ABD'de ırkçılığın yeni kodu: Din ve İslam?

ABD'de ırkçılığın yeni kodu: Din ve İslam?
11 Eylül saldırısının ardından ABD'de ırkçılık İslam'a yöneldi. Ülkede çoğunluğunu oluşturan beyaz ve Hıristiyan Amerikalılar, Müslümanların...

11 Eylül saldırısının ardından ABD'de ırkçılık İslam'a yöneldi. Ülkede çoğunluğunu oluşturan beyaz ve Hıristiyan Amerikalılar, Müslümanların güçlenmesiyle ülkedeki ayrıcalıklı konumlarını yitirmekten korkuyor...

Şenay Yıldız'ın röportajı

ABD'de İslam odaklı siyaseti yakından takip eden Hamline Üniversitesi'nden Prof. Dr. David Schultz, 11 Eylül saldırısının ardından ülkede ırkçılığın İslam'a yöneldiğini vurguluyor. Schultz'a göre, ülkenin çoğunluğunu oluşturan beyaz ve Hıristiyan Amerikalılar, Müslümanların güçlenmesiyle ülkedeki ayrıcalıklı konumlarını yitirmekten korkuyor

BAŞLARKEN...
Tam 9 yıl önce bugün ABD ve dünya için çok önemli bir dönüm noktasına tanıklık ettik: 11 Eylül. O günden beri Hıristiyan dünyasının İslamiyet algısı köklü bir değişime uğradı, vize almak ve özellikle uluslararası havaalanlarında hayat zorlaştı ve İslami terör konseptiyle omuz omuza yaşamak zorunda kaldık. Dünya Ticaret Merkezi'nin yıkılışını canlı yayında izlerken, muhtemelen çok azımız Amerikan toplumu ve devletinin içine gireceği travmayı öngörmüştük. Son birkaç haftadır ABD siyasetini belirleyen New York'a cami inşasının ülkede yarattığı derin çatlak, Başkan Obama'nın gizli Müslümanlığı ve Kur'an yakma girişimi ABD'nin halen bu travmanın ne kadar etkisinde olduğunun önemli göstergeleri. 11 Eylül'ün 9'uncu yıldönümünde, kasım ayında ara dönem seçimlerine gidecek olan ABD'nin siyasi gündeminde gittikçe belirleyici rol olan İslam tartışmalarını mercek altına aldık.

Türkiye'de gündem referanduma kilitlenmişken, okyanusun bu yakasında din odaklı, İslam karşıtlığının ön plana çıktığı tartışmalar adeta tüm gündemi belirliyor. Dünya Basın Enstitüsü'nün (World Press Insttute) fellowship programı için yaklaşık bir aydır bulunduğum ABD'de ana siyasi gündemin İslam'la ilgili konuların etrafında döndüğüne tanıklık ediyorum. 11 Eylül saldırılarının meydana geldiği bölgeye, içinde bir cami de olan Müslüman Toplum Merkezi yapılması tartışmalarının ardından ortaya çıkan Kur'an yakma girişimi ABD Başkanı Barack Obama'nın girişimiyle son anda engellendi. Böylece, İslam dünyasında Hz. Muhammed karikatürleri gibi büyük öfke yaratacak bir eylem önlenmiş oldu ve aklı başında pek çok kişi de şimdilik rahat nefes aldı. Ancak öyle görünüyor ki, din odaklı ve İslam'ı hedef alan tartışmalar gündemden daha uzun süre düşmeyecek ve kasım ayındaki ara dönem seçimleri için de oldukça belirleyici bir etkiye sahip olacak. 11 Eylül'ün 9'uncu yıldönümünde, ABD siyaseti ve din ilişkisini konunun uzmanlarından Hamline Üniversitesi'nden Prof. Dr. David Schultz'la konuştuk. Schlutz'un sorularımıza yanıtları şöyle:

- Seçimlere çok az kala Başkan Obama'nın Müslüman olduğu iddiaları, Kur'an yakma girişimi, New York'a cami inşası... ABD siyasetinde din ne zamandır bu kadar belirleyici rol oynuyor?
19. yüzyılda ABD siyasetini inceleyen ve pek çok kişiye göre bu konuda en iyi kitabı yazmış olan ünlü Fransız gözlemci Alexis deTocqueville'ye göre Amerikan siyasetinin iki temel belirleyici parametresi var; din ve özgürlük ruhu. Ülkenin kuruluşundan beri bu iki parametre ABD siyasetinin temellerini oluşturdu. Kölelerin özgürleştirilmesi ve 1960'lardaki bireysel haklar hareketlerinde olduğu gibi din her zaman ABD siyasetinde önemli rol oynadı. Ancak 1970'lerden itibaren insanlar kendilerini muhafazakar-dindar olarak tanımlamaya başladı. Başkan Carter 1976'da kampanyasını yeniden doğan Hıristiyan konseptiyle yürüttü ve bu muhafazakar dindar hareket 1980'de Reagan ve Cumhuriyetçi Parti ile birleşti. O tarihten beri ABD'nin gittikçe azalan beyaz ve Hıristiyan nüfusu bugünkü siyasetin belirleyici unsuru oldu.

MUHAFAZAKARLAR VE SİYASET

- Pek çok yerde olduğu gibi ABD'de de ibadet eden kişi sayısı azalırken dinin siyasete egemen olmaya başlaması biraz garip geliyor insana. Bu bir dindarlaşma süreci mi yoksa İslam karşıtlığı mı?
ABD'nin beyaz ve Hıristiyan çoğunluğu ülkedeki etkin pozisyonlarını kaybetmekten korkuyor. Bu nedenle de İslam'ın yayılması ve Müslümanların yükselmesini adeta kendilerine tehdit görüyorlar. Bu, aynı zamanda ABD medya sektörünün geçirdiği değişimle de alakalı. Bugün artık medya tüm halka seslenen bir yapı olmak zorunda değil. Mesela kablo yayını ile halkın sadece yüzde 10'una seslenerek kendi niş alanınızı yaratabiliyorsunuz. Bu anlamda Fox News yayınladığı bazı hikayelerle beyaz ve Hıristiyan Amerikalıları korkutarak son derece başarılı bir iş yapıyor. Bunun sonucunda da Amerika'daki mevcut muhafazakar siyaset; din, Muhafazakar Parti ve korkuyla birleşiyor.

- 11 Eylül bu süreci nasıl etkiledi?
11 Eylül, toplumdaki bu mevcut korkuyu daha komplike hale getirdi ve daha fazla önyargıya neden oldu.  9/11 ABD siyasetine 'paranoyak' tarzı geri getirdi.  Bu paranoya 17'nci yüzyıldaki ünlü Salem cadı mahkemelerinde özellikle kadınların cadılıkla suçlanıp yakılmalarına kadar gidiyor. 11 Eylül, Müslüman ve Araplara yönelik bir paranoyak korku sürecini başlattı.

- Başkan Obama'nın Irak'tan asker çekme kararı seçimleri nasıl etkileyecek?
Bu durumun seçimleri etkileyeceğini düşünmüyorum. Her şey ekonomi ve ekonomik problemler tarafından gölgelenmiş durumda.

ÇÜNKÜ O BİR MÜSLÜMAN

- Hala tekrar seçilebilme şansı var mı Obama'nın?
Ekonomi her şeyi yönetiyor. Birkaç yıl içinde çok büyük değişimler olabilir. Mesela Demokratlar hem Senato hem de Temsilciler Meclisi'nde kaybederlerse Obama onlara dönüp: 'Bu olanlar tümüyle sizin suçunuz' diyebilir. Başkan için en iyi senaryo bu olabilir. Din, şu anda siyah olduğu için baştan beri ona karşı olan, ama Batı standartlarında bunu dile getiremeyen kesimin tutunduğu yeni bir kod.

- Mevcut din tartışması aslında dillendirilmeyen ırk tartışmasını gölgelemek için mi kullanılıyor yani?
Kesinlikle. Din ve İslam bir anlamda ırkçılık için kod. 'Obama'yı sevmiyorum çünkü o siyah' demek yerine 'Obama'yı sevmiyorum. Çünkü Müslüman' diyorlar. Bu nedenle dinle ilgili her türlü tartışma büyüdükçe büyüyor. Başkanın Müslümanlığı da, New York Camii de, Kur'an yakma girişimi de bu nedenle bu kadar tartışmaya yol açıyor ve ülke gündemini belirliyor.

AMERİKALI'NIN İNCE HATTI

- Amerikan toplumu, bu ülkede olan bazı şeyler ve alınan kararların dünyanın geri kalanında kendilerine karşı büyük bir antipati yarattığını fark ediyor mu? Mesela son günlerde izlediğimiz İslam'ı hedef alan Kur'an yakma gibi girişimler, çok tepki çekiyor...
Hayır. Amerikalılar dünyanın geri kalanının ne düşündüğüyle ile pek ilgilenmiyor. Bunu anlamanın zor olduğunu tahmin edebilirim ama bu Amerika'nın ince hatlarından biri. Amerikalıların çoğu kendi izole dünyalarında yaşıyor ve ne diğer dinleri ne de ırkları görüyor. Bunlara ek olarak kendilerini tehdit altında hissettikleri zaman tolerans gösterilmesi konusundaki destekleri azalıyor. 11 Eylül, onlara tehdit altında olduklarını adeta kanıtladı. Bu nedenle de Kur'an yakmaya dek gidebilen akıl almaz birtakım olaylar ciddi ciddi gündeme gelebiliyor.

EKONOMİK KADROSU KOVULMALI

- Kasım seçimleri öncesinde Başkan Obama'nın desteğini artırmak için atabileceği adımlar var mı?
Eğer ben Başkan'ın yerinde olsaydım tüm ekonomi kadromu kovar ve yeni bir ekonomi paketi için destek arar ve seçimlerden hemen önce de geçirtirdim. Kasımdan önce Demokratları ve kendisini güçlendirmek için travmatik bir şey yapması lazım. Obama, kesinlikle Cumhuriyetçileri savunma pozisyonuna itmek zorunda...

- Tüm bunların ışığında ara dönem seçimlerinden nasıl bir sonuç bekliyorsunuz?
Demokratlar Temsilciler Meclisi'ndeki çoğunluklarını kaybedecek gibi görünüyor. ABD siyasetinde genel olarak mevcut başkanın partisi Temsilciler Meclisi'ni kaybediyor. Bunda da öyle olması kimseyi şaşırtmayacak.

NEW YORK CAMİİ AÇIKLAMALARI HATALIYDI

Başkan Obama'nın New York'ta yapılacak camiyle ilgili açıklaması bence büyük bir hataydı. Önce cami inşasını destekler bir açıklama yaptı, ardından da bir çeşit geri adım... İleri ve geri adımlar atıyor. Bu nedenle gerçekten onun tam olarak nerede durduğunu anlamak zor. İnsanlara bir anlamda İslam Toplum Merkezi inşaasını eleştirebilme imkanı tanıdı. Unutmayın cami bile değil, sadece bir toplum merkezi inşaasını konuşuyoruz. İçinde bir de cami olacak.

HALKIN '%25'İ  DİNDAR VE İBADET EDİYOR

İbadet eden ABD'lilerin sayısı azalsa dahi ortada oldukça dindar ve ibadet eden yüzde 25'lik bir grup var. Bu kesim oy kullanıyor ve siyasette de etkin. Ben bu insanların kasımdaki ara seçimlerde oy kullanmalarını bekliyorum. Bunu bir düşünün. Kasımdaki seçimlerde toplam nüfusun sadece yüzde 40'ı sandığa gidip oy kullanacak. Bu, dindar blok seçim üzerinde oldukça etki sahibi olacak demektir.

OBAMA BİR SONRAKİ DARBEYİ  BEKLEYEN BOKSÖR GİBİ

Obama kendisinin siyasi belirleyiciliğinin ne olduğunu tanımlayamadı. Artık kendisinin kim olduğu ve ne başarmak istediği konusunda güçlü hikayeler söyleme kapasitesini yitirmiş durumda. Şu anda Cumhuriyetçilerin daha güçlü hikayeleri var ve Obama sürekli olarak defansa geçmiş vaziyette. Yumruğunu sıkıp yüzünü kapatıp bir sonraki darbeyi bekleyen bir boksöre benziyor. Bir deyiş var bilirsiniz: Ya belirleyici ol ya da belirlenen diye. Bu çok doğru ve Obama şu anda belirleyici olma özelliğini yitirmiş durumda. Obama'dan beklentiler çok yüksekti ve beklentilerin çok altında bir bölümünü yerine getirebildi.

Akşam

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.