AK Parti zenginleri 'Gezi'ye neden tepki vermedi?
Ak Parti'nin 10 yılda kendi zenginini ürettği ve sermaye gücünü elde ettiği iddiasını şehir efsanesi olarak niteleyen Karaalioğlu, Gezi Parkı olayları sonrası yaşananların bunu doğrulamadığını Ak Parti geldiğinde güçlü olanların 10 yılda 10 kat güçlendiğini ve muhalefet ettiğini yazdı.
"Her iktidar kendi zenginini üretiyor" iddiası muhalefetlerin ekonomik analiz yaparken ortaya koyduğu en önemli argümanlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye'de de muhalefet bu değerlendirmeyi yapanların başında geliyor. Muhalefete göre Ak Parti 10 yılda kendi zenginini üretti ve sermaye gücünü elde etti. Gezi Parkı olayları sonrası yaşananlar ise bu tespitleri doğrulamıyor. Aksine büyük sermaye el değiştirmedi daha da güçlendi. Üstelik 10 yıl önce muhalefet eden şirketler bugün kat kat büyüdü ve daha güçlü muhalefet ediyor.
Star'dan Mustafa Karaalioğlu'nun bugünkü köşesinde "Yaygın kanaatin aksine AK Parti'nin zengini yoktur. Birbirinden haberdar bir sermaye sınıfı bilinci de yoktur. İlk 100 zengin aile içinde muhafzakaar karakterli üç-beş isim varsa da bu kadarı toplam içinde anlamlı bir ağırlık teşkil etmemektedir. Kısacası, zenginlik AK Parti'nin yola çıktığı gün hangi grupların elindeyse bugün de hala o grupların elindedir. Üstelik, AK Parti'nin icraatları sayesinde 10 yıl içinde zenginlikleri (kabaca) 10 kart artmış haldedir" diyor.
"Taksim'deki eylemler her ne amaçla başlamış olursa olsun veya polisini hatasına bağlı olarak büyümüş olsun kısa sürede aldığı şekil bir güç oyunudur" diyen Karaalioğlu hedefin AK Parti ve Erdoğan olduğunu söylüyor.
Merkezinde Gezi Parkı'nın bulunduğu etrafında şiddet halkası olan bir eylemle karşı karşıya olunduğunu aktaran Karaalioğlu'na göre dıştaki görünmeyen en büyük halka ise iktidar oyunu halkası...
10 yıl önce Erdoğan'a karşı olanlar her kimse bugün 10 kat daha güçlenmiş olarak yine onun karşısında bulunduğuna dikkat çeken Karaalioğlu " Erdoğan'ın mücadelesi ve sorunu da o halkayladır. Son konuşmalarında da açıkça görüldüğü gibi meydanla sorunu yoktur. Meydanı bahane ederek kendisiyle bilek güreşi tutmaya yeltenen güçlerle hesaplaşmaktadır" diyor.
"Faizlobisi" olarak tanımladığı; esasen iktidarın parçası olmayı alışkanlık haline getirmiş olan, AK Parti dneminde ise bu imkanını yitiren ulusal sermaye ve uluslararası müttefikleridir" diyen Kara yazısının devamında "Tablo ortada... Sermaye bu süreçte iyi sınav vermedi; bilakis hayalkırıklığı yaratacak kadar kötü bir tavır sergilendi. Elbette hiçbirisi kendisini Başbakan'a borçlu hissetmek, O'nun gibi düşünmek ve hatta destek vermek zorunda değildir. Aslan payını onlar alsa da ekonomi onlar için değil sokaktaki insanın zenginleşmesi için büyüdü. Ama, Başbakan'a karşı değilse bile Türkiye'ye karşı sorumlu davranmalarını beklemek herhalde toplumun hakkıdır" diyor.
Ülkenin büyük şirketlerinin patronlarının eylem safında yer aldığını hatırlatan Karaaliıoğlu "Birçok büyük şirket bizzat çalışanlarını eylemlere katılması için örgütledi. Birçok işadamına ait vakıfların üniversiteleri öğrencilerinin eylemlere katılabilmesi için tatil ilan etti. Medyayla ilişkilerini de eylem bazında tanzim ettiler. Bu, sermayenin doğal davranış biçimidir, kimse şaşırmasın. Cumhuriyet mitinglerinden beri yaşdığımız tecrübelere bakacak olursak, muhtemelen bazıları Erdoğan'ın bu olaylarla gideceğini zannetmiş ve hesaplarını buna göre yapmış bile olabilirler" iddiasında bulunuyor.
Bazı çevrelerin "muhafazakar sermaye" olarak tarif ettiği şirketlerin nerede olduğunu sorguladığını hatırlatan Karaalioğlu "AK Parti kendi yandaşlarını zenginleştirdi, onlar nerede?" diyenler oluyor. Böyle şirketler olsaydı mesela, bu şirketlerin patronları demeçleriyle kamuoyuna pozitif hava yansıtabilirdi... Mesela, birçok şirket ülkede savaş varmış gibi ilan-reklamı keserken onlar daha fazlasını vererek piyasaya moral verebilirdi. Mesela, bazı şirketler dünya kamuoyunu hareket geçirmek için çaba gösterirken, onlar da dünyaya gereken mesajı verebilirlerdir vs." dediğini hatırlatıyor.
Bunların hiçbirisi olmadı ve olmaması bu şirketlerin kusuru değil diyen Karaalioğlu nedenini "siyasal elitlerle dayanışacak ve toplumsal etki yaratacak çapa sahip yeni ve demokrat eğilimli bir zengin sınıfı yoktur. Bütün kritik zamanlarda elini taşına altına koyan orta ölçekli Anadolu şirketleri hariç, siyasal sınıf bilincine sahip yüksek hacimli bir "muhafazakar sermaye" kesilikle yoktur. Sayıları ancak bir elin parmaklarıyla sayılabilecek büyük sermayeli şirketler olsa da toplam içindeki paylarının kıymet-i harbiyesi yoktur" tespitinde bulunuyor. Karaalioğlu son söz olarak da "Bu kaydedilsin. Kaydedilsin de gerçek iktidarı oluşturan güç odakları tasnif edilirken hata yapılmasın" diyor
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.