AİLE POLİSİ ? 13
...
Salim Amca
Salim Amca, güngörmüş bir insandı. Zaten 1993 depremini kim yaşamışsa güngörmüş sayılıyordu. Hani askerliğini yapıp terhis olanlara derler ya ?şimdi tam adam oldun olgunlaştın? diye. Bütün Erzincanlıları da deprem olgunlaştırmıştı. Deprem onlara yardımı, iyiliği, paylaşmayı, tahammülü, sabrı, anlayışı ve manevi duyguları öğretmişti. Uğraştığı işten dolayı elleri biraz sertti. Oysa yüreği çok nazikti. Elli beş yaşındaydı. Aile şirketinin iki de üyesi vardı: Oğulları Turan ve Tahsin. Kendisi artık yavaş yavaş kaytarmaya başlamış, işleri oğullarına devredecek hale getirmişti. Bugün artık dükkâna gelmeyi bıraksa işlerde hiçbir aksama olmayacak şekilde yetiştirmişti oğullarını.
Polis Mehmet?le Aile Polisi Projesi kapsamında tanışmışlardı. Tanışmasının üzerinden birkaç ay ancak geçmişti ama iyi anlaşıyorlardı. Mehmet?in zaten haftada bir gün Aile Polisi çalışmaları için çalıştığı yerden ayrılarak, sorumlu olduğu kişilerle buluşması gerekiyordu. O da işlerini bitirdiğinde, soluğu Salim Amca?nın dükkânında alıyordu. Başkalarının futbol, maç, siyaset konuştuğu ortamlardan uzak kalıyor, genelde ülkemize yapılacak güzel hizmetler üzerinde duruyorlar, özelde de Erzincan için yapılacak hizmetlerden konuşuyorlardı.
?Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Ben de sizlerle görüşmeyi özlemiştim. Siz gelmeseydiniz ben telefon açacaktım yahu. Ne yapıyorsunuz? Nasılsınız? Anlatın hele.?
Oğluna dönerek ?Oğlum, üç çay söyle bize!? dedi.
?İyiyiz Salim amca, sağlığımız yerinde Allah?a şükür. Çalışıyoruz.? dedi Polis Mehmet.
?Sen nasılsın Metin kardeşim.? dedi Metin?e dönerek. ?Senin işlerin nasıl? Ara sıra görüşüp lafın belini kıralım yahu. İş güç derken günler geçiyor. Hasret kaldık birbirimize vallahi.?
?Elhamdülillah ben de iyiyim Salim Amca.? dedi Metin. ?Biz de iş güç uğraşıyoruz işte.?
?Yeğenlerim, eşleriniz nasıl? Hanım da çoktan beri sorup durur. Bir akşam da buluşalım ailecek. Bayanlar da birbirlerini özlemişler,? dedi Salim amca.
?Bizim hanımlar şimdi beraberler. Gidip şimdi hallerini görmek lazım.? dedi Metin.
Bir şey oldu sandı Salim amca. Meraklı bir halde ?Ne oldu hanımlarınıza? Yoksa hasta filan mı oldular? Olumsuz bir durum yoktur inşallah??
?Yok, Salim Amca,? dedi Polis Mehmet. Onlar da iyiler. Hani sizin sokağın sonunda bir ev vardı ya.?
?Şu yetimlerin evinden mi bahsediyorsun?? diye sordu Salim amca.
?Evet, onlardan bahsediyorum. Dün gece onların evleri yanmış. Gece oradaydık Metin?le. Hanımları oraya bıraktık çalışıyorlar.?
?Yapma ya.? dedi Salim amca. ?Ben eve geç gidiyorum. Yorgunluktan varır varmaz yığılıyorum. Dün de öyle oldu. Haberim olmadı yangından. Vah garibanlar. Canlarında bir şey var mı??
?Hayır,? dedi Metin. ?Yok Allah?a şükür. Zaten evde değillermiş. Sobayı yanık bırakıp akrabalarına oturmaya gitmişler. Komşuları haber verince gelip bakmışlar ki ne bakarsın??
?Nasıl peki eşyaları filan? Çok zarar ziyan var mı??
?Ev eşyaları, kanepeler, televizyon, yatak odası filan yanmış. Biraz var yani Salim amca.? dedi Metin.
?Peki, ne düşünüyorsunuz? Mehmet Bey sen onların da aile polisisin değil mi?? diye sordu Salim Amca.
?Evet, Salim amca.? dedi. ?O sokağın tamamından ben sorumluyum.?
?Herhangi bir çalışma yaptınız mı yeni eşya alınması konusunda?? diye sordu Salim amca.
?Gece eve gittik yapacak pek bir şey yoktu. Hem hava soğuktu, hem gece yarısı olmuştu, hem de elektrikler kesikti. Sabah kahvaltı yaptık hep beraber. Bayanlar tekrar eve gitti. Biz de şimdi başladık.? dedi Metin.
?Evin duvarları ne durumda? Sıva boya filan istiyordur her halde.? diye sordu Salim amca.
?Evet.? dedi Metin. ?Komple sıva, boya badana gerekiyor. Her taraf is olmuş. Yanmış. Evde yapılması gereken tamiratlar da var, alınması gereken eşyalar da.?
?Tamirat işleri için benim personelim var. Zaten dükkânı görüyorsunuz. Alçı ve diğer malzemeleri de dükkândan veririz.?
?Madem ki ilk buraya geldiniz. Benden başlayın o zaman,? dedi Salim Amca. ?Evin sıva işleri, boya, badana işlerini ben bizim çocuklara yaptırırım.?
Polis Mehmet ile Metin, birbirlerinin gözüne baktılar. Yüzlerinde tebessümler belirmişti. ?Tahminlerimiz tuttu Metin, gördün mü? diye sordu Mehmet. ?Ben sana biz Salim amcaya gittiğimizde daha konuya girer girmez o yapacağı yardımı söyleyecek ve işin büyük kısmını üzerine alacak demiştim değil mi? Aynen dediğimiz gibi oldu. Demek ki Salim Amca?yı yeteri kadar tanımışız.?
?Evet,? dedi Metin. ?Aynen konuştuğumuz gibi oldu. Allah senden razı olsun Salim amca. Çocuklar akşamdan beri kaygılı idiler. ?Ne olacak evimizin hali? diye. En azından işin büyük bir kısmı halledilmiş oldu. Biz sana çalışmanın ne zaman başlayacağını bildiririz. Şimdilik evdeki eşyaların çıkarılması gerekiyor onunla uğraşıyoruz.?
?O işi olmuş bilin. Siz aile polisleri olarak bu kadar gayret gösteriyorsunuz. Halkımızın fakirine, fukarasına, garip-gurebasına sahip çıkıyorsunuz. Günleriniz bu işlerde geçiyor. Bizim bu kadarcık katkımız ne ki?? dedi Salim amca tebessüm ederek. ?Allah işlerinizde kolaylık versin.? diye de bitirdi cümlesini.
Çaylarını içecek kadar zaman geçmeden işin büyük kısmı hallolmuştu. Salim Amca?nın dükkânından memnun olarak ayrıldılar.
Aile Polisi Mehmet; ?Biliyor musun Metin,? diye başladı sözüne. ?Ben bu proje vesilesiyle insanlarımızla konuşurken özellikle yardım ve komşuluk konuları çok gündeme geliyor, eski günleri anıyorlar sürekli. Eskiden komşulara, fakirlere bakıp gözetildiğini, şimdi o komşuluğun ortadan yavaş yavaş kalktığını söylüyorlar. Eski komşuluk ilişkilerine karşı bir özlem var herkesin içinde. Bu vesileyle içlerindeki iyilik duyguları ortaya çıkıyor. Vicdanen de rahatlıyorlar.?
Atalarımız Osmanlı?da Sadaka Taşları
?Yeri gelmişken ecdadımız Osmanlı?nın yardım amaçlı sadaka taşları konusunda sana kısaca bilgiler vermek istiyorum. Atalarımızın kabul edip hayatlarına taşıdıklarına baktığımızda verilen sadakalarda ve yapılan iyiliklerde ?sağ elin verdiğini sol elin bilmemesi?nin bize ait bir düstur olduğunu görüyoruz.?
?Sadaka taşı, yaklaşık iki metre boyunda mermer bir sütun. Üstünde bir çukur var. Dış görünüşü genelde bu şekilde olan sadaka taşları sosyal hayatın en önemli icatlarındandır. Yapılan iyiliklerin başa kakılmaması ve muhtaç insanların da ezilmemesi için enfes bir yoldur sadaka taşları.?
?Umumiyetle geceleyin veya kimsenin olmadığı bir vakitte hali vakti yerinde olanlar buraya ihtiyaç sahipleri için sadakalarını bırakırlardı. Bir insan sadaka vermekle hayır yapıyor ama kime iyilik yaptığını da bilmiyordu. Karşısında ezilen iki büklüm olan insanlar olmuyordu böylece. Derdini kimseye açamayan hakiki bir fakir, ihtiyacı olunca oraya geliyor ve o da yine kimseye halini açmadan oradaki paranın ihtiyacı kadarını alıyordu. Ne kadar ihtiyacı varsa o kadar. Çünkü o biliyor ki, kendisi gibi ihtiyacı olan başka insanlar da var. Bu sadakayı verenin de meçhul olması sebebiyle kimsenin karşısında yüzsuyu dökme ve ezilme durumu da olmuyor ve duasını da tanımadığı, bilmediği bir insana gönderiyordu.?
?Sadece sadaka taşları değil, her birisi ayrı bir inceliğin ürünü olan ayni ve nakdi yardımlar da bizim kültürümüzün ürünleri.?
Aile Polisi Mehmet Bey, Osmanlı?daki Sadaka Taşlarını; ?Yüzsüzlük edip insanlardan isteme hususunda geri duran insanların ihtiyaçlarını giderme adına mükemmel bir buluş,?diyerek hayranlığını da içine ekleyerek anlattı Metin?e.
?Ağabey,? dedi Metin. ?Anlattığın iyi oldu. Ben de biliyordum Osmanlı?da sadaka taşı usulünün olduğunu ama en azından sadaka taşlarının boylarının çok yüksek olduğunu öğrendim. İnsanların sadakalarını niçin gece bıraktıklarını, ihtiyacı olanların da niçin gece gelip aldıklarını öğrenmiş oldum. İyilik yapan insanın yapmak istediği iyilikteki samimiyetini gösteriyor. İçinde kendini aşamasa bile kime iyilik yaptığını bilmediği için hiç kimseyi minnet altına alamıyor.?
* * *
Aile Polisi Kitabı
Yazarı : Nuri ATEŞ
E-Posta : nuriates_2000@yahoo.com
Web adresi
: http://ailepolisi.com/haber/
Basım Yılı : 2012
Yayınevi : Hayat Yayınları
Adresi : Hayat Yayın Grubu Nişancı Mahallesi Davutağa Cad. No 26/1 Posta Kodu: 34050 Eyüp İstanbul
Telefon : 0 212 613 11 00 - 0 530 290 99 78
Fax : 0212 613 11 55
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.