"Adil bir dünya kurmalıyız..."

"Adil bir dünya kurmalıyız..."
 Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM) tarafından bu yıl 22?ncisi düzenlenen ?Uluslar arası Müslüman Topluluklar Birliği Kongresi?nin 3?üncü...


 

Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM) tarafından bu yıl 22?ncisi düzenlenen ?Uluslar arası Müslüman Topluluklar Birliği Kongresi?nin 3?üncü gününde ?Yeni Bir Dünya ve Adil Düzen? fikrine vurgu yapıldı.

 

Kongre?de konuşan 35 ülkeden 130 davetli şu hususta birleşti

Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM) tarafından bu yıl 22?ncisi düzenlenen ?Uluslar arası Müslüman Topluluklar Birliği Kongresi?nin 3?üncü gününde ?Yeni Bir Dünya ve Adil Düzen? fikrine vurgu yapıldı. İstanbul?da WOW Hotel?de düzenlenen ve 3 gün süren kongrenin sonuç deklarasyonu da ESAM Genel Sekreteri Prof. Dr. Arif Ersoy tarafından okundu. ?Yeni Bir Dünya? ve ?İslam Dünyasındaki İktisadi ve Siyasi İşbirliği Modelleri? başlıklarının ele alındığı oturumlarda, sosyalizm ve kapitalizm sistemlerine karşı ?adil yeni bir dünya düzenine ihtiyaç olduğuna dikkat çekildi. 3 gün süren ve 7 oturumda tamamlanan kongreye 40 ülkeden 140 davetli katıldı.

Irak Türkmen Adalet Partisi Başkanı Enver Bayraktar, ? Dünya yeni bir dünya düzeni bekliyor. Öyle bir düzen olmalı ki bu güvenilir ve eşit bir yapıya sahip olmalı. İslam aleminin bütün yerel kaynaklarının ortak olduğu bir düzen olmalı. Aslında bunu tek sağlayacak olan da İslam?dır. Allah-u Teala adil olmamızı istiyor. Eski düzenler dünyayı ormana çevirirken, sömürürken İslam adil ve adaletli düzenden yana oldu. Allah bize adaletli ve paylaşımcı olmamızı emretti. İslam dünyasının reforma ihtiyacı var. Reformları gerçekleştirirken İslam?a uygun reformları gerçekleştirmemiz gerekmektedir. Banka kuralım fakat İslami bankalar kuralım. Bu işe faizi karıştırmadan yapalım. Ancak böyle dış düşmanların saldırılarını boşa çıkarabiliriz.? Saadet Partisi GİK Üyesi Temel Karamollaoğlu da ?Herkes elini taşın altına koyarsa yeni bir dünyayı kurabiliriz. Şuan ki dünya düzeni insanlara huzur vermiyor. Bundan dolayı da adil bir dünya düzenine ihtiyaç oldu. Siyonizm kendi dünyasını kurabilmek için var gücüyle çalışıyor. Bu çalışmayla da İsrail?i kurdu. Batı ise tek kutuplu bir dünya kurarak dünyanın jandarmalığına soyundu. Ama artık İslam dünyası uyanıyor ve batının jandarmalığını kabul etmiyor. Tecavüz ve işgal altında kalan İslam ülkelerini gören Müslümanlar artık yeni bir dünyaya daha fazla ihtiyaç duyuyorlar. Biz bu düzeni savaşla değil barış ve diyalogla yapmayı planlıyoruz. Sömürülerek değil kendi öz kaynaklarımızı kendi rızamızla paylaşmak istiyoruz. Biz adalet istiyoruz. Ayrıca batı dünyasının teknolojik üstünlüğünden dolayı böbürlenmesinden bıktık. Biz eşitlik istiyoruz. İnsan haklarına gerçek anlamda saygı gösterilmesini istiyoruz. Biz demokrasiyi de istiyoruz ama gerçek demokrasiyi istiyoruz. Biz Batı?nın euro ve dolar gibi kendi parasıyla bizim kaynaklarımızı sömürmesine müsaade etmeyeceğiz. Kendi para birimimizi kuracağız. Kendi para birimimiz, banka sistemimiz olacak. Kendi Birlemiş milletlerimiz, savunma paktımız olacak. Aramızda bir ihtilaf olduğunda Batılılara gitmeyeceğiz. Ama güçlü olmadan bunu gerçekleştirebilmek mümkün değil? şeklinde konuştu.

Hakk?ın ve haklının üstün tutulduğu adil bir dünya

Dr. Fatih Erbakan, ?Erbakan ailesi adına sizlere hoş geldiniz demek isterim. Yıllarca bu toplantıya rahmetli babamın davetlisi olarak katıldınız. Kendisi aramızda olmasa bile onun maneviyatının aramızda olduğunu düşünüyorum. Kendisinin arkasından, göstermiş olduğu hedeflere yürümeyi Cenab-ı Hakk?tan niyaz ediyoruz. Bunlardan biri yeni bir dünya hedefi idi. Yeni bir dünyanın kurulmasının kendi tercihinizden çok İslam dininin emri olduğunu biliyoruz. Nasıl ki biz yeni dünya kurmak istiyorsak, Siyonistler de yeni bir dünya kurmak istiyorlar. Fakat onların yeni dünyası İsrail?in merkez olduğu, geriye kalan 6 milyar insanın ise onlara köle olduğu bir dünyadır. Bizim kuracağımız yeni dünya ise Hakk?ın ve haklının üstün tutulduğu adil bir dünya olacaktır. Rahmetli babam da bunu istemiş ve ömrünü buna vakfetmişti? şeklinde konuştu. Mısır Ümmet Ticari Konseyi?nden Abdulhaz el-Savi de ?Biz ticaret merkezi kurar isek, o zaman ticari anlamda çok önemli bir müessese olacağını düşünüyorum. Yeni bölgesel güçler manasında yeni bir şey ortaya çıkacak. Aramızdaki serbest ticaret anlaşmaları konusunda çok önemlidir. Dünya nüfusunun yüzde 22?sini Müslümanlar oluşturuyor Ama üretimin yüzde 5?i bize ait. Dünya üzerinde gayri safi milli hasılası en düşüm ülkeler İslam ülkeleridir. Ve geliri en düşük olan da yine İslam ülkeleridir. İslam ekonomisi üzerine konuştuğumuzda aramızda birlik kurmamız gerekir. İslam ülkeleri arasında maalesef ekonomik bir bağ yoktur. Yer altı kaynaklarımız çok fazla ama bunu işleme imkanımız çok düşük. Kendi aramızdaki ticari hacim 500 milyon doları bile geçmiyor. Batılı ülkelerle yaptığımız ticaret ise çok fazla. Ticari meclis oluşturur isek dünya ticareti merkezinde D-8 ülkeleri ve İslam ülkelerinin desteğini alarak böyle bir girişlimde bulunulabilir? ifadelerini kullandı.

Düşman tanımı da kızıl renkten yeşile geçmiştir

Prof. Dr. Oya Akgönenç de ?Sovyetler Birliği?nin çökmesiyle birlikte Batı yeni bir düşman arayışına girmiştir. Düşman tanımı da kızıl renkten yeşile geçmiştir. 2000?li yıllarla birlikte dünyada önemli değişiklikler yaşandı. Birincisi, ABD tek güç olma özelliğini kaybetmiştir. Fakat bunun en tehlikesi ABD?nin savaş stratejisinin değişmesidir. ABD, yeni stratejisinde ?önleyici vuruş? diyorlar. Bunun anlamı ?ben şüphelendiğim, canım sıkıldığı anda seni vururum? stratejisi uygulamaya kondu. Çin büyük bir başarıyla komünizmle kapitalizmi birleştirdi ve bir ekonomi gücü oluşturdu. Dünya ekonomi merkezleri, Asya kıtasına kaymaya başlamıştır. Dünya enerji ve yer altı zenginliklerinin Asya kıtasında olması bölgeyi çekici hale getiriyor. Avrupa devletleri ve Batı genelinde ekonomik krizler yaşanmaya başlamıştır. Ekonomik kriz başlamıştır, işsizlik artmış ve refah düzeyinde düşüşler yaşanmış, yaşlı nüfus de artmıştır. Bu, Avrupa?da korkuyu artırmıştır. Sömürge toprakları bağımsızlıklarına kavuştukça Avrupa?nın refah düzeyi ve ucuz iş gücü azalmaya başlamıştır. Son iki, üç yıldır Avrupa?daki ekonomik krizler rahata alışmış bu toplumları oldukça rahatsız etmiştir. 1945?lerden sonra Keşmir?de Filistin?de Kıbrıs?ta yapılan Müslüman katliamları aynı düşünceye dayanarak yapılmıştır? dedi. Guyana?dan katılan Hasib Yusuf de ?Yeni dünya ve adil düzen konusunda çabalarımız boşa çıkmayacaktır. Adil düzen, artık teori ile değil pratik olarak da hayata koyacağız. Bu konuda somut adımlar atılmaya başlandı.? ifadelerini kullandı. Prof. Ahmet Ferit Mustafa da ?Komünizmin bitişinden sonra Afganistan?da kirli projeler tatbike geçmiştir. Bu kirli oyunlarla baş edebilmemiz için İslam kültürünü yaymamız ve bilinci güçlendirmemiz lazım. Bundan dolayı da çok ülkeye İslami üniversiteler kurulmalıdır. Hatta bu konu da da çalışmalar başlamıştır. Bazı yerlere ise İslami kültürü öğretme ve yayma merkezleri kurulmuştur. İnşallah bu daha da yaygın olacaktır. Çeşitli ülkelere okul açmamız gerekmektedir. O okullar o ülkenin eğitim sisteminin yanı sıra İslam kültürünü de içinde barındıran okul olmalıdır. O okullar başarılı okullar olmalı ki herkes çocuklarını o okullara göndersin? değerlendirmesinde bulundu. Yemen?den Said Şemen de ?Bu kongreye katıldığım için çok memnun oldum. Arap dünyasında yaşanan son gelişmeler ve Arap Baharını algılamak ve Müslümanların uyanması için bu tür çalışmalar önemlidir. Başta Merhum Erbakan?a ve ESAM?a teşekkür ederim. Biliyorsunuz ki yolsuzluklar ve diktatörlüklerle mücadele eden bir Ortadoğu vardır. Bu uyanışa destek verilmelidir. Yemen bunu büyük oranda başarmıştır? ifadelerini kullandı.

Vakıflar Allah rızası için iş yapmalıdır

?Yoksulluk sorununun çözülmesi İslam?ın köşe taşı olacaktır. Zekat ve diğer sadaka hayır işleriyle kısıtlı kalmaktadır? Diyen Abdulkadir Allali?nin ardından konuşan Doç. Dr. Hüsnü Koyunoğlu da, ? Vakıflar Allah rızası için iş yapmalıdır. Eğer Allah rızası için faaliyet göstermiyorsa ve bu amacı gütmüyorsa buna vakıf diyemeyiz. Vakıfların şartı Allah?ın şartları yani kanunları gibi olmalıdır. Allah?ın kanunlarından uzak olmamalıdı.? dedi. Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Mürsel Turbay da ?Adaletin tesisi Allah?ın insanlara verdiği temel hakkı tesis etmekle mümkündür. Bu hususlar yerine getirilmezse adalet tesis edilemez insanların hakkı gasp edilir. Biz su ve ekmek üzerinde kavga değil adaletin tesisi kavgasını veriyoruz. Biz bir sivil toplum kuruluşu olarak çalışanın, memurun hakkını savunuyoruz. Bu çalışmalarımızı bir sekretarya ile taçlandırırsak dünyada söz sahibi olma yönünde büyük bir yol almış oluruz. Bunun için aktif hale geçmeliyiz. Sözlerimizin dünyaca kabul görmesi için pratiğe yoğunlaşmamız gerekir. Biz hocamızın kurduğu D-8?lere destek veriyor daha da ileriye gitmesi için çaba sarf etmemiz gerektiğine inanıyoruz. Ben bu toplantıların tüm Müslüman alemine hayırlar getirmesini temenni ediyorum diyerek sözlerimi noktalamak istiyorum? şeklinde konuştu.

Büyük bir siyasi liderdi kendisi

Keşmir?den katılan Abdurreşid Turabi de ?Merhum Erbakan ilk defa Siyonistlere karşı çıkarak yeni bir dünya düzeni kurmak için girişimlerde bulundu. Büyük bir siyasi liderdi kendisi. Bizde tarihsel değişime tanıklık ettiği için şanslıyız. O lider İslam ülkelerine bir vizyon sağladı ve onlara yol gösterdi. Biz onun geliştirdiği vizyon sayesinde Arap baharını gördük. Filistin de ve Keşmir?de acı çeken kardeşlerimiz yılmadan işgalcilere karşı koyuyorlar. Boyun eğmiyorlar? dedi.

Teşhis aşamasından tedavi aşamasına geçilmeli

Doç. Dr. Mehmet Seyfettin Erol da, ?İslam dünyası mevcut şartlar altında yeniden inşaa edilen dünyada yok. Dolayısıyla bu yeni dünya düzeninde yer almak için yeni bir düzen şart. İslam dünyası, artık teşhis aşamasından tedavi aşamasına geçmek zorunda. Artık çözüm sürecini başlatmalı. Bu kapsamda Uluslararası Müslüman Topluluklar Birliği Kongresi?nin kurumsallaşması ve etkin sivil toplum kuruluşu hareketi olarak bu süreçte yerini alması gerekiyor. İslam dünyası, misyon duygusunu kaybetmiş halde. Misyon duygusunu kaybeden bir yapının vizyonu olmaz. Misyon ruhu sorumluluğu, bilinci tekrar kazandırılmalıdır. Misyon olmadan vizyon olmaz. İslam dünyasında dip dalga olarak adlandırabileceğimiz halk hareketlerini, iyi organize etmek gerekiyor. Bu hareketler, bir takım radikal yapılarla sulandırılmaya ve sabote edilmeye çalışılıyor? ifadelerini kullandı.

Yeni bir adil dünyayı birlikte kuracağız

ESAM Genel Başkanı Recai Kutan yaptığı kapanış konuşmasında, ?İslam medeniyetinin ortak noktalarını belirlemeye çalıştık. Bugün zulüm, gözyaşı, kan ve ölümle simgelenen Batı medeniyetinden daha çok İslam?ın kucaklayıcı ve adil medeniyetini istedik. İslam medeniyetini yeniden inşa edeceğiz. Yeni bir adil dünyayı birlikte kuracağız. Biz Müslümanlar olarak barış ve adaletin hakim olduğu bir dünya istiyoruz. Bugün sadece konuşma değil, ciddi ve karalı adımlar atma günüdür.? Mısır İhvan-ı Müslim eski Genel Mürşidi Mehdi Akif, ?Suriye?de kadın ve erkekler öldürülüyor. Saadet Partisi?nden rica ediyorum. Bu organizasyonlar sadece konuşmak için olmamalıdır. Gökyüzüne bakıp rahmet dilemeliyiz. Ciddi çalışmak için Allah?tan yardım istemeliyiz. Ülkemizin, reformlar için ayaklanması lazım. Erbakan?ın da bahsettiği adil düzen için çalışmamız lazım. İleriye gitmek için geçmişimiz yeterli. Acılarımızdan yaralarımızdan değil gelecekten bahsetmeliyiz. Uygulamadan bahsetmeliyiz? dedi.

Uluslararası Müslüman Topluluklar Birliği sonuç deklarasyonu:

Adil bir düzen, Yeni bir dünya

Uluslararası Müslüman Topluluklar Birliği toplantılarını başlatan Muhterem Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamız başta olmak üzere Hakk?ın rahmetine kavuşan Burhanettin Rabbani, Gazi Hüseyin Ahmet, Fethi Yeken rahmetle anıldı, haksız ve hukuk dışı itham ve isnatlarla yargılanan Gulam Azam ve arkadaşlarının hürriyetlerine kavuşması temennisi dile getirildi. Bangladeş halkı ve İslam aleminin baskı ve dayatmanın her çeşidine karşı olduğu vurgulandı.

Delegeler sundukları tebliğlerle beşeriyetin ve İslam âleminin karşı karşıya kaldıkları sorunları dile getirdiler ve tekliflerde bulundular. Kongreye iştirak eden delegeler, İstanbul?a davet edilmekten ve İstanbul?un Fethi?nin 560. Yılı kutlamalarına katılmaktan dolayı memnuniyetlerini dile getirdiler. Kongrede dünyada ve İslam âleminde 21. Yüzyılın başında meydana gelen önemli değişme ve gelişmeler üzerinde duruldu.

Geçen yüzyılda karşılaşılan sorunlara çözüm üretemeyen siyasi tekel, baskı ve zulüm düzeni olan komünizmin çöküşü önlenemedi.

Kapitalizm ise karşılaşılan sorunlara çözüm üretemediği gibi yeni sorunlar üretmektedir. Bu sistem sembolik değerler ticareti ile dünyanın üçte ikisini yoksullaştırmıştır. 2008 mali krizine yol açan kapitalizmin akibeti de sosyalizm gibi olacaktır.

Mevcut tekelci kapitalist düzenin ürettiği bazı sorunlar:

? Irkçılık ve tahakkümün sonucu olarak sömürü dayanılmaz boyutlara ulaştı.

? Dünya kaynaklarını israf eden sistem silahlanma yarışıyla dünya barışını tehdit etmektedir.

? Üretim-tüketim dengesi bozuldu, ekonomik bunalım, işsizlik, gelir dağılımındaki adaletsizlik sosyal patlamaları kendisiyle beraber getirmektedir.

? Ahlaki ve manevi yozlaşmayla beraber rüşvet, fuhuş yaygınlaşmakta, doğal olmayan ilişkilerin meşrulaştırılması aile kurumunun tahribine yol açmaktadır.

? Finans kapitalizm ile savaş baronları dünyada çatışma bölgelerinin oluşmasına ortam hazırlamakta ve silah satışını artıran sıcak savaşlara yol açmaktadır.

İslam ülkelerinin maruz kaldığı ana tehlikeler ise daha vahimdir:

? İslam ülkelerinin mevcut baskıcı ve dayatmacı düzenleri kitleleri bölünmelere ve çatışmalara yol açmaktadır. İslam ülkeleri adeta yarı sömürge haline getirilmektedir.

? İslam ülkeleri ekonomik yönden çökertilmektedir.

? Manevi değerlerin yozlaştırılması ve tahribi sinsi bir plan dâhilinde yapılmaktadır.

? Halkın büyük bir kısmı giderek yoksullaştırılmaktadır.

? 15. Yüzyılın ortasından itibaren dünyayı sömürgeleştiren ülkeler İslam alemini ve dünyanın diğer bölgelerini parçala, çatıştır, yönet ve sömür politikasını uygulayarak kaynaklarını talan etmişlerdir.

? Bugün tekelci finans kapital sahiplerini teşkilatlandıran Siyonizm, her çeşit sömürüye karşı olan ve adil bir düzenin temel ilkelerinin kaynağı olan İslam dinini tahrife yeltenmekte ve kendine hizmet edecek kitleleri oluşturmaya çalışmaktadır. Kur?an-ı rehber edinen Müslümanlar bu hile ve tuzakları er geç alt edeceklerdir. Mezhep ve kavmiyetçiliği körükleyen siyonizmin planlarını akamete uğratacaktır.

? Siyonizmin savunduğu düzen bencillik, çıkar, ikiyüzlülük ve sömürüye dayalı bir düzendir. Bu düzen kitleleri açlık ve sefalete mahkum ederken, tahakkümcü azınlığın israf ve sefahat içinde yaşamasına ortam hazırlamaktadır.

? Afganistan, Irak, Libya, Keşmir?in bir bölümü, Doğu Türkistan ve Filistin toprakları işgal altındadır. Lübnan, Çeçenistan, Yemen, Sudan, Somali, Bahreyn, Suriye, Kıbrıs, Pakistan, Moro-Mindenavo, Mali ve dünyanın birçok bölgesinde çatışma ve huzursuzluklar ciddi boyutta devam etmektedir.

? Myanmar (Arakan)?da Müslümanlara karşı etnik kıyım gerçekleştirilmekte ve bir insanlık dramı yaşanmaktadır. Bütün Müslüman devletleri Myanmar?da yaşanan soykırımı engellemek için ortak hareket etmeye davet ediyoruz.

? Bangladeş?te haksız ithamlarla yargılanan ve siyasi linçe tabii tutulan Müslümanlara yapılan zulüm son bulmalıdır. Bu konuda bütün İslam dünyasını Hak ve Adaletten yana olan bütün ülkeleri Bangladeş Hükümetine baskı yapmaya davet ediyoruz.

? Filistin halkının topraklarının zorla ve hile ile işgal edilmesi, milyonlarca Filistinliyi kendi ülkelerinin dışında sürgünde yaşamak zorunda bırakmıştır.

? Gazze halkı ambargo ve kuşatma altındadır. Adeta dünyanın en büyük açık hapishanesi haline getirilmiştir.

? Keşmir sorunu Keşmir halkının özgür iradesine göre çözümlenmeli ve Hindistan hükümeti yayılmacı politikasından vazgeçmelidir.

? Suriye?deki dikta yönetiminin zulmüne son verilmesi, Suriye?nin birlik ve bütünlüğü sağlanması ve Suriye halkının özgür iradeleriyle seçtikleri temsilcilerinin yönetime gelmesi ve ihtilafların çözümü için bütün İslam ülkeleri yöneticilerinin, gönüllü kuruluşların ve halk önderlerinin ortak girişimde bulunmaları gerekmektedir. Suriye ve İslam alemindeki bütün ihtilafların tahkim yoluyla çözümü için İslam Konferansı Örgütü aktif rol almalıdır.

İslam aleminin kanayan yaraları olan bu sorunların çözümünde İslam Konferansı Teşkilatı aktif rol almalı sorunların çözümünde Müslüman ülkelerin devletleri arasında ortak startejiler geliştirilerek sorun çözme platformu oluşturulmalıdır.

İslam alemi ve bütün beşeriyetin karşı karşıya bulunduğu bu sorunların kaynağı kuvvetli olmayı, haklı olmanın nedeni sayan baskı ve sömürü düzenleridir.

Çare ve Çözüm

Önce İslam aleminde Hakkı üstün tutan, hukukun üstünlüğünü esas alan her çeşit baskı ve dayatmayı reddeden, zulme karşı ayağa kalkan kitleler ve gelişmiş ülkelerin başkentlerinde ?Biz yüzde 99?uz? diye haykıran ve kendilerinin yüzde bir tarafından sömürüldüğünü dile getirenler Adil Düzen?in kurulmasını istemektedir. Müslüman ülkeler ve dünyanın diğer mazlum ulusları ortak gayreti ve birlikteliği ile Adil Yeni Bir Dünya?nın kurulma zamanı gelmiştir.

Bugün kıyama kalkan Müslümanlar baskı ve dayatmanın kaldırılmasını ve hukukun üstünlüğünü esas alan Adil Bir Düzenin kurulmasını istemektedirler.

İstanbul MTB toplantısı böyle bir tarihin kırılma noktasında yapılmıştır.

Bu sistemlerin yerine Hak ve Adalet Merkezli adil, yeni bir küresel düzen kurulmalıdır.

Peygamberlerin öncülüğünde kurulan hak ve adalet merkezli medeniyetler yeryüzüne her dönemde barış ve huzur getirmişlerdir.

Bu barış (SİLM) düzeninin kurulmasında bütün İslam âlimleri, siyasetçiler, halk önderleri bilgi ve önerilerini paylaşmaları gerekir.

Beşeriyet İslam?ın şefkat ve adaletine muhtaçtır. Artık tarihin gidişatını yeniden Tevhid ve Adalete inanan Müslümanlar belirlemelidir.

İslam aleminin ve bütün mazlum ulusların beklediği adil düzen fıtri ilmi bir düzendir. Bu düzenin temel yapısı aşağıda özetlenecektir.

Nasıl Bir Toplum?

Sosyal hayatta hukukun üstünlüğünü esas alan, her çeşit ırkçılığı reddeden, eğitilmiş, hak ve adalet bilinci gelişmiş erdemli bir toplum inşa edilecektir.

Nasıl Bir Siyasi yapı?

Siyasi yapının her aşamasında azami katılım sağlayan ve kitlelerin yöneticilerini serbest irade ve rızaları ile seçmeleri, denetlemeleri ve kendilerine emanet edilen yönetme erkini yanlış kullandıkları takdirde azlettikleri bir düzen olacaktır. Bu düzende yöneticiler belli dönemlerde halka hesap verecek, halkın siyasi kararlara katılması sağlanacaktır. Adil Düzende çoğunluk tahakkümüne son verilecektir. Her aşamada temsili yöntemle kitlelerin siyasi kararlara katılması sağlanacaktır.

İnsanların doğuştan gelen doğal hakları, inancı ve kişiliği ile ilgili hakları kamilen korunacaktır. Devletin varlık nedeni bu hakları ihlal etmek değil, hukukun üstünlüğünü sağlamaktır.

İslam ülkeleri arasında vizeler 5 yıl içinde kaldırılmalı ve Müslümanlar İslam alemini baştan başa serbestçe dolaşabilmelidir.

Nasıl Bir ilmi yapı?

Sosyal yapı ilmi ölçülere göre oluşturulacak ve topluma hizmet işlevini yerine getirecektir. Adil düzende ilmi kurum ve kuruluşlar topluma hizmet edecektir. Üniversiteler, öğretme, bilgi üretme, proje hazırlama ve üreticilere danışmanlık yapma işlevlerini yerine getireceklerdir. Üniversiteler halka açılacak ve halkla üniversiteler bütünleştirilecektir.

Nasıl Bir Eğitim ve kültürel yapı?

Adil düzende eğitim insanın temel yeteneklerini geliştirecek; maddi ve manevi gelişmesine ortam hazırlayacaktır. Böylece insanımızın adalet bilinci gelişerek yeryüzünü imar ve ıslah kapasitesi artırılacaktır. Mevcut materyalist sistemin değiştirilerek, manevi değerler eğitimi ile insanların irfan düzeyini yükselterek erdemli bir toplumun inşasını sağlanacaktır.

Eğitim, Müslümanların yeryüzünde her çeşit baskı ve haksızlıkları kaldırma gayreti olan cihad bilincinin geliştirilmesi amacına yönelik olmalıdır.

Nasıl Bir İktisadi yapı?

Adil düzende ülke ve dünya kaynakları menfaat çatışmasına göre değil, menfaat paralelliği esasına dayanan Ortaklık Ekonomisi ile harekete geçirilecektir. Doğal ve beşeri kaynaklar verimli kullanılacak ve elde edilen değerler adil paylaşılacaktır. Bu düzende her girişimciye ve her işçiye faizsiz kredi sağlanacaktır. Çalışanların ürettiği değerlere haksız yollardan el koyulmayacak, zorla ve hile ile gasp edilmeyecektir. Herkes emek ve gayretinin karşılığını alacaktır. Bankalar para ticareti yapmayacak, destekledikleri üretim ve hâsıladan pay alacaklardır. Para =mal dengesi sağlanacaktır.

İslam ülkeleri arasında ekonomik işbirliği artırılmalı, ithalat ve ihracatı engelleyen bütün gümrükler ve engeller 5 sene içerisinde kaldırılmalıdır.

Nasıl Bir Küresel bir düzen?

? Müslüman ülkeler zengin doğal kaynaklara sahiptir.

? Müslümanlar mazlum milletlerle birleşerek Adil Yeni Bir Dünyanın kurulmasına ortam hazırlayacaklardır.

? Dünya kaynakları israf edilmeyecek, gelir dağılımı adil olacak, yoksulluk ve sefalet son bulacaktır.

? Müslümanların önderliğinde küresel barış nizamı tesis edilecektir. Sömüren ve sömürülen olmayacaktır.

? Dünya barışına süreklilik kazandırılarak adil yeni bir dünya inşa edilecektir.

? Hak ve adalet merkezli yeni bir dünyanın kuruluşunun ilk adımı olan D8 projesi Küresel Adil Düzenin en önemli projesidir ve küresel barış düzenine giden girişimin ilk adımıdır.

D-8 teşkilatının aşağıdaki ilkeleri Adil Yeni Bir Dünyanın da temel ilkeleridir

? Savaş değil BARIŞ

? Çatışma değil, DİYALOG

? Çifte standart değil, ADALET,

? Üstünlük değil, EŞİTLİK

? Sömürü değil, İŞBİRLİĞİ sağlanacaktır

? Baskı ve tahakküm değil İNSAN HAKLARI kâmilen korunacaktır.

Bu projenin ikinci adımı bütün Müslüman ülkelerin katılacağı D-60 ve üçüncü adımı da bütün mazlum milletlerin katılacağı D-160 kurulacaktır.

İslam dini, kâinatı yaratan Allah?ın insanları yeryüzünü imar ve ıslah etmelerinin yolunu gösteren Tevhid ve adalet merkezli bir yol haritasıdır. Müslümanlar bu yol haritasını takip ederek medeniyetler tesis etmişler, gittikleri yerde barış ve adalet sağlamışlardır. İslam dünyası bu özgüveni yeniden yakalamalıdır. İslam toplumları ve İslam ülkeleri söylemde ve harekette ortak bir dil ve ortak bir hedef oluşturmalıdırlar.

Adil Bir Dünyanın inşası için kurulacak yeni müesseseler:

? Yeni bir ?İslam Birleşmiş Milletleri? kurulmalıdır

? Müslüman Topluluklar Kongresi kurumsallaştırılmalı ve bu kongre İslam aleminin sorunlarına çözüm üreten ve yol gösteren bir sivil inisiyatif konfederasyonu haline getirilmelidir.

? İslam ülkelerinin halkı tarafından seçilmiş bir ilim adamları şurası ihdas edilmelidir. Bu şura üyeleri, Müslüman ülkeler arasında ihtilafı çözmede tahkim kurumunu oluşturacak hakem olma işlevini yerine getirmelidirler.

? Yeni bir ?Siyasi İrade Teşkilatı? kurulmalı, insanlığa yeni bir siyasi irade bilinci verilmelidir.

? ?Teknolojik İşbirliği Teşkilatı? kurularak bilim ve teknoloji insanlığın hizmetine sunulacaktır.

? ?Ortak Para birimi? oluşturulmalıdır.

? ?Ekonomik İşbirliği Teşkilatı? kurularak Hak ve adalet merkezli ticari işbirliği anlayışı getirilerek yeni bir ?Dünya Bankası? kurulmalıdır.

? ?Faizsiz Bankacılık? modeli kurulmalıdır.

? ?Fakirlere Yardım Fonu? kurulmalıdır.

? ?Kültürel İşbirliği Teşkilatı? kurularak doğru haber yaymak, insanları doğru bilgilendirmek için ?Uluslararası Medya ve İletişim Kongresi? yapılmalıdır.

? ?Kadın ve Aileyi Koruma Teşkilatı? kurularak, kadın mağduriyetleri giderilmeli.

? Müslüman âlimler arasında işbirliği sağlanmalı ve kitlelerin ilmi çalışmalardan haberdar edilmesi için medya imkânları geliştirilmelidir.

? Eğitimde ahlak ve maneviyat öne çıkartılmalıdır.

? Müslümanları temsil eden teşkilatlar İslam?ı tanıtıcı programlar hazırlamalı.

Şuurlu Müslüman kitleler ?Yeni Bir Dünya?nın kurulmasının temel gücüdür. Müslümanların birlik ve dayanışması bütün beşeriyet için rahmet olacaktır.

Dünyadaki bu zulüm düzeni karşısında gün inananların birleşme günüdür. Sadece konuşma değil, ciddi ve kararlı adımları atma günüdür. Gün kendi inancımızın ve değer ölçülerimizin etrafında toplanarak, kendi medeniyetimizi ihya için çalışma günüdür. Yeryüzünde her çeşit baskı ve haksızlığı kaldıracak ?YENİ BİR DÜNYA?nın kurulması günüdür.

?22. Uluslararası Müslüman Topluluklar Birliği Kongresi?ne katılan delegeler yukarıda belirtilen kararları oybirliği ile aldılar. Bu kararların bütün beşeriyetle paylaşılması için bütün dünya dillerine çevrilmesini ve herkese, her yere ulaştırılması için çalışılmasını istediler.

Zafer inananlarındır ve zafer yakındır.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.