Bakan Çelik 2 milyon kişiyi hatırlattı sordu

Bakan Çelik 2 milyon kişiyi hatırlattı sordu
''2 milyon 5 bin kamu görevlisi, 1 milyon 800 bin emeklinin maaşını parlamentoda belirlemeyeceksiniz, toplu sözleşme masasında olacak. Bu sıradan bir gelişme...



''2 milyon 5 bin kamu görevlisi, 1 milyon 800 bin emeklinin maaşını parlamentoda belirlemeyeceksiniz, toplu sözleşme masasında olacak. Bu sıradan bir gelişme mi?'' dedi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu'nunda değişiklik yapan tasarıyı, ''reform'' olarak nitelendirerek, ''Siz 2 milyon 5 bin kamu görevlisi, 1 milyon 800 bin emeklinin maaşını parlamentoda belirlemeyeceksiniz, toplu sözleşme masasında olacak. Bu sıradan bir gelişme mi?'' dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda, Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu'nda değişiklik yapan ve ''temel kanun'' olarak ele alınan tasarının, ikinci bölümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı.

Çelik, tasarı hazırlanırken konfederasyonların görüşünü dikkate almama gibi bir durumun söz konusu olmadığını belirtti.

KESK'in, ''Hakem heyetine gerek yok'' dediğine işaret eden Çelik, bu heyetin olması gerektiğine inandıklarını kaydetti. Çelik, ''herkesin, kendi üyesi adına sözleşme yapsın'' denildiğini belirterek, ancak tek bir işveren ve tek bir bütçe olduğunu vurguladı. Bakan Çelik, işçilerin, emeklilerin, 75 milyonun, kendileri için çok önemli olduğunu dile getirerek, imkanları rasyonel şekilde kullanmaları gerektiğini dile getirdi. Çelik, hiçbir kesimi enflasyona ezdirmediklerini söyledi.

Çelik, personel giderlerinin, bütçenin yaklaşık üçte birine denk geldiğini anımsatarak, parlamentoların, personel giderlerini belirleme yetkisine işaret etti. Çelik, düzenlemeyle, bu yetkiyi alarak, parlamento dışında bir usule verdiklerini vurgulayarak, sözlerini, ''Çalışanlara, taraflara bu ücreti belirleme yetkisini veriyoruz. Siz 2 milyon 5 bin kamu görevlisi, 1 milyon 800 bin emeklinin maaşını parlamentoda belirlemeyeceksiniz, bakan, hükümet de söylemeyecek, toplu sözleşme masasında olacak. Bu sıradan bir gelişme mi? Bu son derece önemli bir adımdır'' diye sürdürdü.

Çelik, ''(Bu yasa yüzde yüz dosdoğrudur ya da bundan iyisi yoktur) diye bir iddiamız yok ama toplu görüşmeden toplu sözleşmeye geliyoruz'' dedi.

-''Birlikte yönetim anlayışını ortaya koyuyor''-

Tasarının, personel sistemini demokratikleştirmesinin yanı sıra yöneten ve yönetilen ayırımını ortadan kaldırdığını bildiren Faruk Çelik, ''Birlikte yönetim anlayışını ortaya koyması açısından önemlidir. Kamu kaynakları hepimize emanet, özellikle ülkeyi yönetenlere'' dedi.

Çelik, tasarıyla örgütlenme hakkı kapsamının genişletildiğini, süreçteki engellerin kaldırıldığını, prosedürlerin kolaylaştırıldığını, katılımcı, demokratik yönetim anlayışı getirildiğini anlattı. Çelik, köklü bir düzenlemeyi getirdiklerini, kamu çalışanlarının bu tasarıyı dört gözle beklediğini söyledi. Çelik, bunun önemli bir düzenleme, adım, reform olduğunu dile getirdi.

Yapılacak düzenlemeyi, mevcut düzenlemeyle kıyaslamanın mümkün olmadığını belirten Çelik, sözleşmenin, en çok üyeye sahip konfederasyonla yapılacağını kaydetti.

Taşeron işçilerin fazla mesai, izin ve kıdem tazminatı gibi sorunlarını içeren çalışma yaptıklarını ifade eden Çelik, İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili tasarıyı da bu dönem yasalaştırmak istediklerini bildirdi.

Bakan Çelik, 27 bin 122 4-C'li bulunduğunu, bunlardan, yükseköğretim mezunu olanların bin 85, lise mezununun 991, ilköğretim mezununun ise 895 lira maaş aldığını kaydetti.

-''Telafi artışı eklenmeli''-

MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, Anayasa değişikliğinin yapıldığı 12 Eylül referandumunun üzerinden 18 ay geçtiğini belirterek, tasarının, bugüne kadar çıkarılmamasının sorumlusunun Hükümet olduğunu söyledi. Kalaycı, ''Araya seçim girdi'' gibi bir mazeretin olamayacağını ifade ederek, bu süre zarfında, 308 yasal düzenleme yapıldığını anlattı.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu alt komisyonunun, 1 aydan daha fazla süre toplantıya çağrılmadığını belirten Kalaycı, tasarının, alt komisyonda sadece 2 gün çalışıldığını, 2 gün de üst komisyonda görüşüldüğünü söyledi.

Kalaycı, ''İstediği kanunu bir gün içinde Meclis'ten geçiren Hükümet, aileleriyle birlikte 20 milyonu yok sayıyor, kaderiyle baş başa bırakıyor. Hükümet'in bu tutumu saygısızlık ve insanlık ayıbı. Zamanınız mı yoktu da çıkarmadınız yoksa kapasiteniz mi yetersiz, kaynağınız mı yok? Ucunda rant olan, ucu kendinize dokunan yasaları bir günde geçirip, Köşk'ten anında onaylatabiliyorsunuz. Memura, 1 Ocak 2012'den geçerli olmak üzere, her ay için kamu alacaklarına uygulanan gecikme bedeli oranında telafi artışı eklenmelidir'' diye konuştu.

Kamu görevlileri hakem kuruluna itiraz hakkının, Memur-Sen Genel Başkanına ait olduğuna işaret eden Kalaycı, ''Sendikalı kamu çalışanlarının yarıdan fazlasını temsil eden diğer konfederasyon ve başkanlarının yetkisi nedir, heyette ne görev yapacaklar; tasarıya göre figüranlık'' dedi.

CHP Grubu adına söz alan İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi, tasarıyla, Türkiye'ye özgü koşullarla oluşturulan bir sistem yaratıldığını, memura grev hakkı tanınmadığını söyledi.

Emekliler, çiftçiler, gençlik, yargı sendikalarının kapatıldığını ifade eden Çelebi, çiçek veren, ''çok iyi zam yaptınız'' diyenlerin ödüllendirildiğini, sokağa çıkanlara, eleştirenlere tokat vurulduğunu savundu. Çelebi, Türkiye'nin demokrasi fotoğrafının bu olduğunu ileri sürdü.

Çelebi, bütün yapısı Memur-Sen'e göre şekillenen bu tasarıyı, bakanın uluslararası alanda anlatamayacağını savundu. Çelebi, tasarının, ILO sözleşmelerine, Avrupa Sosyal Şartı'nın 5 ve 6. maddelerine aykırı olduğunu ifade etti.

Tasarıyı hazırlayanlara, ''Nobel Ödülü verilmesi gerektiğini'' öne süren Çelebi, imza atılan sözleşmelere uygun davranılmasını istedi.

-''İşçi ve kamu sendikaları, demokrasinin başlıca unsuru''-

BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık da ikinci bölüm üzerinde partisinin görüşlerini dile getirirken, bugün başlayan 12 Eylül davasına işaret etti. Sakık, şöyle devam etti:

''12 Eylül'ün izlerini yüzlerinde, bedenlerinde taşıyanların umuda doğru yolculuğa gittiğini gördük. Kimsede şu umut yok, 'Gerçekten 12 Eylül ile hesaplaşıyor muyuz?' Küçük mahkeme salonunda iki generali değil, Danışma Meclisi, bakanları, o dönemin bütün aktörlerini buna dahil edebilirseniz 12 Eylül'den ve Anayasası'ndan hesaplaşabilirsiniz. Böyle bir şey yok. Bir tarafta 'hesap soracağız' diyorsunuz, bir taraftan 12 Eylül'ün size bahşettiği Siyasi Partiler, Seçim Kanunları, yüzde 10 barajını değiştirmemekle direniyorsunuz.

Davada sanıklar yok, davalar açıldığında üniformalıların sığındığı yer var; GATA. Bu sanıklar yine GATA'daydı. GATA'yı uzun süre liman olarak kullandılar. Mübarek, kafeste teşhir ediliyorsa Evren ve arkadaşları da aynı şekilde getirilmelidir.''

AK Parti Adana Milletvekili Mehmet Şükrü Erdinç, dünyada, 1990'lı yıllardan itibaren, kamu görevlileri sendikacılığının, anayasal ve yasal güvenceye kavuşturulmasında yüksek artış görüldüğünü dile getirdi.

Anayasa'da 1995'de yapılan değişiklikle kamu görevlilerine sendika kurma hakkı tanındığını anımsatan Erdinç, AK Parti'nin, işçi ve kamu sendikalarının, demokrasinin başlıca unsurları olarak gördüğünü kaydetti.

Erdinç, tasarısıyla, toplu sözleşme hakkı getirildiğini, kamu görevlisi tanımında yapılan değişiklikle kamu görevlileri sendikasına üye olabileceklerin genişletildiğini kaydetti.

CHP İstanbul Milletvekili Müslim Sarı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, 1988'de Refah Partisi İstanbul İl Başkanı olduğu yıl, Bülent Ersoy'un sahne yasağı kaldırılırken, yurt dışında basılan 440 yayının ülkeye girişinin yasaklandığını, Server Tanilli'nin, bir kitabının toplatıldığını, filmler yasaklanırken, Kültür Bakanlığı'nın 36 sanatçıyı devlet sanatçısı ilan ettiğini söyledi.

Sarı, ''Dersinize iyi çalışmış olacaksınız ki bu uygulamalar halen devam ediyor. Haksızlık etmek istemem, sizler baskısı yapılan kitapların ülkeye girişini engellemiyorsunuz; kitapları basılmadan toplatıyorsunuz. Devlet sanatçısı yapmayı bıraktınız sanatçı, yazarları, aydınları içeri tıktınız. Neden 1988'i örnek verdim, çünkü bugün örgütlü toplumu yok etmek, sendikal hareketleri bitirmek isteyen bir zihniyetin aslında mazlum rolü oynadığı yıllardı. Sayın Başbakan'ın, il başkanıyken işçi gömleği giydiği yıllardı. Başbakan önce ve hızlı şekilde işçi gömleğini çıkardı, milli görüş gömleğini terk etti'' diye konuştu.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.