır, insanımızın geleceği parlaktır. Biz bu şehrin sokaklarında büyüyerek bugün bu sorumlulukları aldıysak, yarın bir gün bu sokaklarda gördüğünüz çocuklar, çok daha büyük yerelere gelecekler, çok daha büyük bir ülkeyi yönetecekler, çok daha parlak ve mutlu bir geleceğe hep beraber yürüyecekler. Bundan zerre kadar kuşkunuz, şüpheniz olmasın. Her sabah, evden çıkarken önce 'Bismillah' diyeceğiz, sonra 'Yolun açık olsun Türkiye' diyeceğiz ve yolumuza devam edeceğiz."
Yaptıkları bu çalışmanın Çukurova havzası odaklı olduğunu anlatan Çelik, "İlk günden beri benim yaklaşımım şudur, Adana-Mersin-Osmaniye arasında bir rekabet istemiyoruz. Havza temelli bir yaklaşımla iş birliği üretilmesini istiyoruz." diye konuştu.
"Çukurova'ya tek bir gözle bakılması lazım, bütün buraya tek bir yaklaşımla proje üretilmesi, siyaset üretilmesi lazım." diyen Çelik, Adana'da yapılan çalışmanın aynısının Mersin ve Osmaniye için de geçerli olacağını kaydetti.
- AB'ye üyelik süreci
Çelik, AB'ye üyelik süreci hakkında şu görüşlerini paylaştı:
"Kuşkusuz AB'ye üyelik sürecimiz, bizim milli çıkarlarımız açısından yürüttüğümüz bir süreçtir. Bizim için esas olan Türkiye'nin milli çıkarlarıdır. 'Türkiye'nin milli çıkarlarını korumak için dünyanın her yerinde ayak basmadık toprak bırakmayacağız, konuşulmadık kişi bırakmayacağız.' diye sloganımız var, şiarımız var. Bu sebeple, AB ile olan ilişkilerimize de kendi milli çıkarlarımız açısından bakıyoruz. Gerek devlet hayatında, gerek vatandaşımızın gündelik hayatında daha çok değer, fayda üretebiliriz, bu süreçten nasıl daha çok faydalanabiliriz diye bakıyoruz. Kuşkusuz küresel, bölgesel ve ikili ilişkiler bakımından AB ile ilişkilerimiz çok önemli ama bunun ötesinde kendi sunabildiğimiz, kendi insanımızın önüne ne koyabildiğimiz bizim için herşeyden daha önemli."
- "Türkiye, başka ülkelere yardımlarda dünya birincisi"
AK Parti hükümetleri dönemindeki gelişmelere de değinen Çelik, "Ülkemizde, büyük siyaset resminde, demokratikleşmeden vesayetin sona erdirilmesine, inanç özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, insan haklarından daha çok faydalanma, hukuk devletinin geliştirilmesi konusunda, pek çok alanda Türkiye'yi ileriye taşıyan işlere, bu etkileşim içerisinde imza attık." ifadesini kullandı.
Çelik, bugün de Türkiye'nin çıkarlarını gözeterek, yoluna devam ettiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Genelde milli çıkardan bahsedildiği zaman, o ülkenin çıkarlarının bencilce başka ülkelerin aleyhine savunulduğu bir kavramdan bahsedilir. Ama biz, milli çıkar kavramına, Türkiye'nin lehine olan ne olursa olsun, başkalarının aleyhine olsun, başkalarının canını yaksın, kardeş ve komşu coğrafyaların zararına olsun şeklinde bir yaklaşım üretmiyoruz. Bizim milli çıkar anlayışımız, milli çıkara bakarken, sabit ayağımızı Türkiye topraklarına basıyoruz, pergelin diğer ucunu bütün mazlum ve kardeş coğrafyalara bizim herhangi bir şekilde katkımıza ihtiyaç duyan bütün insan topluluklarına ulaştırmaya çok özel bir önem veriyoruz."
Çelik, "Türkiye, kendi milli çıkarlarına korumasına, milli değerlerini artırmasına, milli gelirini artırmasına paralel olarak, Somali'den Latin Amerika'ya, Asya'dan dünyanın pek çok yerine kadar mazlum milletlere elini uzatmaktadır. Bu açıdan bakarsanız Türkiye, başka ülkelere yardım üreten donör ülke olma bakımından, yardım miktarı bakımından 3. sıradadır. Gayri safi milli hasılasına oranla Türkiye, birinci sıradadır. Dünyada Türkiye'den çok daha zengin pek çok ülke varken, Türkiye kendisine sığınanlara, kendisinden yardım bekleyenlere el uzatmak, dünyanın en fakir ülkelerine yardım götürme hususunda dünyada birinci sıradadır. Bu da dünyada devlet-millet olarak gurur duyduğumuz işlerin başında gelir." değerlendirmesinde bulundu.
- "Türkiye bizim kara sevdamızdır, gözbebeğimizdir"
İstikrar içerisinde, demokrasi ve hukuk devletini büyüten, gelirini daha adil paylaşan, bilgi toplumuna dönüşmüş, küresel ölçekte rekabet dücü yüksek bir Türkiye'nin temel hedefleri olduğunu kaydeden Ömer Çelik, şu görüşlerini paylaştı:
"Türkiye bizim kara sevdamızdır, Türkiye bizim gözbebeğimizdir. O yüzden Türkiye'nin daha da güçlenmesi dünya pazarlarında daha etkin bir hale gelmesi, iş adamlarımızın daha itibarlı ve güçlü konumlara gelmesi hepimizin ortak arzusu ve hedefidir. Türkiye'nin AB ile ortak geçmişini de bu çerçevede değerlendiriyoruz. Adaylık sürecinde, üyeliğe hazırlamak saikiyle yürüyen Türkiye, AB mali işbirliği süreci bu bakımdan bir örnek teşkil etmektedir. 2007-2013 yıllarını kapsayan, mali yardım dönemi çerçevesinde, AB bütçesinden ülkemize 4,8 milyar avroluk bir pay tahsis edilmiş ve bu fonlarla ülkemizde çeşitli projelere imza atılmıştır. Bu projelerde demokrasi, insan hakları eğitimleri, engelli vatandaşlarımızın toplumla entegrasyonu, kadına karşı şiddetle mücadele, ki buna bakanlık olarak çok önem veriyoruz, sivil toplumun güçlendirilmesi, gündelik hayatın iyileştirilmesi manasında, atık depolama tesislerine kadar pek çok alanda, tüm kamu kurum ve kuruluşlarının kapasitesinin arttırılmasına dönük çeşitli projeler hayata geçirildi."
Vatandaşların daha iyi hayat standartlarına kavuşması için çok önemli işlere imza atıldığını anlatan Çelik, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu süreçte, bu resmi raporlarla da sabittir. Tüm kamu kurum ve kuruluşları son derecede kayda ve övgüye değer performans göstermiştir. 2014-2020 yıllarını kapsayan yeni döneme ilişkin ise yardımların temel finansman önceliklerini gösteren belge olan 'Ülke Strateji Belgesi' 2015 yılında, Avrupa Komisyonu tarafından 4,45 milyar avro tahsisatı öngörecek şekilde kabul edilmiştir. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde de bu projelerin insanımızın hayatına doğru şekillerde dokuması için, hayata geçirilmesi için gerekli kaynak ayrılmıştır."
Ömer Çelik bu fonlarla, çeşitli konularda projeler hayata geçirileceğini belirterek, vatandaşları daha çok proje odaklı düşünmeye ve çalışmaya davet etti.
AB Bakanı ve Başmüzakereci Çelik:
- "AB'ye katılım sürecinde, merkezi düzeyde olduğu gibi yerel düzeyde de faaliyet gösteren kurumlarımızla birlikte önümüzdeki dönem bu çalışmaları yoğunlaştıracağız. Bu çalışmalarda en önem verdiğimiz işlerden bir tanesi, kapasite arttırma çalışmalarının daha çok artmasıdır"
- "Bazı ülkelerde bakarsınız devlet ekonomide çok güçlüdür ya da o devletin ordusu, bir takım şirketleri çok güçlüdür ama orada sivil toplum güçlü değilse, özel sektör güçlü değilse oradaki büyüme sağlıklı bir büyüme değildir"
- "Son zamanlarda, ülkemize karşı çeşitli İslamofobik, antisemitik bir takım çevreler, ırkçı ve yabancı düşmanı bir yaklaşımla Türkiye'ye karşı kampanya içerisindeler. Aslında tek tek siyasetçiler gelip de o kampanyalarla Türkiye'yi mukayese ettiği zaman, o kampanyaların ne kadar boş ve yalan odaklı kampanyalar olduğunu görüyor"
ADANA (AA) - Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, "AB'ye katılım sürecinde, merkezi düzeyde olduğu gibi yerel düzeyde de faaliyet gösteren kurumlarımızla birlikte önümüzdeki dönem bu çalışmaları yoğunlaştıracağız. Bu çalışmalarda en önem verdiğimiz işlerden bir tanesi, kapasite arttırma çalışmalarının daha çok artmasıdır." dedi,
Çelik, kentteki bir otelde düzenlenen "Çukurova AB Çalışmalarına Yönelik Kapasitenin Güçlendirilmesi Projesi" toplantısında, AB fonlarından daha çok faydalanmaları gerektiğini söyledi.
Yerel düzeyde bu fonlardan faydalanmanın, vatandaşların hayatına etkisi bakımından önemine değinen Çelik, "Daha çok proje üretilmesi lazım. Yeni fikirlerin geliştirilmesi lazım. Müzakere sürecinin nimetlerinden yararlanmak adına daha çok projeye imza atılması lazım. Bu sebeple merkezi düzeyde yürütülen projelerin yanı sıra, yerel düzeyde katılımın güçlendirilmesi bizim için çok önemlidir." diye konuştu.
Çelik, Türkiye'nin pek çok iline de havza bazlı baktıklarını belirterek, "Adana-Mersin-Osmaniye'de gençlerden ve kadınlardan başta olmak üzere bütün insanımızdan daha çok proje beklediğimizi, daha çok projeye finansman sağlamak istediğimizi bir kere daha altını çizerek belirtiyorum." ifadelerini kullandı.
2002-2016 arasında, 84 hibe programıyla 3 bin 741 projeye karşılık 481 milyon avro destek sağladıkları bilgisini veren Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Benim için en önemli hususlardan bir tanesi şudur, Türkiye'nin AB'ye üyelik meselesi ya da diğer dış politika meselesinde kendi vatandaşımızın özne olması, bunun yerel merkeze doğru inşa edilmesi ve bütün kararlarda vatandaşımızın kendisi hakkında, söz söyleyen bir özne konumuna gelmesidir. AB'ye katılım sürecinde, merkezi düzeyde olduğu gibi yerel düzeyde de faaliyet gösteren kurumlarımızla birlikte önümüzdeki dönem bu çalışmaları yoğunlaştıracağız. Bu çalışmalarda en önem verdiğimiz işlerden bir tanesi, kapasite arttırma çalışmalarının daha çok artmasıdır. Kurumlarımızın kapasitelerinin daha çok artması demek, ülkemiz için daha çok bilgi ve değer üretilmesi ve daha çok ekonomik çıktı sağlanması anlamına gelmektedir. Bir ülkede kurum kapasitesi ne kadar güçlüyse, o ülkenin ileriye doğru koşusu o kadar güçlü olmaktadır. Bir takım krizler ve türbülanslı dönemlerde de kurumların kapasitesi ve kalitesi sayesinde o ülkenin daha güçlü bir şekilde ayakta durması mümkün olmaktadır."
- "Dış politika meselelerinde vatandaşın özne olması lazım"
Bakan Çelik, vatandaşın ülkenin yönetimindeki her meselede "ben de varım, benim bir sözüm var" diyebilmesi o ülkenin en büyük zenginliği olduğuna işaret ederek "Eğer bir ülke sokaktan koparsa, sadece salonlardaki bir takım toplantılarla yönetilmeye başlarsa o ülke demokratik derinliğini kaybeder. O sebeple her zaman için sokağın sesine daha çok kulak vermek durumundayız, sokağın sesini daha çok dillendirmek amacındayız." ifadesini kullandı.
Devletin sahibinin vatandaş olduğunu vurgulayan Bakan Çelik, şöyle devam etti:
"Dış politika meselelerinde vatandaşın özne olması lazım. Özellikle dış politikanın ülke ekonomisine, ülke siyasetine yansımaları konusunda bu bahsettiğim projelerin hayata geçmesi konusunda vatandaşımızın esas özne olması, işlerin doğru yapıldığının ilk başlığı olarak ele alınmalıdır. AB mali kaynaklarının bu çok sayıda projeyle değerlendirilmesi demek, Anadolu'nun çeşitli yerlerinden bu süreçten insanımızın faydalanmasının birebir sağlanması demektir. Çocukların, gençlerin kadınların özellikle hayatını daha iyi hale getirilmesi şu manaya gelir, her türlü dış politika yaklaşımını o ülke için ne değer ifade ettiğinin somut bir göstergesi olmalıdır. AB sürecinde de bu somut göstergelerden bir tanesi çok önemli kısmı, yerelde bu AB projelerinin yararlanılması kısmıdır."
- "Sivil toplum kuruluşlarını paydaşlar olarak görüyoruz"
Bakan Çelik, bugün açılışını yaptıkları yeni projenin bakanlıklarının 2010'dan itibaren yerel düzeyde yürütmekte olduğu AB konusunda kapasite geliştirme, farkındalık yaratma odaklı faaliyetler zincirine yeni bir halka eklediğine işaret ederek şöyle devam etti:
"Özellikle bu kapasite geliştirme ve farkındalık yaratma meselesinin altını özellikle çizmek isterim. Burada yakın bir işbirliğiyle Adana Valiliği ve Yüreğir Belediyesiyle beraber gerçekleştireceğimiz proje, proje hazırlama seminerleri ve eğitimleri, sivil toplum kuruluşları için kapasite geliştirme eğitimleri, AB programları eğitimleri ve AB sürecinde gençlere yönelik fırsatların tanıtılması gibi etkinlikler, bütün Çukurova için Adana'daki bütün belediyelerimiz için Mersin ve Osmaniye'deki bütün belediyelerimiz için bir havza modeli olarak hayata geçirilecektir. Bu örnek proje uygulanmaya başladığı andan itibaren diğer belediyeler ve illerle bir havza modeli olarak hayata geçirilecektir. Bunun aynısı Türkiye'nin başka yerlerinde de benzeri havza projeleri olarak hayata geçirilecektir. Bu insanımızın ve gençlerin önemli kazanımlar elde etmesine yeni bir ışık tutacaktır."
Benzeri projelerin yaygınlaştırılması için özel bir takip gerçekleştirileceğini aktaran Bakan Çelik, "Merkezde yürütmekte olduğumuz çalışmaların yerel düzeyde yürütülen çalışmalarla desteklenmediği sürece her zaman yarım kaldığını gördük. Sivil toplum kuruluşlarını biz bu projeleri beraber yöneteceğimiz paydaşlar olarak görüyoruz. Dolayısıyla beraber yöneteceğimiz paydaşlar olarak sivil toplum kuruluşlarını kapasitesini artması demek, bizim devlet hayatındaki kapasitemizin artması, devlet hayatımızın gücünün artması demektir." değerlendirmesinde bulundu.
- "Sivil toplumdan bağımsız devlet hayatı olamaz"
Bakan Çelik, sivil toplumdan bağımsız ve kopuk devlet hayatı olamayacağını vurgulayarak şöyle konuştu:
"Demokratik bir devlette sivil toplum devlet hayatının eşit paydaşıdır. Bazı ülkelerde bakarsınız devlet ekonomide çok güçlüdür ya da o devletin ordusu, bir takım şirketleri çok güçlüdür ama orada sivil toplum güçlü değilse, özel sektör güçlü değilse oradaki büyüme sağlıklı bir büyüme değildir. Oradaki devletin büyümesi de sadece obezite şeklinde bir büyümedir, sağlıksız bir büyümedir. O sebeple bir büyümenin ve güçlenmenin arkasında 'sağlıklı bir yapı var mı yok mu' diye değerlendirdiğimizde dikkat etmemiz gereken ilk şey sivil toplumun gücü, bu büyümenin arkasında mıdır, özel sektörün gücü bu büyümenin arkasında mıdır? gibi bir değerlendirme yapmamız gerekiyor. O sebeple bütün bu projeleri yapacak sivil toplum kuruluşlarını kapasitesinin artması, bu süreçlerle ilgili farkındalığın artması da bütün bu süreçlerde ülkemizin milli çıkarları için insanımızın faydası için daha çok faydalanabilmeleri için de özel bir gayret sarf ediyoruz."
Katılım öncesi AB mali yardım aracının ikinci uygulama dönemi olan 2014-2020 yıllarında önceki dönemlerle kıyaslandığında sivil topluma daha fazla fon ayrılmasını sağladıklarını dile getiren Çelik, "Uzun müzakereler neticesinde bu fonlar ayrılmıştır. Bu dönemde yaklaşık 190 milyon avro tutarında kaynağın sivil toplumun kapasite gelişimi ve sivil toplum diyaloğunun güçlendirilebilmesi için kullandırılmasını öngörmekteyiz. Yani 2014-2020 yılları arasında 190 milyon avroluk bir kaynak sivil toplumun kapasitesinin güçlendirilmesi, diyalog platformlarının güçlendirilmesi için kullandırılacaktır. Sivil toplumla ilgili biz kapasiteyi güçlendirebilirsek, bizim bakanlıklar ve hükümet olarak yaptığımız işler de daha kolay ilerleyebilmemiz, mümkün olmaktadır." ifadesini kullandı.
- "Türkiye'nin doğru anlatılmasına daha çok önem vermeliyiz"
Bakan Çelik, Türkiye ile AB arasında, sivil toplum programının bakanlıkları tarafından 2008'den bu yana uygulandığının altını çizdi.
Program kapsamında 350'den fazla projeye yaklaşık 42,5 milyon avro hibe desteği sağlandığı bilgisini veren Çelik, şunları kaydetti:
"Bu projeler toplumların birbirini yakından tanıması, kültürlerarası sağlam ve kalıcı köprüler inşa edilmesi açısından çok önemlidir. Sadece Türkiye içerisinde değil, Türk sivil toplum örgütleriyle Avrupa'daki sivil toplum örgütlerinin bir araya gelmesi, belli bir diyalog içinde hareket etmesi de çok önemlidir. Son zamanlarda, ülkemize karşı çeşitli İslamofobik, antisemitik bir takım çevreler, ırkçı ve yabancı düşmanı bir yaklaşımla Türkiye'ye karşı kampanya içerisindeler. Aslında tek tek siyasetçiler gelip de o kampanyalarla Türkiye'yi mukayese ettiği zaman o kampanyaların ne kadar boş ve yalan odaklı kampanyalar olduğunu görüyor. Yine de herkesin gelip Türkiye'yi görme imkanı olmadığı için şuna dikkat etmemiz lazım, başka ülkelerin halklarıyla o siyasetçilerin kendi ülke halklarını zehirlemesi karşısında daha doğrudan görüşmeliyiz. Sivil toplum örgütlerimizin onlarla daha çok diyalog kurmasına imkan vermeliyiz. Türkiye'nin doğru anlatılmasına daha çok önem vermeliyiz. Çünkü şunu biliyoruz, Türkiye büyüdükçe ve güçlendikçe, hasımlarımızın Türkiye'nin iyiliğini istemeyenlerin, Türkiye'ye karşı propaganda süreci de artmaktadır."
Bakan Çelik, Türkiye'nin kendi milli çıkarlarını gözeten, dünyayla sağlıklı bir diyalog içerisinde olan, geleceğine emin adımlarla yürüyen, sivil toplumunda güç alan, dünyadaki rekabette kendi tavrını ortaya koyan ve önümüzdeki dönemde G-20 içerisinde, OECD içerisinde, AB sürecinde ve diğer tüm platformlarda gücünü gösteren, gücünü daha çok hissettiren bir ülke olması için çalışmaya devam edeceklerini bildirdi.
Çelik, "Biz, 15 Temmuz darbe girişimine karşı bu ülke insanlarının nasıl mucizeler yaratabileceğini birlikte gördük. O sebeple, hiçbir şekilde karamsarlığa kapılmaya gerek yok. Türbülanslı dönemler olabilir ama dimdik duracağız, çalışacağız, yolumuza devam edeceğiz. Bundan sonra da insanımıza giden hizmetimizin kalitesini arttırmak için koşmaya, gayret etmeye devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
Adana Valisi Mahmut Demirtaş ile Adana Sanayi Odası Başkanı Zeki Kıvanç'ın da konuşma yaptığı programa, Osmaniye Valisi Kerem Al ile Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü ve davetliler de katıldı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.