ABD ile stratejik işbirliği çerçevesi kurumsal yapıya kavuştu

ABD ile stratejik işbirliği çerçevesi kurumsal yapıya kavuştu
 Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Amerikan Ticaret Odası (USCC) ile TOBB arasındaki işbirliğinin,iş dünyası ayağını kurumsal bir yapıya kavuşturduğunu...


 

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Amerikan Ticaret Odası (USCC) ile TOBB arasındaki işbirliğinin,iş dünyası ayağını kurumsal bir yapıya kavuşturduğunu söyledi.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Amerikan Ticaret Odası (USCC) ile TOBB arasındaki işbirliğinin, 2009'da Türkiye ile ABD arasında başlatılan stratejik işbirliği çerçevesinin iş dünyası ayağını kurumsal bir yapıya kavuşturduğunu söyledi.
"Türkiye Yatırım Haftası" etkinlikleri çerçevesinde TOBB heyeti ile birlikte ABD?deki temaslarını sürdüren Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Chicago'da Türk gazetecilere temasları hakkında bilgi verdi.
2009'da ABD ile başlatılan ticari ve ekonomik konularda stratejik işbirliği çerçevesinin Türkiye ile Amerika arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerde yeni bir sayfa açtığını belirten Babacan, "Bunun iş dünyası ayağı ilgili bir konsey kurmuştuk. Ama kurumsal bir yapıya dayanmıyordu. Şimdi TOBB'la Amerikan Ticaret Odası'nın beraberce girdikleri işbirliği, aslında bu stratejik işbirliği çerçevesinin iş dünyası tarafını güçlendirmiş oldu. Kurumsal bir yapıya kavuşturmuş oldu" dedi.


"İŞ DÜNYASININ SAHİP ÇIKMASI LAZIM"
Hükümet olarak, bu işbirliğinin tüm detaylarını takip edip yönlendirmenin çok zor olduğunu dile getiren Babacan, "İş dünyası da bu işe sahip çıkmalı ki, ilişkiler arzu ettiğimiz noktaya ulaşsın. Her iki tarafda da bir heyecan görüyorum" şeklinde konuştu.
Babacan, "Bütün bunların hepsini başlangıç olarak görmek lazım. ABD'nin doğu yakasına nisbeten sık gidiyoruz ama Batı yakası, Midwest dediğimiz Chicago'nun olduğu bölge, buralar çok sık ziyaret edilmiyor. Fakat baktığımız zaman ABD'nin en büyük 500 şirketinin 133 tanesinin merkezi Chicago'da. Bunlar pek çok sektörde başarılı firmalar. Bunların Türkiye'ye daha yakından ilgilenerek bakmasının çok büyük faydası olacaktır" dedi.


"SADECE BİR FİRMANIN AR-GE HARCAMASI, TÜM TÜRKİYE'NİN AR-GE HARCAMASINDAN DAHA FAZLA"
Toplam ekonomik büyüklük olarak, ABD'nin hala dünyanın en büyük ekonomisi olduğunu vurgulayan Babacan, "Hiç büyümese de, olduğu yerde dursa da hala en büyük ekonomi. Dolayısıyla buradaki şirketlerin iş yapma kapasitesi çok, çok büyük" değerlendirmesinde bulundu.
Babacan, "San Francisco'da gittiğimiz bir firmanın o bölgede 45 binası ve 20 bin çalışanı vardı. Uçak üreten firma, bir vardiyada 17 bin kişi çalıştırıyor. Seattle'da, bilgisayar yazılımları yapan firma dev bir kampüste iş yapıyor. Tek bir firmanın yıllık Ar-Ge harcaması 9 milyar dolar. Bir başka firmanın 7 milyar dolar Ar-Ge harcaması var. Bizim milli gelirimizin binde 9'u. Bu ne demek? Aşağı yukarı, devlet+özel sektör 7 milyar dolar civarında bir Ar-Ge harcamamız var. Burada tek bir firma 9 milyar dolar Ar-Ge'ye harcıyor" ifadelerini kullandı.
Babacan, "Dolayısıyla bu ülkenin iş olanaklarından, pazarından, know-how'undan, teknolojisinden daha fazla istifade etmemiz ve iki ülke firmaları arasında daha yakın işbirlikleri kurulmasını sağlamanın bize faydası çok, çok büyük olacaktır, diye düşünüyoruz. Programlarımızın sebebi de bu" dedi.


"HÜKÜMET VE İŞ DÜNYASININ BİRLİKTE HAREKET ETMESİ TÜRKİYE'NİN AVANTAJI"
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Bizi de böyle iş dünyası ve hükümeti bir arada gördüğü zaman onlar için de cesaret verici oluyor. İş dünyasının hükümetle yakın çalışıyor olması, beraber hareket ediyor olması Türkiye için aslında önemli bir değer. Biz iş dünyamıza referans oluyoruz, iş dünyamız da hükümete referans oluyor. Bu karşılıklı, beraber görüntünün gerçekten ikna edici, güven oluşturucu bir etkisi var" diye konuştu.


"BU EKİMİN BİR HASAT ZAMANI DA MUTLAKA OLACAKTIR"
Babacan konuşmasına şöyle devam etti:
"Temsil gücü yüksek bir heyetimiz var. Bu dört günlük programın çok faydalı olduğunu düşündük. Bu programların somut sonuçlarını ne zaman nereden alacağınız hiç belli olmuyor. Bakıyorsunuz, bir toplantıya katılıp, sessizce dinleyen birisi, aslında bir ay sonra büyük işlere girişebiliyor. Biraz da tohum ekmeye benziyor. Bu tohumlardan bir kısmı tutuyor yeşiriyor, bir kısmı tutmayabiliyor. Bu ekim zamanının, mutlaka hasat zamanı da olacaktır."

"ZAMANSIZ HABERLER YATIRIMCILARI KAÇIRIYOR"
"Bu görüşmelerde, o firmaların mutabakatını almadan, hangi firmanın ne yapacağını açıklamayı da uygun görmüyoruz. Her birinin ayrı rekabet ortamı var, kendi plan ve projeleriyle ilgili mahremiyetleri var. Onun için daha somut şeyler söyleyemiyorum. Çünkü öyle örnekler yaşıyoruz ki, zamansız bir açıklama o firmayı yatırımdan tamamen vazgeçirebiliyor. Şu son birkaç yıl içinde maalesef somut örneklerini yaşadık. Zamansız olarak, şu firma şunu yapıyorsunuz diye bir haber, tamamen geri çekiliyor. Çünkü rakiplerinin bilmesini istemiyor. Son noktaya gelip de adım atıncaya kadar rakiplerinin haberdar olmasını istemiyor çoğu firma. Bunu önceden açıkladığınızda, o an güzel haber oluyor da, ondan sonra bakıyorsunuz, haberde olacak yatırım aylar, yıllar bekliyorsunuz olmuyor."


"AMERİKAN TİCARET ODASI'NIN 2014'ÜN İLK YARISINDA İSTANBUL'DA OFİS AÇACAĞINI TAHMİN EDİYORUZ"
Amerikan Ticaret Odası'nın İstanbul'da açmayı planladığı ofisle ilgili bir soru üzerine Babacan, "Amerikan Ticaret Odası'nın Türkiye ile daha yakından ilgilenmeye başlaması aslında 3 yıl öncesine dayanıyor. Başkanları Thomas Donohue, İstanbul'a gediğinde kendisiyle uzun bir görüşme yapmıştık. Burada daha aktif olmaları gerektiğinden bahsettim. Sonra uluslararası ilişkilerden sorumlu yardımcısı gönderdi. Onunla oturduk. Bize sordular, 'ne yapalım, nasıl hareket edelim, Türkiye'de kiminle çalışalım' diye. O zaman TOBB'u kendilerine tavsiye ettim. Sonra TOBB ile irtibat kurdular. Ve aralarında da iyi bir frekans yakaladılar. Ankara'da imza töreni ile bu dönemin gündemini beraber oluşturmuştuk" cevabını verdi.Babacan konuşmasının devamında şunları söyledi:"İmza töreni sonrasında kendilerine mutlaka İstanbul'dabir ofis açmaları gerektiğini, özellikle Amerikan iş dünyası için o ofisin çok cesaret verici olacağını söyledim. Rifat Bey de hemen biz de destek veririz, ne gerekiyorsa yaparız. Çünkü bunların bir Brüksel'de ofisi, bir de Çin'de. Ama arada bir şey yok. İki hafta önce Washington'ı ziyaret ettiğimde Başkanları Thomas Donohue yine görüşmek istedi. Ben hatırlattım, dedim 'ofis açacaktınız, ne oldu, nasıl gidiyor?' Sonra kendi aralarında konuşmuşlar, bu sefer programın başında söylediler, 'karar verdik, protokolü yapalım, hemen başlayalım' dediler.


"AMERİKAN TİCARET ODASI'NIN İSTANBUL'DA OFİS AÇMASI ÇOK ÖNEMLİ"
Amerikalı, özellikle büyük çaplı firmaların, Türkiye'de nasıl iş yapıldığını bildiğini söyleyen Babacan, "Bunu bir şekilde çözebiliyorlar. Zaten danışmanları var, hukuk büroları var. Ama küçük ve orta boyutlu firmalar, teknoloji ile ilgilenen, özellikle girişimcilik niteliği yüksek olan firmaların böyle bir imkanı yok. Amerikan Ticaret Odası'nın İstanbul'da bir ofisi olursa, burada milyonlarca işletme şöyle düşünecek: "Amerikan Ticaret Odası'nın İstanbul'da bir hizmeti var, bir yeri var. Dolayısıyla ben atlayıp Türkiye'ye gidersem, en kötü ihtimalle onlara sorarım, bir şekilde onların yardımını, görüşünü alırım, daha kolay iş yapacağım'" şeklinde konuştu.
Babacan ayrıca, "Hatta onlara bu ofisi sadece Türkiye için değil, bölge için düşünün, çünkü zaten bölgede herhangi bir ülkeye gidecek iş adamı, Amerika'dan geldiği zaman muhtemelen İstanbul bağlantılı uçacaktır. Dolayısıyla Türkiye'ye gelip, diğer ülkelerle ilgili bilgiyi Türkiye'den alsalar iyi olur dedik. Önümüzdeki yılın ilk yarısında bu iş olur diye tahmin ediyoruz" dedi.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.