ALT KİMLİK, ÜST KİMLİK VE DİL MESELESİ

ALT KİMLİK, ÜST KİMLİK VE DİL MESELESİ
İmralı?dan çözüm sürecine ait gelen mektupta, kürt kimliğinin tanınması ile alt-üst kimlik meselesi yeniden gündeme düştü.'Kimlik sorunu' tartışmalarının...



İmralı?dan çözüm sürecine ait gelen mektupta, kürt kimliğinin tanınması ile alt-üst kimlik meselesi yeniden gündeme düştü.

'Kimlik sorunu' tartışmalarının bir ülkenin bütünlüğüne nasıl bir dinamit koyduğunu, şüphesiz akıl sahibi her vatandaşın idrak ettiği kuşkusuzdur.

'Ben Türk kimliğini kabul etmiyorum' diyenlerden, 'bütün etnik ve dinsel gruplar bir araya gelsin, yeni bir federatif anayasa hazırlasın' diyenlere, 'üst kimlik Türkiye cumhuriyeti vatandaşlığıdır' diyenlerden, 'Türkiye?de yaşayan herkes Türk?tür' diyenlere kadar bir uçtan öbür uca, her türlü görüş Türkiye?nin gündemini uzun süre meşgul etmişti.

Aslında, 'kimlik tartışmasını' başlatan bu tartışmayı bilimsel temellere de oturtmaya çalışarak tüm dünyada ve tabii Türkiye?de de gündeme getiren kişi, Samuel P. Huntington adlı Harvard'lı bir profesördür. Ünlü 'Uygarlıklar Çatışması' kitabını yazarak, batıuygarlığını 'taklit edilmez ve ulaşılmaz' sayan faşist görüşlü Amerikalı.

Emperyalizmin en eski ve en etkili oyunu olan 'böl ve yönet' senaryosu, dünyanın, Sovyetler Birliği'nin çöküşünü izleyen küreselleşme aşamasında yeniden sahneye konuyor.
Üniter bir devlet yapısına sahip olan Türkiye Cumhuriyeti, 'kültürel haklar' adı altında dayatılan, farklıdil, farklı hukuk, farklı eğitim ve kamu alanını da kapsayan farklı giyim ve farklı ibadet gibi uygulamalarla yok edilmek isteniyor.

'demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti' olan Türkiye Cumhuriyeti, gözümüzün önünde, üstelik de 'demokrasi' kavramı çarpıtılarak 'insan hakları'kavramı istismar edilerek, 'kültürel haklar ve kültürel kimlik tartışmaları'adı altında dayatılan etnik ve dinci sloganlarla, bölünüyor, yok ediliyor.

Alt kimlik üst kimlik tanımı, Ulus'u üst kimlik olarak kabul edip, bunun altına değişik değişik alt kimlikleri serpiştirirseniz o zaman bu ABD'de de uygulanmakta olan , kimi afro-amerikandır, kimi İrlanda kökenli Amerikandır, kimi Alman kökenli Amerikandır, kimi orta doğu kökenli Amerikandır. ama sonuç itibariyle hepsi bir Amerikan üst kimliği altında birleşmiştir.

Türkiye'de de gayet net bir biçimde görmekteyiz zaten bunu, Çerkezi, Lazı, Tatarı Abhazası, Gürcüsü, Arabı,Boşnak?ı vs. hep söylemiştir, söylemekten öte fiilen gerekliliklerini de yapmıştır. "ben Çerkezim ama önce türküm" demiş ve kurtuluş savaşında bu vatan için göğüs göğüse çarpışmış, kalem oynatmış, malını mülkünü feda etmiştir. İşin en acı tarafı ise, Kürtler de geçmişte bunun gerekliliklerini yapmış olmalarına rağmen, kendi atalarının kanlarıyla suladıkları bu vatanıbölmeye çalışmaktadırlar. Bunu neden yapıyorlar? Aslında kendileri de farkında değiller.

Türkiye Cumhuriyeti bütün unsurları ile bölünmez bir bütündür. Türkiye Cumhuriyeti kimliği taşıyan ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ayrılmaksızın birinci sınıf vatandaştır. Alt-Üst kimlik ayrımı vatandaşlığı sınıflandırmak ve bölücülükten öteye gidemeyecek bir uygulama olmaktan başka hiçbir şeyi de ifa etmeyecektir. Ayrıca, Türkiye'de "Türk" kelimesinin bir ırkı değil, bir milleti temsil ettiğinin unutulması gereken en önemli bir husustur.

Türkiye?de yıllardır siyasiler Türk milletine yalan söylüyor; ama yalancılığın bu kadar arttığını ve herkesin birbirine yalan söylediğini daha önce hiç bu kadar alenen yapılmamıştı.Özellikle son zamanlarda Türk ulusuyla oyun oynayanlar, bizleri etnik milliyetçilik ve ırkçılık politikası üzerinden ayrıştırmaya çalışmaktadırlar. Üstelik hepsi, BOP planlarına hizmet ediyorlar? "Türk" denilince 'ırkçı', "Kürt" denilince ise 'demokrat' bir hava estirilen ülkemizde, ırklar üzerinden beslenen ve Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında bir bütün olan Türk milletini kafatasları üzerinden ayrıştırmaya çalışan sözde aydıncıklar ve siyasiler, gündemi bu konularla meşgul etme yarışıiçindeler?

Kimliğin ne altı vardır ne de üstü.bir ülke, hele ki millet esasına göre kurulmuşsa devlet yapısı (burası Türkiye ,ne İsviçre ne de Belçika değil) bölünmezdir bir bütündür .Ulustur.

Ulus devletlerin birer birer parçalanmaya gittiğini göremeyen insanların sıranın bizim başımıza geldiğini görmemek ise (sadece bakmayanlar için) büyük bir gaflettir, talihsizliktir.

Örnek yapacak olursak:

Üst kimlik: TC vatandaşı
Alt kimlik: Kürt

Şimdi alta doğru gidelim...
Kürt > Diyarbakırlı> Aile Babası> Esnaf > vs.

Bu sayılanların hepsi o kişinin alt kimliği olabilecek, o kişiyi tanımlayabilecek niteliklerdir.

Gelelim üstüne.

TC vatandaşı < Türkçe konuşan < orta doğulu < esmer tenli < dünyalı... gittikçe gider bu.

Alt kimliklerdeki insanların kendi aralarında örgütlenip, diğerlerine karşı ayrımcılık yapıp, üst kimliği parçalamaya çalışmalarına bakacak olursak...

Böyle bir şey akla ve mantığa sığmayacak safsatadan başka bir şey olamasa gerek.

Türkiye?de büyük bir terör sorunu varken, bunu 'Kürtçülük sorunu' haline getirenler işe dilden başladılar. önce -Kürtçeyi kastederek- 'anadilde eğitim' dediler!.. Oysa ki bunun mümkün olmayacağınıonlar da biliyordu, çünkü 'tek Kürtçe' yoktu. o halde bir ?dil birliği?gerekiyordu! Örneğin sadece Diyarbakır ile Hakkari'deki dağ köylerinde bile bir?dil ayrılığı? vardır ve bir köyün anladığı Kürtçeyi öbür köyün insanlarıanlamazlar. Kendini kökence Kürt olarak ifade edenlerin sadece %5?i birbirini tek lehçe ile anlayabilmektedir. o halde Ortadoğu?yu bölüp parçalama projesi (BOP) için "Kürtçe dil birliği" gerekmektedir. İşte bu nedenle de devlet eliyle TRT ŞEŞ kurulmuştur, okullarda Kürtçe dil müfredatları hazırlanmasında düğmeye basılmış, üniversitelerde Kürdoloji enstitüleri açılmıştır. Ayrıca 2012 Mart?ında Diyarbakır?da Kurdi-Der başkanlığında ?Kürtçe dil birliği? konferanslarıdüzenlenmeye başlanmıştır. Kurdi-Der genel başkanı Burhan Zorooğlu?nun sözleri, amaçlarını açıkça ortaya koymaktadır. Zorooğlu bu konferansta; "amacımız siyaset dışında dilde ortak bir politika oluşturmak. Çünkü bizi birbirimizle bütünleştirecek ve geleceğimizi temin edecek olan ortak bir dildir" demişti. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti?nden ayrı bir ulus yaratılmak isteniyordu ve bunun için de bir dil birliğine ihtiyaç vardı. aynı durum İran, Irak ve Suriye için de geçerliydi, çünkü tüm bölgede konuşulan Kürtçeler arasında da büyük farklılıklar bulunuyordu?

Kürt denilince aklımızda bir güneydoğu algısını oluşturmaya çalışanlar, o bölgedeki yoğun Türkmen, Arap, Zaza ve milletimizin diğer unsurlarını görmezden gelmektedirler, çünkü su ve petrol-gaz politikası bunu gerektirmektedir. Önce Saddam, sonra Amerika?nın Irak?ıişgali ve Arap baharı ile kan gölüne çevrilmiş Ortadoğu?da bir Kürtçülük mevzusunun alıp başını yürümesi madenlerle ilgilidir... Eğer Ortadoğu?da bu kadar yeraltı ve yerüstü zenginlik olmasaydı, "Kürtçülük meselesi" batılıların umurunda bile olmayacaktı. Üstelik terörle kol kola gelinmiş,katillerle kan ortaklığına oturulmuş; Amerikan üslerini, füze

Kalkanı?nı ve patriot füzelerini Türkiye Cumhuriyeti topraklarına saplamış bir Türkiye?nin, bu konular üzerinde tartışmasının bu ülke insanları için hiçbir anlamı yoktur, ama emperyalizm için vardır! Çünkü sömürgecilerin bıçağını kalbine saplamış bir ülkenin tüm gündemi başkaları tarafından belirlenir...
Anayasada vatandaşlık tanımının "Türklük" üzerinden yapılması, 1924 Anayasasına konulan "Türkiye'de din ve ırk ayırt edilmeksizin vatandaşlık bakımından herkese 'Türk' denir" maddesiyle başladı.

1982 tarihli T.C.Anayasasının 66. Maddesi Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin ?Türk? olduğunu ifade eder.

Temel olarak ?jus sanguinis? ilkesine dayanan Türk vatandaşlığı kanununa göre, Türk vatandaşı olan ve evlilik birliği içindeki anne ve babanın çocukları Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında veya dışında doğmasına bakılmaksızın Türk vatandaşı olur.

Türkiye?de yaşayanların % 88,3?ünün anadili Türkçedir. Anadili Türkçe olmayan %11?lik kesimin içinde de kendini Türk olarak hisseden önemli bir kitle mevcuttur. Bu oran dünyada pek çok millette rastlanmayan homojen bir yapıyı belirtir. Üstelik Türkiye?de milletleşme katliamlar, asimilasyon ve savaşlarla değil tarihin doğal seyri içinde halkların bütünleşmesiyle gerçekleşmiştir.

Son olarak ifade edecek olursak; Türkiye Cumhuriyeti Devleti bütün unsurları ile bölünemez bir bütün ve birinci sınıf vatandaştır. Her vatandaş kendi anadilini konuşmakta özgürdür. Ancak devletin resmi dili TÜRKÇE dir.

 

İbrahim H.SİPAHİ

28,02,2013/Adana

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.