'Avrupa vize konusunda bizi oyalamasın..'

'Avrupa vize konusunda bizi oyalamasın..'
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, "Eğer vize serbestisi gelmezse göç anlaşmasıyla ilgili adımları atacağız çünkü anlaşmanın gereği şuydu; Avrupa, vize konusunda bizi oyalamasın, biz de gereğini yapacağız." dedi.

EDİRNE

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Trakya Balkan Platformu tarafından Edirne'de düzenlenen toplantıda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Çavuşoğlu, şöyle konuştu:

"Avrupa Birliği'nin bizi oyaladıklarını görüyoruz. Bizim de sabrımız sınırsız değildir. Bu konuda vatandaşlarımızın da beklentileri var. Eğer vize serbestisi gelmezse göç anlaşmasıyla ilgili adımları atacağız çünkü anlaşmanın gereği şuydu; Göç, geri kabul ve vize serbestisi. Biz bugüne kadar göç anlaşmasının gereğini sonuna kadar uyguladık. Her bir maddesine riayet ettik. Avrupa, vize konusunda bizi oyalamasın, biz de gereğini yapacağız." dedi.

Bunu her söylediğinde, Avrupa'da bazı kişilerin rahatsız olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, 'Bugünkü Avrupa'da ırkçılık var mı? Var. İslam karşıtlığı, göçmen düşmanlığı, kendisinden olmayana hoşgörüsüzlük en üst düzeyde. Yahudi ve Musevi düşmanlığı, hepsi var. Yani ne kadar insanlık suçu varsa bugün Avrupa'da pik yapıyor.'' diye konuştu.

Çavuşoğlu, 11 yıl Avrupa'da görev yaptığını ve oradaki siyasetçileri zamanında çok uyardığını aktararak, şöyle devam etti:

''Bugün ırkçı partilerin, faşist partilerin, seçimlerde birinci olması, anketlerde birinci veya ikinci sırada olmasını neye bağlıyorsunuz? Bugün Avrupa Parlamentosunda, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinde bu kadar ırkçı sandalyelerin artmasını neye bağlıyorsunuz? Irkçı partiler var da merkez partilere ne oluyor? Onlarda ne var? Merkez partiler bugün Avrupa'yı birleştiren değerleri savunmada çok zayıflar. Korku içindeler, titriyorlar, güçlü değiller. Zemin kayması var, uçuruma doğru gidiyor. Aynı o ırkçı partiler gibi söylemler içinde oluyorlar, politikalarını da onlar gibi uyguluyorlar. Peki ırkçı partilerin artmasında orada yaşayan farklı din ve kültüre sahip insanların suçu ne? Onlar mı oy veriyor? Almanya'da ırkçı aday yüzde 49.9 oy aldığı zaman ona o ülkede yaşayan farklı gruplar ya da yabancılar mı oy verdi? Hayır. Avusturya vatandaşlarının kendisi verdi. Suçu başka yerde aramaya gerek yok. Sen bugün Avrupa değerlerine bağlı kalmazsan değerlerini koruyamazsan, hep Avrupa'yı uçuruma götürürsün hem de senin de diğer ırkçı partilerden farkın olmaz.''

"Avrupa Birliğinin ve bu ülkelerin inandırıcılığı kalmamıştır"

Bakan Çavuşoğlu, Avrupa'nın felakete sürüklendiğini ve kendi değerlerini kaybettiğini vurgulayarak, Avrupa Birliği ülkelerinin de inandırıcılığını kaybettiğini söyledi.

Avrupa'nın kendisinden olmayan ülkelere karşı çifte standart uyguladığına dikkati çeken Çavuşoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"İşte, benim uçağımı iptal ettiler. Bir kadın bakanımızı, tüm diplomatik teamülleri ve Avrupa'nın özgürlüklerini ve değerlerini çiğneyerek durduran ve vahşice bakanımızı zorla dışarı atan bir zihniyetin Wilders'ten farkı var mı? Niye 2 oy fazla alacağız diye bu kadar ucuzlaşıyorsunuz, ırkçı oluyorsunuz ve Avrupa'nın değerlerini çiğniyorsunuz? Bugün Avrupa Birliği dahi hepsi, Hollanda'nın hukuk, ahlak ve insanlık dışı uygulamalarına destek olmaya çalışıyor. Düşünebiliyor musunuz, Edirne'de, Türkiye'de veya başka bir ülkede böyle bir şey olduğunu, Kosova, Sırbistan veya Bosna Hersek'te olduğunu... Şimdi tüm dünya ayaktaydı. Sevsinler sizin standartlarınızı, değerlerinizi. Sana gelince her şey mübah. Köpekleri salacaksın, vatandaşlarımızı ısırtacaksın, parçalatacaksın. Atların üzerinde polislerle milleti ezeceksin... Bu insan haklarını savunma oluyor. Ondan sonra herhangi bir yerde bir şey olduğu zaman ders vermeye kalkacaksın. Geçti artık, bundan sonra Avrupa Birliğinin ve bu ülkelerin inandırıcılığı kalmamıştır. Çünkü bunlar çifte standardın sonuna kadar içine girmiştir. Çünkü bunlar iki yüzlüdür. Çok iyi bilirim bunların ne kadar iki yüzlü olduğunu, 11 sene içlerinde kaldım bunların.''

"Vatandaşlar arasında dostluğu bozmadan adımlarımızı atmaya devam edeceğiz"

Hollanda'daki skandal uygulamaların, Nazi ve savaş dönemlerinde bile yapılmadığına işaret eden Çavuşoğlu, Türkiye'nin bu uygulamaların altında asla kalmayacağını, gereken neyse yapılacağını vurguladı.

Çavuşoğlu, Hollanda'ya karşı bazı adımlar atmaya başladıklarını ifade ederek, ''Dün akşam ilk etapta neler yaptığımızı açıkladık. Daha sonraki süreçte de Hollanda vatandaşlarını hiç hedef almadan, onların bir günahı yok, Hollanda ve Türk vatandaşları arasında dostluğu bozmadan, adımlarımızı atmaya devam edeceğiz. Biz bunun altında kalmayız. Yapılan şey hiçbir şekilde kabul edilemez.'' dedi.

Türk bayrağını dünyanın her tarafında dalgalandırmayı hedeflediklerini anlatan Çavuşoğlu, Türkiye'nin yurt dışındaki büyükelçilik sayısını her geçen gün artırdıklarını söyledi.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

"Avrupa Birliğinin bizi oyaladığını görüyoruz. Bizim de sabrımız sınırsız değildir. Bu konuda vatandaşlarımızın da beklentileri var. Vize serbestisi gelmezse göç anlaşmasıyla ilgili adımları atacağız. Çünkü anlaşmanın gereği şuydu; göç, geri kabul ve vize serbestisi. Biz bugüne kadar göç anlaşmasının gereğini sonuna kadar uyguladık. Her bir maddesine riayet ettik. Avrupa, vize konusunda bizi oyalamasın, biz de gereğini yapacağız."

Türkiye'nin birçok ülkeyle vize anlaşması yaptığını anlatan Çavuşoğlu, ''Bugünkü imzaladığımız anlaşmayla Ukrayna ile Türkiye arasında artık pasaportsuz, sadece yeni kimlikle seyahat edilebilecek.'' dedi.


"Müzakereler devam ederken Enosis kararını çıkardılar"

Rum kesimi ve Yunanistan'ın gerçek niyetini gördüklerini belirten Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

"Tam bu müzakereler devam ederken meclisten Enosis kararı, yani Kıbrıs'ın Yunanistan'a bağlanma kararını çıkardılar. Hani çözüm istiyordunuz. Hani çözümün parametreleri, kriterleri belliydi. İki kesimlik, siyasi eşitlik, iki kurucu devlet bir çözüm için.. Bu kadar bizi niye oyaladınız? Bir taraftan da süreç bitmesin ki başka alternatiflere KKTC ve Türkiye beraber gitmesin diye korkuyorlar. Yine korkunun ecele faydası yok. Eğer siz çözüm istemiyorsanız biz çaresine bakarız. Biz alternatifsiz, çaresiz millet değiliz ama biz barış olsun, çözüm olsun diye bugüne kadar bu süreci destekledik, sen istemiyorsan elbetteki başka çaresine de bakacağız. Ortada bırakmayız biz bu işi." 

Büyükelçilikler açılmaya devam edecek

Dünyanın her yanında büyükelçilikler açmaya devam edileceğini dile getiren Çavuşoğlu, "Afrika açılımı ortaklığa dönüştü. 10 sene önce 12 olan büyükelçiliğimiz şimdi 39. Latin Amerika'da da 6'ydı şimdi 14. Güneydoğu Asya'da büyükelçiliğimizin olmadığı hiçbir ülke kalmıyor. Bizim için fark etmez. Ta Fiji'ye de büyükelçilik açacağız, açma kararını da verdik. Uygun zamanda büyükelçi atayacağız, şu anda FETÖ'cü hainler yüzünden bakanlığımızda da ciddi bir personel azalması oldu. Kariyer memurlarımızın yüzde 21'ini, yani biz de memur attık. Hain çıktığı için, FETÖ'cü çıktığı için attık bakanlıktan. Ama şimdi yeni gençlerimizle, vatansever gençlerimizle inşallah, vatanını, milletini seven, bayrağına, devletine, milletine bağlı gençlerle inşallah bakanlığımızı tekrar güçlendireceğiz." diye konuştu.

Türkiye'nin dünyaya insani yardımları

Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye'nin girişimci dış politika kadar insani dış politika da izlediğini vurguladı.

Türkiye'nin dünyanın her yerine insani ve kalkınma yardımlarını götürdüğünü aktaran Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

"Dünyanın değişik bölgelerindeki mazlum insanlar çaresiz kalmasın, başına bir felaket geldiği zaman hemen yanında AFAD olsun, Türk Kızılayı olsun. Su ihtiyacı varsa TİKA'mız gitsin yapsın. Yola ihtiyacı varsa bunu yapalım. Bir sera projesi varsa bunu gerçekleştirelim. Hastanesi yoksa hastane kuralım. Eğer normal hastane kuramıyorsak prafabrik hastaneler kuralım. Tüm dünyaya bu anlayışla yardımlarımızı götürüyoruz. Geçenlerde Haiti'de felaket oldu. Doğal felaket. Oraya ilk yardım ulaştıran ülke Türkiye oldu. Haiti nerede? Amerika'nın hemen güneyinde Karayip bölgesinde. Biz demiyoruz ki 'Haiti'den bana ne.' Meksika'ya TİKA'nın ofisini açtık ki o ülkelerin hepsine insani ve kalkınma yardımlarımızı zamanında ulaştıralım. Hepsine ambulanslar, yangın söndürme araçları gönderiyoruz. Niye? Bu insanlar da çaresiz kalmasın.

Gururla söylüyorum ki 2015 yılının sonunda daha 2016'nın rakamları açıklanmadı. Dünyadaki örgütlerin verilerini söylüyorum. Türkiye Cumhuriyeti'nin yurt dışındaki insani ve kalkınma yardım miktarı 3,9 milyar dolardır. Bu rakamla ABD'den sonra ikinci, milli gelire göre dünyada açık ara birinciyiz. Bununla da gurur duyuyoruz. Bundan sonra da insani yardımlarımızı dünyanın her yerine ulaştıracağız."

"Yurtta sulh, cihanda sulh"

"Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesini benimsediklerini belirten Çavuşoğlu, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhuriyeti kurduğunda bu ilkeyi dile getirdiğini anımsattı.

Suriye'de yaşananların son bulması için Rusya ile adım atan ülkenin Türkiye olduğunu aktaran Çavuşoğlu, "Halep'te 45 bin insan kıstırıldığı zaman hiç kimse kılını kıpırdatmadı. 45 bin insanı biz kurtardık oradan çok şükür. Üç gün uyumadık. Üç gün içerisinde sadece İran Dışişleri Bakanıyla 20 defa telefonda görüştük. Niye? Engeller çıkmasın, sık sık engeller çıktı. Kolay değil. Biz işte hem Atatürk'ün ilke olarak, Türkiye'ye hedef olarak gösterdiği 'yurtta sulh, cihanda sulh'u benimsiyoruz. Hem de komşularla sıfır problemli ilişkiler istiyoruz ama bugün Suriye'deki sorunun sorumlusu ben değilim. Arap Baharı'nı ben başlatmadım, Tunus'ta insanları ben ayaklandırmadım. 600 bin insanı, bizzat ben kendi ellerimle öldürmedim, Esed öldürdü. Bugün yönetilemeyen bir Suriye var maalesef." ifadelerini kullandı.

"Bugün Irak'taki sorunun sorumlusu ben değilim ki, Irak'taki sorunun esas sorumlusu, başlangıcındaki Maliki'dir." diyen Çavuşoğlu, şunları söyledi:

"Niye? Mezhepçi politika, Sünni-Şii çatışması başka ülkelerin kontrolünde. Üç bin terörist koskoca Irak'ın, koskoca büyük bir medeniyet, büyük bir ülke topraklarının yüzde 50'sini işgal etti, hem de bir ay gibi kısa bir süre içerisinde. DEAŞ Musul'a geldiği zaman Musul'da 70 bin Şii koruma vardı, güya ordu. Yarım gün içresinde terk ettiler, silahlarını da bıraktılar DEAŞ'a. Bunun sorumlusu ben değilim ki ama ben şimdi Irak'a da yardım etmek zorundayım. Irak'ın toprak ve sınır bütünlüğü de önemli. Suriye'nin toprak bütünlüğü ve sınır güvenliğini de korumamız lazım. Bu bizim için de önemli o ülke için de önemli. Üç milyon insana kim sahip çıktı bugüne kadar? Tüm bunlar bizim insani ve vicdani dış politikamızın yansımasıdır." 

"Bunların hepsi menfaatinin peşinde"

Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Türkiye'nin çok yönlü ve proaktif olarak dünyada önemli bir aktör olacağını dile getirdi.

Avrupa'nın anlayışının ise "Türkiye ne öteye gitsin ne de içeri girsin'' şeklinde olduğunu, Türkiye'yi "Sizde eksen kayması mı var?" diyerek sorguladığını vurgulayan Çavuşoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ne demek o? 'Ne bileyim işte İslam dünyasına da bağlılık veriyorsunuz, Rusya'yla da ilişkileriniz düzeldi. Ne oluyor? Bize sırtınızı mı dönüyorsunuz?' Onlara şunu soruyorum ben de, Dubai'de şirketleriniz var mı? Var. Siz her gün gidiyor musunuz? Evet. Abu Dabi? Evet. Doha? Tabi tabi. Bahreyn? Tabi. Suudi Arabistan? Tabi. Cidde ve Riyad? Oho. Afrika zaten 'onlar bizim sömürgemizdi, zaten gideceğiz' Güneydoğu Asya? Tabi tabi. Latin Amerika? 'Orada potansiyel var, gitmemiz lazım.' Peki sen oralara gidince ben seni sorguluyor muyum? O zaman anlıyor ne demek istediğimi. Sorgulamıyoruz. Sen beni niye sorguluyorsun oraya gidince. Sana gitmek hak da bana gitmek hak değil mi oralar kardeşim? Ne demek yani ben çok yönlü dış politika izleyemem mi?"

Bu coğrafyada yaşayan ülkelerin dış politikası ve ekonomik ilişkilerinin çok yönlü olması gerektiğini belirten Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

"Birinden birini seçemezsin, alternatif seçemezsin. Tamamlayıcı görmek zorundasın. Başka seçeneğin yok. Ukrayna'nın halini görüyorsunuz. Rusya dedi ki 'benimsin', Avrupa dedi ki 'Rusya'nın değil, benimsin.' O dedi ki 'beni seçeceksin', diğeri dedi ki 'beni seçeceksin' bu şartlarda Ukrayna hangi kararı verseydi durum bugünkünden daha iyi olmazdı. 

Niye? Seçmek zorundaydı. Ukrayna'ya baskı yaptınız. Çünkü Ukrayna'nın Avrupa'ya da Rusya'nın gazına da ihtiyacı vardı. Rusya ile ticarete de ihtiyacı var. Neden? Gürcistan'a verdiniz gazı, dolduruşa getirdiniz, kavgayı çıkardınız ondan sonra yalnız bıraktınız. Neden Libya'ya gittiniz, Kaddafi gittikten sonra yalnız bıraktınız, döndünüz. Tek derdiniz petrol. Neden Suriye'ye bu kadar bulaştınız, bulaştınız da şimdi çözüm konusunda geri geri duruyorsunuz? Bunların hepsi menfaatinin peşinde. Bunların hiçbirisi adalet getirmez."

"Hepimiz bu vatanı, milleti seven insanlarız"

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, referandumda hangi karar verilirse verilsin saygı duyacaklarını belirterek, "Şundan emin olun, biz burada Milliyetçi Hareket Partisiyle (MHP), keşke CHP de olsaydı, başladık komisyon dörtlüydü, başladık CHP ayrıldı ama 'keşke olsaydı' diyorum. Suçlamak için söylemiyorum. Keşke olsaydı, üçlü yapsaydık." dedi.

MHP ile çalışmaları devam ettirdiklerini vurgulayan Çavuşoğlu, "Hepimiz bu vatanı, milleti seven insanlarız. Kimse kimseden 'ben daha fazla milliyetçiyim' demesin. Herkes bu vatanı sever, ilk defa da biz böyle düşünmedik. İlk defa AK Parti ya da Devlet Bahçeli bunu düşünmedi. Demirel de rahmetli Özal da rahmetli Erbakan da öyleydi ve rahmetli Başbuğ bunun kitabını yazdı. Rahmetli Başbuğ'un vatan, millet sevgisinden şüphesi olan var mı? Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'nun yani belki hiçbir şekilde iktidara gelemeyeceğini bildiği halde vatanını, milletini düşünen bir insan olarak vatan sevdalısı kişi olarak başkanlık sisteminin Türkiye'nin geleceği için en önemli sistem olduğunu söylemesini unuttuk mu? Neden bu kadar kişi tarihten bu yana başkanlık sistemini savundu? Yeni bir icat değil ki bu." diye konuştu. 

Çavuşoğlu, milletin referandumda sağduyu içerisinde kararını vereceğini kaydetti.

Muhabir: Mehmet Hakan Şahin

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.