Bağış: Diziler politikamızda bir güç haline geldi

Bağış: Diziler politikamızda bir güç haline geldi
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, bir çok ülkede yayınlanan Türk dizi filmlerinin, dış politikamızdaki en etkili yumuşak güçlerimizden...


Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, bir çok ülkede yayınlanan Türk dizi filmlerinin, dış politikamızdaki en etkili yumuşak güçlerimizden biri haline geldiğini söyledi.

Egemen Bağış, Doğan Holding tarafından Doğan TV Stüdyoları'nda düzenlenen ve Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan, Doğan Tv Holding Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağrıcı, dizi oyuncuları, yapımcılar ve medya çalışanlarının yer aldığı Fresh MESH (Medya - Eğlence - Şov Dünyası) Konferansı'nda bir konuşma yaptı.

''Türk dizileri Türkiye'nin imajı''

Türk medya ve eğlence sektörünün dış politikaya etkilerini değerlendiren Bağış konuşmasında bir anısına yer verdi.

''Eşimle birlikte Atina'ya gitmiştik. Tamamen tatil içindi. Turistik yerlere gezecek belki alışveriş yapacaktık. Ama Atina'da olduğumu duyan Yunan Dışişleri Bakanı Dimitris Avramopoulos, ki o zaman Savunma Bakanı'ydı otelime baskın bir ziyaret yaparak 'Ben tatil falan anlamam. Yarın bakanlığa gelir kahvemi içersin. Akşama da yemeğe bekliyorum' dedi. Israrla davet etti. Eşime söz verdiğim halde eskiden Atina Belediye Başkanlığı da yapan Avramopoulos, Türkiye ile ilişkilere çok önem veren hatta cezaevindeyken Pınarhisar'a gelerek Başbakan Erdoğan'ı ziyaret eden bir adam. Ben nasıl kırabilirim onun davetini. Eşimi de ikna edip yemeğe gittik. Bir aile ortamında yemek yiyoruz. Son yıllarda olduğu gibi söz döndü dolaştı Türk dizilerine geldi. Avramopoulos'un eşi bu dizileri izleyene kadar bu kadar benzer olduğumuzu fark etmediğini söyledi. Dizilerden gördüğü kadarıyla 'yalan söyleme taktiklerinden, yapılan mimiklere kadar' her şeyin aynı olduğunu söyledi. Gerçekten Türkiye'nin AB sürecine, bu ülkelerin insanları bizim hakkımızda endişe duyabiliyor, şüpheci, tutucu davranabiliyor. Türk dizileri Türkiye'nin imajını, Türkiye'deki yaşamın tablosunu yansıtmak adına çok doğru bir araç. Türkiye'nin ekonomik çıkarları için değil, diplomatik ve sosyolojik çıkarları için de Türk dizileri dış politikamızdaki en etkili yumuşak güçlerimizden biri haline geldi.''

''İstanbul; Avrupa'nın Asyalısı, Asya'nın Avrupalısı''

En yüksek reytingi alan yapımların İstanbul gibi bir şehirde hayat bulmalarını önemsediğini belirten Bağış, konuşmasına şöyle devam etti:

''Biz AB sürecinde İstanbul'u çok önemli bir koz olarak değerlendiriyoruz. Çünkü İstanbul Avrupa'nın en Asyalısı, Asya'nın en Avrupalı şehri. İstanbul'un her yeri farklı bir anlam ifade ediyor. Eskiden tarihi yarımada ve Nişantaşı bilinirdi. Ama şehrin her yeri farklı öneme sahip ve gitgide her yeri daha tanınır hale geliyor. Aslında sadece Asya-Avrupa arasında bir köprü değil doğu ile batı arasında, enerji kaynakları ile tükeciler arasında bir köprü. Eski yeni ile arasında geçmişle gelecek arasında bir köprü. İşte bu köprü üzerinden bizim dünyaya verebileceğimiz çok önemli mesajlar var.''

''Akıl teri ile alın teri birleştirilmeli''

Bağış, her sektörde olduğu gibi Türkiye'de medya ve eğlence sektörlerinin de büyüdüğünü ifade ederek, ''Türkiye'nin her alanda ileri gidebilmesi, sıçramalar yapabilmesi için alın teri ile akıl terinin birleştirilmesi çok önemli. Bizim siyasette sizin medyada, başkalarının kendi alanlarında akıl ile alın terini karıştırmak çok önemli'' dedi.

Amerika'nın yıllarca Orta Doğu'ya nasıl demokrasi getiririm diye kafa yorduğunu belirten Bağış, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Ama tam bir fiyasko oldu. Ne zamanki Tunus'ta işportacılık yapmak zorunda olan bir bilgisayar mühendisi, 'Twitter ve facebook' kullanarak bireysel medya patronluğu yaparak yöneticiliği ve muhabirliği yaparak kendi hayatını da riske atarak, kendini canlı yayında yakmaya kalktı. İşte o kıvılcım büyük toplum mühendislerinin yapamadığını başardı. Devrim üstüne devrim oldu. Kiminin kışı, baharı kiminin korkusu, kiminin zaferi ortaya çok değişik bir tablo çıktı. Türkiye bu değişim sürecinde çok önemli bir rol oynuyor. Mısır'a Tunus'a Libya'ya gidip laikliğin demokrasinin erdemlerinden bahsedecek bir çok batılı lider var. Aynı ülkelere gidip oradaki kardeşlerimizle bir cuma namazı kılacak birçok Müslüman lider de var ama ikisini de aynı anda yapabilecek çok kişi yok. Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı sabah saat 02.00 Mısır'da 20 bin kişi tarafından karşılanıyor. Libya'da bir cuma namazı sonrası meydanda toplanan 30 bin kişiye 'Laiklikten korkmayın, laiklik dinsizlik demek değildir. Tam tersine bireyin dilediği inanca dilediğince inanmasının güvencesidir' diyebiliyorsa Bu Asya'nın en Avrupalı, Avrupa'nın en Asyalı kimliğini ortaya çıkarıyor. O mesajın ne kadar güçlü olduğunu sizlerin ürettiği dizilerden biliyorlar.''

''Savaşanın kazananı, barışın kaybedeni olmaz''

Terör sorununun, Türkiye'nin zıplama enerjisini, büyümesini bir mıknatıs gibi geriye çektiğini ifade eden Bakan Bağış, terörü bitirmek için yaşanan sürecin çok önemli olduğunu söyledi. Bu konuda, herkese büyük görevler düştüğünü belirten Bağış, ''Ben burada Aydın Doğan'a teşekkür etmek istiyorum. Bu konunda 'Barış' sözcüğünün kullanılmasının ne kadar önemli olduğunu bir notla ileterek, çalışanlarının sürece destek vermesini istemiş olmasını çok sorumlu bir davranış olduğunu söylemek istiyorum'' dedi.

Bağış sözlerine şöyle devam etti:

''Kimileri bu bu süreci o 3 tabuta koyarak gömmek istediler. Ama bu millet onlara karşı çok net bir tablo ortaya koydu. Her kesim barış içerisinde daha aydınlık yarınlar için birbirine kenetlendi. Bu fırsatı çok iyi değerlendirmek lazım. Bu konuda benim en çok etkilendiğim pankartlardan bir tanesi 'Savaşanın kazananı, barışın kaybedeni olmaz'dı. O yüzden hepimizin kazanacağı yarınları ümit ediyoruz. Demokrasi gelişmiş ülkelerin modern sanatları kültürü ve eğitim seviyesinin de gelişmiş olması şaşırtıcı bir şey değildir. Demokrasi ne kadar gelişmiş olursa gelişmişliğiniz o kadar artar. Bizim ülkemizde aslında özgürlükler konusunda önemli gelişmeler oluyor. 15-20 yıl önce insanların 'Kürt'üm demeye bile korktuğu zamanlardan devletin televizyonunun 24 saat Kürtçe yayın yaptığı zamanlara gelinmiş. Avrupa'daki bazı ülkeler kendi roman vatandaşlarını sınır dışı etmeye çalışırken bizim Başbakanımız 20 bin Roman vatandaşımızın katıldığı toplantıda yeni meslek kurslarını ve konut projelerini ilan etti. Cumhuriyet'in kuruluşundan Atatürk'ten sonra ilk defa bir Cumhurbaşkanımız, Sayın Abdullah Gül cem evine gitti, Muharrem ayı iftarında Alevi kardeşlerimizle aynı sofrayı paylaşan 'Acıyı bal eylerim' diyen bir Başbakanımız var. Bir çok iş yapıldı ama hala yapılması gereken çok şey var. Atılması gereken adımlar var.''

''Birand'a müteşekkirim''

Yaşanan süreçte toplumsal bir bilinçle hareket etmek gerektiğini söyleyen Bağış, son dönemde PKK'nın silah bırakma sürecine medyanın destek verdiğini belirtti. Türk medyasının toplumsal sorumluluk bilinci ile hareket ettiğini belirten Bakan Bağış, ''Bu konuda kendisini ortaya koyan Birand'a müteşekkirim. Artık daha demokratik daha şeffaf zamanlar yaşıyoruz. Çok şükür ki medyamız da dizilerimiz de her türlü konuyu tartışabiliyor'' dedi.

Kaynak: AA, Haber 7

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.