Apo 'silahları bırakın' dedi mi, demedi mi?
PKK Lideri, beklenenin aksine PKK militanlarına "silah bırakın" demedi. "Silahlar sussun" diyerek, ateşkes çağrısı yaptı. Militanlara, silahlarını koruyarak,Türkiye dışına çıkmaları çağrısında bulundu
PKK Lideri, beklenenin aksine PKK militanlarına "silah bırakın" demedi. "Silahlar sussun" diyerek, ateşkes çağrısı yaptı. Militanlara, silahlarını koruyarak, Türkiye dışına çıkmaları çağrısında bulundu. İşte Öcalan'ın mektubundaki ilgili bölümler;
"Silahlı direniş sürecinden, demokratik siyaset sürecine kapı açılıyor."
?Artık silahlar sussun, fikirler ve siyasetler konuşsun? noktasına geldik."
"Artık yeni bir dönem başlıyor, silah değil, siyaset öne çıkıyor. Artık silahlı unsurlarımızın sınır ötesine çekilmesi aşamasına gelinmiştir."
"İSLAM BAYRAĞI ALTINDA..."
Yıllarca Marksist bir örgütü yöneten Öcalan'ın, mektubunda dini öğelere yer vermesi ve "İslam bayrağı altında" ifadesi de dikkat çekti;
"Bugün kadim Anadolu?yu Türkiye olarak yaşayan Türk halkı bilmeli ki Kürtlerle bin yıla yakın İslam bayrağı altındaki ortak yaşamları kardeşlik ve dayanışma hukukuna dayanmaktadır."
Mektubunda, üç büyük dinin peygamberlerini de tek tek sayan Öcalan,
"Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammed?in mesajlarındaki hakikatler, bugün yeni müjdelerle hayata geçiyor, insanoğlu kaybettiklerini geri kazanmaya çalışıyor."
SOL MESAJLAR
Öcalan'ın mesajında, dini ögelerin yanı sıra, solcu geçmişini de ortaya koydu, sol jargon taşıyan mesajlar da verdi;
"İçinde doğduğumuz çaresizliğe, bilgisizliğe, köleliğe karşı bireysel isyanımla başlayan bu mücadele her türlü dayatmaya karşı bir bilinci, bir anlayışı, bir ruhu oluşturmayı amaçlıyordu. Bugün görüyorum ki, bu haykırış bir noktaya ulaşmıştır. Bizim kavgamız hiçbir ırka, dine, mezhebe veya gruba karşı olmamıştır, olamaz. Bizim kavgamız ezilmişliğe, bilgisizliğe, haksızlığa, geri bırakılmışlığa her türlü baskı ve ezilmeye karşı olmuştur."
"Siyasi, sosyal ve ekonomik yanı ağır basan bir süreç başlıyor; demokratik hakları, özgürlükleri, eşitliği esas alan bir anlayış gelişiyor."
MİSAK-I MİLLİ İLE NEYİ KASTETTİ; OSMANLI'NIN MUSUL VİLAYETİ Mİ?
COĞRAFYAYI TÜRKİYE İLE SINIRLAMADI
Öcalan mektubunda, hitap ettiği kesimi sadece Türkiye topraklarıyla sınırlamadı. Coğrafyayı daha geniş çizdi;
"Misak-i Milli?ye aykırı olarak parçalanmış ve bugün Suriye ve Irak Arap Cumhuriyeti?nde ağır sorunlar ve çatışmalar içinde yaşamaya mahkum edilen Kürtleri, Türkmenleri, Asurileri ve Arapları birleşik bir ?Milli Dayanışma ve Barış Konferansı? temelinde kendi gerçeklerini tartışmaya, bilinçlenmeye ve kararlaşmaya çağırıyorum. "
Misak-ı Milli içinde yer alan, ancak Türkiye topraklarında yer almayan bölüm Osmanlı döneminin "Musul eyaletini" oluşturuyor. Bugün, Osmanlı döneminin büyük bölümünde kontrol Kuzey Irak'taki Özerk Kürt yönetiminde. Bu sözlerle Öcalan, Kuzey Irak'ı, hatta Kuzey Irak'ın dışında, Bağdat kontrolünde kalan Kerkük gibi diğer Irak kentlerini de çağrı yaptığı coğrafyaya kattı. Yine "Suriye'deki Kürtlere" özel vurgu yaparak da, Kürt coğrafyasının Misak-ı Milli dışında kalan bölümlerine de seslendi.
ANTİ EMPERYALİST MESAJ: BATI UYGARLIĞININ İYİ YÖNLERİNİ ALALIM
Öcalan'ın mesajında, "anti-emperyalist" söylem de dikkat çekti;
"Batının çağdaş uygarlık değerlerini toptan inkar etmiyoruz. Ondaki aydınlanmacı, eşit, özgür ve demokratik değerleri alıyor kendi varlık değerlerimizle, evrensel yaşam forumlarımızla sentezleyerek yaşamlaştırıyoruz."
SADECE TÜRK VE KÜRTLERE DEĞİL, TÜM ORTADOĞU HALKLARINA SESLENDİ
Öcalan mektubunda, Türkiye'de yaşayan etnik gruplara da ayrı ayrı mesaj gönderdi.
KÜRTLERE: "Zağros ve Toros dağ eteklerinden, Fırat ve Dicle nehir vadilerine; kutsal Mezopotamya ve Anadolu topraklarından tarım, köy ve şehir uygarlıklarına Analık eden halkların en eskilerinden olan Kürtler sizlere selam olsun... "
"Biz, onlarca yılımızı bu halk için feda ettik, büyük bedeller ödedik. Bu fedakarlıkların, bu mücadelelerin hiçbiri boşa gitmedi. Kürtler özbenliğini, aslını ve kimliğini yeniden kazandı."
TÜRKLERE: "Bugün kadim Anadolu?yu Türkiye olarak yaşayan Türk halkı bilmeli ki Kürtlerle bin yıla yakın İslam bayrağı altındaki ortak yaşamları kardeşlik ve dayanışma hukukuna dayanmaktadır. Gerçek anlamında, bu kardeşlik hukukunda fetih, inkar, ret, zorla asimilasyon ve imha yoktur, olmamalıdır.
Kapitalist Moderniteye dayalı son yüzyılın baskı, imha ve asimilasyon politikaları; halkı bağlamayan dar bir seçkinci iktidar elitinin, tüm tarihi ve de kardeşlik hukukunu inkar eden çabalarını ifade etmektedir. Günümüzde artık tarihe ve kardeşlik hukukuna ters düştüğü iyice açığa çıkan bu zulüm cenderesinden ortaklaşa çıkış yapmak için hepimizin Ortadoğu?nun temel iki stratejik gücü olarak kendi öz kültür ve uygarlıklarına uygun şekilde demokratik modernitemizi inşa etmeye çağırıyorum."
DİĞER ETNİK VE DİNİ GRUPLARA: "Bu Nevruz münasebetiyle en az Kürtler kadar Ermenileri, Türkmenleri, Asurları, Arapları ve diğer halk topluluklarını da yakılan ateşten kaynaklı özgürlük ve eşitlik ışıklarını, kendi öz eşitlik ve özgürlük ışıkları olarak görmeye ve yaşamaya çağırıyorum."
YENİ YÖNETİM SİSTEMİ ÖNERDİ: DEMOKRATİK MODERNİTE...
Öcalan mesajında, ulus devlet anlayışını "Etnik ve tek uluslu coğrafyalar oluşturmak, bizim aslımızı ve özümüzü inkar eden modernitenin hedeflediği insanlık dışı bir imalattı" sözleriyle eleştirerek, yeni bir devlet sistemi önerdi. Adını da "Demokratik Modernite sistemi" koydu;
"Tüm ezilen halkları, sınıf ve kültür temsilcilerini; en eski sömürge ve ezilen sınıf olan kadınları, ezilen mezhepleri, tarikatları ve diğer kültürel varlık sahiplerini, işçi sınıfının temsilcilerini ve sistemden dışlanan herkesi çıkışın yeni seçeneği olan Demokratik Modernite Sistemi?nde yer tutmaya, zihniyet ve formunu kazanmaya çağırıyorum."
MEKTUPTA "ADRESİNİ" YAZDI: "İMRALI CEZAEVİ"
En ilginç unsurlardan biri ise, mektubun en sonundaydı. Öcalan, "adresini" yazdı;
"İmralı cezaevi..." (Zeynep Gürcanlı-Hürriyet)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.