'Acaba ne olacak düşüncesiyle insan ölüm korkusuna doğru gidiyor'
Güner, AA muhabirine, 2020'de birçok afet yaşandığını, en önemlisinin de bütün dünyayı kapsayan Kovid-19 salgını olduğunu belirterek, 2021'in de pandemi ve afet stresinden uzak, hayırlı bir yıl olması, herkese sağlık ve afiyet getirmesi temennisinde bulundu.
Pandemi sürecinde insanların hastanelerde yattığını, yakınlarını kaybettiğini anlatan Güner, "Öyle ölümler, öyle kayıplar ki hastanede yalnız yaşıyorsunuz, yoğun bakımda yalnız ölüyor ve yalnız gömülüyorsunuz. O sırada belki çocuklarınız, akrabalarınız bile hasta ve sizden ayrı. Çok zor bir süreçti, Allah bu zorlukları tekrar göstermesin." diye konuştu.
Güner, hastalık sürecinde yaşadıklarına ilişkin şunları aktardı:
"Eşim, Bartın Devlet Hastanesinde yoğun bakım ünitelerinden sorumlu başhekim yardımcısı ve anestezi uzmanı. Eşim de ben de Kovid-19'a yakalandık. Tabii çok yoğun bir mücadele içerisindeyiz. Dolayısıyla temel unsur olan temassızlık ve izolasyon, eşim ve benim her iki meslek grubunda da mümkün olmadı. Hem yoğun bakım ünitelerinde Kovid-19 hastalarıyla yoğun bir süreç yaşamak zorunda kaldı hem de mücadele süreci içerisinde benim temasım çok oldu."
Kovid-19'un psikolojik yönünün bulunduğunu ifade eden Güner, "Psikolojik yönü, 'Bu bana bulaşmaz', 'Ben çok dikkat ediyorum', 'Her türlü önlemi alıyorum' gibi bir düşünceyle hareket ederseniz şunu bilin ki bu iş için 3-5 dakikalık çok kısa bir ihmal buna yetiyor." uyarısında bulundu.
"Maske bizim için en pratik korunma yöntemi"
Hastalandıktan sonra ilk başlarda hastalığın süreci ve sonucuyla ilgili büyük endişe yaşadıklarını anlatan Güner, şöyle devam etti:
"Acaba süreç nasıl gidecek, nasıl işleyecek, acaba bana ne olacak, akciğerlerim, nefesim acaba nasıl olacak, bedenimde kalıcı hasarlar kalacak mı? Yani rahatsızlığınızın semptomları üzerine bir de psikolojik mücadele başlıyor. Hem virüsle hem de iç aleminizle, ruhunuzla mücadele etmek zorunda kalıyorsunuz. Bu çok önemli. Bu süreçte geçmeyen baş ağrısı, ateş, öksürük, halsizlik gibi semptomlar yaşadık. Acaba ne olacak, akciğerlerim ne olacak, nefes alamayacak mıyım düşüncesiyle insan ölüm korkusuna doğru gidiyor çünkü etrafınızda birkaç gün içinde vefat eden insanları görüyorsunuz. Ben şunu gördüm, maske, mesafe ve temizlik çok önemli. Yani maskeyi hiçbir şekilde çıkarmamak gerekiyor. Maske bizim için en pratik, en etkili korunma yöntemi. Maskeyi ihmal etmeden ve belli bir mesafe de korunduğu müddetçe bunu önleyebileceğimizi anladık."
"Bu kolay bir hastalık değil"
Hastalık anında izolasyonun çok önemli olduğunu gördüklerini, izolasyon konusunun ilde yürütülen pandemi çalışmalarında esas teşkil ettiğini dile getiren Güner, kendi evlerindeki izolasyonu çok rahat sağlayabildiklerini söyledi.
Güner, şunları kaydetti:
"Evin ayrı bölümlerine gittik, aynı evde 14 gün çocuklarımızı görmedik, süreci görüntülü görüşmeyle yürüttük. Bugün kendi vakalarımıza baktığımız zaman ev içi temasın vakaların ana sebebi olduğunu gördük. Herkesin evi müsait değil. Evde temasın olmadığı zaman bulaşmadığını gördük ve bunu çalışmalarımızdaki ana politikalarımıza yansıttık ve evi uygun olmayanları yurtlara yerleştirdik. Bu süreçte tedaviyle ilgili tavsiyelere de uyulması gerektiğini gördük. Yani bir ilaç kullanmaya karşı direnç var. Ben ve eşim verilen ilaçları, verilen zamanda ve gösterilen sayıda kullandık. 14 gün sonunda ikimiz de negatif sonucu görerek bu süreci geçirmiş olduk. Öncelikle tedbir, ikincisi izolasyon, mesafe. Bu kolay bir hastalık değil. Biz hafif geçirdik ama buna rağmen yaşadığımız semptomlar, psikolojik yıkım... En hafif geçiren de en yoğun geçiren de bu sıkıntıyı yaşıyor. Bu bir tecrübedir, bu bir derstir, biz bunu yaşadık. Burada maskeni çıkararak, kurallara uymayarak bir insanın hasta olmasına sebep oluyorsan hem hukuki hem manevi sorumluluğun var."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.