Ahmet Bulut: İslamı Yaşamada Samimiyet Ve Sadeliğin Önemi

Ahmet Bulut: İslamı Yaşamada Samimiyet Ve Sadeliğin Önemi
Evlere kapandık, her türlü sosyal aktiviteden uzak kaldık diye üzülme yerine; Allah katında en makbul İbadet, dua ve hayrın, içine riya karışmadan, gösterişe, şatafata, geçici menfaat, hesap ve hırsa bulaştırılmadan, gizlice yapılanlar olduğu bilinci..

İslamı Yaşamada Samimiyet Ve Sadeliğin Önemi

Korona virüsüne karşı en etkili korunma tedbiri olarak evlere kapandığımız bu sıkıntılı günlerimizde, topyekûn bütün hayatımızı kuşatan Mübarek Ramazan ayına kavuştuk.millet olarak, ilk defa sevgi ve muhabbet yuvası evlerimize çekilerek, sade, sessiz-sedasız ,yalnız başımıza Ramazan'ı geçirmenin mahzunluğunu yaşıyoruz. Bizler, öteden beri, günlük ibadetlerimizi, Cumalarımızı, Ramazanımızı, Cenaze Merasimlerimizi, dost, akraba, komşu davet ve ziyaretlerimizi, her türlü sosyal etkinliklerimizi hep gürül gürül, coşkulu, dostlarımızla paylaşarak kalabalık bir ortamda yapagelmeye alışık bir toplumuz. Bu sebeple, nazargahı İlahi olarak kabul ettiğimiz, Ubeydullah’ın şubesi saydığımız Camileri Milletçe Can damarımız, hayat damarımız, varlık, dirlik birlik mekanlarımız olarak gördüğümüz için, toplum olarak çoğunlukla;

Ezanı işitip camiye gidememenin, Tekbir, Tehlil, salavatlarla, dualarla, Cumalara, Teravi ha, dini Sohbet ve Konferanslara, Mukabelelere katılamamanın hüznünü yaşıyoruz .Bir an önce, eski günlerde olduğu gibi, buğulu gözlerle, güzel ve rahmani sözlerle, dualarla, hatta; Camilere devam etmenin kara sevdalısı olan Nuranî simalı nice Cemaatimizin, "Sahur, İftar, Teravihler, Kur'an Mevlit, ilahiler, sevinir, coşar gönüller, Hoş geldin Mübarek Ramazan" diye mırıldandığı maniler, ilahilerle Camilere Cumaya, Teravihe, Ramazan Mektebine devam edeceğimiz günleri ümitle bekliyoruz. Iman ve teslimiyet sahibi mü'minler olarak bize düşen, tedbirin her türlüsünü elden bırakmadan, sabır, metanet ve inançla zor günleri aşmaya çalışmaktır. Bize yaraşan ve yakışan budur.

Evlere kapandık, her türlü sosyal aktiviteden uzak kaldık diye üzülme yerine; Allah katında en makbul İbadet, dua ve hayrın, içine riya karışmadan, gösterişe, şatafata, geçici menfaat, hesap ve hırsa bulaştırılmadan, gizlice yapılanlar olduğu bilinci ile bu günleri çok iyi değerlendirmeliyiz.

Kur'an-ı Kerimde; "Halbuki onlar ancak Dini Allah'a has kılarak, Hakka yönelen kimseler olarak, O'na kulluk etmeleri, namaz kılmaları ve zekat vermeleri emredilmişti. İşte bu dosdoğru dindir."(1)buyurulur.

Allah için Oruç tutup. Kur'anı anlamaya, dinlemeye, nefsi terbiye etmeye çalıştığımız Ramazan Günlerinde, özü samimiyet, ihlas olan Yüce Dinimizin İlkelerini, özümüze, sözümüze, davranışlarımıza nakşetmemeliyiz. Ramazan tezekkürü, tefekkürü-nefis muhasebe ve murakabesi-tövbesi ibadeti, duası ,bir bakıma Evlerimizde gösterişten uzak bir şekilde, Müslümanlığımızı bakıma alma; kendimizi samimiyet ve sadelik testine tabi tutma fırsatıdır.

Bir öz eleştiri yapmak gerekirse, geçmiş Ramazanlarda yer yer ,toplu iftarların, Ramazan etkinlik ve Şenliklerinin, asıl mecrasından uzaklaştırılarak şova, gösterişe, dernekler, vakıflar cemaatler kuruluşlar, arası yarışa, lüks ve israfa dönüştüğüne maalesef şahit olduk. Zenginlerin davet edilip fakirlerin, gariplerin unutulduğu lüks iftarları gördük. Hâlbuki Allah Resulü: “Zenginlerin davet edilip, fakirlerin çağrılmadığı davetler ne fenadır(2)" uyarısı yapıyor. İşte, evlerimizde geçirdiğimiz bu Ramazanda, nefis muhasebesi yapmak, ibadet, dua ve tövbenin bereketini yakalamak, evlerimizi mescide, zekat, fitre ile birlikte, gizlice sadaka dağıtılan Yardımlaşma evine dönüştürmek gerekir.
Nerede kaldı Eski Ramazanlar diye hayıflanmak yerine; sıkıntısını, derdini, borcunu hayasından dolayı kimselere açamayan fakirlerin, yetimlerin, gariplerin bu Oruç günlerinde, yarasını saran eli, imdadına koşan ayağı, derdine ağlayan gözü, elemi için sızlayan yufka yüreği, kalbi olmalıyız.

Şair ne güzel söylemiş:


"Sızlatmıyorsa kalbini bir garibin inleyişi,
Yazık değil mi adına âdem(insan) denilişi."

Coronalı günlerde, birbirimizle tokalaşamasak. Sarılıp kucaklaşamasak, büyüklerin elini öpüp küçüklerin başını okşayamasak da, sevgiyi, imkânlarımızı paylaşmaya, gönülden gönülle giden sevgi köprülerini selam ,kelam, mesaj ve yardımlaşma ile canlı tutmaya devam ettiğimiz müddetçe, Yüce Allah yar ve yardımcımız olacaktır İnşallah.


Uzunca bir Hadisi Kutside Yüce Allah'ın; "Ey Ademoğlu, hasta kullarımın ziyaret etseydin. Açları doyursaydın, ihtiyaçlarını karşılamış olsaydın benim rızamı onların yanında bulurdun(3)."müjdesini rahmet kapılarının ardına kadar açık olduğu Ramazan Günlerinde asla unutmamak gerekir.

Sözlerimi, dünya nimetlerine sahiplenme arzusu belirten Ashabına Rasulullah'ın yaptığı bugünlerimize ışık tutan uyarısı ile tamamlamak istiyorum; "İşitmiyor musunuz, işitmiyor musunuz? Sade yaşamak imandandır."(4) Mü'minler olarak dünyevileşme zaafımızın kabardığı, sadece varlıklı insanımızın değil, pek çoğumuzun. Sosyal yaşantımızda, hatta dini yaşantımızda bile, sadeliği, samimiyeti unutup, gösterişli davranışlara meyletme zaafiyeti gösterdiği bir zamanda bu Ramazan'dan başlayarak samimi sade ve ölçülü bir hayat sürmeye yönelmeliyiz.

Hoşça kalın değerli dostlar.

Ahmet Bulut
Emekli İl Müftüsü

05.05.2020.


DİPNOT:

1-Beyyine 98/5..
2-Buhari,Nikah 72-Müslim,Nikah,107. Pozantı-ADANA.
3-Müslim,Birr 13.
4-Ebu Davud,Tereccül 2-İbni Mace Züht 4.

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.