Ahmet Şimşek: “ENHANCER ülkemizin girişimcilik ekosistemine önemli kazanımlar sağlayacak”
Kalkınma Ajansları Koordinasyon Dairesi Başkanı Ahmet Şimşek: “ENHANCER ülkemizin girişimcilik ekosistemine önemli kazanımlar sağlayacak”
ENHANCER Kıdemli Proje Direktörü Pınar Yapanoğlu:
“11 ilde 5 bin girişimci adayına ulaşıp, 1.200 girişimciye rehberlik edeceğiz”
İstanbul, Şanlıurfa, Gaziantep, Adana, Mersin, Bursa, İzmir, Ankara, Konya, Kayseri ve Hatay’ın dahil olduğu 11 ili kapsayan ve 48 ay süreyle devam edecek projenin lansman etkinlikleri kapsamındaki son oturumu dijital platformda gerçekleşti.
Adana / T.C Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Koordinasyon Dairesi Başkanı Ahmet Şimşek, Türkiye'de geçici koruma altında bulunan Suriyelilerin Türk vatandaşlarıyla birlikte işlerini kurarak sosyoekonomik entegrasyonun sağlanmasını hedefleyen “Sürdürülebilir Sosyo-Ekonomik Entegrasyon İçin Girişimcilik Kapasitelerinin İyileştirilmesi Projesi’nin (ENHANCER) ülkemizdeki girişimcilik ekosistemine önemli kazanımlar sağlayacağını bildirdi.
İstanbul, Şanlıurfa, Gaziantep, Adana, Mersin, Bursa, İzmir, Ankara, Konya, Kayseri ve Hatay’ın dahil olduğu 11 ili kapsayan ve 48 ay süreyle devam edecek projenin lansman etkinlikleri kapsamındaki son oturumu dijital platformda gerçekleşti.
Kalkınma Ajansları Koordinasyon Dairesi Başkanı Ahmet Şimşek, Avrupa Birliği tarafından 26.4 milyon avro bütçe ile finanse edilen, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü koordinasyonunda, Uluslararası Göç Politikaları Geliştirme Merkezi (ICMPD) tarafından yürütülen projenin yaklaşık bir aydır devam eden lansman etkinlikleri kapsamındaki son oturuma katıldı.
Ahmet Şimşek, ICMPD Batı Balkanlar ve Türkiye Bölge Koordinatörü Tamer Kılıç’ın moderatörlüğünde gerçekleşen “Panellerin Değerlendirilmesi ve Geleceğe Bakış” konulu oturumda; bakanlığın girişimcilik anlamındaki temel politikaları, öncelikli belirlenen sektörler ve bölgeler konusunda bilgi paylaşımında bulunarak sözlerine başladı.
Projenin hayırlı olması temennisinde bulunan Şimşek, ahenkli bir çalışma gerçekleştirildiğini belirterek, “Öncelikle genel bir değerlendirme yapmak istiyorum. Türkiye'nin uluslararası alanda öncü olabilecek iş modelleri ve hizmetler çıkarabilmesi ancak güçlü bir girişimcilik ekosistemine sahip olması ile mümkündür” dedi.
İyi işleyen bir ekosistem içinde yapılması gereken birçok konu bulunduğunu vurgulayan Şimşek, “Girişimcilik tarafı özel sektör faaliyeti olmasına rağmen bu yüksek potansiyeli tetiklemek ve geliştirmek için kamu tarafının bazı müdahalelerde bulunması gerekiyor. Girişimcilerin fikirden ölçeklenme ve kurumsallaşma aşamasına gelene kadarki aşamada farklı ihtiyaçları ortaya çıkmaktadır. İşte bu aşamada gerek bakanlığımız gerekse bakanlığımızın bağlı kuruluşları olan KOSGEB, TÜBİTAK ve Kalkınma Ajanslarımız ile önemli çalışmalar yürütüyoruz” bilgisini verdi.
YATIRIM HACMİ 100 MİLYON DOLARA ULAŞTI
Ahmet Şimşek, Türkiye’nin yatırım ekosistemi değerlendirildiğinde, yatırım hacminin arttığının görüldüğünü belirterek, şunları kaydetti:
“2018’de 60 milyon dolar yatırım söz konusu iken 2019’da 100 milyon dolarlık bir yatırım aldı ve sürekli çıkışlarla da aslında girişimlerimiz satılabilir hale geldi. Banka, fon gibi önemli kurumların da yatımlarının gerçekleştiğini görüyoruz ki bu da oldukça önemli bir konu. Kamu tarafına bakıldığında ise bakanlığımız ve bağlı kuruluşlar ön tohum ve tohum diye adlandırdığımız erken aşama yatırımlarda faaliyette bulunuyorlar. Bunu diğer kurumların yani fonların ya da bankaların yatırım hacmi ile kıyasladığımızda kamu tarafının 30 kat daha fazla erken aşama girişimlere yatırım yaptığını görüyoruz. Bu durum aslında bir iş fikri geliştirmenin girişimcilik ekosistemi açısından çok elzem ve kamunun da bu alana odaklandığını görüyoruz.”
Şimşek, “Öncelikle bölgesel kalkınma politikalarının öznesi olarak ve kalkınma ajansları olarak farklı bölgeler ve sektörler için farklı uygulamalar söz konusu. Her bölge ya da sektör için aynı tek tip yaklaşım söz konusu değil. Ajanslarımız bölgelerin ihtiyaçlarına göre girişimcilik faaliyetlerini çeşitlendirmekte ve bölgeye uygun model ortaya koymaktalar” dedi.
İKİ YENİ FON
Bakanlığın iki yeni fon uygulamasından da söz eden Şimşek, şunları kaydetti:
“Bakanlığımız finansman konusundaki boşluğu gördüğü için iki yeni fon uygulama başlattı. Bölgesel Kalkınma Fonu olarak adlandırdığımız 400 milyon TL büyüklüğünde olan bir fon. Daha çok büyüme potansiyeli olan şirketlere yatırım yapmayı hedefliyoruz ve yalnızca İstanbul, Ankara ve İzmir gibi iller değil Anadolu şehirlerinde de fonlar aracılığıyla şirketlere ortaklık yaparak 5 yılın sonunda bir çıkış stratejisi ile şirketlerimizi büyütmek ve uluslararasılaştırmak istiyoruz.
Diğer bir fon ise teknoloji ve inovasyon fonu. Bu da diğer fondan farklı olarak 350 milyon TL büyüklüğünde. Ana yatırımcısı Sanayi Bakanlığımız. Bu daha çok fonların fonu şeklinde çalışacak ve mevcut fonların ya da mevcut fonları finansa etmek üzere yeni fonlar kurulmasını tetiklemek üzere faaliyet gösterecek. Bu fon bir girişimcilik şirketine de yatırım yapabilecek. Bu iki fonun da ülkemizdeki girişimcilik ekosistemine büyük katkı sunacağına inanıyoruz.
SOSYO EKONOMİK ENTEGRASYONUN ÖNEMİ
Projeyi de değerlendiren Ahmet Şimşek, 2011 yılından beri devam eden ve dünyanın en büyük insani krizlerinden biri olarak adlandırılan Suriye krizi sonrasında ülkemize kaçanların sayısının 3.5 milyonun üzerinde olduğunu anımsatarak, şöyle konuştu:
“Geldiğimiz noktada göçmenlerin sayısı ve ihtiyaçlar düşünüldüğünde sosyo ekonomik entegrasyonun değerli olduğunu düşünüyoruz. Bu kapsamda devreye giren ENHANCER projesi ülkemizin girişimcilik ekosistemine önemli kazanımlar sağlayacaktır. Ben bu açıdan ENHANCER projesini önemli bir fırsat olarak görüyorum. Güçlü bir ekosistem için olmazsa olmaz diyebileceğimiz ortak yapı, ICMPD’nin göç konusundaki etkinliği ve nitelikli uzman yapısı, Kalkınma Ajanslarımızın deneyimi ile yerelde oluşturduğu kapasite ile projenin başarı ile yürütüleceğine inanıyorum.”
PROJENİN AMAÇ VE HEDEFLERİ
ENHANCER Kıdemli Proje Direktörü Pınar Yapanoğlu ise projenin çok kapsamlı olduğuna dikkati çekerek, “Projemizin temel hedefi ülkemizde geçici koruma altında olan Suriyelilerin sosyo ekonomik uyumuna katkıda bulunmak. Girişimciliğin geliştirilmesi, girişimcilik ekosisteminin desteklenmesi ve büyütülmesi de hedeflerimiz arasında yer alıyor” dedi.
Türkiye’de sayıları 3,5 milyonu aşan Suriyelilerin Türkiye’de sosyoekonomik uyumlarının sağlanmasının hayatı önem taşıdığını vurgulayan Pınar Yapanoğlu, şunları kaydetti:
“Bu projenin hedefi; hem geçici koruma altındaki Suriyelilerin ve hem de Türk vatandaşlarının aynı şekilde desteklenerek iş olanakları sağlamaları, kendilerine iş kurmaları ve sosyoekonomik uyum anlamında ilerlemelerini mümkün kılmaktır. Bunu yapabilmek için belirli eğitimlerle girişimcilik becerilerini artırmaya çalışacağız. Hem geçici koruma altındaki Suriyeliler ile hem Türk vatandaşlarımızın aralarındaki bağları da kuvvetlendirmeye çalışacağız. İş bağlantıları sağlayarak onları bazı alanlarda işlerini birlikte yapabilmelerini sağlayacağız. Bu da ülkemizin kalkınmasına destek olacaktır diye düşünüyoruz.
Hepsi güzel amaçlar ama bunları nasıl yapacaksınız? Diye bir soru akıllara gelebilir. Bunlar için çok detaylı planlarımız var. Proje kapsamında yeni ürünler ve pazarların oluşmasına uygun ortam sağlamaya çalışacağız. Girişimcilik kapasitesini artırarak hem girişimcilik ekosistemini geliştirmeye hem de halihazırdaki yerel girişimciliği de desteklemeye çalışacağız”
GİRİŞİMCİLERLE SOSYAL AĞLAR KURULACAK
Pınar Yapanoğlu, projenin İstanbul, Şanlıurfa, Gaziantep, Adana, Mersin, Bursa, İzmir, Ankara, Konya, Kayseri ve Hatay’ın dahil olduğu 11 ili kapsadığını ve 48 ay süreyle devam edeceğini belirterek, şöyle devam etti:
“Bu illerde toplam 5 bin kişiye ulaşarak onlara girişimcilik eğitimi vermeyi planlıyoruz. Bunların içinden de 1.200 girişimci adayının girişimcilik anlamında rehberliklerini sağlamayı, mentörlüklerini yapmayı hedefliyoruz. Bunun yanı sıra girişimci eşleştirme faaliyetlerimiz olacak. Girişimcilerle birlikte sosyal ağlar kuracağız. Yerel ve global değer zincirlerine ulaşmaya çalışacağız. Yeni iş fikirleri ile birlikte becerilerinin de geliştirilmesini kolaylaştıracağız” dedi.
HİBE PROGRAMLARI
Proje kapsamındaki birinci yılda pilot uygulama olarak gerçekleşecek, ikinci yıldan itibaren de girişimcilere verilmeye başlanacak hibe programlarından da söz eden Pınar Yapanoğlu, şöyle devam etti:
“Girişimcilik eğitiminin yanı sıra diğer önemli bir faaliyetimiz hibe programımız olacak. Bu kapsamda da işini kurmak isteyen, işini geliştirmek isteyen küçük ölçekteki kişilere ve kurumsal yapılara 12 milyon avroluk finansal desteğimiz olacak. Kurumsal organizasyonlar derken mevcut girişimcilik ekosistemindeki aktörleri de içeriyor. Bir başka modelimiz de yerel kullanım alanları oluşturmak. Projemiz startupları da kapsıyor. Ayrıca, girişimcilik ekosisteminde yer alan aktörleri destekliyor olacağız. Bir de bunları yaparken projemizin merkezi bölgesel ve yerel seviyede de kurumları destekleyerek sosyo ekonomik uyum temelli politika önerilerini geliştirmek üzere de bir bileşeni bulunuyor. Burada da hükümetimize bakanlığımıza destek sağlamayı da amaçlıyoruz.”
DİJİTAL PLATFORM KURULACAK
Pınar Yapanoğlu, projenin en önemli unsurunun sürdürülebilir özelliğinin bulunması olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
“Bu iddiayı güçlendirici mekanizmalar ve projenin içinde bazı müdahale araçları da mevcut. Özellikle bahsettiğim proje kapsamında verilecek hibelere baktığımız zaman burada da finansal sürdürülebilirlik hedefi var. Proje bitiminde yine bu hibeleri alan, kullanan ve başarılı olmuş, ayakta kalmaya aday olan hem geçici koruma altındaki Suriyeliler, hem vatandaşlarımız alternatif finansal kaynaklara ulaşmak konusunda desteklenecekler. Artı bu girişimcilerin bizimle çalışırken hem mentörlük anlamında hem de onlara vereceğimiz eğitimler kapsamında finansal yönetimi anlamaları, bir kapasite geliştirmeleri için de bazı müdahalelerimiz olacak. Yine hibeden bahsederken hibenin önemli bir kısmında ortak yerel kullanım tesislerine değinmiştim. Çok önemli bir odağımız da girişimcilerimize sağlanacak hizmetlerin kurumsal bir yapı altında verilmesi olacak. Suriyeli girişimcilerin vatandaşlarımızla birlikte bu tesislerden yararlanmasına olanak sağlamak gibi mekanizmalarımız olacak. Proje kapsamında yetiştirdiğimiz ve bizimle birlikte yürüyebilen girişimcilerin ürünlerinin ve hizmetlerinin farklı pazarlara ulaşımı için dijital platform erişimini sağlayacağız.
Bu çalışmalarımızda Kalkınma Ajanslarımız ve Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğümüzün rolü çok büyük olacaktır. Zaten bugüne kadar çok projeleri var. Bu deneyimlerden yararlanarak ilerlemeyi düşünüyoruz.”
KAZAN KAZAN FORMÜLÜ
Kapanış panelinin ikinci bölümünde görüşlerini dile getiren Orta Doğu Teknik Üniversitesinden emekli Profesör Sinan Kayalıgil ise Birleşmiş Milletler Kalkınma Örgütünün 2019’da yayınladığı bir rapora dikkati çekerek, “Bu araştırmadan anlıyoruz ki; ülkemizdeki Suriyeliler 10 bin kadar ekonomik girişim yapmışlar. Bu az bir sayı değil. Pek çoğu mikro dediğimiz işletme. 9 ile 10 kişinin çalıştığı küçük işletmeler. Aşağı yukarı kendi işletmelerinde 100 bine yakın Suriyeli çalıştırıyorlar” dedi.
Prof. Dr. Kayagil, Suriyelilerin işletmelerinin yerli halkın işletmeleri ile farklılıklar gösterdiğini de belirterek, “Örneğin onların satışlarının yüzde 65’i yani aşağı yukarı üçte ikisi kadarı dış satım. 3'te bir kadarı ülkemizin iç pazarına satılıyor. Bunların aşağı yukarı üçte biri imalat ile birlikte ihraç yapan firmalar. Yaptıkları her şeyi ihraç ediyorlar. Dolayısıyla bizim yerli girişimlere göre dışarı açıklıkları daha fazla” dedi.
Kayagil, “Ayrıca Arapça konuşan işleteler oldukları için bağlantı kurdukları Ortadoğulu, Afrikalı hatta Arapça konuşulan Uzakdoğu ülkeler de var. Ve bunların getirdiği bir ihracat hareketliliği olabileceği söyleniyor. Özellikle Suriye’ye yönelik satışlarda 2015’den sonra ciddi artışın olduğunu görüyoruz. Bütün bunlar bize belirli bir potansiyelin olduğunu bu potansiyelin girişimcilik için işimize yarayabileceğini gösteriyor. Suriyeli nüfus bize fırsatlar da sunuyor. Yani kazan kazan dedikleri durum ortaya çıkıyor. Bu açıdan bakıldığında hayata geçirilen projenin önemli kazanımlar sağlayacağına inanıyorum” diye konuştu.
BULUŞMA PLATFORMLARI AĞA DÖNÜŞTÜRÜLMELİ
Sinan Kayagil, toplumlarda insanların birbirleri ile rakip olarak sosyal uyumun sağlanamayacağına da vurgu yaparak, “Bu projenin en önemli tarafının sosyal uyumu sağlamaya vereceği katkı olarak düşünüyorum. Çünkü, insanlık tarihi toplumsal buluşmalar için iki temel alan gösteriyor. Birisi inanç ve ikincisi üretim. İnsanlar inanç ve üretim için bir araya geliyorlar. Biz burada bir buluşma alanı yaratmak zorundayız. Ben bir takım saha çalışmalarını izledim. Suriyelilerin en çok yakındıkları Türklerle bir araya gelme olanaklarının kısıtlılığı. İş adamlarının bire bir buluşamamaları, neler olup bittiği konusunda yeterince bilgilendirilmeme gibi sorunları var. Bizim peşinde olmamız gereken en önemli konu şu; yeni ürün ve hizmetlerle bu buluşma platformlarını ağa dönüştürerek ilişkileri ve bağlantıları başlatmak. Bu açıdan bakıldığında projenin önemli bir adım olduğunu düşünüyorum” dedi.
PANDEMİ GÖÇ YÖNETİMİNİ ZORLAŞTIRDI
Ulusal ve uluslararası alanda göç konusunda birçok çalışmalara katılan bir diğer bilim insanı Türk-Alman Üniversitesi Profesörlerinden Murat Erdoğan da pandemi nedeniyle zorlaşan göç yönetimi konusunda önümüzdeki dönemde yapılacak çalışmalarla ilgili görüşlerini dile getirdi.
Prof. Dr. Erdoğan, “ENHANCER çok büyük önem taşıyan bir proje. 12 milyon eurodan söz ediyoruz. Suriyelilerin ekonomik olarak daha aktif olması, ekonomiye katkı sunmaları sosyal uyumu da kolaylaştıracaktır” dedi.
SURİYELİLER PARAMETRESİ ARAŞTIRMASI
Prof. Dr. Erdoğan, “Suriyeliler parametresi” konulu araştırma çalışmasının sonuçlarına da dikkati çekerek, “Suriyelilerinin kendi ayaklarının üzerinde durmasını sağlamalıyız. Çünkü çalışmaktan başka çareleri yok” dedi.
Suriyeli nüfusun ekonomiye kazandırılmasının önemine vurgu yapan Erdoğan, “Bunun için ne lazım? insan kapasitesi var. Elimizdeki 3.5 milyon üzerindeki Suriyelinin yetenekleri nedir? Bunları iyi analiz ederek doğru yönlendirmeler çok önemli. Tarım sektörüne mi yöneltsek? Yoksa üretime mi yönlendirsek? Yoksa hizmet sektörüne mi yönlendirsek? Bütün bunlar tepeden belirlenmesi gereken konular. Bu soruna bütüncül bakmak, biraz duygusallıktan da çıkmak gerekiyor. Onurlu bir yaşam ve Suriyelilerin kendi ayakları üzerinde durmasını sağlamak için bu proje 3,5 milyon Suriyelinin tamamına ulaşamayacak belki ama ENHANCER ile kendi ayakları üzerinde durmayı sağlayacağımız her insan, her aile bu topluma bir katkı sunacaktır” diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.