Asırlar önce kaleme aldığı eserleriyle ilham kaynağı oldu

Asırlar önce kaleme aldığı eserleriyle ilham kaynağı oldu
Osmanlı'nın en önemli bilim insanlarından, zamanının en büyük bibliyograf ve coğrafyacısı Katip Çelebi, vefatının üzerinden asırlar geçse de İslam dünyasında ve Batı'da adından hala saygıyla söz ettiriyor.

Asırlar önce kaleme aldığı eserleriyle ilham kaynağı oldu

Osmanlı'nın en önemli bilim insanlarından, zamanının en büyük bibliyograf ve coğrafyacısı Katip Çelebi, vefatının üzerinden asırlar geçse de İslam dünyasında ve Batı'da adından hala saygıyla söz ettiriyor.

 

İSTANBUL - Sefa Mutlu

Asıl adı Mustafa olan Katip Çelebi, Şubat 1609'da İstanbul'da dünyaya geldi.

katip-celebi-1.jpg

İmam İsa Halife el Kırımi'den Kur'an ve tecvid öğrenen Katip Çelebi, Zekeriya Ali İbrahim Efendi ve Nefeszade'den dersler gördü. Katip Çelebi İlyas Hoca'dan Arapça dersleri, Böğrü Ahmet Çelebi'den de hat dersleri aldı.

Çelebi, erken yaşlarda Anadolu Muhasebesi Kalemi'nde çalışmaya başladı ve burada da kısa sürede çalışkanlığı ve zekasıyla öne çıktı.

Farklı fikirlere karşı anlayışlı olan Katip Çelebi, çalışmalarında tarafsızlığıyla bilinirdi. Katip Çelebi kendisini "Hanefi mezhebinde ve işraki meşrebin" olarak nitelerken, batıl itikatlara ve taassuba karşı duruşuyla anılırdı.

Kitap merakıyla nam salan Katip Çelebi, seferlere katıldığı dönemde bütün sahafları ziyaret ederek ilgi duyduğu kitapları toplardı.

Katip Çelebi'nin merak saldığı önemli konularda biri de coğrafyaydı. Coğrafya kaynaklarına vakıf oldukça Batılıların bu konuda ileri olduklarına kanaat getiren Katip Çelebi, bu alandaki eksikliği gidermek için Cihannüma adı bir eser kaleme aldı.

Batılıların Hacı Kalfa olarak adlandırdıkları Katip Çelebi, 1623'te Abaza Mehmed Paşa İsyanı'nı bastırmak üzere İstanbul'dan yola çıkan orduya katılarak, Tercan Seferi'nde yerini aldı.

Katip Çelebi 1627'de İstanbul'a dönerken, zamanın önemli alimlerinden Kadızade'nin derslerini almaya devam etti.

Hüsrev Paşa'nın maiyetinde, 1629'da başlayan Hemedan ve Bağdat seferlerine katılan Katip Çelebi, 1632'de İstanbul'a dönerek dersler almayı sürdürdü.

Katip Çelebi, 4. Murat'ın Revan Seferi'ne de katılırken, toplamda on yıl kadar ordu ile seferlere iştirak ettikten sonra İstanbul'a dönerek hayatını ilme adadı.

Hayatındaki bu değişikliği "Cihad-ı asgardan cihad-ı ekbere (İslam müdafaası için silahla savaşmaktan, nefis ile savaşmaya) dönüş olarak tarif eden Katip Çelebi, 1638'de akrabasından kalan mirasın 300 bin akçesini kitaplara verdi.

Katip Çelebi bu dönemde A'reç Mustafa Efendi, Ayasofya müderrisi Kürt Abdullah ve Süleymaniye müderrisi Keçi Mehmet Efendilerin derslerini dinledi. Vaiz Veli Efendi ve Ermenek müftüsü Molla Veliyüddin'den dersler aldı.

Hayatının bu 10 yıllık kısmında gece gündüz ilmi araştırmayla meşgul olan Katip Çelebi, bu sırada birçok öğrenci yetiştirdi.

Katip Çelebi, 1645'te yılında, halifeliğe yükseltilmediği için Mukabele Başhalifesiyle arası açıldı ve görevinden istifa etti.

Üç yıl boyunca köşesine çekilen Katip Çelebi, bu sırada hastalandı ve tedavi yollarını öğrenmek için tıp kitaplarını incelemeye başladı.

Katip Çelebi, daha sonra ikinci halifelik unvanını alırken, bu dönemde birçok eser telif ve tercüme etti.

Çelebi, çalışmalarının yoğunlaştığı bir dönemde 6 Ekim 1657'de vefat etti. Çelebi'nin cenazesi, Zeyrek Camisi'ne gelmeden mektebin altında bulunan sebilin bitişiğindeki küçük bir hazireye defnedildi. Daha sonra cenaze, yol çalışmaları dolayısıyla caddenin karşısında Voynuk Şücaattin Camisi kabristanına kaldırıldı. 1953'te Katip Çelebi için yeni bir mezar yaptırıldı.

Çağları aşan eserler bıraktı

Katip Çelebi, zamanının saygın bir ilim adamı olmasının yanında geride bıraktığı eserlerle de yüzyıllar sonra adından söz ettirerek birçok ilim erbabına ilham oldu.

Çok büyük bir eser topluluğu bırakan Katip Çelebi, erken yaşta vefat edince geride kalan eserlerin çoğu müsvedde olarak geleceğe intikal etti.

Katip Çelebi'nin en önemli eserlerinden olan Cihannüma, coğrafya konusunda Osmanlı Devleti'nde çığır açan bir başyapıt oldu.

Batılı eserlere müracaat ederek oluşturulan eser, İslam dünyasında coğrafya ve astronomi alanlarında çok önemli bir yer tuttu.

İki kez kaleme alınan Cihannüma, İslami yazarların "Mesalik ve Memalik" ile coğrafya kitaplarından faydalanılarak yazıldı.

Katip Çelebi, bu eserde klasik eserlere göre planlanmış bir kozmografya düşünmüştü ancak İngiltere, İrlanda ve İzlanda adaları konusunda bilgiye ulaşamayınca çalışmayı yarım bıraktı.

Eserde, dört unsurun işlenmesi düşünülürken, sadece sulardan bahsedilen üçüncü bab yazılabildi. Bu bölümde denizler, göller, nehirler anlatılırken, dördüncü bab ise karaların yazımına ayrıldı.

Birinci Cihannüma'nın başlıca kaynağı Ebu'lFida'nın "Takvimü'l-Büldan"ı iken bunun yazımına 1648, ikinci Cihannüma'nın yazımına ise 1654'te başlandı.

Katip Çelebi bir ülkenin tasvirine başladığında, idare merkezinin mevkisi, coğrafi durum, saltanat ve riyaset durumu, beldeler, sular, nehirler, göller, dağlar, ovalar, bitkiler, toprak mahsulleri, mesafeler, idari bölümler, dini ve ilmi hayat, sanat, ticaret, adap, ahlak gibi birçok konuda bilgi verirdi.

Keşfü'z-Zünûn An Esami'l-Kütübi Ve'l-Fünun ise Katip Çelebi'nin en tanınmış eseridir. Bibliyografya bakımından bir başyapıt olan bu eserde Katip Çelebi, yirmi yıl süreyle bizzat okuduğu, sahaflarda ve kütüphanelerde gördüğü eserleri alfabe tertibine göre sıraladı.

Düsturü'l-Amel li-Islahi'l-Halel ise Katip Çelebi'nin mali konulardaki tavsiyelerinden oluşan eseridir. Katip Çelebi, 1652-1653'te devlet bütçesinin açık vermesi üzerine toplanan divana katıldı ve kendi deneyim ve önerilerinin yer aldığı bu kitabı kaleme aldı.

Mizanu'l-Hak Fi İhtiyari'l-Ehak, Katip Çelebi'nin en son eseri özelliğini taşırken, burada Hızır'ın hayatta olup olmadığı, tütün, teganni, kahve, Hazreti Peygamber'in anne babasının kafir olup olmadığı, Firavun'un imanı gibi o dönemde tartışmalara konu olan başlıklara yer verdi.

Katip Çelebi ayrıca, Arapça Fezleke, Türkçe Fezleke, Ed-Düreri'l-Müntesire, Ve'l Gureri'l-Münteşire (Osmanlı Tarihi), İlhamü'l-Mukaddes Ei Feyzi'l-Akdas, Levami'u'n-Nur Fi Zulumati Atlas Minor, Süllemü'l-Vusul İla Tabakati'l-Fuhul, Takvimü't-Tevarih, Tuhfetü'l-Ahbar Fi Hikem ve'l-Emsar ve'l-Eş'ar, Tuhfetü'l-Kibâr Fi Esfari'l-Bihar, Cami'ül-Mütun, İrşadu'l-Hıyara ila Tarih-i Yunan ve'r-Rum ve'n-Nasara, Tarih-i Konstantınıyye Ve Kayasiriyye, Tarih-i Frengi Tercümesi, Kanunname, Recmü'r-Racım Bi's-Sin've'l-Cim, Beyzavi Tefsirinin Şerhi, Muhammediye Şerhi, Tütün hakkında risalesi, Zeyl-i Cihannüma, Müntehab-ı Bahriyye, Nübüvvet Ve Millet Hakkında Risale, Tercüme-i Tarabi'l-Mecalis, Fezleketü'l-Akval, Tercüme-i Envar-ı Süheyli eserlerini ilim dünyasına miras bıraktı.

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.