Akar: Terör örgütü kazdığı çukurlara kendisi gömülecek
TBMM
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, bakanlığının 2019 yılı bütçesinin sunumunu yaptı.
Hulusi Akar, küresel güvenlik ve istikrar üzerindeki baskının ve risklerin arttığı bir ortamdan geçildiğini, son dönemde gerginlikler ve kırılmaların yaşandığını, ihtilafların arttığını belirtti.
Çatışma ve istikrarsızlık kuşağının yurdu çevrelediğini ifade eden Akar, "Böyle bir coğrafyada güçlü ve istikrarlı olmamız zorunludur." diye konuştu.
Terör örgütlerinin dinamik bir dönüşüm süreci içinde olduğuna, sürekli olarak yeni imkanlar ve yetenekler elde ettiğine, bu nedenle risk ve tehditlerin öngörülemez hale geldiğine işaret eden Akar, "Ülkemizin güvenliği ve vatan topraklarının savunulmasına yönelik her türlü tedbiri almayı sürdürmekteyiz." dedi.
Terörle mücadelenin, son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar büyük bir azim ve kararlıkla devam edeceğini vurgulayan Akar, "Terör örgütüne tarihin en büyük faturası ödetilecektir." ifadesini kullandı.
Suriye ve Irak'taki istikrarsız ortamın bu ülkelerde her türlü terör örgütünün barınmasına ve eğitilmesine imkan tanıdığını belirten Akar, süregelen istikrarsızlığın ülkeyi ve bölgeyi ciddi şekilde olumsuz etkilediğini anlattı.
Hulusi Akar, Suriye'nin kuzeyindeki terör hedeflerine yönelik Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarının düzenlendiğini anımsatarak, sivil zayiatı önlemek için TSK'nın gerektiğinde risk aldığını vurguladı.
Akar, harekatlarla terörist unsurlardan temizlenen bölgelerin normalleştirilmesi kapsamında güvenlikten eğitime, sağlıktan tarıma, adaletten sosyal hizmetlere, altyapıdan ticarete kadar farklı alanlarda çalışmaların titizlikle sürdürüldüğünü aktardı.
"12 gözlem noktası oluşturuldu"
Astana Mutabakatı gereği ateşkes ihlallerinin gözlenmesi maksadıyla İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'nde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 12 Ekim 2017'de başlayan konuşlanma faaliyetleri bağlamında, 12 gözlem noktası oluşturulduğunu ve inşa faaliyetlerinin devam ettiğini belirten Akar, şunları söyledi:
"Kamuoyu tarafından da bilindiği üzere İdlib'de gerginliğin azaltılması ve askeri bir müdahalenin önüne geçilmesi maksadıyla Tahran'da 07 Eylül 2018'de ve Soçi'de 17 Eylül 2018'de görüşmeler yapılmıştır. Özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsi gayretleri ve Rusya'nın da olumlu yaklaşımı ile Soçi Zirvesi'nde varılan mutabakat sonunda İdlib'de yaşayan 3,5 milyon civarında sivil ve masum Suriye halkının rejim tarafından katledilmesinin ve yeni krizler yaşanmasının önüne geçilmiş, böylece bölgede barış ve istikrarın sağlanması mümkün hale gelmiştir. Bu mutabakat çerçevesinde İdlib'de ağır silahların bölgeden çekilmesi 10 Ekim 2018 tarihi itibariyle tamamlanmıştır. Aksi halde 3,5 milyon mülteciyi misafir eden ülkemize ilave mülteci gelmesi söz konusuydu ki bu da gerçekten durumu çok daha ağırlaştıracaktı. Bu nedenle ilave bir göç olmaması, oradaki ılımlı hareketin de radikalleşmemesi için oradaki bombardımanın durması hayati öneme haizdi. Suriye'de yeni anayasayı hazırlayacak Anayasa Komitesinin dengeli bir yapıya sahip olması ve tüm tarafların kabul ettiği ilkelere göre çalışması meşruiyet bakımından önem taşımaktadır. Bunun için diğer Astana garantörleri ve Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisiyle birlikte çalışmalarımızı sürdürüyoruz."
"ABD-Türkiye ilişkilerini olumsuz yönde etkilemiştir"
Milli Savunma Bakanı Akar, ABD'nin PKK/PYD/YPG'yle yakın iş birliğinin ABD-Türkiye ilişkilerini olumsuz yönde etkilediğini belirterek, "ABD, DEAŞ'la mücadele kisvesi altında PKK/PYD/YPG'ye silah ve mühimmat desteği sağlamış ve sağlamaya devam etmektedir. Türkiye, DEAŞ'la mücadelenin bir başka terör örgütü olan PKK/PYD/YPG'yle iş birliği yapılarak yürütülmesinin yanlış ve sakıncalı olduğunu her düzeyde ve platformda defaten bildirmiştir." diye konuştu.
Münbiç'te iş birliği için hazırlanan yol haritasının oluşturulmasıyla ilgili sürece ilişkin de bilgi veren Akar, şunları kaydetti:
"Türk ve Amerikan askeri birlikleri ilk etapta Fırat Kalkanı Bölgesi ile Münbiç arasındaki sınır hattı boyunca devriye faaliyetlerine 18 Haziran 2018'de başlamış, bugüne kadar 67 devriye faaliyeti icra edilmiştir. Devriye faaliyetleri mevcut aşamada eşgüdümlü, fakat birbirinden bağımsız yürütülmeye devam etmektedir. Münbiç Yol Haritası ve Güvenlik Prensipleri doğrultusunda, Türkiye ve ABD Silahlı Kuvvetleri unsurlarınca yürütülen ortak eğitimler 25 Ekim'de tamamlanmıştır. Yol haritasının nihai hedefi, Münbiç'teki PKK/PYD/YPG mevcudiyetinin Amerikalılar tarafından söz verildiği üzere tamamen sona erdirilmesi ve bölgenin kontrolünün gerçek sahiplerine iade edilmesidir. PKK/PYD/YPG'nin, Münbiç'ten çıkarılacağına ilişkin sözler verilmiş olmasına rağmen, terör örgütü, Afrin'de olduğu gibi Münbiç'te de hendekler kazmaktadır. Terör örgütü, yeri ve zamanı geldiğinde kazdığı çukurlara kendisinin gömüleceğini bilmelidir. Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması ve ülkenin terörden arındırılması ile Türkiye'nin güneyinde oluşturulmaya çalışılan terör koridorunun engellenmesi yönündeki faaliyetlerimiz kararlılıkla devam edecektir. Ulusal güvenliğini temin etmek üzere uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli her türlü tedbiri almak ve ülkemize yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek Türkiye'nin en tabii hakkıdır."
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ev sahipliğinde, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Başbakanı Angela Merkel'in katılımıyla 27 Ekim 2018 tarihinde İstanbul'da "Suriye Konulu Dörtlü Zirve" düzenlendiğini de anımsatan Akar, zirvede ele alınan konuları özetledi.
Irak'ta DEAŞ'ın genel bir yenilgiye uğramasını memnuniyetle karşıladıklarını ancak DEAŞ terör örgütünün asimetrik yöntemler kullanarak fırsat bulduğunda kanlı eylemler düzenlemeye devam ettiğini vurgulayan Akar, şunları söyledi:
"Ayrıca Irak'ın kuzeyindeki otorite boşluğunu ve istikrarsızlığı istismar eden PKK terör örgütü de buradaki faaliyetleriyle ülkemizi ve vatandaşlarımızı hedef almaktadır. Irak hükümetinden dün olduğu gibi bugün de beklentimiz, PKK terör örgütünün Irak topraklarındaki varlığının sonlandırılması hususunda ülkemizle iş birliği yapmasıdır. Ancak, Irak hükümetinin ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin PKK terör örgütüyle mücadelede etkili adımlar atmamaları nedeniyle, Kuzey Irak'tan ülkemize yönelen terör tehdidi devam etmektedir. Bu bağlamda, operasyonlarımız Irak topraklarından kaynaklı terör tehdidi sonlandırılıncaya kadar devam ettirilecektir."
Sınır Fiziki Güvenlik Sistemi
Suriye sınırında Sınır Fiziki Güvenlik Sistemi'nin güçlendirilmesi kapsamında, 810 kilometre modüler beton duvar, 196 kilometre kafes tel/fens teli inşa edildiğini anlatan Akar, 472 kilometrelik bölümde de hudut aydınlatması yapıldığını bildirdi.
İran hudut güvenliğinin artırılmasına yönelik hazırlanan İran Hududu Sınır Fiziki Güvenlik Sistemi Projesinin Iğdır, Van, Hakkari olarak 3 aşamalı planlandığını da açıklayan Akar, projenin 141 kilometrelik bölümünü oluşturan Iğdır bölgesinin modüler beton duvar yapımına ve yol ıslahına başlandığını söyledi. Akar, gelinen aşamada 90 kilometre uzunluğunda modüler beton duvar inşası ve 95 kilometrelik yol ıslahının tamamlandığını kaydetti.
Ege ve Akdeniz'deki Durum
Ege ve Akdeniz'deki duruma değinen Akar, iyi komşuluk ilişkilerinin geliştirilmesi isteğinde ve "kazan-kazan" anlayışında olduklarını her fırsatta dile getirmekle birlikte Kıbrıs'ta, Ege'de ve Doğu Akdeniz'de Türkiye'ye rağmen atılacak hiçbir adıma ve oldubittiye asla müsaade edilmeyeceğini vurguladı.
Hulusi Akar, "Muhataplarımız, Ege ve Akdeniz'de Türkiye ve KKTC'nin yer almadığı bir projenin başarılı olamayacağını bilmeli ve bölgeyi tehlikeye atacak provokasyonlardan vazgeçmelidirler. Silahlı kuvvetlerimiz Ege ve Doğu Akdeniz'de ülkemizin ve KKTC'nin hak ve menfaatlerini korumaya, Kıbrıs Ada'sında uluslararası garanti ve ittifak anlaşmaları doğrultusunda barış ve güvenliğin teminatı olmaya devam etmektedir, edecektir. Bu itibarla, büyük devlet vizyonu ile eş zamanlı olarak deniz kuvvetlerimizin de ilgi ve etki alanlarında sergileyeceği her türlü faaliyeti başarılı bir şekilde yerine getirebilmesi için modernizasyon çalışmalarının yapılması bir zorunluluk haline gelmiştir." değerlendirmesinde bulundu.
"Dünya genelinde savunma bütçeleri artıyor"
Yeni güvenlik tehditleri nedeniyle, dünya genelinde savunma bütçelerinin arttığının açıkça görüldüğünü ifade eden Akar, şu bilgileri verdi:
"Ülkemizi çevreleyen güvenlik ortamı düşünüldüğünde, savunma harcamalarımızı artırmamız gerekliliğinin yalnızca NATO taahhüdümüzden kaynaklanmadığı bir gerçektir. Bu husus, daha etkin, caydırıcı ve saygın bir orduya ulaşma hedeflerimizle de uyumludur. NATO'nun savunma harcamalarını hesaplama yöntemine göre Türkiye'nin savunma harcamalarının Gayrisafi Yurt İçi Hasılası'na oranı 2017'de yüzde 1,52 iken 2019'da bu oranın yüzde 1,58 seviyesinde gerçekleşeceği öngörülmektedir. Türkiye'nin ana silah sistemleri harcamalarının, savunma harcamalarına oranı 2017'de yüzde 30,60 iken 2019'da bu oranın yaklaşık yüzde 35 seviyesinde olacağı öngörülmektedir. Bu durum, kaynaklarımızı etkin ve verimli şekilde kullandığımızın önemli bir göstergesidir."
Akar, Türkiye'nin dünya üzerinde barış ve istikrarın tesisi için, imkan ve kabiliyetleri çerçevesinde NATO, BM ve AB bünyesinde Afganistan'dan Kosova'ya ve Bosna Hersek'e, Lübnan'dan Somali'ye kadar dünyadaki muhtelif barışı destekleme misyonlarına katıldığını da anlattı.
Türkiye'nin, Afganistan'daki beş eğitim yardım ve danışmanlık komutanlığından biri olan Kabil Bölgesi ve Hamid Karzai Uluslararası Havaalanı'nın sorumluluğunu 2014'ten itibaren başarıyla sürdürdüğünü belirten Akar, 2019'da da bu sorumluluğu sürdürmeye devam edeceklerini vurguladı.
NATO'nun Irak'ta başlattığı yardım faaliyetlerini misyona dönüştürme kararı aldığını ifade eden Akar, Türkiye'nin imkan ve kabiliyetleri çerçevesinde buna azami katkıyı yapmak üzere hazırlıklarını sürdürdüğünü aktardı.
Hava ve füze savunma sistemleri tedariği
Akar, bakanlığının 2019 Yılı Bütçe Teklifi'ne ilişkin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundaki konuşmasında, hava ve füze savunma sistemleri tedariğine ilişkin de bilgi verdi.
Suriye'den kaynaklanan balistik füze tehdidi karşısında Türkiye'nin hava ve füze savunmasının takviyesi amacıyla NATO'dan talepte bulunduklarını belirten Akar, bu kapsamda, 2013'ün başlarından itibaren Türkiye'nin müttefiklerince Suriye sınırına yakın bölgelere hava savunma sistemlerinin konuşlandırıldığını hatırlattı.
Halihazırda bir İspanyol Patriot ve bir İtalyan SAMP-T bataryasının Türkiye'de görev yaptığını ifade eden Akar, şunları kaydetti:
"Ülkemizin hava savunmasını kendi imkan ve kabiliyetleriyle karşılama yönündeki çalışmalar sürmektedir. Bu süreçte öncelikle, teknoloji transferi ve ortak üretim imkanı sağlayan ve mümkün olduğu kadar erken teslim koşulu içeren seçenekler üzerinde durulmuştur. Ancak, bu gayretleri neticelendirmek mümkün olamamıştır. Gelişen olayların ortaya çıkardığı sonuçlar neticesinde zikrettiğim beklentilerimizi birbirinden ayırmak ihtiyacı hasıl olmuştur. Aciliyet arz eden hava savunma sistemi ihtiyacımızın bir an evvel karşılanması maksadıyla Rusya Federasyonu'ndan S-400 sistemleri tedariki için başlattığımız süreçte belli bir noktaya gelmiş bulunmaktayız. 2019'da teslimi planlanan bu sistemler ile ülkemiz, önemli bir hava savunma yeteneği kazanmış olacaktır."
"Amacımız dışa bağımlılığı en az seviyeye indirmek"
Akar, ayrıca teknoloji transferi ve ortak üretim yoluyla milli sistemleri geliştirmek üzere başlattıkları çalışmalar kapsamında, İtalya ve Fransa ortaklığı olan "EUROSAM" ile geçen yıl kasım ayında bir mutabakat muhtırası imzaladıklarını dile getirerek, sonrasında ocak ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Fransa ziyareti sırasında "Kavram Tanımlama Sözleşmesi"nin imzalandığını anımsattı.
Hedeflerinin, henüz başlangıç aşamasında olan bu çalışmaları başarıyla tamamlayıp, daha uzun menzillerde Türkiye'nin kendi tasarımı olan sistemleri geliştirebilmek olduğunu vurgulayan Akar, "F-35 Programı Türkiye'nin 1999'dan bu yana çok taraflı sözleşme çerçevesinde ortağı olduğu ve tüm yükümlülüklerini yerine getirdiği bir programdır. İlk iki F-35A uçağı, 21 Haziran 2018'de teslim alınarak Hava Kuvvetleri Komutanlığı envanterine girmiş olup, 3 ve 4'üncü uçaklar ise Mart 2019'da teslim alınacaktır. İlk 4 uçağımız, 2020 sonuna kadar Türk pilotlarının eğitimi için ABD'de kalacak, müteakiben Türkiye'ye gelecektir. 5 ve 6'ncı uçaklar ise Kasım 2019'da Türkiye'ye intikal edecektir." diye konuştu.
Akar, 2018-2020 yılları arasında 13'ü pilot olmak üzere 332 personelin, eğitimlerini ABD'de alacağını, 2020'den sonra pilot ve teknik personel eğitimlerinin, 7'nci Ana Jet Üs Komutanlığı Entegre Eğitim Merkezi'nde verileceğini bildirdi.
Milli Muharip Uçak Projesi TF-X ile Hava Kuvvetleri Komutanlığının 2030'lu yıllardan sonraki muharip uçak ihtiyacının, yurt içinde özgün tasarım modeliyle karşılanacağını belirten Akar, "Amacımız, ülke savunmasının sağlanmasında dışa bağımlılığı mümkün olan en az seviyeye indirmektir." ifadesini kullandı.
"49 bin 313 personel temin edildi"
Çoğunluğu doğu ile Suriye sınır bölgesinde yer alan mayınlı bölgelerin temizliğine 2004'ten itibaren devam edildiğini aktaran Akar, "Bugüne kadar 214 milyon 732 bin 307 metrekarelik mayınlı alanın 50 milyon 649 bin 739 metrekarelik bölümünün temizliği tamamlanmıştır. Mayın ve patlamamış mühimmat temizleme faaliyetleri, Özel Mayın Arama ve Temizleme, Jandarma Özel Mayın Arama ve Temizleme Birlikleriyle, bazı sivil firmalar marifetiyle yerine getirilmektedir." diye konuştu.
Akar, mayınların yoğun olduğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yer alan illerin belirlenen bölgelerinde 'Mayın Risk Eğitimi' verilmesine yönelik Milli Eğitim Bakanlığı ile protokol çalışmalarının devam ettiğini bildirdi.
Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve kuvvet komutanlıklarında hali hazırda 397 bin 762'si askeri personel, 38 bin 274'ü sivil personel olmak üzere toplam 436 bin 36 personelin görev yaptığını ifade eden Akar, şunları kaydetti:
"15 Temmuz 2016'dan itibaren FETÖ/PDY bağlantısı nedeniyle TSK'dan 150 general, 7 bin 595 subay, 5 bin 723 astsubay, bin 261 uzman erbaş/sözleşmeli er, 424 devlet memuru/işçi olmak üzere toplam 15 bin 153 personel ihraç edilmiş, ihraç edilen 323 personel ise göreve iade edilmiştir. 15 Temmuz 2016'dan sonra personel destekleme oranlarında meydana gelen azalma nedeniyle süratle personel temin faaliyetlerine başlanmış, 4 bin 653 subay, 8 bin 373 astsubay, 26 bin 244 uzman/erbaş, 10 bin 43 sözleşmeli er olmak üzere toplam 49 bin 313 personel temin edilmiştir. Milli Savunma Bakanlığına bağlı iş yerlerinde istihdam edilmek üzere açıktan alımına onay verilen bin 500 işçinin, alım işlemleri devam etmektedir."
"2018'de 224 subay mezun edildi"
Milli Savunma Üniversitesinin (MSÜ) Kara, Deniz, Hava Harp Enstitülerini, üç kuvvetin Harp Okullarını, Astsubay Meslek Yüksekokullarını ve Araştırma Enstitülerini bünyesine katarak, 31 Temmuz 2016'da kurulduğunu anımsatan Akar, İngilizce hazırlık sınıfı konularak eğitim-öğretim süresi 5 yıla çıkarılmış olan Harp Okullarından, misafir askeri öğrenciler dahil 2018'de 224 subayın mezun edildiğini, 2018-2019 eğitim ve öğretim yılında ise 5 bin 873 öğrencinin eğitime devam ettiğini söyledi.
Akar, Astsubay Meslek Yüksekokullarından, misafir askeri öğrenciler dahil 2018'de toplam 374 astsubayın mezun olduğunu, 2018-2019 eğitim-öğretim yılında ise toplam 4 bin 150 öğrencinin eğitimlere devam ettiğini kaydetti.
Lisansüstü seviyede eğitim ve öğretim veren Araştırma Enstitülerinin de Ekim 2017'de eğitime başladığını anımsatan Akar, Araştırma Enstitülerinde halen 359 yüksek lisans ve 44 doktora öğrencisinin eğitime devam ettiğini dile getirdi.
Kara, Deniz ve Harp Enstitülerinde, misafir askeri personel dahil 2017-2018 eğitim ve öğretim yılında toplam 662 subayın karargah subaylığı (KARSU) eğitimi gördüğünü, 2018-2019 döneminde 654 subayın KARSU eğitimi göreceğini ifade etti.
KARSU eğitimini bitiren ve sınavı başarıyla geçen subayların, 2 Ekim 2018'de 1'inci dönem komuta ve kurmay eğitimine başladığını belirten Akar, 28 Haziran 2019'da tamamlanacak komuta ve kurmay eğitimine misafir askeri personel dahil toplam 245 subayın devam ettiğini aktardı.
Akar, 2018-2019 eğitim ve öğretim yılında eğitime başlayan Müşterek Harp Enstitüsünde misafir askeri personel dahil toplam 41 subayın eğitim gördüğünü bildirdi.
Bedelli askerlik çalışmaları
Vatandaşların askerlik yoklama işlemlerini kolaylaştırmak amacıyla hazırladıkları "e-Yoklama" uygulamasının 14 Mayıs 2018'de hizmete sunulduğunu anımsatan Akar, bugüne kadar 389 bin 675 vatandaşın bu hizmetten yararlandığını söyledi.
Bedelli askerlik çalışmalarına da değinen Akar, "Bedelli askerlik için şu an itibarıyla 724 bin 144 kişi müracaatta bulunmuş, bunlardan 578 bin 887'sinin işlemleri tamamlanmıştır. Bu vatandaşlarımızın 54 bin 36'sı temel askerlik eğitimlerini tamamlamış, 13 bin 555'i eğitimlerine devam etmektedir." dedi.
Akar, dövizle askerlik hizmetinde yaş sınırının kaldırıldığını, uzaktan eğitimle askerlik hizmetini yerine getirmelerine imkan sağlandığını ifade ederek, e-devlet üzerinden yapılan askerlik işlemlerine ilişkin bilgi verdi.
Şehit yakınları ve gazilere yönelik, ilgili bakanlıkların sorumluğunda maaş, iş hakkı, ücretsiz seyahat, vergi muafiyeti ve indirimleri gibi birçok hakkın sağlandığını belirten Akar, "Bu hakların iyileştirilmesi ve geliştirilmesine ilişkin çalışmalarımız başta Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olmak üzere tüm ilgili Bakanlıklarla koordineli olarak yürütülmektedir." diye konuştu.
"Erbaş ve erlerin THY ile taşınması için anlaşma"
TSK'nın modernizasyonu kapsamında Milli Savunma Bakanlığı tarafından yürütülen tedarik faaliyetleri hakkında bilgi veren Akar, bunarın başlıcalarının "F-16 uçaklarının modernizasyonu, lazer güdüm kiti, hassas güdüm kiti, kanatlı güdüm kiti, lazer güdümlü roket (Cirit), tank topu mühimmatı, modüler barut, seyyar havan tespit radarı, silah tespit radarı, hava savunma erken ikaz radarı (Kalkan), ateş destek otomasyon sistemleri" olduğunu belirtti.
Akar, TSK'nin ihtiyaç duyduğu modernizasyon faaliyetleri ile diğer mal ve hizmetlerin tedarikinin daha süratli, daha kaliteli, daha güvenli ve maliyet etkin şekilde karşılanabilmesi amacıyla gerekli düzenlemelerin yapıldığını söyledi.
Vatani görevini Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yapan erbaş ve erlerin havayolu ile taşıtılması kapsamında 29 Aralık 2012'de Türk Hava Yolları Anonim Ortaklığı ile ilk sözleşme imzalandığını anımsatan Akar, 2012'de imzalanan ilk sözleşmeden bugüne kadar 1 milyon 889 bin 409 erbaş ve erin taşındığını kaydetti.
"Üs bölgesi kurulması çalışmaları devam ediyor"
Türk Silahlı Kuvvetlerinin görev yapacağı harekat bölgelerinde konuşlanma ihtiyaçlarına yönelik yurt içi ve sınır ötesinde üs bölgesi kurulması çalışmalarına devam edildiğini belirten Akar, "Bu kapsamda Fırat Kalkanı Harekatı'na yönelik yurt içinde 5 adet üs bölgesi, sınır ötesinde ise 4 adet üs bölgesi inşa edilmiştir. TSK unsurlarının konuşlandığı İdlib'de kurulan 12 adet gözlem noktasının yanı sıra, İdlib'e yönelik yapılacak faaliyetler için, yurt içinde, Reyhanlı'da üs bölgesi tesis edilmiş, Kumlu’da ise üs bölgesi tesisi için çalışmalar sürdürülmektedir." bilgisini verdi.
TSK'nın askeri tabip ve sağlık astsubayı (Acil Tıp Teknikeri) ihtiyacını karşılamak üzere, Sağlık Bilimleri Üniversitesi ile yapılan protokol kapsamında 225 öğrencinin (146 tıp fakültesi ve 79 sağlık astsubayı) eğitim-öğretime devam ettiğini dile getiren Akar, ayrıca, harekata katılan/katılacak birliklerde görevli uzman erbaşlara, acil tıbbi müdahale yeterliliğinin kazandırılması amacıyla, Sağlık Bilimleri Üniversitesince Muharip Sıhhiye ve Muharebe Cankurtaran Eğitimleri verildiğini söyledi.
Akar, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde konuşlu Sağlık Bakanlığına bağlı 5 hastanenin tamamının (Van, Diyarbakır, Hakkari, Şırnak, Elazığ) ve 9 hastanenin (Şanlıurfa, Ağrı, Gaziantep, Erzurum, Yüksekova, Kilis, İskenderun, Reyhanlı, Hatay) emniyet tedbirleri alınmış bir bölümünün, güvenlik güçlerine tahsis edildiğini anlattı.
"Türkiye'nin güvenliği caydırıcı orduyla mümkün"
Bakan Akar, 100 Günlük İcraat Programı'nda yer alan Harita Genel Müdürlüğü-KÜRE ve ATLAS sayısal haritacılık uygulamalarının, 2018 Kasım ayında vatandaşların hizmetine sunularak, internetteki yabancı menşeli ve milli menfaatlere uymayan haritaların kullanılması mecburiyetinin ortadan kaldırılacağını ve yabancı uygulamalar için sarf edilen kaynağın Türkiye'de kalmasının sağlanacağını vurguladı.
Dünyada siyasi, ekonomik, askeri ve teknolojik alanda çok çeşitli gelişmelerin, yeniliklerin ve değişimlerin yaşandığı bu günlerde, Türk sınırlarının hemen ötesinde gerçekleşen belirsizlik, istikrarsızlık ve terör faaliyetlerinin özellikle jeostratejik konumu nedeniyle Türkiye'yi pek çok yönden etkilediğine işaret eden Akar, belirsizlik, risk ve tehditlerle dolu böyle bir coğrafyada, Türkiye'nin ve milletin güvenliğinin sağlanması, ancak her an harbe hazır, etkin, caydırıcı ve saygın bir orduyla mümkün olacağının altını çizdi.
Akar, bu nedenle, Türk Silahlı Kuvvetlerinin muharebe gücü ve beka kabiliyeti yüksek, azami ölçüde milli sanayiye dayanan, ileri teknoloji silah sistemleri ile teçhiz edilmiş, bilgi ve eğitim üstünlüğü olan, modüler, esnek ve her türlü ortamda gece-gündüz kesintisiz görev yapma kabiliyetine sahip bir kuvvet yapısına sahip olması gerektiğini ifade etti.
Dünyada barışın tesisi ve idamesine yönelik gerçekleştirilen uluslararası harekatlarda Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kendisine verilecek görevleri etkin bir şekilde yerine getirecek imkan ve kabiliyetlere haiz olması gerektiğini kaydeden Akar, 2019 yılı bütçe teklifi hazırlanırken, mali disiplinin sağlanması sürecine de katkıda bulunulması amacıyla, mevcut harcama programlarının kaynak kullanımında etkinliğin ve verimliliğin arttırılması, maliyetlerin ve harcamaların azaltılması için gözden geçirildiğini söyledi.
Yerli ve milli projeler
Akar, Askeri Fabrikalar Genel Müdürlüğünce T-155 Kundağı Motorlu Yeni Fırtına Obüs, T-155 Modern Çekili (Panter) Obüsü, F-35 Uçağına ait F135 motorunun Depo Seviyesi Bakım Kabiliyet Kazanım, A400M Uçakları C Seviyesi Bakım Kabiliyet Kazanım, ATAK Helikopteri Fabrika Seviyesi Bakım, Leopard 2A4 tanklarına, tanksavar silahlarına karşı yetenek kazandırılması ve Seyit Onbaşı Bomba Yükleme Aracı İmalatı projelerinin yürütüldüğünü belirterek, askeri tersanelerce de MİLGEM Projesi, Yeni Tip Denizaltı Projesi'nin yürütüldüğünü söyledi.
Bakan Akar, Milli Savunma Bakanlığınca Savunma Sanayii Başkanlığı bünyesinde "Uzun Menzilli Hava ve Füze Savunma Sistemleri, Yeni Nesil Savaş Uçağı, HÜRKUŞ, ATAK Helikopteri, Bayraktar TB-2 Taktik İHA Sistemi, ANKA İHA Sistemi, Amfibi Gemi (LST), Milli Gemi (MİLGEM), Havadan Bağımsız Tahrikli (HBT) Denizaltı, Amfibi Hücum Gemisi (ANADOLU), Milli Piyade Tüfeği, ALTAY Tankı ve Zırhlı Araçlar, BORA, KASIRGA, HİSAR ve KORKUT Sistemleri, Tanksavar Silah Sistemleri, Seyyar Asker Hastaneleri ve Uydu Projelerinin sürdürüldüğünü dile getirdi.
"Savunma sanayine daha fazla kaynak"
Bu amaçla uzun vadeli tedarik planlarının yürürlüğe konulduğunu ve benzeri ihtiyaçların TSK genelinde ortak alım yöntemiyle temin edilmesinin sağlandığını dile getiren Akar, Milli Savunma Bakanlığı 2019 Yılı Bütçe Teklifinin, 46 milyar 462 milyon 303 bin Türk Lirası olduğunu ifade etti.
Milli Savunma Bakanlığı Bütçesinin, 18 milyar 289 milyon 780 bin Türk Lirası tutarında ve yüzde 39,4 oranındaki bölümünü modernizasyon projeleri dahil olmak üzere mal ve hizmet alım giderleri oluşturduğunu belirten Akar, "Bu tutarın 10,8 milyar Türk Lirası, 'TSK Stratejik Hedef Planı 2019 Yılı Modernizasyon Programı' ihtiyaçları kapsamındaki projelere, 7,4 milyar Türk Lirası da Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin barınma, beslenme, giyim gibi yasalarla belirlenmiş yasal istihkakları ile akaryakıt, yakacak, taşıma, ulaşım gibi tüketim mal ve hizmet alımlarına planlanmıştır." dedi. Akar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ülkemiz etrafında yaşanan olaylar ve Milli çıkarlarımızın korunması adına sarf edilen çaba, savunma sanayiine daha fazla kaynak ayırma gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Türkiye Cumhuriyeti olarak, içinde bulunduğumuz coğrafyada barış ve huzur içinde yaşanması konusundaki hassasiyetimiz, savunma harcamalarımızın artırılması ihtiyacını doğurmuştur. Bu itibarla, 2017 ve 2018’de gerçekleştirdiğimiz harekatlardan edindiğimiz deneyimler, önümüzdeki dönemlerde gerçekleştireceğimiz faaliyetler için yeni nesil silah sistemlerinin teminini ve idame işletmesini zorunlu hale getirmiştir. Milli Savunma Bakanlığı 2019 yılı Bütçe Teklifi, Türk Silahlı Kuvvetlerine verilen görevin etkinlikle yerine getirilmesini sağlayacak olan kuvvet yapısının oluşturulması, çağın gereklerine göre geliştirilmesinin sağlanması ve harbe hazırlık seviyesi ile muharebe gücünün yükseltilmesi amacıyla planlanmıştır."
Muhabir: Sarp Özer, Ferdi Türkten, Mehmet Tosun
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.