Ankara'yı sarsan şok iddia

Ankara'yı sarsan şok iddia
Aktifhaber sitesinin Genel Yayın Yönetmeni Yetkin Yıldız, bugünkü yazısında şok bir iddiayı gündeme taşıdı.İşte Ankara'da "Bürokrat havuzu" kurulduğunu...



Aktifhaber sitesinin Genel Yayın Yönetmeni Yetkin Yıldız, bugünkü yazısında şok bir iddiayı gündeme taşıdı.

İşte Ankara'da "Bürokrat havuzu" kurulduğunu iddia eden o yazı:

?Yalçın Akdoğan?a Cevap-1? yazımızda genel olarak İfade Krizi ekseninde ortaya atılan iddialar ve tartışmalar çerçevesinde söylem-icraat arasındaki bariz farklara dikkat çekmiştik.

Özet olarak; Başbakan Erdoğan?ın siyasi başdanışmanı Yalçın Akdoğan?ın ?Cemaatle aramızda bir kavga yok, zaten olamaz da? sözüyle gerçeklerin örtüşmediğini, medyaya biraz dikkatli bakıldığında Sabah, Star, Yeni Şafak, Takvim gibi gazetelerde çıkan haberler ile Bilal Çetin, Şükrü Küçükşahin ve Ali Bayramoğlu?nun köşe yazılarından hareketle bu söylem-icraat arasındaki farklılıkları ortaya koymuştuk.

Zira bu noktada Vatan Yazarı Bilal Çetin, 14 Şubat tarihli yazısında MİT Krizi öncesi Başbakan Erdoğan?a cemaat örgütlenmesi ile ilgili bir dosya sunulduğunu, önümüzdeki günlerde büyük bir atama dalgasının olacağını, Hakimler ve Savcılar Kararnamesinin dışında İçişleri?nde de büyük atama ve görevden almalar olacağı iddiası ile Şükrü Küçükşahin?in MİT Müsteşarı Hakan Fidan?ın kendisine yöneltildiği iddia edilen ?Gülen Cemaati devlette örgütleniyor? sorusuna verdiği ?Paralel bir örgütlenmeye devlet içinde izin vermemek ana görevimiz? sözü, Akdoğan?ın ?Cemaatle aramızda bir kavga yok, zaten olamaz da? söyleminin sahiciliğini tartışmayı anlamlı kılmıştı.

Yalçın Akdoğan her ne kadar Pazar günkü yazısında ?En samimi sağduyu çağrılarını bile ?perdeleme? olarak kötüye yormak insafla bağdaşmaz. Ak Parti?nin bir yandan yüze güldüğü, diğer yandan tasfiye çabası içinde olduğu iddiası çok çirkindir. İftira atmak, fitne çıkarmaya çalışmak?? dese de söylem ile gerçekler arasında bazı bariz farklar var.

Dün anonsunu yaptığımız konuya geçmeden önce, yazılarımıza temel oluşturan iddiayı ilk dile getiren Vatan Yazarı Bilal Çetin?in bugünkü yazısından bir alıntı yapmakta fayda var.

EMNİYET VE YARGIDA TASFİYE OPERASYONU

Bilal Çetin bugünkü yazısında Başbakan Erdoğan?ın önceki günkü konuşmasının şifrelerini çözmeye çalışmış ve bürokratların tasfiye operasyonu ile ilgili yeni bir bilgi vermiş:

Şöyle diyor Bilal Çetin bugünkü yazısının ilgili bölümünde:

?En azından şimdiki aşamada bu girişiminin sorumluluğu, emniyet ve yargıdaki ?bir kısım unsurlarla? sınırlı tutuluyor. İstanbul Emniyeti?nde bazı sorumlularla ilgili işlem geçen hafta yapıldı. Bunun devamı da gelebilir... Ankara kulislerinde bundan sonra asıl önemli gelişmenin özel yetkili yargı alanında olabileceği konuşuluyor...?

Evet, 14 Şubat tarihli yazısında büyük bir tasfiye dosyasından bahseden Bilal Çetin, şimdilik bu girişimin Emniyet ve Yargıda gerçekleştirildiğini ifade ediyor. Bu noktada Star Yazarı İbrahim Kiras?ın da her şeyi açık ettiği dünkü yazısını da hatırlamakta fayda var.

TASFİYE OPERASYONU İTİRAFI

Tasfiye operasyonunun İfade Kriziyle ilgili değil çok önceden hazırlandığı, Akdoğan?ın yazısının da yayınlandığı Star Gazetesi?nin iki numaralı ismi İbrahim Kiras dün ?Hâlâ görevinin başında olan bir savcının skandal kararı söz konusu olmasa da bugün alınan önlemler alınacaktı.? diyerek bu tasfiye operasyonunu açık açık itiraf etmişti.

Peki bu "bürokrat tasfiye operasyonu" iddia edildiği gibi sadece emniyet ve yargı da mı yoksa Bilal Çetin?in de iddia ettiği gibi diğer kurumlarda da geçerli mi?

Akdoğan?ın söz konusu olmayacağını söylediği tasfiye operasyonu ile ilgili Şükrü Küçükşahin?in köşesine taşıdığı ?MİT Müsteşarı Hakan Fidan?ın Cemaat?i ?Paralel Devlet? olarak gördüğüne? ilişkin iddiası AK Parti medyasının amiral gemisi Sabah Gazetesi yazarı Ferhat Ünlü tarafından dolaylı olarak şu cümlelerle doğrulandı:

?MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılmasıyla başlayan kriz tırmanıyor. Krizi, "Devlet, 'paralel devlet'e karşı" ifadesiyle özetlemek mümkün. Beklenen son savaş -Armageddon- biraz erken başladı?. Duvarda asılı silah patlamalıdır.?

Yani Yalçın Akdoğan her ne kadar ?tasfiye operasyonu yok? diye yalanlasa da cemaatin bürokraside tasfiye edilmek istendiği yazılıyor. Diğer taraftan seçimlerden sonra bu tasfiyenin başlatıldığı kanaati yaygın bir şekilde konuşuluyor.

ŞOK İDDİA: BÜROKRAT HAVUZU KURULDU

Maliye Bakanlığı Müsteşarı Naci Ağbal, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, AK Parti grup başkan vekili Mahir Ünal'ın Başbakan?ın talimatıyla bir ?bürokrat havuzu? kurdukları ve bu havuzda ?kim cemaatçi kim değil? şeklinde çalışma yapıldığı artık çömez Başbakanlık muhabirleri arasında konuşulan konulardan birisi olmuş durumda. Beşir Atalayın'ın da bu çalışmaya dışardan destek verdiği söylenmektedir.

Milli Eğitim Bakanlığı?nda Ömer Dinçer dönemiyle birlikte cemaat mensubu yöneticilerin tamamının ?kazındığı? sıradan Eğitim Muhabirlerinin tweetlerinde bile yer almaktadır.

KPSS Puanı, tecrübe, liyakat, yeterlilik gibi objektif kriterlerle yapılması gereken seçimlerde bir insanın cemaatçi olup olmadığını tespit edebilmek istihbarat çalışmaları ve teknik destek yapılabilir ancak. Bu teknik desteği MİT mi vermektedir? Bilal Çetin?in sözünü ettiği ?Cemaat bürokratları dosyası? mı kaynağı oluşturmaktadır?

YÖK Başkan vekili Yekta Saraç?ın üniversite üniversite dolaşıp rektörlere ?cemaatten adam almayın? dediği iddiası ortalarda dolaşmaktadır. 28 şubat döneminde olduğu gibi alınacak asistanların evine eleman gönderin kontrol edildiği iddia edilmektedir.

Bürokraside Yeni Atanan Üst Düzey Bürokratlardaki tavır, merkezden alınan bir emrin göstergesi olarak algılanmakta ve ?Bürokrat Havuzu?nun koordinatörlerinin direktifi olarak yorumlanmaktadır.

Özetle Yalçın Akdoğan?ın ?tasfiye yok? şeklindeki iyi niyet beyanları ile gerçeklerin örtüştüğünü söylemek, ortada dolaşan bu iddialar sonrası biraz güç?

İSTANBUL EMNİYETİ?NDEKİ TASFİYELER

Ergenekon ve KCK gibi derin yapıların temizlenmesinde önemli görevler ifa eden İstanbul Emniyeti?nde son MİT krizi sonrası yapılan tasfiyeler emniyette büyük bir moral bozukluğuna neden olmuştur.

Yalçın Akdoğan?ın defalarca önemine işaret ettiği ve destek verdiği, aynı şekilde Başbakan Erdoğan?ın da destek verdiği KCK Operasyonu?nu yöneten, KCK yapılanmasını çözen Emniyet Amirlerinin tamamı sürgüne tabi tutuldu.

Akdoğan, son yazısında ?15 Şubat itibariyle yeni bir kalkışma başlatan terör örgütüne karşı devletin istihbarat ve güvenlik birimlerinin en yüksek motivasyon ve uyumla işbirliği yapması büyük önem taşımaktadır... Askerin, MİT?in ve polisin (emniyet istihbaratın) psikolojik çöküntü içine sokulması, sistemi paralize etmek, kilitlemek anlamına gelir. Güvenlik birimlerini felce sokmak, sadece PKK?yı sevindirir, büyük bir sistem sorunu doğurur.? demektedir.

KCK?nın belini kıran Emniyet Müdürlerinin görevden alınıp tamamının pasifize edilmesi Akdoğan?ın sözünü ettiği ?motivasyon?a nasıl etki edecektir?

Yalçın Akdoğan, iyi niyet beyanlarında bulunsa da tasfiyenin olmadığını söylese de Bürokrat Havuzu?nun karar vericileri tarafından veto edilen atamalar, biçilen bürokratlar, yaşanan sürgünler bize farklı şeyler söylüyor. Umarız aklıselim galip gelir ve Yalçın Akdoğan haklı çıkar.

Yoksa 28 Şubat sürecinde yaşanaların bir benzerinin bugun yaşanıyor olmasının kimseye faydası olmaz. Sadece düşman sevindirir.

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.