?Anti-Siyonist? Kerry ziyaretinin ?Derin Kodları!?
ABD Dışişleri Bakanı Kerry?nin Türkiye ziyareti sonunda gerçekleşti. Ankara, Bakan?ın beşinci durağı idi. İngiltere, Almanya, Fransa veİtalya ile Avrupa turunu tamamlayan Kerry rotayı Türkiye?ye çevirdi ve Mısır, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar öncesi bize uğradı...
Bu sıralamanın kendisi bile başlı başına önemli. Çünkü, söz konusu ziyaret öncesi Obama?nın ilk ziyaretini İsrail?e yapacak olması ve Başbakan?a randevu verilmemesi karşısında bir takım çevreler ?züğürt tesellisi?babından cümle aleme; ?Sorun değil, abartmayın, Bakan Kerry de ilk ziyaretini bize yapacak? demek suretiyle güya ABD?nin Türkiye?ye ya da ?onlara? verdiği önemin altını çizmekteydiler.
Oysa ilk ziyaret, yukarıda da görüldüğü üzere, geleneksel ve değişmez stratejik ortak İngiltere?ye gerçekleştirildi. Türkiye bu dokuz ülke içerisinde beşinci sıradaydı, yani tam ortada. Bu da bizim geleneksel ?köprü rolümüzün? devam ettiğini bir kez daha, sembolik de olsa, göstermiş oldu.
Dolayısıyla ?takke düştü?, ?Model Ortaklık?ın ne anlama geldiği bir kez daha görüldü. Görüldü ki, Türkiye ABD?nin ?birinci önceliği?değil. ?Birinci ortağı? ise hiç değil! Ve İsrail-Siyonizm konusunda da fazlasıyla hassas bir ABD var...
Şimdi, bir çok kimse gibi, ben de şu an ?züğürtçülerin?suratlarındaki ifadeyi merak ediyorum; ?ince ayar? adına içine düşürüldüğümüz durumun onların ruh dünyasında ufacıkta olsa yarattığı etkiyi (eğer varsa) görmek adına...
Bir diğer önemli mesaj ise, ?Siyonizm? tartışmaları veİsrail üzerinden verildi. Nitekim, Bakan Kerry Ankara?ya ulaşmadan önce ?Siyonizm?ile ilgili mesajı geldi.
Yahudi kökenli fakat ?Siyonizm karşıtı? olduğu iddia edilen Kerry?nin Başbakan Erdoğan?ın açıklamasından duyduğu rahatsızlığı dile getiren ve bu tanımın ?ABD-Türkiye ilişkilerinde yıpratıcı bir etki yapacağını? ileri süren üst düzey bir Amerikalı yetkili, Bakan?ın bu husustaki kaygıları bizzat Başbakan?a ileteceğini belirtti.
Başbakan?a bu ?kaygılar? iletildi mi, iletildiyse nasıl iletildi, açıkçası bilinmiyor. Bilinen, Kerry-Davutoğlu basın toplantısında ortaya çıkan görüntüydü. Kerry, ?Çok aşikar açıklamalar yapılmış ve buna yönelik Beyaz Saray da gayet açık bir şekilde görüşlerini dile getirdi. Biz, bununla aynı görüşte değiliz. Bunu karşı çıkılabilir bulduk. Ama bunlarısöylemekle birlikte Türkiye ve İsrail, her ikisi de ABD?nin hayati müttefikleridir. Biz onların bir arada çalıştıklarını görmek istiyoruz ki, retoriğin ötesine geçebilelim ve somut adımlar atarak bu ilişkiyi değiştirebilelim.? ifadeleri ile Ankara?ya ikili ilişkilerdeki ?kırmızıçizgileri? gösterirken, Bakan Davutoğlu Mavi Marmara ve Gazze üzerinden dolaylıda olsa Siyonizm?in nasıl bir anlayışa sahip olduğunu hatırlattı.
Bakan Davutoğlu?nun bu hususta; ?İsrail?in Türkiye?den olumlu açıklamalar duymak istiyorsa, tutumunu gözden geçirmesi? gerektiğini hatırlatması ve; ?Unutmayın ki Gazze saldırıları ve Mavi Marmara olana kadarİsrailli yetkililer Türkiye?de en üst düzeyde ağırlandılar. İsrail-Suriye barışını sağlamak için gece gündüz Sayın Başbakanımız, bizler çaba sarf ettik.İsrail-Filistin barışı olsun diye büyük çabalar sarf ettik. Yine sarf etmeye hazırız. Yakın zamana kadar İsrailli yetkililerle birlikte ne kadar büyük çabalar sarf ettiğimizi herkes yakından bilir? ifadeleri ile Türkiye?nin kırmızı çizgilerini ortaya koyarken, diğer taraftan da ?kapıların tamamen kapalı? olmadığı mesajını vermesi dikkatlerden kaçmadı.
Davutoğlu?nun verdiği bu cevap, aynı zamanda ABD?nin hassasiyetlerinin dikkate alındığını da ortaya koyuyor ve İsrail faktörünün bu bağlamda önemini ?örtülü? de olsa teyit ediyordu. Nitekim Kerry?nin kullandığı şu ifade dikkatlerden kaçmadı: ?Bunların yaptığı etkilerin ele alınmasıgerekiyor. Sayın Dışişleri Bakanı ve ben, bu konuyla ilgili çok içten görüşmeler yaptık.?
?İçten görüşmeler? ile neyi kast ettiğini bilmiyoruz ama?dilden dile olmasa da zihinden zihine bir anlaşmanın? olduğunu ve?Anti-Siyonist? yeni Obama dönemiyle ilgili bir ?şehir efsanesi?nin de daha başlangıç aşamasında darbe aldığını görüyoruz...
Bir diğer ifadeyle, ABD?deki yönetiminin halen içerideki?Siyonist Yapı?nın gücünü dikkate almak zorunda olduğu, ABD içindeki iktidar-güç değişiminin/dönüşümünün o kadar hızlı ve kolay olmayacağı ve bu hususun Türk-Amerikan ilişkilerinde önemli bir parametreyi oluşturduğu bu ziyaret kapsamında bir kez daha görülmüş vaziyette. En azından görüntüde de olsa, böyle bir durum söz konusu...
Dolayısıyla, yeni Türkiye?nin de ABD içindeki bu sistem içi güç mücadelesinde daha kontrollü ve dikkatli gitmesinde, heyecana kapılmamasında, çok yüksek bir beklenti içine girmemesinde fayda var. Ne de olsa dengelerin her an değişebildiği oldukça hassas bir konjonktürün içinden geçmekteyiz...
Mehmet Seyfettin EROL
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.