Ahmet Yürekli: 'Cumhuriyet, Müslümanların kucağına doğdu..'

Ahmet Yürekli: 'Cumhuriyet, Müslümanların kucağına doğdu..'
"Emperyalizmin bu günkü telaşı, Müslümanların, 100 yıllık bu kandırmacayı çözüp, baskıyı kırarak vatanlarına çok daha güçlü bir inançla sahip çıkmasından duydukları rahatsızlıktan başka bir şey değil."

Dünya hayatı, eteğimize biriktirdiğimiz taşlardan başka bir şey mi?

Bunu düşünüp, kötülüğe sermaye olan toplumların çabalarına acıyor, üzülüp kınıyorum.

Emperyalist akıl, Hilafetle birlikte çökerttiği Osmanlı’dan Müslümanlar artık elini eteğini çeksin, hiçbir medet ummasın diye, Cumhuriyeti; yoktan var olan, asla sahiplenilmemesi gereken, tavır ve cephe alınması ehven bir yapı olarak önümüze koymuştu.

Müslümanların, kendilerini, ‘Cumhuriyet düşmanı’ görmelerini sağlayıp, yönetimle bağını zayıflatarak koparmıştı.

Türkiye’de Müslümanların 100 yıllık kavgası, bu tabela değişikliğinde, varlığı yağmalanmış, mülkü elinden alınmış, mahalleden dışlanmış bir muameleye maruz kalmasıydı.

Kucağımıza doğan Cumhuriyeti, bu toplumun önüne; var edeni, ancak kurallarına tam riayet koşuluyla yaşayabileceğimiz, bize hayat ihsan eden bir yönetim biçimi, iradesi olarak koydular. Bu baskı, hücum ve çabalarını, milleti köksüzlüğe ve inançsızlığa gömme tehdidiyle hiç kesmeden sürdürdüler..

Cumhuriyet, düşmanın hıncını ve baskısını azaltmak için kendimize seçtiğimiz bir tabela mı idi?

Cumhuriyetin koşulları, kendine önerilen bu toplumun anlayış ve geleneğinden neşet eden, onun gerçek ihtiyaçlarına cevap veren, açmazlarını gideren bir çözüm önerisi miydi, yoksa türedi bir yönetim biçimi olarak dayatıldı mı?

Bu gün Türkiyeli Müslümanlar, Cumhuriyete, onu var edenlerden daha sıkı mı sarılıyor?

Cumhuriyetin babası, sahibi kim?

100 yıl sonra baktığımızda, bu yönetim biçimine geçiş doğru mu oldu, yanlış mı?

Konjektür neyi gösterdi?

Tarih ve din bilimcileri hala bu ve benzeri konularda mutabık değil.

Tarihin sisi çözülür.

Önemli olan, aklın sisi çözüldü mü?

Artık bir gerçek var. Türkiye’de Müslümanlar Cumhuriyetine sahip çıkma kararı aldı. Atı aldı, Üsküdar geride bıraktı. Cumhuriyet koşullarında da Müslümanca yaşama biçimi geliştirdi. Bu yeni durumuyla da kendini İslam dünyasına anlatmayı, kabullendirmeyi başardı.

Emperyalizmin bu günkü telaşı, Müslümanların, 100 yıllık bu kandırmacayı çözüp, baskıyı kırarak vatanlarına çok daha güçlü bir inançla sahip çıkmasından duydukları rahatsızlıktan başka bir şey değil.

Bu güne kadar oluşturdukları müttefiklerle, Müslümanları aradan çıkararak, ülkemizi yönetme hayalleri suya düştü, düşüyor..

Ana kafile ise, yani Müslümanlar, inancın kalesi, karargahı olan bu toprakları da kafire kaptırma ayıbıyla Allah’ın huzuruna çıkmak istemiyor.

Aldığımız her nefes, bu kavganın hangi tarafında olduğumuzu bilerek yaşamayı gerektirecek önem ve ciddiyette.

Farkında isen, yok bir mesele.

Ahmet Yürekli

06.05.2023

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.