Arkaya bakmaktan önlerini göremeyenler..
Büyük yazar, kişileri, olayları ve durumları hakikate sunmayı başarırlar; derinlikli bakışlarıyla her olayın özünü ortaya koyabilirler.
Sözde yazarların çoğu, olmuş bitmiş olayları, kendi açılarından, dışarıdan, yüzeysel, keyfi yorumlayıp yazmaktadırlar. Düşünür olamamış akademisyenler, edebiyatçılar ve gazeteciler, kişileri, olayları ve durumları hakikati gözden çıkararak yazarlar.
Yaygın olan yanlış tavır, Nasrettin Hoca?nın eşeğe ters binmesi gibi, çoğu sözde yazar da, zamana yanlış konuşlanıyor; geçmişe, arkada kalana bakarak önlerindeki pek çok imkan ve tehlikeyi, hele hele ölüm ötesini göremiyor. Zamana ters konumlanarak yürürlerken sadece geride kalanları ya da ölüm öncesini yazıyorlar. Bu yüzden yorumları farklı olsa da, olay, olmuş bitmiş ya da günlük, sıradan, basit olaylardan birisidir.
Zamana kendini doğru konumlayanlar bilir: Arkada kalanları hafızasında tutarak ama önüne bakarak yürümeye çalışırken, önde gidenlerin ayak izleri, yolda bıraktıkları ayak izlerinin güvencesidir. Yol, hem geçmiş, hem gelecek hem de bugündür.. Doğru yoldur zamanı bütünleştirip dolu dolu yaşanır hale getiren. Yanlış yolda, çoğunlukla geçmiş ve gelecek çarpıtılmış halde durur, bugünde ise kolay, yoğun, ucuz ve hızlı bir akış vardır. Geçmişi, bugünü ve geleceği hakikate götürerek yorumlayan yazarlar, Allah katında geçerli olanı seçerler.
Laf olsun, köşe boş kalmasın diyerek hiç yazmadım. İçi boş yazıyı herkes hemen fark eder çünkü. Pek çok yazar gibi günlük yazı yazmak için farklı konular bulup yüzeysel bir biçimde işlemiyorum. Hayatın masama koyduğu ve belli bir açıdan yorumlamamı istediği konularda hiç kalem oynatmamış olmak hiç şaşırtmıyor beni ve okuyucularımı. Bu yüzden de her gün yazamıyorum; söylenecek bir sözüm varsa, alıyorum elime kalemi..
Mustafa Yürekli - Haber7
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.