Ateş olmayan yerden duman çıkmaz?

Ateş olmayan yerden duman çıkmaz?
 ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, 23 Şubat 2010 tarihinde gönderdiği 'confidential' (hizmete özel) nitelikli bilgi notuyla, 'Balyoz Operasyonu'...

 

ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, 23 Şubat 2010 tarihinde gönderdiği 'confidential' (hizmete özel) nitelikli bilgi notuyla, 'Balyoz Operasyonu' hakkında görüşlerini aktarıyor. Jeffrey, Balyoz kapsamındaki tutuklamalar hakkında bilgi vererek, resmi suçlama yapılması durumunda Türk Silahlı Kuvvetlerinin bunlara yanıt vermek zorunda kalacağını ancak yeterli delil bulunmazsa, operasyonun 'hükümete karşı geri tepeceği' yorumunu yapıyor

- 22 Şubat tarihinde polisin 47 emekli ve muvazzaf askerin 'darbe planlamak suçlamasıyla' gözaltına alındığı belirtilerek, 'konunun, basında geniş şekilde yer almasına rağmen Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ya da hükümetin açıklama yapmadığı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da 'polisin yasalar doğrultusunda hareket ettiğini söyleyerek' geride durmayı tercih ettiği' belirtiliyor. 

- James Jeffrey, 'taarruz vazifesini üstlenen' Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın  'daha polemikçi' olduğu yorumunu yapıyor.  Arınç için Başbakan Tayyip Erdoğan'ın 'kötü polisi' anlamına gelen 'his attack dog' (saldırı köpeği) tanımlamasını kullanıyor. 

- Operasyonların 'çok iyi planlandığını' ve birçok ilde eşzamanlı yapıldığını aktarıyor. 

- Darbe planlarıyla ilgili yapılan yakalama ve gözaltıların orduya güveni azaltırken, hükümete ve Başbakan Erdoğan'a arttırdığı iddia ediliyor.

- Olayların,  TSK için kötü, AKP'nin işine yaradığı, TSK'nın sessiz kalmasının da ya dönemin komutanlarının gerçek bir demokrasi istedikleri ya da AKP'nin ilk adımı atması için bekledikleri yolunda yorumlanmış. 

- Jeffrey, o günlerde İspanya'da olan Erdoğan için, muhtemelen geçmiş deneyimlerinden öğrendiği kadarıyla, laikler tarafından dile getirilecek eleştirilerden, ülkeyi terk ederek korunuyor. 

- Yorumlar bölümünde ise darbe planlarıyla ilgili 'ateş olmayan yerden duman çıkmaz' diyen Jeffrey, 'silahlı kuvvetlerin, gerekli olduğunda siyasete müdahale etmek için planları olduğunu' belirtiyor. 

-  Jeffrey, 'AB ve bir kısım (orduyu siyasetin dışında görmek isteyen) anti-Erdoğancı Türkler tarafından da desteklenen' Başbakan Erdoğan'ın, ordunun bu vesayetçi (droit de regard) statüsünü dizginlemek istediğini kaydediyor. 

-  'Şüpheli ya da tanıkların, 'otomatik silahlı' polislerin yanında sürüklendiklerini ve basın önünde küçük düşürüldüklerini' aktaran Jeffrey, 'Bu her zaman bu şekilde gerçekleşiyor, şimdi yüksek rütbeli askerler ve onların arkadaşları için de aynı şey geçerli' diye ekliyor.

Laiklerin altı oyuluyor
- Jeffrey, 'uzun zamandır süren Ergenekon soruşturmasının, AK Parti'ye karşı laik muhalefetin altını oymaya yönelik derin ve sinsi bir plan olduğu' suçlamalarının destek kazanacağını kaydediyor. 'Bazı deneyimli büyükelçilik memurlarının, bu son gelişmelerin, 'beklenmedik bir askeri tepki' yaratabileceği' yorumunu da bilgi notuna ekliyor.


Türkler Rolls Royce'un hırsına Rover'ın olanaklarına sahip
ABD eski Büyükelçisi James Jeffrey, 20 Ocak 2010 tarihli 'hizmete özel' belgede, Türkiye'nin dış politikasıyal ilgili şu yorumda bulunuyor::

- Türkiye'nin son dönemdeki dış politikası, İslami dünyaya ve Müslüman geleneklerine daha fazla odaklandı ancak bu Türkiye'nin Batı'ya yönelimini ve ABD ile işbirliğini engellemiyor.
-  Türk politikası, 'geleneksel Batı' olarak adlandırılan karışımdan oluşuyor. 
- Türkiye'nin yeni dış politikasının ABD için 'karmakarışık' bir durum olduğu belirtilerek, bölgesel yüklerin sırtlanmasının ABD'yi rahatlatacağı ancak 'kontrol kaybını' da beraberinde getireceği ifade ediliyor.
-  Türkiye'nin çok önemli bir müttefik olduğu kaydedilen belgede, 'İncirlik, Habur ve Türk hava sahasının Irak ve Afganistan operasyonları için kullanılmasının vazgeçilmez' olduğu vurgulanıyor.
-  Belgede 'asıl korkulanın', Türk dış politikasındaki yeni 'açılımların' sonuca ulaşmamasının Türk politikasını ve bölgeyi olumsuz etkilemesi olduğu belirtiliyor.
-  Bir Rolls Royce'un hırsına ancak bir Rover'ın olanaklarına sahip olan Türkler, davalarının savunucuları arasına Türkleri çekince çok mutlu olacak bir mazlum (Sladziç, Meşal, Ahmedinejad) buluyor ve 'bu adam'ın çıkarı için 'Batılı' duruşa toslamaya kalkışıyor. Batı'nın politikaları ve güdülerinin Türk kamuoyunun büyük kısmı ve AK Parti tarafından sorgulanması, 'etki', 'güç' ve 'Geri döndük!' sloganları için  düşük maliyetli ve popüler bir araç sağlıyor.'

YAŞAMAK ZORUNDAYIZ
Netice olarak, halkı tarafından bu hale getirilen bir Türkiye'yle birlikte yaşamak zorunda kalacağız. Er  geç, bu siyasi liderlerden oluşan oyuncu kadrosuyla ve onların yıkıcı dram ve retoriğe duydukları büyük arzuyla uğraşmak zorunda olmayacağımız günler de gelecek.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.